Cambazın Son Gösterisi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Erbil DENİZ

 

   Geçtiğimiz ay içinde yaşanan politik ve askeri olaylar, ekonomiyi gölgede bıraktı. Ham petrolün fiyatı ya da dövizin durumu pek kimseyi ilgilendirmiyor gibi gözüküyor. Oysaki ekonomide yaşananlar, gelecek için kaygı dolu ipuçları veriyor.

   Petrolün fiyatının sürekli dalgalanması, doların değer kazanıyor gibi gözükmesi; oysa -en iyi ihtimalle- yerinde sayıyor olması, önümüzdeki son çeyrek için hiç umut verici gelişmeler içermiyor. Her ülke kendini nasıl kurtarabileceği çabasına düşmüşken, farklı bir âlemde yaşıyormuşçasına, bizim yöneticilerden ses seda çıkmıyor. Belli konularda mutlaka çalışmaları vardır; ama bunlar halkın yararına mı, kendi menfaatlerine mi; tartışılır. Büyüyen iktisadi deliği farklı alanlarla kapatmak, Türkiye hariç, bütün ülkelerin gündemlerindeki şu an tek konu. Kimi ekonomik faaliyetler yerine askeri faaliyetlerle, kimi politik hareketlerle bu durumdan kurtulmaya çalışıyor. Biz ise kendi kurduğumuz dünyamızda tozpembe yaşayıp gidiyoruz. Sağlam bir ekonomimiz, sarsılmaz hükümetimiz ve şahsına münhasır yöneticilerimiz var. “Hiçbir sorun bizi sıkıntıya sokamaz” diye gün geçiriyoruz.

   Dövizin son bir ay içinde nasıl dalgalandığını ve bu dalgadan birilerinin büyük paralar kazandığını çoğumuz tahmin edebiliyoruz. Zira aynı durum petrol fiyatları için de geçerli. Ayrı bir konu ise borsamız. Borsa, kafasını kaldırmaya fırsat bulamadan, tekrar boynunu bükmek zorunda kalıyor. Neden? Cevap bekleyen o kadar çok soru var ki! Birileri bizi sorulara boğuyor; biz cevap arıyorken onlar amaçlarına çoktan ulaşmış oluyor. Cambaza bakmaktan gözlerimiz yoruldu belki; ama birileri hâlâ cambazı göstermekte ısrar ediyor. Cambaz (piyasalar) kaç defa dengesini kaybetti, saydınız mı? Defalarca... Düşmesi de yakındır. Siz altında kalmamaya dikkat edin, yeter. Tabii, başarabilirseniz.

   Ekonomideki kötü gidişi sürekli olarak dış etkenlere bağlayanlara da gün doğdu. Kafkasya, bunlar için tam biçilmiş kaftan; ama bu defa pek heveslenmesinler. Sorun, gerçekten dış kaynaklı (Her şeyi dışa bağlı olan bizim için ise, “iç kaynaklı” denebilir.).

   Rusya - ABD gerilimine bakalım biraz. Ekonomimize ve siyasetimize nasıl etkiler yapar, düşünelim!..

   Şüphesiz, Rusya ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki gerilim de ekonomiyi olumsuz etkilemekte. Özellikle de Rusya'nın sahip olduğu petrol hakimiyeti, ABD'yi korkutmaya fazlasıyla yetebilecek güçte. Irak’a girdikten sonra ekonominin daha büyük çöküntü yaşamasını ancak petrol fiyatlarıyla engelleyen ABD, Rusya’nın elindeki bu kozu görmezden gelemez. Rusya da bu gücü sonuna kadar kullanmaktan geri durmayacaktır. Filler savaşırken, olan yine çimlere olacaktır. Birbirlerine karşı güç gösterisini sıklaştıracakları kesin olan fillere karşı ortada gidip durumu idare etmeye çalışmak, başarısız bir politika olacaktır.

