DEMOKRATİK TÜRKİYE

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Süleyman GÖK


Demokratik bir ülkede yaşamanın mutluluğunu bu dünyada acaba kimtatmıştır?Bazılarının demokrasinin beşiği olarak gösterdikleri atina,avrupa birliği ülkeleri ne kadar demokrat?Bunların konuşulması,tartışılması,kısacası beyin fırtınası yapılmalıdır.Ancak,o zaman birşeyler üretebiliriz.Gerçek demokrasinin değerini o zaman anlayabiliriz.Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durumu nasıl anlatabiliriz diye düşünür


ken böyle bir yazı yazma isteği geldi. Çünkü,herkesin dilinde olan bir kelimenin varlığı ve içinin doldurulmaması beni ve benim gibi düşünen herkesi rahatsız etmektedir.Türkiye'nin demokratik olduğundan bahsediyoruz fakat demokrasinin gerekliliklerini ne kadar uyguluyoruz.Demokratik devlet,refah maksimizasyonunun üst seviyede olduğu devlet olduğuna göre bugün bizim ülkemizde bu ilke ne kadar uygulanıyor bunları tartışmak gerekir.Başımızın sıkıştığı zamanlarda demokrasi kılıfının arkasına sığınarak onu bir koruyucu zırh olarak yapmamız bizlerin aciz ve çıkarcı olduğumuzu gösterir.Oysa ki bugün bizleri yönetenler liberal felsefeyi savunduğuna göre;insanların doğaları gereği barış içinde yaşayacaklarını savını destekleyenler neden çıkar paradigmasını ortaya koyuyor anlamış degilim.


Ülkemizin bugün yaşadığı durumu nasıl özetlemek gerekir bilmiyorum.Fakat,benim anladığım demokrasi anlayışı ile uyuşmadığı gerçektir.Bir ülkede demokrasinin yaşaması için üstün bir güce gerek yoktur.Bizi yöneten idarecilerin samimi olmaları bu sorunu doğrudan çözer.Dünya,değişim içerisinde.Hiçbir kurum,kuruluş statik değildir.Dinamik olarak ilerlemekte;bazıları gelişip,bazıları ise miladını doldurmaktadır.Bunların nedenlerini uzun uzadıya tartışırız fakat bizi ilgilendiren boyutu küreselleşme ile birlikte ülkemizde kurum,kuruluşların yapısınıın değiştirilmesi,liberal felsefeye dayanarak insan hakları,özgürlük,eşitlik gibi süslü laflarla bizleri kandırmaları sorunun kaynağını teşkil etmektedir.Ben bu yazımda ülkemizin dış politikasını değerlendirmeye almıyacağım.Bu konuda yazılarımı okuyanlar benim ne düşündüğümü,hangi felsefeyi taşıdığımı bilirler.Ben ülkemin içinde olan durumdan bahsetmek istiyorum.Çünkü,içeride güçlü olmayan bir devlet,dışarıya karşı da güçlü olamaz ve herkese bel bağlamaya başlar.Bunun sonucunda da egemenlik,bağımsızlık gibi kavramlar ortaya çıkar ve bu kavramların tartışılmaya açılması bizlerin kötü bir durumda olduğunu gösterir.Onun için ülkemizdeki mevcut durumu konu alarak bir değerlendirme yapmak  istiyorum.Ancak,öncelikle ülkemizin demokratik bir ülke olduğunu söyleyenlere bir sözüm olacak;çünkü ben bugün demokrasi göremiyorum.Benim anladığım demokratik,laik,sosyal bir hukuk devletinde;


1-Bizim seçtiğimiz milletvekillerinin kendi iradeleri ile karar verebilmeleri,


2-Siyasi partilerde mevcut olan liderlik suntasının olmadığı,


3-Anayasal kurum ve kuruluşlarının birbirleri ile uyum ve koordineli bir şekilde çalışması,


4-Hukuk'un önemini herkesin bilmesi,hukuk herkese eşit davranıldığı zaman hukuk olduğunu,hiçbir zümreye ayrıcalık tanınmadığı,


5-Bizlerin seçtiği milletvekillerinin,başta başbakan ve cumhurbaşkanının da dokunumlamazlıklarınınn kaldırması,onlarında yaptıkları suçlardan dolayı yargılandığı,


6-Ülkemizin bütün bölgelerine eşit mesafede yaklaşıldığı,eğitim,sağlık,istihdam gibi sosyal ve refah devletinin olmazsa olmaz koşullarının sağlandığı,


7-Bağımsız mahkemeler aracılığıyla sürdürülen davalara siyasi iktidarın,muhalefetin karışmamasının olması,


8-Düşünce özğürlüğünün sınırlarının bilinmemesi zaruri olduğundan vatana ihanet,kurucumuz olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e karşı karalama kampanyaları,ülke toprağının satılması,özelleştirme adı altında yabancılara ucuz olarak peşkek çekilmesinini olmadığı,


9-Hangi dönem olursa olsun gerçekleri yansıtan medya kuruluşlarının olduğu,


Benim anladığım,özlemini çektiğim demokrasi unsurları bunlar ve daha niceleridir.Eğer,demokrasi var diye veryansın edenlerin hangi koşulları gözeterek demokrasiyi tanımladıklarını gerçekten merak ediyorum.Ve soruyorum;Herkesin birbirini dinlediği,bağımsız mahkemelerin üyelerinin dahi dinledildiği,başbakanından,en sade vatandaşına kadar herkesin korku içinde yaşadığı bir devlette,Adı'nın bile tartışmalı olduğu,hangi sebeplerle tutulduklarını bile bilmeyen,masumiyet karinesi ilkesinin,kanun ve hukuk'un ihlal edildiği bir devlette,İktidar yandaşlarının her türlü sermaye ile zengin olurken,çiftçi,öğretmen,memur çocuklarını okutabilmek için çile çekmesi,eşitsizliğin,adaletsizliliğin boy gösterdiği,herhangi bir tepkiden sonra ülkeyi yöneten idarecilerimiz tarafından yaka paça götürülerek,şiddete maruz kaldığı bir devlette yaşadığımızı unutuyorlar heralde.


Küçük bir örnek vererek yazımı bitirmek istiyorum.Herkes,1984 romanını okusun ve ülkemizin içinde bulunduğu koşullar ile romandaki koşulları karşılaştırsın.Roman'ın kahramanı olan Büyük Birader'in heryere resmini astırması,her yere tele-ekranların koydurtması ve düşünce polisi aracılığıyla kendi düşüncelerine karşı olanları toplayıp yok etmesi bugünkü koşullarla ne kadar da örtüşüyor değil mi?Dünyanın en diktatör liderleri olan Hitler ve Musolinin iktidara seçimle geldiğini ne çavuk unuttuk.Seçimle gelen faşist liderler daha sonra kendisine karşı olan bütün kurum ve kuruluşları yok etti ve faşizm'in dünyada öncüleri oldular.Onun için diyorum ki;diktatörlük gökten zembille inmez.Ülkemizin koşullarının nasıl,nereye gittiğini analiz edebilmek için verdiğim örnekler üzerinde biraz düşünürsek hangi rejimle yönetildiğimizi iyi anlarız.


iletisim@politikadergisi.com


 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.