“Şener Eruygur” Olayı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar Adı: 
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Yazarın Özgeçmişi: 
*Ankara Üniversitesi Tıp Fak. Öğr.Gör. *ADD Önceki Genel Başkan Yrd.

   Giriş

   Herhalde insanlık tarihinin en trajik örneklerinden biri olsa gerektir. 1 Temmuz 2008 günü gözaltına alınış biçimlerinden günümüze dek yaşanan süreç, hepimizin ağır ayıbıdır. Yürürlükteki Ceza Muhakemesi Yasası’nın 100. maddesinde sayılan tutuklama gerekçeleri, bize göre, başta emekli orgeneraller Sn. Eruygur ve Sn. Hurşit Tolon olmak üzere, pek çok “şüpheli”nin (1) tutuklanması için yeterli değildir. Yazıyı uzatmamak için, bu maddelerin tartışmasına girmiyoruz. Ancak anılan maddeye kısa bir göz atılması, tablonun anlaşılmasına yetecektir. Mahkeme heyeti, 2500 sayfayı aşan iddianameyi okuyana dek, haliyle, duruşma için zaman kazanmak durumunda kaldı ve tutukluluk durumunun sürmesine -çaresiz- karar verdi.

   Bu süreçte dile getirilen itirazlar reddedildi. Oysa itirazlar, sağlam ve somut, nesnel gerçeklere dayalıydı.

   > Yaş, sağlık sorunları ve sosyal konum

   Her 2 sayın orgeneral yurtdışına kaçacak değillerdi ya! Kaldı ki, tahliye kararı bu kısıtla verilebilirdi.

   Nitekim yaşamsal tehlike içine düşen/düşürülen Sn. Eruygur’un tahliyesinde bu kısıt getirilmiştir.

   Kanıtları değiştirme? Komiktir. Her şeylere el konmadı mı gözaltı öncesi aramalarda?

   Başkalarına baskı yaparak yönlendirme? Teknik takip altında değiller mi? Telefonları, e-posta iletişimleri hatta özel yaşamları bile ayrıntılı olarak izlenmiyor mu? Telekulak skandalı AKP’nin boynunda asılı hâlâ.

   Hatta ilk sorguda kan basıncı yükselmesi nedeniyle Taksim Hastanesi’ne kaldırılıp orada sabahlamadı mı Sn. Eruygur?  Niçin bu uyarılar ve alarm işaretleri dikkate alınmadı, yetkili mahkemelerde?

   Üç yüz  bin (300 bin!) kişiyi aşkın jandarma ordusuna 2 yıl komutanlık yapmış, fiilen “muazzam” güç sahibi iken “darbe” yapmamış da emekli olunca mı böyle saçma bir işe kalkışacak? İnandırıcı mı?

 

   Asıl gerici-yeşil darbeyi AKP yapmıyor mu?

   TSK’da toplam orgeneral/oramiral sayısı, bildiğimiz kadar, 14’tür. 800 bin kişiye yaklaşan ordu mevcudu içinde bu rütbeye gelmek hiç kolay değildir. Hele Kuvvet Komutanlığı, daha da ayıklanarak gelinen son derece saygın (prestijli) bir görevdir. Bütün dünyada “full star general” (orgeneral) rütbesi, ayrıcalıklı bir konum ve statü sağlar. Devlet de bu ayrıcalıklı konuma uygun olanaklar sunar. Koruma, lojman, makam aracı, vs emekli olduklarında da sürdürülür. Sn. Eruygur, bölücü emperyalizmin maşası malum terör örgütü ile yıllarca savaşmış bir komutandır.

   Böylesi bir özel yaşantı düzeyi ve deneyimi olan insanlar, birdenbire gözaltı ve tutuklanma gibi çok ağır ve hak etmedikleri süreçlerle karşı karşıya bırakıldıklarında; herhangi bir insana göre daha yaralayıcı biçimde örselenirler (travma yaşarlar). Meslekte 30 yılı aşan hekimlik birikimiyle ve hukukun üstünlüğüne gönülden bağlı bir yurttaş olarak altını çizmek isteriz ki bu irdelememiz kimileri için ayrıcalık isteme değildir. Bundan ancak utanç duyabiliriz. Yasalar önünde herkesin eşitliği evrensel ilkesine elbette bağlıyız. Ancak bu eşitlik, kaba ve mekanik olarak anlaşılamaz ve yasa koyucunun muradına denk düşen bir espri ile böylelikle yaşama da geçirilemez. Aslolan, karşılaşılan ya da uygulanan eylemli (filli) yaptırımda eşitlik ve hakçalık (hakkaniyet) sağlanmasıdır. Dolayısıyla kimi pozitif ayrımcı uygulamalar, yasalar önünde herkesin eşitliği ilkesine asla ters düşmeyeceği gibi, tersine, anılan ilkenin yaşama geçirilebilmesi için zorunlu duruma gelebilir.

