Demokrat Parti’nin (DP) Güç Durumu ve Merkez Sağ Siyaset

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

21 Temmuz 1946 Celal Bayar %13

14 Mayıs 1950 Celal Bayar %5

22 Mayıs 1954 Adnan Menderes %57

17 Ekim 1957 Adnan Menderes %47

15 Ekim 1961 Ragıp Gümüşpala %34

10 Ekim 1965 Süleyman Demirel %52

12 Ekim 1969 Süleyman Demirel %46

14 Ekim 1973 Süleyman Demirel %29

5 Haziran 1977 Süleyman Demirel %36

29 Kasım 1987 Süleyman Demirel %19,13

20 Ekim 1991 Süleyman Demirel %27,03

24 Aralık 1995 Tansu Çiller %19,18

18 Nisan 1999 Tansu Çiller %12,0

13 Kasım 2002 Tansu Çiller %9,87

22 Temmuz 2007 Mehmet Kemal Ağar %5,41

12 Haziran 2011 Namık Kemal Zeybek %0,65

Söze gerek yok, rakamlar her şeyi ortaya koyuyor. Tarihinde 3 Cumhurbaşkanı çıkarmış, defalarca iktidar görmüş, siyasi yelpazedeki diğer tüm siyasi partileri kendi bünyesinden ve ideolojisinden doğurmuş bu denli köklü bir siyasi partinin bir süredir içinde bulunduğu durum can sıkıcı.

Yüksek Seçim Kurulu’nun verilerine göre, sadece İstanbul’daki seçmen sayısı 9.5 milyon civarında. Oysa şu anda DP’de açık olan ilçe sayısı 9, diğer ilçe yapılanmaları zaten mevcut Genel Merkez teşkilatını ve İstanbul İl teşkilatını kabul etmedikleri için ilçelerini özellikle kapalı tutuyorlar. Adını hatırlayamadığım kadar çok küçük muhalif gruplar var. İlçe Kongreleri ya sabote ediliyor ya da kocaman ilçelerde yaklaşık 40 delege ile ilçe başkanı seçiliyor. Tüm teşkilatlar 30 ya da 45 günlük atamalarla yürüyor.

Parti ne yazık ki şimdilerde camiye giderken uğrayan eski partili yaşlı amcaların, çay günlerini ilçe merkezlerinde yapmaya başlayan eski partili yaşlı kadınların, erken emekli uğraşsızların, dedikoduseverlerin, hayatta hiç bir şey olamamış ve mevcut güç boşluğundan faydalanmaya çalışanların, partinin güçlü günlerinde Parti içinde arzuladığı mevkii kapamamış siyasi harislerin mekanı olmuş durumda. Nitelikli insan sayısı yok denecek denli az, nitelikliler de bu duruma dayanamayarak kısa zamanda can havliyle Parti’den uzaklaşıyor.

Cumartesi yapılan DP Üsküdar İlçe Kongresi bunun en somut göstergesi. Üsküdar İlçe Kongresi’nde Parti’de üyeliği bulunmaya şahıs ilçe başkanı seçildi hem de Divan Başkanı’nın tüm uyarılarına rağmen, delegelerin pek çoğunun adı görevliler tarafından parti üyesi olmadıkları ve Üsküdar’da ikamet etmedikleri gerekçesiyle silindi, üye olmayan pek çokları da bir yolunu bularak yine oylarını hukuksuzca kullandılar. Yani durum Adliyelik. Öte yandan, delegelerin ve yeni yönetimin yaş ortalaması 80, hepsi haklı olarak 40 yıllık partili olduklarını sıklıkla dile getiriyorlar ama boş. DP’yi şahlandıracak kadrolar bu mudur? 46 ruhuyla geçmişi yad eden ancak fiziken elinden bir şey gelmeyen, ilçe merkezinde kadın günleri düzenleyen ve geçmişi çaylarını yudumlarken yad edenler...

Elbette, belki de son olarak DP içinde bulunduğu durumunu özetleyen şu soruyu sormak ve duygusal değil, mantıklı bir cevap vermek lazım : “Mevcut siyasi konjonktürde merkez sağda herhangi bir siyasi partiye ihtiyaç var mı?”

Bu soru bağlamda; AK Parti iktidarı bir sonuçtur. Merkez sağ siyaset hitap ettiği kitlenin arzularını siyaseten 1950’den 2000’e dek karşılamıştır. Siyaseten talebi karşılanmayan merkez sağ kitle mensubu kalmamıştır. Bu kitle siyaseten doyduktan sonra diğer bazı toplumsal ve ekonomik taleplerle sesini yükseltmeye başlamıştır. İşte bu noktada merkez sağda yer alan siyasi partiler bu merkez sağ kitlenin toplumsal ve ekonomik yeni taleplerini karşılamada yeni tarz bir siyaset geliştirmede güdük kaldı. İşte bu eski kitlenin bu yeni taleplerini karşılama vaadiyle yeni bir siyasi parti ortaya çıktı 2000’lerin başında. Bu yeni siyasi parti  hem muhafazakar hem yenilikçi olduğunu, toplumsal kesimleri kucaklayıcı olacağını, gücünü kurumlardan değil halktan alacağını ve belki de en önemlisi yeni bir imtiyazsız ekonomik sınıf yaratacağını ifade etti.

