Ayrılıkçı - Ayrılıkçı Olmayan Kürtlere Ekonomik Tavır, Asimilasyon ve Dil Sorunu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
   Ayrılıkçı – Ayrılıkçı Olmayan Kürtler, Ekonomi ve Asimilasyon..
   Bugün tarihli Milliyet Gazetesi’nde, Metin Münir; “Kürt Sorununda Kimlik ve Ekonomi” başlığını taşıyan yazısında, Nur Vergi’nin bir makalesinden hareketle, özce ekonomik yatırımların Kürt Sorunu’nu çözmeyeceğini savunuyor. Daha doğrusu ekonomik tespitlerin ve çözümlerin Kürtleri asimile etmeyeceğini vurguluyor. Nur Vergi’nin doğru tespitlerde bulunduğunu ise AKP'nin ekonomik yatırımlarının geçen sene ziyaret ettiği doğu illerindeki büyüklüğünü örnek göstererek açıklıyor. Metin Münir’in bazı yazıları dikkatimi çeker. Dana önce yazdığı bu yazıda olduğu gibi yukarıda özetlediğim yazıda bunlardan birisi; ama bence bazı tahlil eksiklikleri var.
   Biz de kendimizce bazı tespitlerimizi belirtelim.
   Ayrılıkçı Kürtlerin ekonomik beklentileri yok.. Zaten onlar kaçakçılık, emperyalist güçlerden finanse edilme gibi faaliyetlerin içindeler; fakat ayrılıkçı olmayan Kürtlerin büyük ekonomik sıkıntıları var. Dolayısıyla, Nur Vergi’nin yazısını okumadım; ama Metin Bey’in yazısı bu ayrımı içermeliydi. Osmanlı’dan bu yana Kürtlerin fazlaca olduğu yerlerde, birlik ve bütünlük güdüsüne sahip Kürtler, ayrılıkçı Kürtlerce ezilmişler. Yazıda dikkat çeken kavramlardan birisi asimilasyon. Ayrılıkçı olmayan Kürtler zaten Türklerce gerektiği ölçüde asimile edilmişlerdir. Bu dostlara, bu vatandaşlara daha fazla asimilasyon gazı ters etki yaratacaktır. Bu sebeple dikkatli olunması, ayrılıkçı olmayan Kürtlerin, ayrılıkçı Kürtlerce asimile edilmesinin önüne geçilmesi elzem olandır. Kürtler arasındaki bu ayrıma dikkat edilmesini tekrar hatırlatarak ayrılıkçı Kürtler ve ekonomi üzerine biraz daha ilginç tespitlerimi paylaşayım.

    Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Nutku’nda şöyle bir ifade kullanıyor: “Memleket içinde daha başka birtakım dernek ve kuruluşlar da ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinde, İstanbul’dan idare edilen Kürt Teali Cemiyeti vardı. Bu derneğin amacı yabancı devletlerin himayesi altında bir Kürt devleti kurmaktı.”

   Önder’in belirttiği üzere, 1918 yılında kurulan Kürt Teali Cemiyeti, ayrılıkçı ve işbirlikçi bir yapıdadır. Bu yapının o zamanın Osmanlı Devleti’nden ekonomik beklentisinin olmadığı açıktır; çünkü o zamanlar Osmanlılar ekonomik olarak çöküntüdedir, iflasını ilan etmiştir. Bu sebeple ayrılıkçı yapı ekonomik önlemlerle asimile edilemez. Onun hedefi ekonominin şahını ele geçirmektir: Petrolü.
   Şimdi yukarıda bahsettiğim ayrılıkçı yapının, ayrılıkçı olmayan yapıyı asimile etmesi üzerine birkaç şey paylaşalım. Ayrılıkçı olmayan yapıların, kendi dillerini konuşması bir kültürel muhteşemliktir. Laz vatandaşlarımızın, Lazca konuşmaları beni oldukça memnun eder; çünkü onlar yeri geldiğinde Türkçe konuşmayı da büyük bir onur sayar.
   Benim köyden şehre göç eden vatandaşım da Kürtçeyi çok iyi bilir, konuşur; ama yeri geldiğinde de Türkçesine laf ettirmez. Bu söylediklerimin hepsini ayrılıkçı olmayanlar yapar. Ayrılıkçı yapılarda bu sürece dayanamayarak ayrılıkçı olmayan yapı üzerinde asimilasyon sürecini başlatır. Yukarıda bahsedilen Kürt kardeşi kandırır ve dilini konuşabildiği halde daha da özgürce konuşabilmesi için silaha davet eder. Davete genelde ekonomik yönlerden yetersiz kaldığı için icap eden Kürt kardeşi bundan sonra ekonomi falan paklamaz. Dolayısıyla ayrılıkçı Kürt'e ekonomik yatırım sadece bir palyaço gülümsemesidir.
   Umarım doğru bir tespit sunabilmişimdir.
 
