2023 Sonrası Dünya…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bugünkü küresel ve emperyalist anlayışın dünyayı götürmek istediği hedef açıktır. Bu hedefe yürüyen güçler bunu artık çok da saklamıyorlar. Bu hedef tek dünya devleti düzenidir. Günümüzde bile mevcut devletlerin içlerindeki sorunlar kaosa dönüşüyorken nasıl olacak da efendilerin istediği sessiz sakin itaatkâr bir dünya devleti oluşturulacak? Bu sorunun cevabı da çoktan verilmiştir. Dünya, bin kadar küçük şehir devletlerine bölünecek, başlarına birer finans uzmanı ve banka şubesi konulacak ve böyle yönetilecek. Hatırlayınız, eskiden tavuklar doğada gezer, yeminin büyük çoğunluğunu doğadan temin ederdi. Özgür tavukların eti çok lezzetli olurdu. Ancak gezerek çok enerji yakarlar ve çabuk büyümezlerdi. Üstelik yaptıkları yumurta sayısı da daha düşüktü. Şimdi ise tavukların özgürlüğü ellerinden alındı. Hiç kıpırdamadan hormonlu yapay yemlerle besleniyorlar. Hem daha hızlı gelişiyor, hem de daha çok yumurta veriyorlar. Yani özgür olmayan tavuklar efendiler için daha verimli oluyorlar. Küçücük devletlere sıkıştırılmış, ufku dar insanlardan da daha fazla verim alınacağı, onların daha itaatkâr olacağı hesaplanıyor.

Bu projenin birinci aşaması BOP projesiydi. Buna göre orta doğu 22 küçük devlete bölünecekti. Projenin İran bölünmesi haricindeki bölümü 2023 e kadar bitecek gibi görülüyor. Revize edilen plan sanırız Türkiye den sadece güneydoğunun koparılması ile birinci bölümünü tamamlayacaktır.

Orta Asya’ya giden yolda en güvenli yol emperyalistler için Türkiye dir. Bu itibarla özellikle İran’ın parçalanma işi bitmeden Türkiye de kapsamlı bir parçalamaya gitme niyetleri yok gibi görülüyor. İran ise kolay lokma değildir. Çıkar hesapları içindeki emperyalist dünya, Suriye’yi bile herkesin çıkarına uygun biçimde parçalayamadığına göre İran gerçekten çok zor bir lokmadır.  Bu yüzden İran BOP projesinden çıkarılmış, 2023 sonrası planlarına dâhil edilmiştir. Ancak parçalanmaya uygun duruma getirilme çalışmaları bütün hızı ile devam etmektedir.

Dediğimiz gibi İran’a bu gün yapılacak bir askeri müdahale hiç istenmeyen sonuçları da beraberinde getirebilir. Her ne kadar Suudi Arabistan’a müthiş bir hava gücü konuşlandırılmışsa da İran’ın nükleer silahlara gerçekten sahip olmuş olma ihtimali endişe vericidir. Bu itibarla İran ekonomik ablukaya alınmıştır. Türkiye de dâhil bütün batı İran’ı ekonomik anlamda sıkıştırmaktadır. Bu durumun birkaç yıl içinde halk içinde çözülmeye, hoşnutsuzluklara yol açması kesindir.

Bilindiği gibi İran nüfusunun yarıya yakınını Türkler, Azeri Türkleri ve Türkmenler oluşturmaktadırlar. Yani hakiki İran lı (Fars) değildirler. Hatırlayınız Irak’ın kuzeyinde harekete geçirilen Kürtler gibi İran’ın kuzeyindeki Türk ve Kürt kökenlilerin harekete geçirilmesi, isyana teşvik edilmesi Emperyalistlerin ve onların maşaları için hiç de zor değildir. Düşününüz, birilerini Büyük Azerbaycan rüyalarına yatırmak, bu uğurda Saros kanalları ile beslemek çok mu zordur? Mesela Suriye’nin teröristlerine en büyük desteği veren Türkiye aynı desteği İran da olası bir karışıklıkta vermez mi acaba? Kurulması amaçlanan İsrail Kürdistan’ı için kuzey İran da olmazsa olmaz değerdedir. İran’ın bütün derdi bunlarda değildir. İran, Afganistan, Pakistan ekseninde yaşayan Beluciler de yavaş yavaş kışkırtılmaya başladılar bile. Onlar bir taraftan İran’ın parçalanmasına katkı verirken diğer taraftan da İran sonrası için Pakistan ve Afganistan’ın ele geçirilmesinde ve parçalanmasında kullanılacaklar gibi görünmektedir. Sonra sıra orta Asya devletlerine gelecektir. Tabii nihai hedef ise hızla büyüyüp tehlike olmaya başlayan Çin ve Hindistan olacaktır.

Bütün bu karmaşık işlerde Suriye konusunda olduğu gibi Türkiye maşa olarak kullanılacaktır. Ulusal birliği parçalanmış, vatanseverleri bir şekilde tasfiye edilmiş, iktidarları teslim alınmış, ordusunun başına çuval geçirilmiş bir Türkiye’ye bu işgallerde maşa rolü oynatmak hiç de zor olmayacaktır.

Şu günler karar verme zamanımızdır. Önümüzde iki seçenek var. Ya Atatürk ilkelerine sarılıp ulusal birliğimizi koruyacak, emperyalistlerin oyununu bozacağız, ya da sıramız gelene kadar onlara hizmet ettikten sonra bölünüp yok olacağız. Karar bizimdir. Bu kararı vermek için de son tarihler önümüzdeki seçimlerdir.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.