Aptal Yerine Konmak...

Aptal yerine konmak… Krallık, meşrutiyet, cumhuriyet birer yönetim biçimidir. Demokrasi, komünizm, sosyalizm, kapitalizm, şeriat ise bu yönetim biçimlerinin içini dolduran, ona anlam katan öğelerdir. Demokratik krallık olabileceği gibi, şeriatçı meşrutiyet veya sosyal cumhuriyet olabilir. Tabii ki diğer şekiller de. Bu yönetim biçimleri hepsi insanın eseridir, insanlar içindir. Kişi hangi yönetim biçimini savunursa savunsun, neden o biçimi savunuyor diye suçlanmamalıdır. Ben şeriatçıyım, diyen bir kişinin fikirlerini kabul etmem. Onunla mücadele bile edebilirim. Ama onun fikri ile mücadele etmem, o kişiye saygı duymamı engellemez, tabii dürüstse.

2007 yılından beri hükümet destekli yandaş medya ha bire Türk Silahlı Kuvvetleri’ni aşağılıyor, karalıyor. Bunu hiç ara vermeden sistemli bir şekilde devam ettiriyor. Bir kısım yandaş yargı ile beraber, arkalarında AKP desteği, ellerinden gelse ordumuzu ortadan kaldıracaklar. Bu kesimlere göre ordunun üst kademesi her gün bir darbe planı oluşturuyor, ne yapsak da şu AKP hükümetini devirsek diye düşünüyor. Göz altılara baktığımızda tablo gerçekten ilginç. Dört tane emekli ordu komutanı. Neyle suçlanıyorlar? Hükümeti devirmek için darbe planı yapmakla. Kara mizah denilen şey bu olmalı. İyi de bu kadar plan yaptıktan sonra neden darbe yapmadılar? AKP’den mi korktular?

Yaşı benim gibi olanlar iyi bilir darbeleri. Hatta biz solcular o darbelerin acılarını en çok çekenleriz. Aklı ermeyenler lütfen ahkâm kesmesin. Ordu isterse beş dakikada darbe yapar. Hem de yandaş basının yayınladığı gibi çarşaf çarşaf plan yapmaz. Kimse de karşı duramaz. AKP hükümetinin TSK’dan darbe yapacak diye korkması anlaşılabilir. Çünkü çok kötü bir yönetim sergiliyorlar. Her şeye rağmen ordu darbe yapmıyorsa bu onun demokratik gelenekleri içine sindirmiş olmasındandır. Tabii AKP demokrasiyi içselleştiremediğinden korkuyor. Bizim ordumuzun zayıflamasını, moralinin bozulmasını kim ister? AB raporlarını okursanız, ABD düşünce kuruluşlarının başkana sunduğu raporlara bir göz atarsanız kimlerin TSK’nın zayıflamasını istediğini görürsünüz. Bir de AKP hükümeti. Yabancıların ordumuzun zayıflamasını istemesi normal. Peki AKP neden ister? Bunun da cevabı kendilerine açılan ve kabul edilen davanın gerekçesinde yazıyor. Laiklik karşıtı odak olmak. Laikliği en çok savunan ordu ve yargıya neden bu kadar saldırıldığı belli oluyor. AKP hükümeti ve onun yandaş medyası için orduya saldırmak demokrat olmak için yeterli bir şey. Ağızlarını her açtıklarında demokrasi ve evrensel hukuktan dem vuran bu kesim maalesef insanı aptal yerine koyuyor.

Cemaatleri soruşturuyor diye binbir katakulli ile Erzincan Başsavcısını Erzurum Başsavcısı marifetiyle tutuklatacaksınız, ses çıkaranlara “bırakın, bağımsız adalet var görevini yapsın” diyecek, daha sonra Erzurum savcılarına o yetkileri veren kurum verdiği yetkileri geri alınca, kuyruğuna teneke bağlanmış kedi gibi cıyak cıyak hukuk katlediliyor diye bağıracaksınız. Ordumuzun gözbebeği emekli paşaları hiç yoktan sorgulamaya kalkacaksınız, ses çıkaranlara, yılbaşı hindisi gibi kabarıp “kimse dokunulmaz değildir, bu ülkede kimin suç işlediği düşünülürse sorgulanır” diyeceksiniz, milletvekilleri boyunlarında 604 adet suç dosyası ile gezecek ve dokunulamayacak. Hem de bu dosyaların içinde birçoğu kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma gibi ağır suç dosyaları. Yetmeyecek, hakkında ağır suç isnadı olanlara bile Başbakan veya bakanlar dokunma izni vermeyecek. İllerde vali izin vermezse görevli birini sorgulayamayacaksınız. Kalkıp hukuktan bahsedeceksiniz. Siyasi partiler kanununu istediğiniz gibi değiştirip lideri padişah yetkisi ile donatacaksınız, adaletten nasibini almamış seçim kanunu ile halkın mecliste adil temsiline izin vermeyeceksiniz, sonra da demokrasiden bahsedeceksiniz. Bu yaptığınız herkesi aptal yerine koymaktır ki, kabul edilemez.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com