   Dil Üzerine Birkaç Cümle..
   Hem konuşma hem de yazma olarak dilimizi çok iyi kullanabildiğim söylenemez; ama oldukça dikkat ettiğimin lütfen hakkını veriniz. Yukarıda bahsettik.. Dil için silah kuşanıyor bazı insanlar.. Dilin özgürlüğünü ön plana çıkartarak. Kendi dillerini istiyorlar..
   Bu insanlar dil bahanesiyle Mehmetçiklerimizi öldürüyorlar.
   Biz ne yapıyoruz?
   Dilimize sadakatimizi yitirip, dilimizi başka dillerin esiri yapıyoruz.
   Bir gün dilimizi kaybettiğimizde anlarız.. Umarım görmek nasip olmaz böyle bir günü..
   Okumadaki Sabrınıza ve İlginize Sonsuz Teşekkürler..
Gokhan.Dag@PolitikaDergisi.com
GSM: 0555 557 0000

Yorumlar

''Ne Mutlu Türk'üm Diyene !. '' Sözünü anlayabilmek.

Son zamanlarda,bu cümlenin derin manasını alçak planlarını,apaçık tehdit olarak gören, hain ayrılıkçılar ve çanakçıları, artık apaçık bu cümlenin derin manasına olan nefretlerinden dolayı bu anlayışı tamamen yok etmek istemekte,yok etmekle kalmayıp, gerçek manasını kavrayarak sorumluluklarını görev bilerek, vatanın toprak bütünlüğünü,milletin kardeşliğini,hainlerin gerçek yüzünü göstermek isteyenleride apaçık asimile etmekte,hatta akıl almaz planlarla,tuzaklara düşürüp yada apaçık yok etmek istemektedirler.. Ne Mutlu Türk'üm Diyene demek, başkalarının farklı dillerde konuşmasını,yazmasını,şarkı söylemesini,hatta şivelerini aşağılamak değildir.
Kılığına kıyafetine,inancına,yaşam tarzına,tahsil durumuna,maddi durumuna,sosyal yaşantısına tecavüz etmek,kibirle hakaret etmek de değildir.

Bu güne kadar,bu anlayışla, kürt kardeşlerimizi dışladık. Aslında onlar mahallelerimizde,iş yerlerimizde,okulumuzda,askerlik görevimizi yerine getirdiğimiz yerlerde,birlikte yemek yediğimiz yemekhanelerin, yan yana sandalyeli masalarında birlikteydik. Onlarla sorunumuz yoktu görünüşte ama,merhaba yerine ''nerelisin ?'' diyerek,belkide farkında değil gibi görünerek dışladık onları.
Bu gün Türk polisini taşlayan,okuldan kaçıp tepeden aşağı yaktıkları lastikleri yuvarlayan çocuklar
o insanların nefretlerini kazandığımız içindir. O dağdaki hainler , bombalarıyla tren istasyonlarında,ellerinde benzin bidonlarıyla sokakta, kamu kurumlarını,insanların bir arada olduklarında kim olduklarına bakmadan,katliam yapan suçlular ve arkalarındaki artık yüzlerini gördüğümüz,Türkiye Cumhuriyeti'ne apaçık küfür eden,alay eden vatan hainleri bizim eserimizdir.
Madımak'da canları kendileri gibi inanmadıkları için yakanda biziz..
Bu gün kendimizi sorgulamadan,başka şehirlerden gelenleri,başka inancı taşıyanları,başka şiveyle konuşanları,başka kültürleri, her zamanki gibi, tabiri uygunsa adam yerine koymuyoruz hala..
Kurtuluş savaşında cephede,sonrasında yaraları ülke olarak sararken,karşılarındakinin ne olduuna bakmayan,ona can deyip sarılan,can verenlere,gazilerimize saygısızlık edip,kurtuluş savaşında kürtler savaşmadı diyerek,alçakça buı asimilasyona destek vermedikmi ?
Peki ermeni katliamlarında,işkencelerle zalimce öldürülen can larımıza yas tutup,bunları yapanlara lanet etmiyormuyuz ? Tamam belki böyle ama ermeni katliamında can verenlerimiz,kurtulanlarımızda,kürt değilmiydi ?
Ne Mutlu Türk'üm Diyene demek,özüne, anadiline,kültürüne,memleketine, ihanet etmek de değildir.
Ne Mutlu Türk'üm Diyene demek, bağımsızlığı kaybetmek yerine ölmeyi seçmek demektir.
Ne Mutlu Türk'üm Diyene demek,aynı topraklarda aynı şartlarda yaşadığı vatandaşına sırtını dönerek dışlamamak,ona kapıları kapatmamak demektir..
Asla, vatandaşları birbirine kırdırmak isteyenlerin,kurnaz planlarına yardım etmemektir.
Aydınlığı,karanlığa tercih etmek demektir..
Kolkola yaşamak demektir.
Kardeşini vuranlara,onu sömürerek kullanmak isteyenlere karşı,köle olarak kullanmak isteyenlere,aynı tehtidlerin başlarına geleceğini bilinciyle,kürt ,laz,çerkez,gürcü,roman,diye ayrım yapmadan,kolkola sımsıkı girerek,göğsünü germek demektir aynı düşmana karşı..
Selam olsun kürt çocuklarını eğitmek isterken şehit düşen öğretmenime,selam olsun kürt kardeşimin canını kurtarırken öldürülen doktoruma,selam olsun Gaffar OKKAN'a,selam olsun Diyarbakır Cumhuriyet köylü kürt kardeşime...
Ne Mutlu Türk'üm Diyene !..

