Analiz

2013 Yılı AB Türkiye İlerleme Raporu Üstüne

Geçen hafta AB,2013 yılı Türkiye İlerleme Raporu'nu yayınladı. Hükümet raporun Kurban Bayramı’na rast gelmemesi için özel önem verdiği halde AB, Raporu’nun yayınlanmasını özellikle Kurban Bayramı’na rast getirdi.

Görünüşte AB’nin 2013 yılı Türkiye ile ilgili raporu, “Gezi Direnişi” eylemlerine geniş yer vermekte ve bu eylemleri Türkiye’de “sivil toplum ”un bir gelişimi olarak değerlendirilmektedir.

Gerçekte “Gezi Direnişi” üzerinden AKP hükümeti eleştiriliyor görüntüsü altında Avrupa Birliği, AKP hükümetinin emperyalistlerin planlarına denk düşen politikalarını el altından desteklemektedir. Çünkü Gezi parkı eylemleriyle ilgili olarak polisin çok sert tutumu nedeniyle ve de yargıyla ilgili olarak ta genel bağlamda “uzun tutukluluk”, “savunma hakkı” ve “adil yargılanma”  konuları hariç bütün diğer konularda yapılan değerlendirmeler, Türkiye'ye karşı hâlâ o bildik “çifte standardı” ve el altından AKP'ye verilen desteği gözler önüne sermektedir.

Türkiye’den Amerika ve Nato’ya İnce Ayar

Yazar: 
Koray KAMACI

Evet, sevgili dostlar birçok yazımda belirttiğim gibi; Devlet asla Uluslararası alanda hissi davranmamalı dedim. Birçok kez ısrarla belirttim. Hem Suriye olayında hem de Mısır olayında bu sözümü ısrarla yazılarımda kullandım. Netice itibari ile özellikle dış politikada yapılan hatalardan bir nebze olsun yavaş yavaş geri dönülmeye başlandı. Dış politika bir Ülkenin kaderini belirler. Uçuruma da sürükler, uçurumdan da alır. Türkiye ise özellikle Suriye olayında birçok kez dış politikası yüzünden uçurumun kenarına gelmiştir. Diplomaside ki acemice hatalardan dolayı birçok kez Devlet zor durumda kalmıştır. Neyse ki Türkiye özellikle Milli savunma alanında muazzam bir diplomasi atağına kalkmış ve Türkiye’nin, geçenlerde açtığı ''uzun menzilli füze savunma sistemi'' ihalesinde Çin ile anlaşması başta ABD olmak üzere, Nato üyesi ülkelerin tepkisini çekmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD tarafından yaptırım altında olan Çinli firma CPMIEC ile Türkiye’nin anlaşmasının tedirgin edici olduğunu belirtti.

Bir Mitolojik-Ezoterik Mefkurenin Aksiyon Yansımaları Olarak Gezi Kalkışması ve Toplumsal-Politik Mistifikasyon Süreci

Yazar: 
Giray ALP

Gezi olaylarının öncesi ve sonrasına dair üretilen komplo teorilerinin bir tezahürü olan ve şu günlerde; İslami eğilimli grup ve kişilerin mail trafiğinin en popüleri olan bu yazıyı, "haber değeri" taşıdığından kaynaklı buraya almak ve bir kritik sürecinin parçası olması temennisi ile paylaşmak istiyorum.