Siyasette ve toplumsal yaşamda güç boşluğuna yer yoktur, affedilmez, hemen doldurulur. Öyle de oldu; kurumlar arası çatışmalardan, banka hortumlamalarından, bir sınıfın haksız ve hadsiz bir biçimde devasa biçimde varsıllaşmasından, kötü ekonomik gidişten, “sen” “ben” “öteki” kavgasından, ötekileştirilmekten bıkmış halk düğmeye bastı, ampul yandı.         

Ak Parti iktidarı Türkiye’nin yaşaması gereken bir siyasal süreçti, yaşandı. Asıl düşündürücü olan bu denli uzun bir süre iktidarda kalan ve tam da bu nedenle hemen tüm siyasi cazibesini ve toplumsal karşılığını yitirmeye eninde sonunda yazgılı bir siyasi parti’nin bu uzun siyasi yolculuğu esnasında karşısına merkez sağda rakip bir siyasi parti yapılanması çıkmamış olmasıdır.     

Bu açıklamalardan sonra adımızı “AKP’nin hizmetlisi” olarak çıkarırlar. Bilmezler bir kez dahi oy vermediğimizi, ideolojisini paylaşmadığımızı ama yiğidi de hakkıyla gömmekten imtina ettiğimizi. Zaten sloganlarla, kalıplarla, şablonlarla, zihin zincirleriyle, ön yargılarla, ötekileştirmelerle, “bizden” “onlardan” bağırışmalarıyla bu siyasi ortama ulaşılmadı mı? Böylelerinden hiç hesap soran yok.

 

Doç.Dr. Gamze Güngörmüş KONA

gamze.kona@politikadergisi.com

Yorumlar

Bilmeden yorum yapmamak gerek..!

Gamze hn merhaba, üsk ilcesinde 2 yil ilce baskanligi yapmis  Nuri USKAN beyefendinin delegeligini  kimin iptal ettigini yazmamissiniz.Bilmediginiz icin mi yoksa tarafli davranmak adina birileri sizi yanlis yönlendirmis olabilir mi? Ayrica partinin 20 yillik üyelerinin  teskiye fislerinin yargitay dan neden gecmedigini genel merkezde sisteme neden girilmedigini düsünün.ÜSK ilce yönetiminde 35 yas altinda 6 kisi mevcut.Yönetimin yas ortalamasini 80 hesap etmissiniz, Doktor olarak matematiginizi zayif gördüm.DP yi partiler mezarligina göndermeyi düsünmeyenlerdenim, Ya siz dost mu düsman misiniz DOKTOR hanim..!

80 ler değil 35 likler

Gamze hnm;  Ben bu partinin bir üyesi olarak her seferinde üzerimize düşecek ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu söylememize rağmen malesef partimizi yöneten zihniyet bizim gibi partisine sahip çıkanları kadrolarında düşünmemiştir.Dp tarihinin en ağır seçim yenilgisini aldığımız 12 haziran seçimlerinden bir kaç gün sonra il binasına gittiğimizde  bizi il sekreterimiz sevgi hanım,ahmet abi ve genel başkanımızın amcasının oğlu karşıladı.Bizim amacımız partimizin ne halde olduğu değil bu partinin nasıl şaha kalkacağıydı.Genel başkanımızın amcasının oğlu bizim telefonumuzu aldı aradan nerdeyse bir sene geçti halen arayan yok yani bu zihniyetin istediği az olalım biz olalım zannetmeyinki mevcut yönetimin partimize üye kazandırmak gibi bir düşüncesi olduğunu DP oy oranı olarak çok düşük olmasına rağmen gayrimenkul olarak zengin bir partidir.Partimizin büyükleri ülke meselelerine kafalarını yoracakları yerde genel merkezi kat karşılığı verme telaşına eski genel merkezi satma telaşına düşmüşlerdir.Çünkü kendilerinden sonra geleceklere parti mirası olarak bir şey bırakmamaya çalışmaktadırlar.

Genel başkanımız dahil il başkanımız ve il yönetimimizin tek yapması gereken kapı kapı gezerek partimizi şaha kaldırmaktır.UYANIK esnaf hesabı yapmamaktır.Biz burdayız yaş ortalamamız 30-35 arası siz zannetmeyinki bu parti sahipsiz birileri üsküdarda birileri kadıköyde birileri istanbulda birileride ankarada bu partiyi sahipsiz ve başsız bırakmaz.Sizin zihniyetiniz gibi az olalım biz olalım değildir bizim zihniyetimiz.Bizim zihniyetimiz 2004 yılındaki yerel seçimlerde istanbul'u bir baştan bir başa gelin gibi dyp bayrakları ile donatmak kapı kapı kahve kahve gezip partimizi anlatmaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.