Annan Planı Kabul Edilseydi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Pazartesi günü Annan Planının oylamasının yani Referandumun 7. yılı doldu. 24 Nisan 2004 referandumunda her iki taraftan da “EVET” oyları çıkmış olsaydı şimdiye kadar neler gerçekleşmiş olurdu biliyor musunuz, veya en azından hatırlayabilecek misiniz?
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti, neredeyse tam bir Rum hegemonyasında üniter bir devlet haline gelmiş olacaktı. Bizim için kötü günler gene geri gelmiş, 2. sınıf vatandaş olarak Rumlar tarafından aşağılanmaya ve ezgi çekmeye başlamış olacaktık. Şehitlerimiz de herhalde mezarlarında huzursuz olacaklardı.    
Plana okuyarak bulguladıklarım aşağıda.
1-   Görünürde iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir Federal Cumhuriyet ama gerçekte Rum üniter devleti olan “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” ilan edilmiş ve 7 yaşını da doldurmuş olurdu.
2-   14 Haziran 2009 tarihinde “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”ni oluşturan iki devletin Federe Milletvekilleri, Senatörleri ve AB Milletvekilleri 2. kez seçilmiş olurlardı.
3-   Federal Parlamento ve dördü Rum ikisi Türk olan, altı asil ve oy hakkına sahip, ikisi Rum biri Türk olan, üç tane de oy hakkına sahip olmayan, dokuz üyeli “Başkanlık Kurulu” seçimlerden hemen sonra seçilmiş ve göreve başlamış olurdu.
4-   Başkanlık Kurulu’nun görev süresi beş yıl olacağından ve Birinci beş yıllık dönemde her 10 ayda bir, bir Kıbrıslı Rum ve bir Kıbrıslı Türk dönüşümlü olarak başkanlık yapacağından, şu anda “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin başında bir Rum Cumhurbaşkanı olacaktı ve görevini 21 Aralık 2011’de Türk Cumhurbaşkanına devredecekti.
5-   Kıbrıs Türk Devleti tarafınca, Kıbrıs Rum Devletine aşamalı olarak toprak iadesi başlamış, 25 köy ile yerleşim merkezi iade edilmiş ve Annan Planı içindeki toprak iadesi konusu bitmiş olacaktı.  
6-   25 bin Kıbrıslı Rum, Kıbrıs Rum Devletine iade edilmiş topraklardaki evlerine dönmüş olacaktı. Aynı zamanda Kıbrıs Türk Devleti yönetimi altında yaşamayı kabul etmiş olan 60 bin Kıbrıslı Rum’un da kademeli olarak dönüşü tamamlanmış ve Kıbrıs Türk Devleti yönetimi altında yaşıyor olacaklardı.
7-   Kıbrıs Türk Devleti yönetimi altında görev yapan bazı Muhtar Azaları, Muhtarlar, Belediye Meclis Üyeleri ve Belediye Başkanları 60 bin Rum’un oyları ile kendi içlerinden seçilmiş olacaktı.
8-   Planda Türkiyeli göçmenler için tespit edilen 45,000 sayısı içine adada doğan ama anne ve/veya babası 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar da dahil edildiğinden binlerce KKTC vatandaşı Türkiye’ye geri gönderilmiş olacaktı. Kalanlardan bazıları da, Türkiye’ye dönmek için verilecek ekonomik olanakları değerlendirip geri dönmüş olacaklardı.
9-   Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” yöneticileri, Türkiye’den adaya gelecek olan ziyaretçilerden, Türkiye’nin tüm ısrarlarına rağmen Shengen vizesi istemeyi uygun gördüklerinden, vize alamayan onbinlerce Türk vatandaşı yakınlarını görebilmek için dahi adaya giremeyeceklerdi.   
10-   Geçmiş 7 yıl içinde, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatında ve sonrasında adada konuşlanmış olan Türk Barış Kuvvetlerinin tamamı Türkiye’ye dönmüş olacaktı. Plandaki koşullara göre adada sadece 650 Türk askeri kalacaktı ve en küçük bir birim bile kışladan dışarı çıkmak için 15 gün evvelsinden izin istemek zorunda olacaktı. 
11-   Gayrimenkul sahibi Kıbrıslı Rumlar iade edilen topraklardaki taşınmaz mallarını tümüyle geriye almış olacaklardı. Kıbrıs Türk Devletinde taşınmaz mülk sahibi olan Rumlar ise Nisan 2009 tarihine kadar mülklerinin üçte birini tüm olarak geri almış, geriye kalan miktar için de tazminat almış olacaklardı.
12-   Karpaz bölgesindeki dört köye, Kıbrıslı Rumlar, hiçbir kısıtlama olmadan yerleşmiş ve geniş siyasi özerkliğe sahip olarak Özerk Otonom Rum Bölgesini hayata geçirmiş olacaklardı.
13-   Karpaz’da oluşan Özerk Otonom Rum Bölgesi, Münhasır Ekonomik Bölge talebi ile AİHM’ye başvurmuş ve TPAO’nun kiralamış olduğu sondaj bölgeleri üzerinde hak iddia ediyor olacaktı.
14-   Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında turizm sektöründe olduğu gibi bütün sahalarda işbirliği olanakları başlamış ve Kıbrıs Türk Devletinin ekonomik yapısı, güçlü Kıbrıs Rum Devletinin baskıları altında yıllar önce çökmüş ve Rum ekonomisine bağımlı hale gelmiş olacaktı.
15-   Adanın askersizleştirilmesi programı uyarınca, RMMO ve GKK lav edilmiş olacaktı ama Rumlar yasal bir kılıfı uydurarak başka bir isim altında tekrar silahlanmış ve Kıbrıslı Türkleri tehdit ediyor olacaklardı.
16-   4.cü kez göçmen durumuna düşmüş olan Türkler, güneydeki mallarının istimlak edilmiş veya harabe haline gelmiş olması nedeni ile geri dönemediklerinden, kendileri için inşa edilmiş sosyal konutlara taşınmış ve işsizlik nedeni ile de Kıbrıs Türk Devleti’ne gelip yerleşen Rumlarla sorun yaşıyor olacaklardı.
17-   Rumlar tarafından 1974’e geri dönük olarak Rum evleri içinde oturan tüm Türklere evleri tahliye etmeleri için davalar açılmış olduğundan iki halkın arasında iyice açılmış ve gettolar oluşlmuş olacaktı.
18-   Rum yerel Mahkemelerinde Türkler aleyhine, Türk yerel mahkemelerinde de Rumlar aleyhine yüzlerce tazminat davası açılmış olduğundan, tüm ada halkı bir kaos ve sürtüşme içine girmiş olacaktı.
19-   Türkiye Cumhuriyeti, BM ve AB’nin baskıları ile kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türklerin maaşlarını göndermekten zorla vazgeçirildiği için, federal devlette iş bulamamış olan eski (KKTC) kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türkler, işsizlik ve parasızlıktan bunalmış ve eski günleri hayal ediyor olacaklardı.   
20-   Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tüm stratejik mevkilerinde, müdür ve daha üst düzey görevlerinde, AB normlarına uygun ve gerekli uyum kurslarını almış Kıbrıslı Türkler “güya” bulunamadığından, Kıbrıslı Rumlar görev yapıyor olacaktı ve bu nedenle de federal yapı, 7 yıl içinde “Üniter Rum Devleti”ne dönmüş olacaktı.
21-   Annan Planına göre Sivil havacılık, Hava limanları, Merkez Bankası, Eski Eserler Dairesi, Tapu Dairesi, Telekomünikasyon Dairesi, Sahil Koruma, Gümrük Dairesi, Muhaceret Dairesi, Denizcilik Müdürlüğü gibi stratejik birimler Merkezi Federal Hükümete bağlı olduğundan, “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” gerçekte ve fiiliyatta bu dairelerin başında ve bünyesinde ikiye bir oranında yer almış olan Rum çoğunluk tarafından idare ediliyor olacaktı.
 
Yukarıdaki 21 maddeyi okuyunca, Rumlar iyi ki Referandumda “Evet” demediler diye seviniyorum. Yoksa şimdiye kadar çoktan canımıza okuyup bizi 2.ci sınıf vatandaş konumuna indirgemiş ve çoğumuzu da adadan göç etmeye zorlamış olacaklardı, aynen 1955-1974 döneminde yaptıkları gibi. 
 
Prof. Dr. Ata Atun
ata.atun@politikadergisi.com  

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.