***

Ülkemiz, yakın tarihte büyük bir musibet, badireler silsilesi; siyasi terimle ve tam anlamı ile de darbe girişimi atlattı. Toplumsal muhalefet falan dedikleri, gerçekte ise çok partili dönem boyunca iktidar yüzü görememiş, zira halk kendilerine teveccüh etmemiş, niye ve nasıl etsin ki, parti ve grupların bir tezgâhından ibaret olaylar; Hükümet ve emniyet teşkilatının geri adım atmak bir yana, güçlü ve tavizsiz müdahalesi ile sona erdi. 31 Mayıs gecesi Taksim’de ve tüm Türkiye’de, sosyal medya denen baş belası yerden doğru, aynı anda mobilize edilen başıbozuk kalabalıklar, evvela ne istediklerini bile bilmiyordu. Büyük televizyon kanallarının akşam saatlerinden itibaren Gezi Parkı etrafında vuku bulan hadiseleri ekrana taşımaması, sonraki günlerde büyüyecek ateşi harlayanların işine geldi. Çünkü kendi kanal, radyolarından ve çok takipçili internet hesaplarından üretip yaydıkları yalanları deşifre edecek bir organ yoktu. 

Şahsiyet ve Cehalet

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
10.10.2013

Toplumları alt-üst eden, sürekli problem üreten bir takım sebepler vardır. Bunun adı yetmezlik; bu yetmezliği de cehalet üreten tarlalara benzetebiliriz. Kendimizi ve toplumumuzu tanımak istersek eğer; bu yetmezliklere  eğilmemiz icap eder.

İnsanlar, eksiksiz olarak yaratılmış iken; ana karnından dünyaya gelinceye kadar anasından birtakım özellikler alır. Doğduktan sonra da yetiştiği ortamdan, huy ve karakterine etki edecek bir takım katkılar alır. Reşit yaşa geldiğinde ulaşılacak bir hedef, kendini o hedefe götürecek düzgün bir çizgi bulması en ön yaşama şartı iken, pek çok kişi ya hedefsiz, ya da çizgisiz olarak yaşamaya başlar; sağlam hedef tutamadığı için hedef çizgisi de yok olur gider.

Ortadoğu’daki Su Sorunları ve İsrail

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
07.10.2013

Ortadoğu’da karışıklıklar tarihten beri sürekli devam etmektedir. Özellikle I.Dünya savaşından sonra Osmanlı Devleti’nin bu topraklarda parçalanması sonrasında oluşan Devletler sürekli Küresel güçler tarafından karışıklıklar çıkarmak suretiyle, üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Devletlerin birbirlerinden kopuk olması için her şey yapılmış hatta bakıldığı zaman açıkça görülmektedir ki sınırlar birçok yerde cetvelle çizilmiştir. Bununla da yetinmeyen Küresel güçler, kendi menfaatleri için bu Devletlerin aralarına binbir türlü nifak tohumları ekmiştir. (Terör, Mezhep, su sorunları vs.)

Hal böyleyken bu topraklarda ki enerji ve petrol’e sahip olmak için bu nifak tohumlarını her dönem ısıtıp sıcak tutmuşlardır.

İslamofobi...

Etrafımızda konuşlanmış olan İslam ülkelerinde alışık olduğumuz kanlı manzaralar devam etmekte.

Pakistan ve Kenya’da gerçekleştirilen kanlı eylemler, dünya nezdinde İslam dininin imajını yeniden gündeme getirdi.

Din adına gerçekleştirilen bu eylemler, esasında, İslam coğrafyalarından daha sert tepkilerle kınanmadığı müddetçe, İslam ve Müslümanlık olgusunun namusunu kurtarabilmemiz zor görünmekte.

İslamofobi olgusu, yıllarca Batı toplumları tarafından oldukça kullanılagelen bir kavram olmuştur.

Radikal ve marjinal terör örgütlerinin düzenledikleri eylemlerle masum insanları öldürmeleri, Batı cenahında İslamiyet’e yönelik olumsuz ve negatif algılamaları pekiştirmiş ve bununla beraber Müslüman kimliği Batılılar tarafından “Sakıncalı” olarak değerlendirilir olagelmiştir.

