Bir Yerler Çatırdıyor!..

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Türk siyasetinin en tepe noktalarından büyük çatırtılar gelmeye başladı. Gerilim artık yönetilemez bir duruma geldi.

Sayın Deniz Baykal’ın bu tür gidişine Sayın Başbakan’ın da çok üzüldüğü görülüyor. Doğrudur; çünkü giderken Tayyip Bey’i de beraberinde götürüyor. İstifa hamlesini Sayın Baykal’dan beklemiyordu. Tam Anayasa paketi Meclisten geçmiş, nasılsa aklınca referandum süresini de iki aya çekmişti. Millet Deniz Bey’in uçkurunu konuşurken, biraz bel altı propaganda, işlem tamam diye düşünmüştü. Ancak Sayın Baykal’ın istifası tam bir şok oldu. Yapılan hamleye müthiş ve hiç beklenmedik bir karşılık verilmişti. Ardından YSK’nın 120 gün kararı tabir yerinde ise tüy dikti.

Sayın Başbakan’ın farkında olmadığı nokta, Sayın Baykal’ın, mevcut siyaset anlayışının baş aktörü olduğuydu. O çekilince her yer oynamaya başladı. Bu aynı zamanda Tayyip Bey içinde sonun başlangıcı oldu.

Bu duruma nereden gelindi? sorusuna cevap aradığımızda Türk halkının hiç de alışık olmadığı bir şeylerin oluştuğunu gördük. “Ötekileşmek” veya “Ötekileştirmek” deyimi Türk halkının hiç de alışık olmadığı bir deyimdi. Bu halk askeri darbeler gördü, bazı grupların diğer guruplarla çatışmalarını gördü, günde sokaklarda 30 kişinin öldürüldüğünü gördü. Ancak bütün bunlar etnik kökeni farklı kesimlerin birbirlerine saldırısı değildi. Yine Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi aynı apartmanda oturuyordu.

İkinci dönem AKP iktidarı ile ayırımcılıkla tanışmaya başladık. Hatırlayınız, birileri çıktı “Müslüman cumhurbaşkanı” dedi. %99’u Müslüman olan bu ülkede bu ne demekti? İnsanlar birbirine şüphe ile bakmayacak mıydı? Kimileri Müslüman, kimileri Müslüman görünüyor ama değil. Bundan büyük bir ayrımcılık olabilir miydi?

Kendilerini iktidara getiren yabancıların isteklerini yerine getirmekten başka bir iş yapmayan AKP, mağdur görünmeliydi. Bu Müslüman cumhurbaşkanı, lafı tuttu. Ayrımcılık fayda veriyordu. Öyle ise ABD’ye selam, yola devam. Oysa halk gerilmeye başlamıştı.

Ulus-devletin en büyük güvencesi ordusu ve aydınlarıydı. Bir çukur kazılıp hepsi içine tıkılmaya başlandı. Önceleri halkın bir kısmı gerçekten bir şeyler var, bekleyelim bakalım, diyordu. Ancak ortada suç olmadığı için mahkûmiyet de olmuyordu. Yıllarca hapiste tutuklu olarak yatıp neden yattığını bilmeyenler vardı. Bir kısım yarım akıllı televizyon ekranından büyük büyük laflar ediyor, adaletin tecelli edeceğini söylüyor, adalete güvenin diyordu. Oysa kendisi haksız yere bir gün hapsedilse bakalım ne diyecekti? Halk giderek geriliyordu.

Geldiği günden beri yanlış işler yapanlar bu işin sonunun Yüce Divanlık olduğunu görünce telaşlanmaya başladılar. Bu Anayasa değişikliğini de tamamen kendilerini kurtarmak, bunun içinde yargıyı emirleri altına almak için yapmışlardı. Artık ayırımcılık had safhada idi. Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı gibi ayrıştırma çabaları giderek meyve vermeye başlamıştı. Pazarcı, Kürt, diye alışveriş yapmayan, apartmanlarını ayıranları duyar görür olmuştuk. İspat ise son derece açıktı. Akşam hava karardıktan sonra mecburiyetten dışarıda olanların acele adımlarla evlerine gittiklerini izler olduk. O kalabalık cıvıl cıvıl bahar akşamları yok olmuştu. İnsanlar haklıydı. YSK bir karar alıyor, anında iktidar sözcüsü “bu karar siyasidir” diye görüş bildiriyor. Başbakan aynı borazandan konuşuyor. Yargı AKP’nin işine gelen bir karar verince “bravo tarafsız yargı” aksi olunca “vayyy siyasi karar”. Ama haberleri yok, halk geriliyor.

Ve bu gerilimi artık Türkiye’nin kaldırması imkânsız. Büyük değişiklikler olacak çaresiz. İşte Sayın Baykal gitti. Bakmayın siz parti örgütünün geri çağırmasına. Onlar kendi gelecekleri adına bunu yapıyorlar. Sayın Baykal bu oyuna gelmez. O günümüzde siyaset sahnesinde Cumhuriyeti her türlü baskıya rağmen savunan son derece deneyimli ve akıllı bir politikacıdır.

Kurultay ile birlikte CHP’de büyük değişiklikler olacaktır. Vatan ve Cumhuriyet sevdasından asla şüphemiz olmayan o yaşlı takım yerini, genç, heyecanlı bir ekibe bırakacak, muhtemelen o ekip de CHP’yi iktidara taşıyacaktır.

Umarız ve dileriz ki, Tayyip Bey de durumun farkına varır, durumların hem kendileri hem de Türkiye için daha kötü olmasına izin vermez. Bu aşamada bizim tahminimiz sonbaharda bir erken seçim olasılığıdır. Zira gerilim kaldırılamayacak noktaya doğru hızla geliyor. Hazır demokrasi nutukları atarken bir daha kesintiler yaşamayalım. Bu sözlerimiz ille de bir askeri darbeyi anımsatmasın. Sivil darbeler, faşizm özlemleri de farklı yerlere çıkmaz.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

sayın Tamtürk, yazınızı

sayın Tamtürk, yazınızı okuyunca "umut fakirin ekmeyi aşıdır" öz değişi aklıma geldi.
Baykal bir şekilde istifa ediyor umutlanıyorsun, Ne günlere kaldık? Ne kerametli uçkurmuş ki, bir çözüldü CHP ye iktidar gözüktü. Bu akılla CHP de daha çokları uçkur çözecektir.
Objektif olmaya azami gayreti gösteriyorum. Bu kadar oluyor kusura bakmayın.
Saygılarımla.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.