Ben Vatandaşın Daniskasıyım

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Kadir Levent BECİT

 İlk söylenince abesle iştigal bir söylem gibi geliyor “Ben şunun daniskasıyım” sözü. Genel olarak halk arasında kullanılan bu sözcük önem teşkil eden konuşmalarda kullanılmamaya özen gösterilir. Yerine “mükemmel, ala vb.” söylemler kullanılır.

   Başbakanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN geçtiğimiz günlerde “Ben çevrecilerin daniskasıyım” dedi bir konuşmasında. Bu yaşından sonra biz Sayın ERDOĞAN’a ne şekilde konuşmasını öğretecek değiliz tabiî ki, ancak insanlar bulundukları yere göre hal ve tavırlar içerisinde bulunmalıdır.

   Çevrecilerin daniskası olan Başbakanımıza bağlı olan İçişleri Bakanlığı kuruluşu Emniyet Müdürlüğü personelleri bu sözün üzerinden kısa bir süre geçmesine karşın eylem yapan çevrecileri karga tulumba gözaltına aldılar.

   Yazıyı çevrecilik boyutuna sıkıştırmamız doğru olmayacak, ayrıca sıkıcı bir hal alacaktır. Başlıkta da belirttiğim “Ben Vatandaşın Daniskasıyım” noktasını karınca kararınca ele almaya çalışacağım.

   Neden bu sözü söyleme ihtiyacı duyduğumu belirtip konuya hemen girelim.

   Ülkemiz artık dünya yolsuzluğunun anavatanı durumuna gelmek üzeredir.

   AKP Genel Başkan Yardımcısı ile ilgili belgelerle ortaya konulan 1 milyon dolarlık bir yolsuzluk iddiası üzerine Meclis Başkanlığı’na “Şaban Dişli’nin malvarlığını açıklaması” için bir başvuruda bulunuldu. Ancak Meclis Başkanlığımız bu konuyu görüşme ihtiyacı bile duymadı.

   Bizlerin verdiği vergilerle gününü gün eden insanlara hesap sormak hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir. Bu görev gereği olarak bizlerin vekilleri olan(!) milletvekillerimizin, bizlerin bu vatandaşlık görevlerini yerine getirmek görevini de üstlenmeleri gerekir. Lakin içinde bulunduğumuz şu günlerde Başbakan için bile yolsuzluk dosyaları Meclis’te ise bunun yapılmasını beklemek sanırım bir nebze ütopik olacaktır.

   Bir ülke düşünün ki; Başbakan hakkında yolsuzluk iddiaları var. Mevcut Cumhurbaşkanı ile ilgili yolsuzluk iddiaları var. Hatta Cumhurbaşkanı devleti dolandıran birisini affediyor. İktidar partisi vekilleri hakkında pek çok yolsuzluk iddiası mevcut. Daha sonra da bu yolsuzluk iddialarının kahramanları bizlere hak, hukuktan bahsediyor.

   Kusura bakmasınlar da ben vatandaşın daniskasıyım. Bunlara inanmam…

   Milletin vekili olması gereken milletvekillerimiz ne yazık ki bizlerin vekili değil efendisi konumundalar. Bizlerin üzerinde ince bir çul örtülü iken onların üzerinde kocaman bir dokunulmazlık zırhı var. Bu zırhın kendilerini koruduğuna öyle bir inanmış durumdalar ki o zırh sayesinde kendilerini ölümsüz görebiliyorlar. Öyle bir hal alıyor ki bu tavırları milletin üç kuruşuna göz dikmekte bir sakınca görülmüyor. Ama unuttukları bir şey var. Oy kurşununa dayanabilecek bir zırh henüz üretilemedi ve üretilemeyecektir.

   Hukukun üstünlüğüne inanmış bir bireyin hiçbir şekilde dokunulmazlığa ihtiyaç duyması söz konusu olamaz. Ben nasıl hukuk karşısında alnım ak bir şekilde duruyorsam, benim vekillerim de aynı şekilde durabilme cesareti gösterebilmelidirler. Ben devletin kurumlarına güvenirim, hukuka inanırım. Ben vatandaşın daniskasıyım çünkü. Ya siz beyler, ya siz hanımefendiler?

   Meclis’te ceylan derisi koltuklarda el kol kaldırmak değildir milletvekili olmak.

   Ben ne yiyorsam, ben ne içiyorsam, ben ne giyiniyorsam sizler de aynısını yapabilmelisiniz.

   Ben nasıl hukuk karşısında ancak hukukla korunuyorsam, sizler de yalnız hukuka sığının.

   Benim üzerimde nasıl haklar var ise sizlerin üzerinde de bunların dışında bir hak olması doğru ve etik değildir. Benim işçilerim aylık 450 YTL asgari ücrete tâbi iken 8 bin YTL’den yüksek maaş alan ve bunu az bulan bir kişi ne kadar bu milletin vekilidir?

   Vatandaş olmak zor iştir. Devletin her türlü cefası sırtlarına biner vatandaşların. Hayatlarında denizi görmemiş milyonlarca insan var bu ülkede. Ama burs alarak okuyan bir öğrenci, bir bakıyorsunuz milyonların görmediği o denizin üzerine milyon dolarlık gemi indirebiliyor…

   60 yaşına kadar gece gündüz çalışıp hiçbir birikim sağlayamayan milyonların olduğu ülkemizde 16 yaşında bir çocuk şirket sahibi olabiliyor.

   Tek dostu toprak olan çiftçilerimiz üretim sıkıntısından bahsettiğinde, birileri utanmadan, sıkılmadan onlara “Gözünüzü toprak doyursun.” diyebiliyor.

   Vatan topraklarını korurken şehit düşen askerlerimizin ailelerine “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” denilebiliyor maalesef.

   Yanan ormanlar üzerine “Artık kene kalmadı” gibi komik bir yaklaşımda bulunulabiliniyor artık.

   Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün manevi mirasına saygı duymayan bir devlet başkanı ile görüşmek için kalkıp başkentimiz dışında bir şehir seçilebiliyor.

   Bunların üzerine çıkıp bizlere vatandaşlık dersi verildiği bile oluyor ki bu olay gerçekten acıdır.

   Sizler bunları yaptığınız sürece vatandaşlığınız tartışma konusudur.

   Beyler kusura bakmayın; bizler vatandaşın daniskasıyızdır

 

iletisim@politikadergisi.com

 

 

 

 

Bu yazı; Politika Dergisi, Sayı 7’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile orijinal sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 7’yi indirmek için buraya tıklayınız. 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.