Bir Düşmeye Başladın mı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Yaşamı daha mutlu geçirmek isteyenlerin başvuracakları en geçerli kaynak doğadır. İnsan doğanın bir parçasıdır ve istese de istemese de doğa kanunlarına tabidir. Karşı gelmeye çalıştıkça da yaşamı giderek mutsuz bir hale gelir. Ama bu iş doğanın umurunda bile değildir. O kuralını koymuştur ve karşısındakinin kim olduğuna bakmaksızın uygular. Onun için dağdaki çobanla cumhurbaşkanı arasında bir fark yoktur.

Bazıları, mesela muhteris politikacılar kendilerini yarattıkları sanal dünyanın sahibi, dolayısı ile de doğaüstü görürler. Yarın tepesinden büyük bir kaya gibi yuvarlandıklarını görmelerine ve aşağıya kadar giderek yükselen bir hız ve şiddetle düşeceklerini ve parçalanıp yok olacaklarını bile bile düşüş sürecinde sağda soldaki dallar tutunmaya çalışırlar. Ne yazık ki o dallara da zarar vermekten başka işe yaramazlar.

Ülkelerini, ülke insanlarını değil de kendini, çevresini, kendi gibi düşünenleri seven, sadece kendinin, yakınlarının, kendi gibi düşünenlerin çıkarını korumayı bu şekilde de akıllarınca ömürleri yettiğince başta kalmayı düşünen bu tür politikacılar düşerken ülkelerinin geleceğini ipotek altına aldırmaktan bile çekinmezler.

Ülkemiz iktidarı da maalesef aynı yanlışları tekrarlıyor ve düşerken önüne geleni kırıp döküyor. Yetmediğini görünce ülkemizin parçalanmasından başka amaçları olmayanlarla kol kola girmekten çekinmiyor.

Başbakan ve partisi hızlanan düşüşü engellemek için PKK ya bile sarılmaktan çekinmemektedir. Ülkenin batısı zaten ona pek sıcak bakmıyordu. Batıdan oylar hızla azalıyor. Oy deposu olan orta Anadolu nun teveccühünün bile azaldığı yandaş istatistikçilerin bile saklayamadığı bir gerçek. Bu yüzden bölünme politikalarına daha bir iştahla sarılıyor.

Bu süreç aldıkları bir emirle olduğuna inandığımız açılım süreci adını verdikleri, bizce teslimiyet süreci ile başladı. Gerçekten vatanını ve bütünlüğünü seven insanların itirazlarına önce kulak asılmadan, aktif protestolar dikta rejimleri yöntemleri ile bastırılarak yola devam edildi.

Ortaya, nereden çıktığı karışık bir ana yasa taslağı ortaya atılarak kabul ettirilmeye çalışıldı. Ama bu taslak o kadar ülke menfaatlerine aykırı ki, temelde aynı ağacın dalları olan meclisteki diğer partiler bile onay vermiyorlar. Tabii onların onay vermemesinin en büyük nedenlerinin başında da kendi menfaatlerini ön plana çıkarma çabaları olduğu kesindir. Değilse onca yanlış ve ülke çıkarına aykırı durumlar cereyan ederken mecliste laf ebeliği yapıp yan gelip yatmalarının nedenini açıklamalıdırlar.

Başbakan, güneydoğu seçmenini kendine katma peşindedir. Bu çaba tabii ki yanlış bir çaba değildir. Ancak bu işi kotarmak için terör hamilerinle kol kola girmeyi nasıl açıklar, veya açıklayabilir bilemem. Gerçi bunları bu gün açıklmaz ama yarın adalet önünde açıklamak zorunda kalacağını düşünüyoruz.

Dünün postal yalayıcısı, terörist Mesut Barzani birden bire Mesut bey oluverdi ve Diyarbakır da başbakan tarafından ağırlanacak. Bu günkü statüsü ne olursa olsun. Mesut Barzani onbinlerce insanımızın katline sebep olan PKK terörünün destekçisi, yardımcısı, düzenleyicisi ve hamisidir. Başbakan, ülkemizi bölmek amacını hiç saklamayan, Güneydoğu Anadolu bölgemizi kuracakları Kürdistan ın kuzey bölgesi olarak kabul eden bu terör hamisi ile kucaklaşacak. Tıpkı bu insanlarımızın katili olan örgütün elebaşısı ile ortak çalışmalar yaptıkları gibi.

Üzerleri parlak yağlarla, cilalarla süslenmiş lafları bir yana bırakır ve olayların özüne bakarsak, AKP kendinden önceki hemcinsleri gibi siyaset çöplüğüne hızla yuvarlanmaktadır. Tabii ki bu iktidar bittiğinde bilerek ve isteyerek yapılmış olan yanlışların hesabı da adalet tarafından sorulacaktır. Dibe doğru hızla düşüşü yavaşlatmak için alınan sözde tedbirler bir çare olmayacağı gibi maalesef ülkemize de uzun yıllar kaybettirmektedir.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.