Toplumsal

Beyazlar ve Zenciler

1950'li yılların son yarısında ve 1960'lı yılların başında Amerikan kültürünün, filmlerle ve şarkılarla, Amerikan ekonomisinin de otomobil ve çeşitli ev aletleri ile dünyayı istila ettiği dönemde Amerika Birleşik Devletleri tam bir rüya ülkesi görünümünü vermişti bana.

Rahmetlik babam Prof. Dr. Hakkı Atun'un İkinci Dünya savaşı sonrası iki kez burs alarak ABD'ye gitmesi ve orada akademik kariyer yapması, o yokluklar döneminde akla hayale bile gelemeyecek bir ücretle Squibb Firması’nınABD'deki merkezi araştırma laboratuvarında çalışma teklif etmesi, babamın daha ABD'ye ilk ayak bastığı hafta neredeyse bir takım elbise fiyatına ikinci el bir Studebaker marka otomobil satın aldığını söylemesi gerçekten de beni büyülemiş, ABD'yi gözümde her yönden mükemmel bir ülke konumuna yükseltmişti. Bunda ilkokulu okuduğum ve hocalarının bazılarının Amerikalı olduğu T.E.D. Ankara Koleji'nin de etkisi çok olmuştu. Okulun beyzbol takımına girmem de bu nedenleydi.    

Müezzin Fuat Yıldırım-BİR CAMİİ H.İ.K.A.Y.E.S.İ

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
23-11-2014

Burası, Dolmabahçe'deki Bezmialem Camii…

Tarih, 31 Mayıs 2013 Cuma, akşam saatleri…

Haziran eylemlerinin belki de EN tartışmalı anı…

“Camide İÇKİ içtiler” denilen AN ve denilen YER…

 

Peki, ne mi oldu?

 

Okuyalım mı?

 

O gece Camii’de yaşananların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından görev yeri değiştirilen ama bu değişime itiraz eden Müezzin Yıldırım’ın İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne verdiği dilekçeyi…

 

Küçük notlar halinde ilerleyelim…

Resimler çizsin her söylenen…

O geceyi netleştirsin…

Kelime kelime…

Kerbela Olayı ve Düşündürdükleri

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
29.10.2014

Kerbela olayı, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) soyunu yok etmeye yönelik vahşi faaliyetlerin adıdır. Aradan asırlar geçmesine rağmen bu büyük acı Müslümanların yüreğini halen kanatmaktadır. Hz. Muhammed (s.a.v.) 632 yılında vefat edince Müslümanların başına bir halife seçilmesi zaruret olmuştur.

Müslümanlar, ileri gelenlerin oluşturduğu şurada aldıkları kararla Ebubekir Sıddık’ın halifeliğine karar vermiştir. Hz. Muhammed, (s.a.v.) kayınpederi Hz. Ebubekir’e sadakatinden dolayı ‘Sıddık’ unvanını vermiştir. Ebubekir Sıddık; Resulullah’ı mağarada yalnız bırakmamış, Resulullah’ın olma-dığı günlerde Müslümanlara imamlık yapmış ve savaşlara katılmıştır.

Müslümanların çoğu bu özelliklerinden dolayı Hz. Ebubekir’i halife seçmiştir. Hz. Ebubekir, hastalığı sırasında bir rüya görmüş; rüyasında Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kayınpederi Ömer Bin Hattab’ı halife ilan etmesini istemiştir. Hz. Ebubekir’in gördüğü bu rüya ile Ömer Bin Hattab, Müslümanların ikinci halifesi seçilmiştir.

Cumhuriyet

CUMHURİYET, romantik insanların düşünebileceği ve hayata geçirebileceği bir projeydi, Osmanlı İmparatorluğunun varlık ve yokluk çizgisinden gidip gelirkenki sürecinde. Cumhuriyet, her türlü imkânsızlığa, muhalefete, içten içe zuhur etmiş umutsuzluğa, yılgınlığa, inançsızlığa başkaldırış ve onur duruşuydu. Cumhuriyet, olmazlıklardan olur yaratabilmekti. Emperyalist devletlerin, imparatorluk coğrafyasında paylaşım planları yaptığı süreçlerde, yeni bir ulusun inşasının hayaliydi.

***

Batı Avrupa ülkelerinin endüstri devrimiyle zenginleştikleri, gözlerinin açıldığı, refahlarının palazlandığı, birbirleriyle çekişme içinde oldukları, elde ettikleri zenginliğin ve refahın yetmediği, hammadde ve pazar arayışları içinde bir kaosa sürüklenme merhalelerinde, Avusturya-Macaristan İmparatorunun Sırp bir genç tarafından öldürülmesiyle baş gösterecek cihan harbinin kıvılcımlarından, onurlu ve mağrur bir parlayışın eseriydi, Türkiye Cumhuriyeti...

Çocukla Suç İlişkisi ve Rehabilitasyonu (Çocuk Destek Merkezleri)

Yazar: 
Sedat Ergenç
Yazının Yazıldığı Tarih: 
20.10.2014

1.       Çocuk ve Bütçe


Hiçbir sorun yoktur ki Devlet çözümünde harcama yapmasın. Bu bakımdan konuya bütçe ile başlayacağız.


Toplam nüfusumuz içindeki çocuk nüfusunun payı %31 dir. TC Bütçesi içinde suçlardan arındırma eğitim, iyileştirme yapılması için ayrılan bütçenin %31’in çok altında olduğu görülmektedir.


