Dine Siyaset Karışırsa Mısır Olur

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Siyasetlerine din karıştıran ülkelerin başlarına gelenlere bakıp hiç şaşırmamak gerekir. En canlı örneğimiz Mısır. Müslüman kardeşler iktidar oldu da ne oldu? Din adamları ölü seviciliği meşru kıldılar. Düşünebiliyor musunuz? Bir din adamı çıkıyor ve ölen eşinizle cinsel ilişkide bulunabilirsiniz diyor. İnsanın midesi bulanıyor.  Bu ülkenin başı da daha iktidarının birinci yılının sonunda kendi aldığı kararları yargı denetimi dışına çıkarıyor, yani resmen diktatörlüğünü ilan ediyor.

Tabii ki bu dini kullanarak kendi halkını sömürme yolu yeni denenen bir yol değil. Tarihin her döneminde muhteris liderler bu yolu denemiş ve halklarını köleleri olarak görmüşlerdir. Ne yazık ki insanların başına en büyük belalar da dini kendi çıkarlarına alet eden rezil yöneticiler yüzünden gelmiştir.

Ortaçağ karanlığında bütün halklar bu zulümden paylarına düşeni yaşadılar. Avrupa’da reform ve Rönesans dediğimiz dönemler bu anlamda halkların uyanıp başlarındaki bu din taciri zalimleri defetme dönemleriydi. Cennetin anahtarını satacak kadar pespayeleşen din ticaretine Avrupa halkı son verdi. Yeni ve yakın çağlar da onların demokrasi, insan hakları gibi çağdaş konularda ilerleyerek bu günkü konumlarına gelmelerini sağladı.

Ne yazık ki Müslüman coğrafyası bu gelişmelere ayak uyduramadı. Kendi saltanatları için dini kullananları başlarından atamadı. Bu yüzden de bu gün bile ellerine geçen en ufak fırsatta işi ölü seviciliğe kadar götürüyorlar.

Kitabımız Kuranda belirtilen Müslümanlık dini, barış, kardeşlik ve hoşgörü dinidir. Oysa günümüzde Müslüman kelimesi maalesef terörü çağrıştırıyor. Halkına terör estiren, onu ayaklar altına alan yöneticilerin taşeronları da ilk fırsatta kendi terör örgütlerini kuruyorlar ki bu gayet doğaldır. Onlar da tıpkı efendileri gibi kendi halklarına zulüm ediyorlar.

Mısır’da son olanlar gerek ülkemizde, gerekse Avrupa’da kafaları karıştırdı. Bizde siyasete din sonuna kadar katıldığı ve bu siyasetin ABD güdümlü olduğu için verilen demeçler, yazılan köşe yazıları, halkın nasıl hiçe sayıldığını, otoriter rejimin nasılda amcasızca kullanıldığını gösteriyor. Daha dün Hüsnü Mübarek’i deviren askere alkış tutan, bu olaya devrim diyenler, bu gün nedense Mursi’yi deviren askerin yaptığına darbe diyorlar. Neden acaba? Sakın Mursi’nin sadece ve sadece Müslüman Kardeşler örgütünün adamı olduğundan olmasın.

Demokrasi maskesi ile korumaya çalıştıkları bu adamın bizdekilerden farkı sırf daha hızlı olması olmasın?

Üç çocuk, beş çocuk telkinleri ile kadını eve hapsetmeye çalışan zihniyet ile kadından cumhurbaşkanı olmaz, çünkü o eksiklidir diyen zihniyet arasındaki paralellik mi acaba Mursi’yi korumaya itiyor?

Mısır’da adım adım iç savaş geliyor diyebiliriz. Ama hiç kimse sevinmesin. Türkiye’yi Mısır’a benzetemeyecekler. Sebebi ise halkların farklılığıdır. Türk halkı bu konuda üstün kılan özellik, onun bir Mustafa Kemal’i olmasıdır. Günümüzde demokrasi ortamını kendi çıkarlarına alet eden din tacirleri, Atatürkün ismini ve de resmini her yerden kazımaya çalıştıkça, halkın içinde yatan o muhteşem sevgiyi depreştirdiklerini göremiyorlar.

Anayasanın otuz beşinci maddesindeki haklarını son derece barışçıl bir şekilde kullanmaya çalışan halkın üzerine sırf onlara biat etmiyor diye polisi saldırtan zihniyetin amacı Türkiye’yi Mısır’a benzetmeye çalışmaktan başka ne olabilir ki?

Yaşadığımız yüz yıl artık din tacirlerinin halkları köle olarak kullanma yüzyılı değildir. Nasıl olduğu önemli değil ama sonuçta Mursi gitti. Onun gibi diğerleri de bir bir gidecektir. Sadece gitmekle kalmayacak halka ettikleri zulmün hesabını da vereceklerdir. Türk halkını birbirine kırdırıp bu işten karlı çıkma düşüncesinde olanlar bunu bir daha düşünmelidirler. Türk halkı onların hesabını çağın gereklerine göre soracaktır.

 

Cem Osman TAMTURK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.