Demokrasi Öyle Bir Şeydir ki, Dadından Yinmez.

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   2002 – 2007 arasındaki tarih aralığında Türkiye 2001 krizinin yıkıcı etkilerinden kurtulmaya çalışan ve buna da görünürde muvaffakiyet gösteren bir ülkeydi. Dünyadaki likidite bolluğuna dayalı ekonomik konjonktürü arkasına alan Türkiye için işler yolunda gibi gözüküyordu.
   Ancak bas bas bağıran 2008 krizinden sonra işler bozuldu. İşsizlik, borç, cari açık rekor kırdı. %4.7 küçüldü, Türkiye. Kapasite kullanım oranı %60’lı oranları gördü.
   İşte tam bu noktadan sonra da çalkantılar baş gösterdi. Sokaklarda muhalif öğrenci hareketleri ve yumurtalı protestolar yönetimi zorlamaya başladı. Günden güne azan terör sokağa sıçradı ve eline molotof kokteyli alıp sağı solu ateşe veren gruplar, dilediklerini yaptırmaya başladılar. 2002 öncesinin tam tersi bir Türkiye tablosu vardı artık önümüzde.

   Gayri İslami unsurları baskı altına alan, salahiyeti yettiğince baskı altına almaya çalışan, medyanın neredeyse tamamen yanında olduğu, eski sermayeyi hedef alan – TÜSİAD ki zamanında Ecevit’in ayağını kaydırdılar vebali büyük- ve yerine yeni İslami bir Anadolu sermayesini geçiren bir iktidar vardı.
   Bu iktidar başa geldiğinde terör hemen hemen bitmişti denilebilir. Bugün gelinen noktada ise artık parçalanmaya doğru yol alınmıştır. Artık köşe yazarları Apo ev hapsine geçsin, bazı siyasetçiler ise Kürtçe zorunlu eğitim dili yapılsın gibi absürt ve aşkın istekleri dillendirmeye başladılar.
   Bunun adı da demokrasi oldu.
   Sen hapisten çıkıp başbakan olursan, kuralları hukuku hiçe sayıp her şeyi kendi kafana göre dizayn edersen, gerçekleri milletten saklayıp sonra yaptıklarını meşrulaştırmak için bu milli irade dersen, sonra karşındaki de çıkar aynısını sana yapar. Der ki, “bu Kürt halkının iradesi. Ya yapacaksın, ya yapacaksın.”
   Bu durum ışığında YSK’nın son yaptığı hamlenin nesini tartışacağız? Herkes YSK’yı eleştiriyor; ama eğitimden ekonomiye elini attığı hemen hemen her işi berbat eden bir parti var karşımızda. Türkiye’de hak hukuk, kural mı kaldı? Sen zamanında her şeyi hiçe sayarak, şimdi bunu yapanları cesaretlendirmişsin, ondan sonra da seni taklit edenleri eleştiriyorsun. Gücü yetenin at koşturduğu bir barbarlık sistemine doğru yol alıyoruz. AKP maalesef Türk medeniyeti üstünde yıkıcı bir etki yaratmış, bu milletin genetiğiyle oynamış ve bir travma yaratmıştır.
   Artık “bu Türkiye” ayrışmaya başlamıştır. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu ülke ya bölünecektir ya da 6–7 Eylül 1955 olayları benzeri bir durum yaşanacak, Türkmen-Kürt mübadelesi yapılacaktır. Temennimiz bu yönde değil , barışçıl bir çözüm bulunmasından yana olsa da, BDP’nin uzlaşmaz ve terörü destekler tavrı ve şiddeti kutsaması, kavşaktaki Türkiye’ye sadece iki yoldan birini seçme hakkını tanıyor maalesef.
   Bunun dışında iktidar maalesef muhalefeti de kısırlaştırdı. İlkesizleştirdi, omurgasızlaştırdı. Artık Kemalist bir siyasi iradenin Türkiye’de var olduğunu kimse iddia edemez.
   Şu anki gidişat ABD’nin bilinen BOP planına uygun halde işliyor gibi: “ABD’nin kontrol ettiği, Türkiye merkezli bir Yakındoğu federasyonu.” Türkiye’de ulus devlet anlayışının ortadan kalktığı, Doğu-Güneydoğu’sunun vatan topraklarından ayrıldığı ya da özerkleştirildiği – ki bir farkı yok- bir bölgesel konjonktüre doğru son sürat gidiliyor.
   İşte bu durum karşısında YSK’nın kararı, Hatip Dicle’ymiş, Haberal’mış falan teferruattır. Deveye sormuşlar “neden boynun eğri?” “Nerem doğru ki?” demiş. Siz böyle bir yapıdan ve çarpıklaştırılmış genetiğiyle oynanarak birbiriyle tutarsız, anayasaya aykırı hale getirilmiş yasaları uygulayacak organlardan nasıl tutarlı kararlar bekleyebilirsiniz ki?
   Bu gidişat içerisinde biz de elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor; çünkü halkın iradesi(!) bu yönde. Demokrasi öyle bir şeydir ki; “dadından yinmez.”
 
Asim.Us@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.