TC.Bütçesi içerisinde çocuk cezaevi harcamaları 31 Milyon Tl. iken, çocuk gözetim ve iyileştirme işlemleri için ayrılan pay 5 Milyon Tl.dir. Çocuk iyileştirme için ayrılan payın çocuk ceza sistemi için ayrılan paya oranla çok düşük olduğu görülmektedir.

Çalışma Hayatının Aileye Etkileri

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
30.10.2014

Çalışma Hayatı ve Aile Bütünlüğü Kişiler ailesine, çevresine, topluma ve kanunlara karşı sorumludur. Sorumluluk duygusuyla yaşayan kişiler, faydalı ve nitelikli bireyler olarak kabul edilirler. Kişiler, ailelerinin geçimini sağlamak için kazancının bir kısmını ihtiyaçları için harcarlar. Harcanan paraların bir kısmı vergilere, bir kısmı satıcılara ve bir kısmı da üreticilere gitmektedir. Böylece paralar, ekonomiye katılmış olur. Ekonomiye katılan paralar ne kadar çok olursa, ekonomik büyüme de o kadar büyük ve hızlı olur. Yeni istihdam alanları açılır ve işsiz sayısı azalır. Arz ve talep arasında kurulan dengeler, rekabeti artırdığı gibi üretime de olumlu yönde etki eder. Rekabet, kimi zaman merdiven altı üretimle, kimi zaman kaliteli üretimle kendini gösterir. Kuşkusuz kaliteli üretim, gelişmiş teknolojilerle ve üretim tecrübesiyle sağlanır. Vergi kaçırarak, sigortasız işçi çalıştırarak kalitesiz mal ve hizmet üretenler, para ve hapis cezasına çarptırmalı ve Türkiye’nin ‘yüzkarası işadamları’ olarak teşhir edilmelidir. Bu durumda; mal ve hizmet üretenler, kaçak işçi çalıştıramayacak, kalitesiz mal üreterek halkın sağlığı ile oynayamayacaktır.

Huzur Evi Yürekler Acısı

Bayramın üçüncü günü eşimle Lapta Huzur Evi'ni ziyaret ettik.

(Söylemek pek doğru değil ancak kurban eti götürme niyetiyle gittik huzurevine. Zira inanmak istemesek de devletin huzurevine ödenek ayırmadığı savunuluyor.  O yüzden de oraya yapılan bağışlar büyük önem taşıyor.)

Gitmişken orada kalan büyüklerimizle sohbet ettik, gönüllerini almaya, morallerini hoş tutmaya çalıştık.

Ne var ki Lapta Huzurevi’nde kalan yaşlılar pek mutlu değil.

Lapta Huzurevi, benim bildiğim ve yıllar içinde, özellikle de milletvekili olduğum dönemde fırsat buldukça gidip ziyaret ettiğim deniz kenarındaki yerinden, dağ başına taşınmış.

İslamofobi Yıkılıyor

Yazar: 
Halit Durucan

İslam Korkusu Yıkılacaktır! Mezhep sorunlarını Ortaçağ karanlığına gömen Vatikan, yüzyıllar boyu dünya insanlığını Hıristiyanlaştırıp, kiliselerde toplamak için Müslümanlar üzerinde çirkin entrikalar çevirmiş; ancak istediği sonucu alamamıştı. Bir başka din devleti olan İsrail ise, Vatikan’ın, ABD’nin ve Batı dünyasının projelerine maddi-manevi her türlü desteği vererek, Arz-ı Mevut düşüncesini fiilen hayata geçirmek amacındadır. Haçlı ittifakı, yaşadığımız şu günlerde Hıristiyanlığı dünya dini haline getirmek için sinema filmleri ve çocuklara yönelik çizgi filmler yapmakta, kitaplar yayınlamakta, makaleler yazmaktadır. İncil kitaplarını caddelerde, sokaklarda ve internet ortamında pazarlamaktadır. Ayrıca uluslararası konferanslar düzenleyerek Hıristiyanlığın bir nevi propagandasını yapmaktadır. Haçlı ittifakı; hedef tahtasına oturttuğu ülkelerde vakıf üniversiteleri, vakıf hastaneleri, sendikalar ve vakıf dernekleri gibi daha başka sivil örgütler kurarak amaçlarına sinsice ulaşmak amacındadır. 

Dokuz Yaşında Başörtüsü

Yazar: 
Gökhan Cebeci

Güzel bir deyiş vardır Türkçemizde: ‘Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.’ Aslında son yıllarda çok da hayatımıza yansımayan bu söz artık önemini tamamen yitirmiş durumda.

Neden böyle bir giriş yaptım, anlatayım.

Dört ay süre ile ve özel koşullarda geçirdiği hapis hayatını 12 yıl boyunca her fırsatta dile getiren bir Tayip Erdoğan izledik. Mağduriyetini, uğradığı haksızlığı onlarca kez anlattı, dinledik.

Ama başbakanlığının ikinci yarısında yaşanan hukuksuzluklar sonucu yıllarca özgürlüklerinden yoksun kalan insanlar için yapıcı tek kelime ettiğini duymadık. Yetmedi, bu davaların savcısı olduğunu öğrendik.

Lapta-Girne Minibüsleri

İngilizler 1878-1960 yılları arasında Kıbrıs adasında, portakal ihracatını dikkate alarak Güzelyurt-Mağusa limanı arasında tren sistemini kurdular ancak toplu taşımacılık sistemini tek yöntemli olarak başlatmış olmalarına rağmen, otobüs ile taşımacılık yapılmasını pek desteklemediler. Buna karşın o dönemde ada İngiliz toprağı olduğu için İngiltere'de üretilen taşıt araçları gümrük harcı ödenmeksizin ithal edilebilmekteydi.

 

İçeriği paylaş