   Öyle de olmuştur.

   Her 2 sayın komutanın psikolojileri kasıtlı olarak bozulmuştur. Hipertansiyon ve diyabet hastalığı ile ruhsal gerilimin olumsuz ilişkisi, hekim olmayanlar için bile açıklama gereksiniminden bağışıktır.

 

   Şüpheli”lerin Sağlık Engellerinin Dikkate Alınması Yasal Zorunluluktur:

   Sn. Eruygur 67 yaşındadır. Diyabetinin denetimi için özel diyet izlemesi gereklidir.
Kan basıncı için de öyle. F tipi Kandıra Cezaevi’nde bu kaçınılmaz gereksinim ne ölçüde karşılanabilmiştir? Devletin güvencesinde, devlete özellikle “emanet” olan tutuklu ve ciddi sağlık sorunları olan bu insanlara özel diyet yemeği sağlanabilmiş midir, sağlanabilmekte midir? Bu durum cezaevi savcılığınca özellikle soruşturularak, kamuoyuna doyurucu açıklama yapılmalıdır. “Şüpheli”lerin yasal yakınları ve savunmanlarınca da cezaevi savcılığı katında ısrarla izlenmelidir.

   Ayrıca sabahın karanlık erken saatlerinde “merdivenden düşme” kamuoyu vicdanını tahmin etmemiştir.

   Bir başka haksız ve hukuksuz “Ergenekon” tutuklusu İP Genel Başkanı Sn. Doğu Perinçek’in Aydınlık’taki başyazısında (21.9.08, sayı 1105) dile getirdiği üzere, mecazi anlamda (?) Paşa “karanlıkta itilmiş” midir?!

   Bu ciddi sav, mutlaka ama mutlaka açıklık kazanmalıdır.

   Tersi durumda; toplumsal barış, güven ve istikrar son derece ciddi olarak zedelenecektir.

 

   Eylemli (Fiilen) Ödenen/Ödetilen Bedel:

   Öyle veya böyle, Sn. Eruygur sağlığını ciddi biçimde yitirmiş, yaşamsal tehlike içine düşmüştür.

   1. boyun omuru 4 parçalı bir kırık durumundadır ki, omuriliğe bası olursa bırakınız felç olmayı, solunum durmasıyla ani ölüm riski söz konusudur.

   Kafatasında da kırıklar saptanmıştır.

   Ayrıca, yüksek tansiyon ve kafa travmasına bağlı olarak beyin içi kanama yaşamıştır!

   Tıbbın tüm olanakları kullanılarak Paşa yaşatılmış ve açık beyin ameliyatı yapılmak zorunda kalınmıştır.

   Açıkça ve rahatlıkla şu yargıyı ileri sürebiliriz ki; adil yargılama ve yargılamanın güvenliği gibi gerekçelerle bir önlem olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası’nca düzenlenen “tutuklama” yaptırımı, eylemli (fiili, de facto) çok ağır ve belki de geri dönüşümü, telafisi olmayan bir cezaya dönüşmüştür.

   Yaygın anlatımıyla, adeta yargısız bir infaz yapılmıştır ve elbette durum asla de jure (hukuk içi) sayılamaz!

   Yargılama sonunda Sn. Eruygur aklanırsa, ödediği bu çok; ama çok ağır bedel neyin karşılığı olacaktır?

   İnsanların en değerli hazinelerinden biri sağlıkları değil midir?

   Kim ve hangi yüksek adalet duyguları adına, belki de dönüşümsüz, yaşam boyu sürebilecek ağır sağlık sorunları içine itilebilir? Korkarız, insanlık tarihinde hiçbir kesitte ve hiçbir uygarlıkta örneği gösterilemez bu tablonun.

   Kalın çizgilerle vurgulamak isteriz ki; yaşam hakkı, -elbette sağlıklı ve insanca olmak üzere-  en temel insanlık hakkıdır. Yine çok iyi bilinmektedir ki / bilinmelidir ki; temel insan hakları özüne dokunulamayan haklardır.

