ABD, Kürt Devletini Kabul Ettiriyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Burak İNAN

 

   ABD, Irak’a işgal harekâtını başlatalı 5 yıl oluyor. Bu 5 yılı değerlendirdiğimizde, Saddam’ın devrilmesinden sonra, önümüzde duran tablo, maalesef ki pek iç açıcı değil.

   Neden işgal etmişti ABD ve “koalisyon güçleri” Irak’ı? İlk akla gelen sebeplerin başında petrol geliyor; doğrudur. Saddam’ın kamucu düzeni, küresel sermayenin Irak’tan nemalanmasına pek müsaade etmiyor; doğrudur.

Peki ya Kürdistan’ın inşası?

   Emperyalizm her zaman kullandığı kartlarını, etnik ve mezhepsel bölücülük kartlarını yine kullandı. Üç parçaya ayrılmış bir Irak isteniyor, her ne kadar gerek bölge ülkelerinin, çekinerek verdiği tepkiler, gerekse ABD’li yetkililerin “toprak bütünlüğü korunmuş Irak” demeçleri gerçeği yansıtmıyor.

   Orta Doğu’da bir ajan devlet, İsrail’i rahatlatacak, küresel sermayenin ve emperyalizmin dostu, bir “maşa” gerekli.

   İsrail, bilindiği üzere, yapay bir devlettir. Filistin topraklarını işgal etmiş, yayılmacı ve Siyonist fikirler üzerinde kurulmuş, emperyalizmin ve zorbalığın, Orta Doğu’daki telaffuzudur.

   Buradaki sorunu iyi anlamak gereklidir.  Sorun İsrail’in Yahudi olması değildir, İsrail’in emperyalist olmasıdır, küresel sermayenin, ÇUŞ’ların Orta Doğu’da egemen olma kavgasıdır. Konuyu böyle ele almadan, dinsel içerikli irdelemeler bize asla doğru yolu göstermeyecek; aksine kör karanlığa doğru daha fazla itecektir.

   Bugün direniş mevzilerinin bir kısmının ve şu anda güçlü görünen tek kısmının radikal İslami örgütlenmeler tarafından geldiği açıktır. Ancak bu sonuca ulaşmayacak bir çabadır. Çünkü Şeriat isteyenler, Şeriatın tahsisi ile yükümlüdürler. Onların anti-emperyalistliği bu noktaya kadardır, nitekim Hamas’ın son operasyonlar üzerine İsrail ile görüşme talep etmesi, bu gerçekçiliği tekrar gözümüzün önüne getirmiştir.

   Bu noktada İsrail’in karşısında belli başlı Arap ülkeleri mevcuttu; bunlar pasifize olmamış ve en ciddi güç olanları Irak ve İran’dır. Artık böyle bir Irak yok! Bölünmüş, iç savaşa sürüklenmiş, kargaşa ve katliamın hüküm sürdüğü bir Irak var; milyonlarca insanın öldüğü ve her geçen gün ölmeye devam ettiği bir Irak gerçeği…

   Ve taşeron Kürt aşiretleri!!

   5 yıl öncesiyle günümüzü karşılaştırdığımızda, Kürt devletinin artık bir fiili durum olarak bütün Ortadoğu’ya dayatıldığını görüyoruz. İşgal edilen Irak’ın başına getirilen kukla yönetimin başında bugün bir Kürt aşiret ağası, Talabani var.

   Bu Talabani geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulundu, hatırlayalım bu zamanlarda ABD’li birtakım yetkililerin ilginç açıklamaları oldu. Mesela Savunma bakanı Gates, mesela Korgeneral Ray Odierno, ne dediler : “Kuzey Irak’taki uzun vadeli çözüm askeri değil, terörist unsurlarla konuşmaya ve müzakere etmeye başlayın.”

   ABD’nin talimatları bu yönde, masaya oturun. Bu talepler sırasında Talabani Çankaya’da “Kürdistan” lafını telaffuz etti, PKK’nın askeri varlığını yok edemeyeceğimizi söyledi. Barzani operasyondan sonra eskisi kadar sert çıkışlar yapmıyor, ama beylerimizin arkasında ABD var, İsrail var, ne de olsa, eski ağa şimdi “Cumhur” oldu ya, eserler de gürlerlerde.

   Bu kadar basit mi?

   Değil!

   Bunlar kurmalı saat gibidir; kuruldukları saatte öterler. Kuranlar kim onlar görmek lazım. Ve niye kuruyor?

   Bölgede istenen Kürt devletinin sınırları Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun çok büyük kısmını da içerisine alıyor; bu zaten artık sokaktaki çocuğun bile bildiği bir gerçek.

   Herkesin bildiğini kimden saklamaya çalışıyorlar?

   En işbirlikçi yönetimle, en zayıf haliyle bile Türkiye Cumhuriyeti -bakın Cumhuriyeti diyorum- emperyalizmin bölgedeki çıkarları için bir engel, aşılması, bertaraf edilmesi gereken bir sorun.

   Bu sebeptendir ki, “yeşiller, turuncular” birlik olmuşlardır ve gözünü kan bürümüş teröristlerin kuyruklarında “demokrasicilik ve özgürlükçülük” oynamaktadırlar.

   Türkiye Kürt devletini kabul ettiği zaman, sonun başlangıcını kabul etmiş demektir. Cumhuriyet her zamankinden fazla tehdit altında demektir. Ve beklide en acısı, dünyanın en büyük ihanetine uğruyor demektir. Tarihin görüp görebileceği en büyük ihanetlerden birine…

   Medya yoluyla, kimi entelektüel (!) çevrelerin yoluyla halka bu kabullenme aşılanmak isteniyor, normalleştirme tıpkı “ dincileştirmedeki” gibi durumu kanıksayan ve tepkisiz kalan halk isteniyor.

   Sözün özü,

   ABD sizden geleceğinizi istiyor.

   Geçmişinizi istiyor.

   Verecek misiniz?

 iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.