1980: Sosyal Demokrasinin Sonu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Tarih bir bütünlük ve süreklilik taşır. Bunun içinde sui generis (kendine has) ve diğerlerinden ayrı kalmış mekân ve zaman dilimi aramak boşunadır. Tarihin oluşumunda bütünlük ve süreklilik ararken ortaya çıkan belirleyicilere de bakarız. Eğer elimizde iyi bir teori varsa bu bize bütünlüğü, sürekliliği ve belirleyicileri görmemize olanak tanır. Kısacası teoriler görebilmemizi sağlar. 2010 yılındaki olayları 1945’ten ya da 1980’ten ayıramazsınız. Ortada zincirleme, bu kadar dolaysız olmasa da bir neden-sonuç ilişkisi vardır.1980 yılı ile birlikte neo-liberal politikalar dünyayı sardı. Yeni olgu olarak küreselleşme ortaya çıktı. Bugün ise bizler bu politikanın ve olgunun denklemi içinde yer alıyoruz. Küreselleşmeyi anlayabilmek için 2.Dünya Savaşına ve hatta 20.yy’ın başına gitmek gerekir. Ancak o zaman sosyal demokrasiyi, küreselleşmeyi ve bugünü daha iyi anlayabiliriz.
 
İlk olarak şunu bilmeliyiz. Savaşlar kapitalizmin yararındadır. Bir denemesidir, testidir demek daha doğru olur sanıyorum. Kapitalizmde ekonomik güç krizlerle; siyasi güç ise savaşlarla test edilir. Dünya Savaşlarının çıkış sebebi birincisinde pazar ve hammadde çıkarlarının emperyalist ülkeler arasında çakışması diğerinde de 1.Dünya Savaşı’nın ortaya koyduğu ağır şartlara itiraz ve paylaşım sorunudur.1.Dünya Savaşında Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, Çarlık Rusyası ve İtalya dünyayı paylaşamadıkları için evet birilerini alçakça paylaşamadıkları için çıkarları adına savaştılar. Nazi Almanyası’nın güçlenmesine ve hatta katliamlarına önceleri göz yuman emperyalist cephe, faşizmin kendileri için bir iktidar sorunu olduğunu görünce saldırıya geçtiler. SSCB’ye karşı Avrupa’da dirençli bir kuvvet olduğu için; bir tampon bölge olabileceği için, göz yumulan faşizm aslında burjuva teröründen ve sosyalizmden korkunun sonucundan başka bir şey değildir. Bu bağlamda savaşın başında SSCB bu yüzden Almanlarla birlikte hareket etti. Çünkü savaş öncesinde emperyalist cephe hem Bolşeviklere muhalif Menşeviklere destek vermiş ve karşı devrim hareketlerini desteklemiş, hem de Faşist Almanya’yı destekleyerek sosyalizmin çökmesi için uğraşmıştır.
2. Dünya Savaşına bakacak olduğumuzda Avrupa’nın harabeye döndüğünü, şehirlerinin yıkık, virane olduğunu görürüz. Sovyetler savaşın ilerleyen dönemlerinde Hitler’in kendilerine saldırması ile kendini İngiltere ve ABD ile müttefik yapmıştır. Hitleri bozguna uğratanın da Stalin olduğunu biliyoruz. Yani bugün dünya ulusları faşist bir bayrak altında olamamalarını Stalin’e borçlular. Bunu yalnızca ben değil o dönemin ABD’deki gazeteleri de söylüyor. Sosyalizmin ve SSCB’nin prestijinin çok yüksek olduğu bir dönemdir. ABD’lilerin Stalini kahraman saydıkları bir dönemdir. Bu sadece ABD’de değil dünyanın hemen hemen her yerinde bu haldeydi. Sosyalistler’in şanı yayılmıştı. İşte bu süreçte ABD, İngiltere arasındaki kapitalist şebeke harekete geçti ve Soğuk Savaş’ı başlatacak adımları attılar. Bu başka yazının konusudur. Önemli olan Avrupa’da otorite boşluğu olması, yıkık ve virane halde olması, fakirlikle ve acıyla yaşayan insanların olması bir değer tarafta ise şanı yüksek Sosyalizmin olmasıdır. Emperyalist cepheye göre Avrupa sosyalizm müdahalesine açıktı. Bu yüzden ABD öncülüğünde Batı ve kapitalist cephe sosyalistleri kuşatmak için harap olmuş ülkelere yardım kararı aldılar. Bu yardım elbette ki nüfuz alanı oluşturup sosyalizmi kuşatmak içindi.