   Durum ne olursa olsun bölgede hâlâ güçlü bir devlet olan Türkiye, kendi çıkarları doğrultusunda, denge devlet rolünü üstlenebilir. Bu rolün başka devletlerce tarafımıza verilmesini beklemek ise tam bir ahmaklık olur. Ülkeyi yönettiğini sananlar, bunu topluma inandırmak istiyorsa, böyle durumlarda inisiyatif almalı. Az bir bağımsızlığımız kalmışsa, onu kullanmanın tam sırasıdır. Sadece Erdoğan’ın ciddiye aldığı Kafkasya Paktı gibi hayali birliklerle, sadece zaman kaybedilir. Geçen bu zaman da, Türkiye hariç, herkesin işine gelir.

   Yapılan yanlış hep aynı. Güçlü olan kim, ona bakıyoruz biz. Evet, şu dönem içinde doğru bir yaklaşım olabilir belki; ancak şöyle de bir sorun var: Güçlü sizin yanınızda mı?

   Cumhuriyet'in ilk yıllarında uygulanabilen (Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra çıkara dayalı olarak değişen) bir dış politikamız vardı bizim: Bölge merkezli dış politika. Nedir bu peki?

   Öncelikle sınır komşularınızla ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinizi sıkı tutmak zorundasınız. ABD de sınır komşumuz; ama bu coğrafyanın temel unsurlarından biri değil. Ne kadar güçlü olduğunun bir önemi yok. Şöyle bir resim çizelim: Yıllardır olduğu gibi, yine ABD’nin yanında olalım. Suriye, Rusya’yı desteklediğini söylesin. İran ile ABD, her an savaşacakmış gibi davransın. Ermenistan, sözde soykırım için bastırsın. Biz tam ortada, güneydoğu komşumuz ABD ile birlikte tek başımıza kalalım ya da -tam tersi- Rusya’dan yana tavır alalım. Komşularımız ABD, Gürcistan ve Ukrayna ne derler sizce? İşte, bölge merkezli dış politika anlayışı bu yüzden önemliydi; ancak şu an taraf seçme durumunda değiliz. En akılcı yaklaşım, denge devleti olabilmeyi başarmaktır. Bunu da, posta güvercini görevi görerek değil, sağlam duruşlarla başarabiliriz. Aksi durumda, iktidarın sürekli gösterdiği ekonomi sopası da kendi elinde kırılıverir. Kırık sopa da ne iktidarın, ne de komşularımızın işine yarar. Elimizde gerçek anlamda bir sopamız da olmadığı için, pusuda bekleyen tarafların ağzının suyu akabilir. “Olsun, biz o ağzı da kapatmasını biliriz.” diyenler çıkabilir. Şaşırmam; ama bu güzel duygular, diplomaside ve dış hesaplaşmalarda işe yaramıyor, maalesef. Birinin ağzını kapatırsınız, beş tarafın ağzını açmak için neden yaratmış olursunuz. Tekrarlıyorum: İşte, bu yüzden önemliydi bölge merkezli dış politika anlayışı.

   Günlük planlarla yaklaşık 70 yıl dayanabildik; ancak çevremizde olan olaylara göre her gün yeni pozisyonlar alamayız. Duruşumuz net, kararlılığımız kesin olmak zorunda. Biliyorum, günlük yaşamaya alışkın bir ülke ve yöneticileri için kolay değil; fakat yarınlarda da var olmak istiyorsak, bunu birileri bir şekilde yapmak zorunda. Ekonominin gidişi, finans piyasasının çöküşü, mal varlıklarımızın çoğunun satılması iç acıtıcı şeyler; doğru. Bunları düzeltmek için zaman gerekiyor. Bunun için de ayakta kalmak ve daha fazla zaman kazanmak gerekiyor.

   Tabii, bunları görebilecek göz ve algılayabilecek düşünce yapısı yönetenlerde var mı, bilmiyorum. Şimdiye kadar, bu yönde bir emare göremedik. Tek temennimiz, başka kalıplar arkasına saklanmayı başarabilen takiyecilerin, böyle bir fikri de saklayabilmiş olmaları.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

 

 

Bu yazı; Politika Dergisi, Sayı 7’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile orijinal sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 7’yi indirmek için buraya tıklayınız. 

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.