İsrail'in Kayıp Kavmi

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
01.10.2013

Evet, sevgili dostlar İsrail’in kayıp kavmi hakkında çok çeşitli iddialar vardır lakin bunların en kuvvetlisi Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerle ilgili olandır. Bugün baktığımızda İsrail’de iki yüz bin civarında Yahudi Kürt yaşamaktadır. Tarihsel olarak Kürt görünümlü dönme Yahudilerin geçmişi, İsrailoğulları’nın kayıp oniki kabilesi döneminden günümüze dayanmaktadır. Kürtler ile Yahudilerin tarihsel bağları Med İmparatorluğu ve M.S. 60 yıllarındaki Adiabene krallığı dönemine dayanmaktadır. Bugün Barzaniler tarafından kurulması beklenen Devlet, bundan 2000 yıl önce bu topraklarda kurulmuştu. Halkı Kürt, yöneticileri Yahudi olan Adiabene krallığının planları bugünde Barzaniler ile hayata geçirilmek istenmektedir.

İstanbul'da Zor Seçim

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
27.09.2013

Evet, sevgili dostlar seçimler malum git gide yaklaşıyor ve partilerin de adayları belli olmaya başladı. Şu bir gerçek ki bu seçimlerde kazananlar adını Türk siyasi literatürüne altın harflerle yazdıracaktır. Özellikle son 20 yılın en çetin seçimleri yaşanacak hiç şüphesiz… Özellikle başta İstanbul olmak üzere; İzmir, Ankara, Iğdır ve  Diyarbakır’da çok çetin bir seçim atmosferi mevcut. Diyarbakır’da Ak Parti için kulislerde Nihat Hatipoğlu’nun ismi çokça geçiyor, ancak henüz kesinleşmiş değil. Eğer sn. Hatipoğlu aday olursa işler çok ilginç bir hal alabilir. Malum kamuoyunda ve yöre halkının gözünde ayrı bir saygınlığı var. Tabii ki BDP’nin kalesi olarak bilinen Diyarbakır’ı almak hiçte kolay olmaz. Ama unutmamak lazım ki fethedilemeyen kale yoktur.

Siyasette Dönüşüm

Toplumda siyaset, politika, iktidar, rejim, değişim dönüşüm kavramları her kesime göre anlam kazanıyor.
 
İktidar veya muhalefet yanlılarının kavramlara yüklediği anlamlarda farklı.
 
Siyaset, Arapça bir kelime, esas anlamı at terbiyesi (seyis kelimesi de buradan geliyor), daha sonra ceza anlamında kullanılmıştır. Örneğin siyaset-i amme, kamusal güvenlik ve düzen için alınan cezai tedbirler veya siyaset-i hassa, suçlulara verilen cezalar anlamındadır. Bunlara ek olarak, Osmanlı’da bir de devlete mensup kişilere verilen idam cezasını ifade etmiştir.
 
Padişah, idam ettireceği kişi için siyaset oluna derdi. Yani siyaset, çok dar bir grup tarafından düzeni sağlamak için uygulanan cezalardan başka bir anlama gelmez. Siyasetin ibretlik olması da, halkın tamamen devredışı olduğunun göstergesidir.
 

İletişimden Etkileşime Politika

İletişim sanatı, mağaralardan bugüne insanlığın en eski davranışlarından birisi. Buna rağmen keşfedilmemiş hala çokça özelliği var. Bu keşfedilmemişliğin çok fazla olması, her insanın beyninin farklı özelliklerde olmasında cevap buluyor.

Bilindiği gibi beyin, elektrikle çalışan bir organ. Nörotransmitterler aracılığıyla verilen mesajlar beyine iletiliyor. Ve saniyenin milyonda birinde beyniniz; bir cisme dokunmaya onu algılamaya ve bellekteki karşılığıyla eşleştirmeye başlıyor. Bu beynin her mili saniyede yaptığı bir şey. Boş bir duvara uzun süre bakarsanız, duvarda hayali şekiller yaratmaya başlarsınız. Çünkü beyin gördüğünüz şeyi belleğiyle kıyaslamaya kalkmakta.

Gözünüzü kapattığınızda ise anlık son görüntü sabitlemesiyle karşılaşırız.

İçeriği paylaş