Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Barzani Niye Geliyor?
- PKK ile Müzakere mi Mücadele mi?
- Teröre Çözüm Üretemeyen Medya, İktidara Kalkan Olmaya Devam Ediyor!
- Türkiye'nin Terörle Mücadele Konsepti Bağlamında PKK Terörünün İncelenmesi
- Terörle Mücadele
- Şahıslaşan Kurumlar Ve Terör Zafiyeti
- Terör sorunu hemen unutuldu mu?
- Küresel Terör Bağlamında Türkiye'nin Durumu
- Son Terör Olayları Haddimizin Bildirilmesinin Gerektiği "Operasyonunun" İlk İşareti midir?
- Terörle Mücadelede Yeni Aşama... Mı?
- Siyasal Terör ve Terörle Mücadele
- Kürdistan, Denge Politikası ve Al Gülüm Ver Gülüm!
- Açılımın Yeni Sloganı; “Silahlar Bırakılmalı!”
- Suriye'ye Girsek mi?
- Olgulardan "Olması" Gerekenlere Bir Perspektif
Bu Ne Perhiz, Bu Ne Lahana Turşusu



Terör son zamanlarda ülke gündeminden düşmez, düşemez oldu. Her gün saldırı ya da saldırı planlarının haberleri gündemde yerini korumaktadır.
Nedir PKK’nın amacı?
Sözde Büyük Kürdistan’ı kurmak. Bu amaç doğrultusunda ülkemiz topraklarının bir kısmını almak amacıyla emniyet güçlerimize ve sivillerimize saldırmaktan da geri durmuyorlar.
Bu süreç içerisinde iktidar yetkilileri terörle mücadele konusunda Irak’a bir diplomatik ziyarette bulunuyor. Gittiklerinde de kiminle görüşüyorlar? Peşmergelerin başında bulunan Barzani ile. Görüşme sırasında toplumun gözünden kaçmayan ama orada diplomatımızın göz ardı ettiği, fiziksel olarak küçük, anlamsal olarak ise büyük bir ayrıntı vardı. Barzani’nin arkasında Irak Bayrağı’nın yanında Sözde Kürdistan Bayrağı bulunmaktaydı.
Terörün bayrağı önünde görüşme yapan birisiyle terörle mücadele konusunda işbirliği için görüşmelerde bulunuldu. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” sözünün ne büyük bir anlam taşıdığını burada görebiliriz.
Terörle mücadelede tabidir ki uluslar arası işbirliğinde bulunulabilir. Hele de uluslar arası bir terör örgütüyle mücadele ediyorsanız bu kaçınılmazdır. Ancak karşısında durduğunuz, mücadele ettiğiniz teröre yaltaklık eden, aynı amaçları taşıyan kurumlarla bu iş yapılamaz.
Biz Sözde Kürdistan Bayrağı’nın önünde bir toplantıya katıldık. Bizler bilmiyoruz da Türkiye Cumhuriyeti Kürdistan diye bir ülkeyi tanıyor mu? Bir ülke bayrağı önünde toplantı yapmanın da başka bir açıklamasının olabileceğini düşünemiyorum.
Kendi ülkesini işgal eden Amerika’nın kuyruğunda dolaşıp, erk sahibi olma çabası içerisinde olan kişilere karşı biz elimizi masaya koyup o bayrağı kaldırtamıyor muyuz? Eğer bunu yapamıyorsak İktidarın başında bulunan kişiler biz bölgenin en önemli gücüyüz dememelidir, komik duruma düşer çünkü.
Bir Genelkurmay Yetkilisi, bizler Çanakkale’de 300 bin şehit verdik diyor. Paşam biz savaşta mıyız da haberimiz mi yok? Bir avuç çapulcuyla mücadeleyi Çanakkale Zaferi ile bir tutabilmeniz mümkün müdür?
Başbakan terörle mücadele konusunda AB konusunu gündeme taşıyor. AB ile bağdaşmayacak kanunlar çıkartılmayacağını söylüyor.
Benim ülkemin askerleri, polisleri, korucuları, sivilleri bir grup hain tarafından öldürülürken ben ne AB dinlerim ne de ABD umurumda olur. Ülkemizin yetkililerinin de aynı şeyleri düşünmesi de gerekmektedir. Eğer bu konuda AB ve ya ABD’ye tavizler verecek birileri varsa Büyük Meclisimizin koltuklarında o koltukları işgal etmeyip, onurlu bir davranışla istifa etsinler. Yoksa onları ne bu ulus ne de tarih affeder…
Artık bu ülkede hiç kimsenin bir şehit görmeye tahammülü kalmamıştır. Bunca olay üzerine de kalması zaten beklenemez. Bölücü başı Apo’nun yakalanmasının ardından 2002’ye kadar sinmiş terör bugün tekrar eylemlerde bulunuyorsa bununla ilgili olarak tüm sorumluların bu halka hesap vermesi gereklidir.
Terörle mücadelede tüm toplum bir yürek, bir yumruk oluyorsa; kimsenin bu konuda bir başka ülkeden herhangi bir konuda izin ya da yetki almasına gerek yoktur. Olamaz…
Bu konuda dimdik duramayanlar, dimdik ayaktayız mavraları okumasın bizlere…
Esen Kalın
Yorumlar
Yeni yorum gönder