“Yemin Edin” Diyen Parlamentariztler…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

   “Türkiye’nin kaderi” olarak nitelediğimiz o seçimleri geride bıraktık. 12 Haziran’dan önce yazdığım son yazımda seçmenin dikkatini bir yere çekmeye çalışmıştım. Ama görüyorum ki seçim sonuçları ve arkasından gelen yorumlar, insanların “demokrasi” den anladıkları şeyin en kadar sınırlı olduğunu gösteriyor. Bu kırmızı renkli “aşılamayan” çizgiler, diğer tüm ana renklerle birleşerek, “halkın iradesi” kavramına öyle bir makyaj yapıyor ki, eskiden insanların bilinçlenip ve birleşip isyan ettiği despotlar, şimdi halkın “yanlış bilinç” ile verilen oylarıyla iktidar oluyorlar… Şu satırlar okunduğunda beni çok az kişinin anlayacağının bilincinde olmama rağmen, bu gerçeği 29 Haziran akşamı değişik düşünceler içinde yazdığım bu yazım aracılığıyla tarihe geçirmek istiyorum…

 

 

   Evet, bu düşüncelerimi gururlar tarihe geçiriyorum. Bunu beni “aristokrat, halkı düşünceleriyle küçümseyen vs.” bir kişi olarak niteleyecek birçok kişiye rağmen yapıyorum. Çünkü eminim ki bir gün demek istediğim anlaşılmış olacak, bizler ise sonuna kadar mücadele edeceğiz…
   Şimdi başlıkta da belirttiğim ve yazımın esas konusu olması gereken meseleye gelmek istiyorum. Meşru-gayrimeşru her seçimden sonra olduğu gibi, Türkiye’de bir ant içme töreni yapıldı. Bu törene CHP katılmasına rağmen yemin etmedi. Bunu neden yaptı? Bu sorunun cevabını bilmeden yorum yapanlar tabi ki CHP’nin hata yaptığını düşündüler. Bu tezlerini “halkın temsil yetkisini nasıl çöpe atarsanız?”, “11 milyon küsur oyu nasıl satarsanız?”, “nerde sizin demokrasi anlayışınız?” diyerek savundular. Bu kişiler ilk paragrafta belirttiğim gibi demokrasi anlayışları sınırlı kişilerdir. Onlar ki; halkın iradesinin sadece mecliste, reddedileceğine emin olunarak verilen yasa teklifleriyle tecelli ettiğini zannedenlerdir. Onlar ki kendilerini demokrat zannedip, demokrasinin sadece mecliste tecelli ettiğini düşünenlerdir. Bu sözlerimle asla meclisin fonksiyonsuz olduğunu söylemiyorum. Fakat şu gerçeği de unutmamamız gerekiyor: Bugün kendini “ak” olarak niteleyen çoğunluk partisinin girişimleri üzerine, Diyarbakır’da seçilmiş adamı düşürdüler ve seçilmemiş adamı getirdiler. YSK’nın bu noktada Hatip Dicle ile ilgili verdiği karar, evet, maalesef yasalara uygundur. O zaman siz bu adamın aday olmasına neden izin verdiniz? YSK’nın yaptığı bu hata, şu anda seçilmemiş bir AKP’linin sözüm ona vekil olmasını sağlamıştır. İlk paragrafta tarihe geçirdiğim not işte bu zihniyeti hedef almaktadır.
   CHP’nin yemin etmemesi konusuna dönersek, bu noktada iktidarı zorlayan bir tutumdur. İktidar, ana muhalefet olmadan yoluna devam etmeye kalkarsa kendi kaybeder. Çünkü bu ne pratikte neden kanunen mümkündür. Bu gerçeği bugün CHP’yi eleştiren ve kendine demokrat diyen parlamentariztler, maalesef Tayyip Bey kadar bile göremediler. Öyle ki kendisi “bir çaresine bakarız” tutumunu takınmayı yeğledi.
   Aslında bu “yemin meselesi” ni anlamak için olayın özüne inmek gerekir. CHP neden bu kişileri aday gösterdi veya Tayyip Bey’in söylemiyle neden başka aday bulamadı? Bu sorunun cevabını daha güncel vermek adına, Balbay ve Haberal’ın tahliye taleplerini reddeden mahkemenin gerekçelerine atıfta bulunmak istiyorum. Bu gerekçelerde delillerin toplanamadığını yazıyor. 4 yıldır delilleri toplayamıyorsunuz ve bu kişiler hala içerde. Ve utanmadan aynı gerekçeli kararda, olmayan delilleri karartma şüphesinden söz ediyorsunuz. Daha da ötesi bunu bir milletvekilinin yapacağını söylüyorsunuz. İşte bu hukuksuzluğa karşı duruşun tüm dünyaya gösterilmesi için bu kişiler aday yapıldı. Ve şimdi siz geliyorsunuz, CHP’nin seçilen bu milletvekilleri aleyhinde verilen karara rağmen, çoğunluk partisine güvenerek yemin etmesini ve mücadelesini yasama süreciyle örneğin yasa teklifleriyle devam ettirmesini söylüyorsunuz. Siz kime güveniyorsunuz? Diyarbakır’da seçilmemiş adamı oraya getirenlere mi? Yoksa 4 yıldır suçunu bilmeyen insanları içeri tıkanlara mı?
   Siz “halkın iradesi” nin daha ne olduğunu bilmeden, parlamentoyu her şeyden kutsal sayan, sistemci Parlamentariztler, bu ülkede yanlışlara hep göz yumdunuz. Şimdi ise cahilce, size yutturulmuş olan içinde seçilmemişlerin dahi bulunduğu parlamentoyu kutsal addedip, tüm çözümlerin yemin edince bulunabileceğini öne sürüyorsunuz. Evet, CHP bu sefer, seçilmişlerin hapisten çıkıp katılamadığı ama seçilmemişlerin sistem yararına rahatça yemin edebildiği bu parlamentoda yemin etmeyerek doğru yapmıştır. Ve siyaset bilimin tüm verileri bizlere, yemin yolu açılıncaya kadar bu davranışın sürmesi gerektiğini yansıtmaktadır.
  
 
Edgar Şar
Edgar.Sar@PolitikaDergisi.com