 

   Ülkenin Temeli Adalettir:

   Toplumlar, adalet üzerinde ayakta kalır ve varlıklarını barış ve güven içinde sürdürebilirler.

   Hukuk ve kurumları da bu yüce insanlık idealin bir aracıdır.

   Dolayısıyla, hukukun adalet yerine adaletsizliğe alet kılınması asla ve asla kabul, onay ve korunma göremez.

   Sayın Emk. Org. Hurşit Tolun’un da kan basıncı yüksektir, hipertansiyon hastasıdır.
Özel diyet ve düzenli sağaltım alması gereklidir. Prostat hipertrofisi nedeniyle sıklıkla tuvalete gitmesi gerekir. Özellikle geceleri, kaldıkları koğuşta, merdivenlerden inerek alt kata tuvalete inmesi bir risk etmenidir.
Nitekim Sn. Eruygur, söylendiğine göre bu merdivenlerden düşmüştür!

   En azından, koğuş mimarisi dikkate alınmalı, düzayak bir birime aktarılmalıdırlar.

   Yine bildiğimiz kadar, 1 Temmuz 2008’de gözaltına alınanlar hakkında, her 2 sayın emekli orgeneral de dahil olmak üzere, haklarında savcılık iddianamesi tamamlanarak hâlâ mahkemeye sunulmuş değildir.

   Yaşanan acı deneyimlerden ders alınarak, “Ergenekon” davasında tutuklu olanlar (46 kişi!) en az sayıya indirilmelidir. Unutulmamalıdır ki; yakalama, gözaltı, tutukluluk kurumları birer önlem kurumudur.
Genel geçer olan, bunun tersidir. Yurt dışına çıkış yasağı dahil, güvenlik birimlerine gelerek gündelik imza verme gibi yeni önlemler de anımsandığında, Ceza Muhakemesi Yasası’nın olanaklarının, ne yazık ki durumun ağırlık ve önemi ile dengeli olmayan biçimde orantısız hatta haksız ve adaletsiz kullanıldığı gözlemine erişilmektedir.

   Hele Ceza Muhakemesi Yasası’nın 102/2 md. karşısında tutukluluk durumunun yargılama sürecinde hüküm kurulmadan 3 yıla dek uzayacak olabileceğini görmek, dehşet vericidir.

   Geç kalan adalet, adalet değildir!

   Sonuç

   Yineleyelim; “şüpheli”lerin sağlık, yaş ve sosyal konumlarının gözetilmesi yasalar karşısında eşitliğe ters değil; tam tersine, gereğidir. Eşitliğin sağlanması, kimi kez, örneğimizdeki gibi, pozitif ayrımcılığı da gerekli kılar.

   Önlem amaçlı gözaltı ve tutukluluk, amacını aşarak ağır ve adaletsiz, giderimi (telafisi) olanaksız bir peşin ceza yaptırımına dönüş(türül)müştür. Bu durum sürdürülemez. İdari yargıda bile, benzer gerekçelerle, mahkemeler yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verebilmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2 maddesi aşağıdadır :

   “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.”

   Adil yargılama, yalnız iç hukukun değil, ülkemizin taraf olduğu uluslararası hukukun da en temel pozitif normlarındandır. (TCK md. 301-305 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, md. 8)

   Dolayısıyla, Sn. Eruygur’un uzayan ciddi yaşamsal tehlike karşısında başka hiçbir hukuksal seçenek kalmadığı için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması (yurtdışına çıkış yasağı ile birlikte), ağır biçimde yaralanan adalet duygusunu ve kamuoyu vicdanını doyurmaktan (tatmin etmek) hiç kuşku yok ki hâlâ çok uzaktır. Yargılama süreçlerinin hızlandırılması ve hukuka uygun adil bir kararın verilmesi tüm ulusun son derece duyarlı beklentisidir ve çağdaş bir hukuk devleti olan Türkiye’mizin de kendisine yakışır onur borcudur. Toplumsal barış ve dinginlik adına da, çok nettir ki, bu tür akılcı adımların atılmasını beklemek doğru olanıdır.

 

   Dipnotlar

(1) Ceza Muhakemesi Yasası’nın kullandığı hukuksal terim budur. “AB’ye uyum” sürecinde kopya edilen AB hukukunda “suspect” sözcüğünün çevirisidir. Önceki CMUK’ta “sanık” deyimi kullanılmaktaydı.

 

www.ahmetsaltik.com

 

 

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 9’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 9’u indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.