İşte sosyal-devlet anlayışının yayılması böyle olmuştur. İlk olarak Alman Bernstein tarafından dile getirilen sosyal demokrasi Marksizm’in sulandırılmış ve burjuva tarafından revize edilmiş halinden başka bir şey değildir. Sosyal demokrasi toplumsal sınıfların uzlaşısını ele alarak Marksizm’e ihanet etmiştir, aslında. Denebilir ki sosyalizmin kitleler üzerindeki etkinliğini kırabilmek için burjuvazi tarafından ortaya konulmuş bir olgudur. Emperyalist ülkeler ise 2.Dünya Savaşı ertesi yine sosyalizmin cazibesini kırabilmek için insanların karşısına sosyal demokrasileri ya da sosyal devlet anlayışını koymuştur. Buna göre üçüncü dünya ülkeleri de sosyal devlet anlayışına yakın ulusalcı kalkınma politikasını izlediler. Toplumun ihtiyaçları sıklıkla devlet tarafından karşılanıyordu. Türkiye’de Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) bu politikanın sonucudur. Bu dönemde Latin Amerika ülkelerinde de, Afrika’da da, Türkiye’de de işçilerin ücretleri arttı. Toplu gösteri yürüyüş hakları verildi. Dernekleşme çalışmaları hızlandı. Bunlar toplumlar sosyalizme geçmesin diye verilen tavizlerdi. Fakat 1970 ile beraber bu tavizler geri alınmaya başlandı. Nedeni 1970 yıllarında kapitalizmin dönemsel kriz vakasının yeniden başlamasıydı.1873,1929 ve şimdi de 1970’li yıllarda başlayan kriz. Talepler arttı. Petrol fiyatı arttı. Dolayısıyla fiyatlar arttı. Kârlar düştü. Bu krizi atlatabilmek için en kısa yol işçilerin ücretinin kısılmasıydı ve elbette ki sosyal devlet anlayışına ait ne varsa silinmeliydi çünkü sosyal devlet demek maliyet demektir. O halde de kapitalizm krizden çıkamazdı. Tabii bu silinmeler kolay gerçekleşmedi. Halk kazandığı haklarını kolaylıkla vermez. Bu yüzden devlet ve burjuvazi ile halk, işçiler arasında yoğun bir mücadele ve şiddet başladı.1970’lerin bu kadar şiddetli geçmesinin nedeni budur. Değişim şiddet barındırır. Bu pek çok ülkede Batı destekli darbelerle burjuvazilere yaptırıldı. Burjuvazinin olmadığı yerlerde ise ayrıcalıklı sınıflar ya da ordu ile.
Sosyal demokrasinin sonunu ve yerine küreselleşen sermayeyi ve küreselleşmeyi bir sonraki yazımda anlatmayı planlıyorum.
Saygılar.
Alphan.Telek@PolitikaDergisi.com
 
 

Yorumlar

..bi dipnot..

yanlış hatırlamıyorsam geçen senelerde Adolf Hitler'in 'Kavgam' kitabı çok satanlar listesinin başlarındaydı..Düşünüyorumda acaba yasaklı bi kitap olması mıydı onu cazip kılan.. yoksa gizli Faşistlerin ve Faşizm hayranlığının ne derece büyük oldugunun bi göstergesimiydi....(?)
İnandıkları ve savundukları yüzünden insanların birbirine düşman edilmeye çalışıldıgı ve buna 'politika' dendigi bi dönemden küçük bi dipnot..
Teşekkürler..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.