“Şimdi Statükonun Temsilcileri, Darbeciler Silivri’de Hesap Veriyor”

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

“Şimdi statükonun temsilcileri, darbeciler Silivri’de hesap veriyor”

Yukarıdaki cümleyi sarf eden ile bu kadar subayın tutuklanması, hele genelkurmay başkanının terör örgütü kururcusu veya üyesi olarak gösterilmesinden rahatsız olan kişi aynı kişi, başbakan.

Bu iki durumu kafasında sorgulamaya kalkan kişi ne bu perhiz, ne bu lahana turşusu demez mi? Der demesine de artık maalesef bu ülkede yaşayan sıradan vatandaşın ne kale alındığı, ne de fikrinin sorulduğu var.

En basit bir örnek, yeni açılım olarak adlandırılan bölücü başı ile müzakere ihanetine halkın yüzde seksene yakını karşı. Bu bir tahmin değil. Son dönemde bir dizi rutin araştırmanın sonucu. Hükümet yetkilileri ise muhteşem açılımlarında dört ayak olduğunu, bunların ABD, Barzani, Bebek katili ve AKP hükümeti olduğunu söylüyorlar. Yani masada hangi etnik kökenden bahsederseniz edin, bu ülkede yaşayan sıradan halk yok. Halk çoktan buruşturulup çöpe atılmış.

Halkın isteği ve bizzat kendisi dışında bir dizi oyunlar oynanıyor, atılan adımlar, hasma karşı yapılan hamleler büyük bir gayretle halk için yenilik adı altında sunulmaya çalışılıyor.

En son örnek, Sinop ve Samsunda çıkan olayların ardından öğreniyoruz ki, kısa bir süre önce bir ABD heyeti bu illerimizde incelemede bulunmuş ve validen bu toplantılar için güvence almış. Bu cümleden olmak üzere de düne kadar BDP ye ateş püsküren başbakan olayları CHP li ve MHP li gurupların çıkardığını iddia ederek BDP yi savunmak zorunda kalmıştır. Buna karşın fiziki delillerde ise olay çıkaran gurupların başında bizzat AKP li kişilerin olduğu ortaya çıkmıştır. Ne kadar acıdır ki bir ülke başbakanının söyledikleri gerçeklerle çelişir durumdadır.

Bu tür üzücü beyanlar ne başbakanın yanlış bilgilendirilmesinden ne de olaylara hâkim olamamasındandır. Ne yazık ki görüldüğü kadar ile artık koalisyon ortağı ile kanlı bıçaklı olmuştur.  Cemaat, efendilerinden aldığı emir ile maalesef başbakanın ipini çekmiş görülüyor. Dikkat edilirse Çankaya önüne gelen her yasayı anında onaylıyor. Bu yüzden de çoğu kez hükümetin noteri diye adlandırılmaktadır. Oysa gerçeğin hiç de öyle olmadığını düşünüyorum. Anayasaya, hukuka aykırı bir kısım kanunların bekletilmeden onaylanmasının altında başbakanı düşmekte olduğu çukura daha hızlı itmek var gibi görülüyor.

Hatırlayınız, cemaatin polisleri ve yargıçları üretilen bir yığın sahte delilin sızdırılmasını sağlıyor, bunlar bu davaların savcısı olduğunu beyan eden başbakanın hanesine eksi olarak yazılıyordu. Yani, olaylardaki kimse akılsız veya yeteneksiz değildi. Bütün bunlar çok tanıdık bir ABD planından başka bir şey değildi.

ABD nin istediği biçimde Türkiye’yi dönüştürmeye memur olan hükümet bütün bu oyunları anlamadı mı? Tabii ki anladı ama verdiği sözleri tutması gerekiyordu ve işlerin sonuna kadar beklemeliydi. Görülen o ki işler tamamlandı. Şimdi yapılması gereken tek şey, bütün bu dönüştürmenin yeni anayasa ile hukuki dayanağının oluşturulması.

Komik nedenlerle subaylarımız, ilim adamlarımız, gazetecilerimiz tutuklanıp terörist damgası yemesine rağmen bu halkın gıkı bile çıkmamıştır. Artık tabiî ki halkı kale almanın gereği olmayacaktır. Bütün bu tutuklamaların arasında bir de deniz kuvvetlerimizdeki tutuklamalar var ki gerçekten ibretliktir. Subaylarımıza atılan suçlara bakarmısınız, fuhuş, casusluk, şantaj. Bunca insafsızlık ancak bu kadar tepkisiz bir halk olursa olur. Oysa deniz kuvvetlerindeki tasfiyenin asıl nedeni savaş gemisi yapabilen bir deniz kuvvetlerinin çökertilme operasyonudur. Savaş gereçleri baronları yok et emri vermişlerdir. 1930 larda savaş uçağı üretmeye başlamıştık. Nasıl Menderes gelir gelmez efendilerinin emri ile uçak fabrikamızı kapattı ise bu günde korkarım tersanelerimiz özelleştirilip yok edilecektir. İnşallah böyle bir şey olmaz. Bu halk bunlara bile tepki vermemiştir.  Neden artık kale alınsın ki?

Başbakan bölünme anayasasına koyacağı bir dizi madde ile kaybettiği kaleleri geri almayı otoriter rejimini pekiştirmeyi istemektedir. Bu hesapla, Yargıtay ve danıştayın kaldırılıp yerine temyiz mahkemelerinin kurulmasını, bu mahkemelerin yargıçlarının çoğunun da hükümet tarafından atanmasını istiyor. Kaymaklı ekmek kadayıfı. Bir taraftan cemaat tasfiye edilecek, diğer taraftan her şeyin tek kişinin iki dudağı arasında olan bir rejime gidilecek. Peki, halk böyle bir anayasaya referandumda evet der mi? Buna cevap vermeden önce bu halkın 1982 anayasasına %90 ın üzerinde evet oyu verdiğini unutmayalım. Maalesef bu halk elinde sopa olana, kuvvetli gördüğüne hemen itaate çok yatkın. Kaldı ki şimdi birde seçsis diye muhteşem bir yazılım var ki, her halukarda istediğiniz sonuçları almanız mümkün

İzmir 2013-02-20

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Hainler hesap veriyorlar

Türkiyenin en büyük Düşmanları Ordusu içindeki Ergenekoncu,Bolyozcu CUNTALARDIR ki pkk da bunların eseridir,dhkp-c de terör de..

 28 Şubatta İrtica için SEFERBERLİK ilan ederiz diyen kOMUTANLAR pkk için ağızlarını dahi Açmadılar hiç

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.