Aydın, Özür ve Filistin

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   Önüne gelenin aydın olduğu bir ülkede sorun, kendisini aydın sananlarda değil, aydın tanımını yanlış yapanlardadır. Aydın demek sadece toplumum düşündüklerini daha süslü dille anlatan değildir elbet. Aydın daha başka bir şeydir. Aydın doğruları çekinmeden söyleyendir bir yerde. Başka bir yerde de, yine bu tanımla eş değerde, aydın yanlışların yanlış olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilendir. Dolayısıyla “Aydın Olmak” yanlışlara, kısacası doğruluğu ya da yanlışlığı belli olmayan şeylere doğru ya da yanlış diye imza atmaktan kaçınmaktır elbet.

   Bizim aydın diye belirlediğimiz bir kısım şarlatanlarda doğruluğu ya da yanlışlığı kesin bir dille belirlen(e)memiş bazı belgelere imzalarını atmakla meşguller. Her yer kendisini aydın sananlarla dolu şarlatan mekânı olduğunda, bir ülke için de tehlike çanları çalmaya başlamıştır.

   “Ermeni soykırımı yaşanmıştır, özür dileriz - İMZA”

   “Ermeni soykırımı yaşanmamıştır, özür dilemiyoruz – İMZA”

   Bundan büyük aydınlık düşman başına. Konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir kişi bile arkadaşlarının vs. tavsiyesiyle gidip sanal imzasını atıyor. Sonra da birden aydın oluveriyor. Böyle bir mantık dünyanın neresinde görülmüş?

   Bilmediğimiz konu hakkında, yanlışa düştüğümüz için bugün bu ülke, bu halde değil mi?

   Bu konu sokakta gezen, aydın görünümlü şarlatanın işi mi, yoksa tarihçilerin işi mi?

   Dedim ya aydın bildiği, kesin emin olduğu konu üzerinden, toplumun görüşlerini daha bilinçli bir dille yansıtandır bir bakıma.

   Ermeni sorunu üzerine kesin bir bilgi olmadan konuşanlara aydın sıfatını yapıştırmış bir ülke olarak, Filistin konusunda tüm gerçekler ortadayken hiçbir müdahalede bulunmayanları aydın mı sayacağız?

   İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları dünyanın gündemine oturmuşken, sessizce duran, Filistin’in yanında olamadıkları için özür dilemeyenleri de mi aydın sanacağız, sayacağız?

   Filistin, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bombalanıyor. Halkı yokluk sebebiyle çaresiz? Kaçımız “Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı bizim Başbakanımız, Filistin’den bu durumdan dolayı özür dileriz” kampanyası başlattı?

   Kaçımız Filistin’e özgürlük diye imza kampanyaları başlattık? Kaçımız “Hepimiz Arafat’ız, Hepimiz Filistinliyiz” diye sokaklarda turladık.

   Kaçımız Filistin’e bombalar yağdıran İsrail için bir kampanya başlattı?

   Cevap şu: sadece bir kaçımız.

   Ama neredeyse hepimiz Ermenistan’dan özür diliyoruz.

   Ne için? Aydın olabilmek için…

   Özür diliyorum tüm Filistinlilerden. Sanırım Başbakan görünümlü Eşbaşkan var olduğu sürece, sanırım bizde bu aydın görünümlü şarlatanlar olduğu sürece yanınızda olamayacağız.

 

gokhan.dag@politikadergisi.com

Telefon: 0555 557 0000

 

Yorumlar

böle aydın olunmaz.ülkesini

böle aydın olunmaz.ülkesini karartan aydın olur mu hiç??

İmza bir insanın

İmza bir insanın özetidir.
Necip Özmen öğretmenim, kağıdın üzerine rastgele imzalar karaladığımı gördüğünde böyle söylemişti ve bu kıymetli ifadeyi rastgele çiziktirmemem gerektiğini öğütlemişti.
****
Aydın bir toplumun hem geçmiş hem de geleceğinin ışığıdır. Kendini çözmüştür bir kere. Tüm perdeleri kaldırmıştır egolarındaki, çelişkilerindeki, komplekslerindeki...
Zaaf ve yargılarındaki peçeleri indirmiştir aşağı ve öyle çıkmıştır insanlığın önüne, erdem denen şeye kadirdir. Gittiği yoldan gidilir, içtiği tastan içilir.
***
İsrail, terörist Hamas'ı bahane etmektedir çocuk hastanesini, okulları, camileri bombalarken. Terörü bitirmek, kala kala İsrail'e ve şevkatli yöntemlerine kaldıysa, bunlar Filistin'in ve yakın gelecekte İran, Lübnan ve Suriye'nin iyi günleridir.
***
Sonuç:
Ego ve zaaflarıyla hareket eden çelişik, kompleksli, ne oldum delisi olmuş yalakalar ‘aydın’ denen erdemli kişinin olsa olsa gelişimini tamamlayamamış taklitçisi olur.
Gelişimini tamamlayamamış bu taklitçiler değil imza atmak, kalıplarını bile bassalar parşömenlerin altına, hiçbir kıymeti yoktur. Yaptıklarına da, cin olmadan adam çarpmak denir! Boşlukta yer kaplamazlar, zira boşluğun kendisidirler.
Bizim İleri Karakol Zabiti’ne gelince… Ulus değerlerini, uluslar arası taraf ve ya tarafsızlık kıstaslarını ve bu konudaki seçiciliği öyle bir esnetmiştir ki…
Mesele sadece İsrail- Filistin savaşındaki tavır değildir. İç ve dış ekonomik siyaset, ülke içindeki terörle mücadele yöntemleri, asker ve yargı ilişkileri, sağlık, eğitim, iş hukuku, sosyal güvencelerdeki yaptırımlar ve faaliyetler, ‘kurtarın bizi’ diye neredeyse bas bas bağırmaktadır!
Bırakınız uluslar arası yapılan savaş ve kıyımlara eşit tepki göstermeyi; bu gün ülke sınırları içinde bile fırsat eşitliğini, gelir dağılımındaki adaleti ‘Hakk’ getirmekte, millet kaderini kısmete bağlamış –‘ne yapalım kısmet değilmiş’ hastalığına yakalanmış, gelişine yuvarlanıp gitmektedir.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.