***
Bana bir şimşek çak
yolumu aydınlatacak; Gazi'nin gözlerinden..
Mavi bir şimşek, Kuva-yı Milliye mavisi..
Aynı emaneti taşımaktayım ..
'Hürriyet Ve İstiklal Benim Karakterimdir'
Çünkü hain, sinsi ve korkak, aynı düşmana karşı savaşmaktayım..

..Atilla İLHAN..

ASIL AMAÇLARI İLK ÜÇ MADDE.

seneler önce ses sanatçımız fedon , isyanları oynamıştı.
fedon kameralar karşısında , ben rum kökenliyim , ama ben bir türküm ,
benim türklüğümden şüphe eden adamın ben alnını karışlarım , demişti.
fedon ben türküm dediyse ne oldu , ben çok iyi bir türk milliyetçisiyim , dediyse nesi eksildi ki.
rumlar beni beni türk olarak görüyor, çoğu müslümandan daha türküm, .
çoğu türkten daha milliyetçiyim , ben çanakkale şehidi torunuyum demesi ,
bu ülkede kime dert oldu , kime battı da rahatsız oldu ki.
kendini azınlık olarak görmeyen fedona , sen türk değilsin denir mi ,
sen türk olarak gurur duyamazsın denir mi hiç.

çevremizde kürt arkadaşlarımız var.
gündemdeki son gelişmeler yüzünden , bu sıralar çok sessiz kalmaya başladılar.
doğuya gittiklerinde türk olduklarını ,
batıya geldiklerinde kürt olduklarını söylemekten çoğu zorluk çekiyor.
kendilerini iki arada bir derede kalmış gibi hissediyorlar.
aynı topraklarda yaşayıp , aynı kültürü taşıyan , aynı tarihe sahip , arkadaşların hepsi ,
artık suskunlaşmıştı , ötekileştirilmişti , farklılaştırılmıştı , başkalaştırılmıştı , değişmişti ve birbirinden uzaklaştırılmıştı.
dağlara taşlara yazdığımız , ne mutlu türküm sözünü söylemek , malum çevreleri meğer rencide eder hale gelmiş.
meğerse toplumsal bir kutuplaşmaya doğru gidilmesine yol ve zemin hazırlıyormuş.

türküm, doğruyum, çalışkanım diye başlayan ,
ne mutlu türküm diye biten , okullarda çocuklarımızın okudukları andıımız var.
türküm demekten rahatsız olanlar , bu değişsin dediler, ayrımcılıktır dediler.
daha öncede , türk halkını bilmem kaç etnik guruba bölmek isteyip.
ülkede kaos çıkmasına neden olmuşlardı.

ne mutlu türküm demekten rahatsız olanlar ,
aslında milletvekili olduklarında , ettikleri yemini unutuyorlar..
türk kelimesinden rahatsız olanlar vekil seçilince ,
BÜYÜK TÜRK MİLLETİ önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim , diyorlardı.
dokunulmazlık verilince , katmerli maaş alıpta kıyak emeklilik olunca ,
birinci sınıf sağlık hizmeti alıp yurdışında tedaviye gidince ,
altlarına makam araçları ve korumalar verilince ,
BÜYÜK TÜRK MİLLETİ demeyi unutuyorlar.
türk kelimesinden rahatsız olduklarını söyleyip , andımız kalksın istiyorlar.
milleti sokağa döküp , ellerine andımız dayatmasına son yazılı pankratlar veriyorlar.
bu öncü , ali cengiz ayak oyunları.
aslında amaçları çok belli , anayasanın ilk üç maddesine dokunmak.
______(üç_beş_köyün_tiriviri_yazarı)_________köylüüü

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.