Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- "Erzurum’dan Çevirmişler Yolumu" / Cumhurum, Sen Rahat Uyu (!)
- Milliyetçilik Hastalığı
- Aritman'dan Erdoğan'a "Avni Doğan" Sorusu
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- III. Meşrutiyet
- Referandum Hikâye, AKP’nin Kendini Kurtarma Operasyonu Şahane
- Sağdan Çarklı Havariliğin Son Perdesi
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- I Love You Obama
- Askere Cami Duvarı Muamelesi!
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- "Başaramadınız"
- İşsizliğe Pembe Çözüm
Cenevre Görüşmesi
Takvimin son günü de belli, 30 Haziran 2012. Kıbrıs konusu ile ilgili tüm başaktörler Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin AB Dönem Başkanlığını devir alacağı 1 Temmuz 2012’ye kadar Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiği düşüncesinde. Ama çözülemezse ne olacağını söyleyen hiç kimse yok.
Beşte üçten biraz fazla bir oyla “Evet” diyen bizler ise yaşama aynı tas aynı hamam devam etmek zorunda bırakıldık. Ne ambargolar kaldırıldı, ne de dünya ile bağımız oluştu. Bu sefer aynı olmamalı. Görüşmeler çıkmaza girdiği takdirde veya görüşmeler Rumlar tarafından her zaman olduğu gibi çıkmaza sürüklendiği ve 30 Haziran 2012 tarihine kadar herhangi bir çözüme ulaşılamadığı takdirde, Kıbrıslı Türklerin ve soykırıma uğradıkları halde uzun yıllar verilen mücadeleden sonra kurdukları “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin statüsünün ne olacağı açık olarak ortaya konmalı ve belirtilmelidir. Müzakerelerin yıllarca süremeyeceği gibi, Kıbrıs Türk Halkının da yıllarca dünyadan izole adilmiş bir şekilde ambargolar altında yaşamaya devam ettirilmesi, insan haklarına uygun bir davranış olmayacaktır.
Rumların da yapıcı ve ilerleyici önerilerle masaya oturmaları ve adaya kalıcı bir çözümün gelmesini gerçekten istemeleri durumunda, 7 Temmuz Cenevre görüşmesinin barışa giden prosedürün başlangıç noktası olmaması için hiçbir neden yoktur.
- Ata ATUN içeriği
- 36703 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder