Adım Adım Türkiye - İran Savaşına…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Yıllar önce hazırlanan senaryo bazen hızlı, bazen bazı gecikmelerle de olsa ilerliyor. Bilindiği üzere ABD gerek Afganistan da gerekse Irak’ta istediği başarıya ulaşamadı. Bu gidişle de oralardaki itibar kaybı giderek ABD için genel bir itibar kaybına neden olacağa benziyor. İşte bu sebepten ABD yeniden dizayn etme emri aldığı Ortadoğu’yu kendi askerleri ile değil de bölgedeki uydu ülkeleri kullanarak, iç karışıklıklar çıkartarak, sonuçta zayıflamış, örselenmiş ülkelerde küçük bir müdahale ile istediği değişiklikleri yaptırma yolunu seçmişlerdir.

Suriye işini Türkiye’ye vermişlerdi. Bu işin alt yapısı Silivri esir kamplarına ordunun itiraz etmesi olanaklı subaylarının tıkılması, alicengiz oyunları ile yargının, baskı ile medyanın ele geçirilmesi ile oluşturuldu. Ancak halkın tamamına yakınının Suriye’ye bir askeri müdahaleye karşı çıkması planların biraz değiştirilmesine neden oldu.

Olaylar bize Türkiye – İsrail –ABD ortaklığının Suriye’de büyük güç kaybetmiş olan Esad rejimini yıkma işinin PKK lılara verildiğini gösteriyor. Daha önce karşıt güçler olarak adlandırılan Barzani ve Kandil in araya ABD nin girmesi ile anlaştığı ve Türkiye’ deki PKK’lıları çekerek Suriye’de Esad a karşı savaşan güçleri büyütmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Başbakanın sözlerinden de binbeşyüz civarında bir teröristin Türkiye’den Suriye’ye geçtiğini anlıyoruz. Otobüsler dolusu yeni katılımın da bu iş için olduğu ortadadır. Değilse, bizim halkı aldatma komitelerinin anlattığı gibi barış olacaksa onca genç neden hala PKK ya katılıyor?

Böyle bir ortaklık Türkiye’nin elini güçlendirmesi gerekir değil mi? Cevabın evet, olması lazımdır ama böyle bir olasılığın önüne geçilmek için bu sözde barış süreci iktidara bir başarı değil, boynuna ilmek olarak planlanmıştır. Bakınız PKK nin sivil uzantılarından Ahmet Türk konuyu nasıl izah etmiş.

““Çözüm sürecinden kim geri dönerse kendisi zarar eder. Hükümet de çok iyi bilsin ki, eğer bu barışı kalıcı bir barışa çeviremezse çözüm konusunda ciddi adımlar atılmazsa inanın ki yarın birileri onları Ergenekon’un yargılandığı yere gönderir.”

Çok haklıdır. Sonunda her şekilde bu iktidar yaptığı bu kanunsuz işlerin hesabını verecektir. Ancak PKK nin emirlerini yerine getirmezse bu hesap ödeme işinin çok daha erkene alınacağı kesindir. İktidar istediği kadar pazarlık etmiyoruz diye beyin yaşı beşin altındakileri kandırmaya çalışsın, kandilden yapılan açıklamalar her şeyi ortaya koyuyor. Öyle ki, en ufak bir aykırı sözde kükreyen sahte aslanlardan hiç ses çıkmıyor. Bakın kandildeki ne diyor:

“"PKK'nın başarılı bir biçimde çekilmesiyle birinci aşama bitecek ve ikinci aşama başlayacak.

İkinci aşamada Anayasal çözüm çerçevesinde atılacak adımlarla hükümet yükümlülüklerini yerine getirecek. Bu süreç gerçekleştikten sonra normalleşme başlayacak ve silahlar bırakılacak."

Aynen böyle söylüyor PKK lideri Karayılan.

"Ey AKP! Elimizdeki silahlar aynen duracak. Siz anayasayı değiştireceksiniz, gerekli reformları yapacaksınız, sonra silahları bırakacağız" diyor PKK.

Bu millet aptal değildir. 1980 de darbe ile anayasayı değiştirenlerden şikayet edenler bu gün PKK nin silahı zoru ile yani bir nevi darbesi neticesi anayasa yapıyor. Hesabı bir gün kesin soracaktır. AKP nin en büyük eksiği ise tarih bilgilerinin az olması ve bu halkın gücünü istedikleri gibi sömürebileceklerini sanmasıdır.

İşte böylesine sıkıştırılmış bir AKP ye ABD ve İsrail’in istediğini yaptırması sanırız zor olmayacaktır. İçimizde ve çevremizde yaşananlara baktığımızda planlamanın nasıl olduğunu görmek çok da zor değildir. 

1)      İsrail özür dileyecek, tazminat ödeyecek ve halkın gözündeki kötü imajını bir nebze olsun silecektir.

2)      PKK nin istediği biçimde bir anayasa, “artık analar ağlamıyor ne güzel” propagandaları ile referandumdan geçirilecek ve Kürt kökenlilerin yaşadığı bölgeye özerklik verilecek. Barzani bölgesi de sözde bu özerkliğe katılarak Türkiye’nin sınırları büyüyecek.

3)      Bu ana yasa ile mümkünse başkanlık sistemine geçilecek, her türlü yol kullanılarak Erdoğan başkan seçilecek. (Bu ilerde gerektiğinde meclisin baypas edilmesi için çok önemlidir)

4)      Ankara’daki Akıncı Hava Üssü İran’ın nükleer programına karşı kullanmak üzere İsrail’e tahsis edilecek. Bu da Türk - İran savaşının da altyapısını oluşturacak. ABD’nin NATO şemsiyesini kullanarak 2011 yılında Malatya Kürecik’e kurduğu füze savunma sistemine tepki gösteren İran, İsrail’in saldırması halinde bu sistemi hedef alacağını daha önce ilan etmişti. Eğer AKP yönetimi İsrail’in Akıncı Hava Üssü önerisini de kabul ederse, başkent Ankara da İran’ın hedef tahtası haline gelecek! 

5)      Ufak bir bahane üretilip Türk – İran savaşı başlatılacak. Bu savaşta İran’ın kazanmaması için Türkiye’ye her türlü destek verilecek. Ancak savaş bittiğinde Türkiye ve İran da bitmiş olacak.

6)      Özerk Kürt bölgesi ayaklanarak bağımsızlığını ilan edecek. Böylece tarlanın taşı ile tarlanın kuşu vurdurulacak, BOP projesi tamamlanmış olacak.

7)      Bütün bu olanlardan AKP hükümeti ve Erdoğan sorumlu tutularak alaşağı edilecek ve kendi kurduğu mahkemelerde yargılanıp cezalandırılacak.

8)      ABD kendi denetimine aldığı ana muhalefeti iktidara taşıyarak yine cici çocuk pozisyonuna geçecek.

Sevgili okur, bu yazdıklarım benim araştırmalarıma göre olası bir gelecek. Tabii bu gelecek içinde en çok acı çeken Kürt kökenli vatandaşlar olacak. Zira onlar olası bir Türk – İran savaşında ayakaltında kalıp ezilecek bölgedeler. Bu gün otobüsler dolusu Suriye’ye gönderilen Kürt gençleri, yarın bağımsızlık rüşveti ile İran’a karşı savaşa gideceklerin öncüleridir. Gidecek ve kırılacaklardır.

Bütün bunların olmaması için yapılacak en önemli şey ise uyanmak ve gerçeği görmektir. Türk halkı izin vermeden hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Bu yüzden biran önce ABD işbirlikçilerini yasal yollardan çıkmadan başımızdan atmamız gerekmektedir. Bunun içinse acilen “Milli merkez’in” dediği gibi Atatürk paydasında buluşmamız gerekmektedir. Geçen her gün, üzerimize yapışan kan emicileri atmak için daha çok acı çekmemiz demektir. Sözün özü uyanalım artık…

İzmir 2013-04-30

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.