Ayıptır

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Murat HASGÜN

'İstiyorum, olacak' dürtüsü ne kadar egemen oldu farkında mısınız?

Önceden, iyi kötü bir kamuoyu yoklaması filan yapılırdı. Halk yoklanırdı, yapılacak düzenlemeler sorulur, soruşturulurdu. Yoklamadan çıkacak duruma göre hareket edilirdi, edilmeye çalışılırdı.

Ancak şimdinin hükümet dili öyle değil.,

Ben öyle istiyorum, olacak' dürtüsü hakim.

Her şey iki dudak arasına sıkışmış durumda.
Kafaya takıldıysa bir kere, lamı cimi yok geçiveriyor komisyonlardan.


Önce, 4+4+4, 'engelleyemeyeceksiniz, geçecek' emri altında geçti.
Yumruklar, tekmeler havada uçuştu.
Öyle ki yer toplantı salonu değil, arenaydı sanki.
Şansen ben, onca boğuşma arasında teklifin nasıl geçtiğini anlamadım.
Kabul edenlerle etmeyenler atılan yumruk sayısına göre mi belirlendi acaba...
Neyse orasını bilmem.
Ama tüm bu olanların açık adı, 'komedi''dir.
Yapılanların başka açıklaması yoktur.



Bir kere en başta konu, güzel ülkemin eğitim uzmanlarına sorulmalıydı. 
Onlara danışılmalıydı.
Çünkü milletin çoluğunu çocuğunu ilgilendiren önemli bir konu bu.
Geleceği ilgilendiren bir konu.
Böyle önemli bir konu, bir bilene danışılmadan, kaşla göz arasında da değil, 'tekmeyle yumruk arasında' geçiverdi komisyondan. 
Olacak iş mi?

Ayıptır.

- Keşke, bu ülkenin umudu çocuklar hakkında ki böyle önemli bir konu, siyasetçilerin değil de, alanında uzman eğitimcilerin, bu konuda uzman bilim insanlarının, eğitim uzmanlarının ortak görüşü sonucu alınmış bir karar olsaydı. 
- Keşke, bu ülkenin aydınlık yüzü çocukları ilgilendiren bir karar, onların sorunlarını en iyi anlayacak olan öğretmenlere sorulsaydı.
- Keşke, 'yaptım, oldu' mantığı yerine, "gelin ey öğretmenler, ey eğitim uzmanları, hocalar, bölüm başkanları, oturup konuşalım, bir ortak karar verelim, düzenlemeleri birlikte yapalım, sonra yasalaştıralım" denebilseydi.


Keşkeleri sıralasam burdan köye yol olur.

Bir daha 'keşke' dememek bizim elimizde, siyasilerin elinde. 
Demeyelim bir daha. Olur mu?

VİCDANLARIN PELTELEŞTİĞİ GÜN: 13 MART 2012

'Sivas Şehitleri', sevenlerinin yüreğinde, yüreğimizde varlığını sürdürüyor, sürdürecek.
Hepimiz birer Metin Altıok, birer Muhlis Akarsu, birer Hasret Gültekin ve daha niceleri olarak... Ama özde, birer Pir Sultan olarak buradayız.

2 Temmuz 1993 günü Madımak'ta Yapılan neyin 'gözdağı' olursa olsun, neyin 'kini' olursa olsun, neyin 'katilliği' olursa olsun, şehitlerimizin adı her anıldığında, yılmadan, usanmadan 'burada' diyeceğiz.

Zaman aşımını gerçekleştirenler, vicdanlarının pelteleştiğini, ve o gün,  otelin önünde yığılan kırmızı gözlü baykuşlara nasıl çanak tuttuklarını göstermiş oldular.

Benim, bugün olanlardan midem bulandı.

Lakin şehitlerimizin adı, adımızın yanında yazmaya devam edecek. 
Bir yıl geçse de, bin yıl geçse de.

 

 

                                                                                                                                  Murat HASGÜN

                                                                                                murat.hasgun@politikadergisi.com

Yorumlar

4+4+4

Sayın yazarım;

Konu millet yararına herhangi bir düzenleme olsa dedikleriniz belki olurdu. Göstermelik de olsa danışır görüşürlerdi. Ama durum öyle değil. Biliyorsunuz, birincisi şike davasında, ikincisi mit müsteşarı ile cemaat AKP kalesine iki gol attı. AKP acele cevap vermek zorunda. Çünkü içi giderek karışıyor. O da cemaatin altın nesil (?) projesini baltalamak, yani kalesine bir gol atmak istedi. Olay bundan başka bir şey değil. Ha bu arada çocuklar ne olacak derseniz, boşverin. Zaten bu coğrafyada yaşayanların çocuklarının okumasını isteyen var mı ki? Saygı ve selamlar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.