Şubat 2014

Türkiye’nin Taşeron Örgütlerle İmtihanı

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
06.02.2014

Son zamanlarda Ortadoğu’da taşeron örgütler çoğaldı. Özellikle baktığımız zaman sınırımızda meydana gelen birçok olayda bu örgütlerin parmağını görmek mümkündür. Peki, sınırımızda Suriye bu kadar yangın yeriyken üstüne benzin dökenlere karşı Türkiye nasıl bir önlem almaktadır işte orası meçhul. Irak’ta da olduğu gibi, Suriye’de de Türkmenler yaşamaktadır. Özellikle iki Devlet’inde kuzeyinde meydana getirilmeye çalışılan sözde Kürt Federe Devleti (Türkiye’nin G.Doğusu da dahil) birçok emperyalist güç tarafından kollanırken, biz daha oradaki Türkmenleri silahlandırıp teşkilatlandırmayı akıl edemiyoruz bile… Bu arada son zamanlarda ki Tır olaylarından yola çıkarak ‘’O Tırlarda Türkmenlere Silah gidiyordu’’ yalanına kimse beni inandıramaz.

Rum Siyasileri Tanımak (2/9)

Referans İçerik: 
Rum Siyasileri Tanımak (1/9)

Makarios’un talimatıyla, 1968 yılında Türklerle görüşmeler yapmak için Türk Yönetimi Cemaat Meclisi Başkanı Rauf. R. Denktaş ile Rum Cemaat meclisi Başkanı olarak masaya oturan Glafkos Klerides, darbeden hemen sonra Makarios adaya dönenen kadar “Vekil Cumhurbaşkanı” görevini yaptı. 

Klerides’e göre Enosis olasılığı 15 Kasım 1967 Geçitkale olaylarından sonra gittikçe zayıflamaya başlamış ve 20 Temmuz 1974 "Mutlu Barış Harekatı" ile de tarihe karışmıştı. Bu nedenle de Mutlu Barış Harekatı'ndan sonraki görüşü, adaya çözümün ancak “coğrafi bölünmeye dayalı federasyon” ile gelebileceği şeklinde değişti. 

Paralel Devletin Köstebekleri (1)

17 Aralık operasyonlarından sonra AKP’nin yolsuzlukların üstünü örtmek için sarıldığı kavram oldu ‘paralel devlet’..

Daha önce bu ve buna benzer iddiaları gündeme getirenlere ‘kargalar bile güler’ deyip cemaati yere göğe sığdıramıyorlardı bildiğiniz üzere.

Oysa ki bu iddiaları ilk gündeme getirenlerden bir aydınımız, vatanseverimiz bu uğurda canını vermişti "Ben Türküm ve başka Türkiye yok" diyerek…

Ve şimdi İsa’nın Yahudiler tarafından öldürülmesini iki bin yıl sonra duyan Müslüman tafrası gibi cemaatin devletin içine sızmasını dile getiren Başbakan, Necip Hablemitoğlu’nun söyledikleri, yazdıkları noktasına geldi!

Rum Siyasileri Tanımak (3/9)

Kıbrıs Rum siyasi partileri içinde şimdilik ikinci en büyük siyasi parti ve ana muhalefet partisi AKEL'dir. DISY ve AKEL'in taraftarları sayıca birbirlerine çok yakın olduğundan zaman zaman iktidar ve muhalefette yer değiştirirler ve bazen AKEL iktidarda, DISY muhalefette, bazen de DISY iktidarda, AKEL de muhalefette yer alır.

 

Çalışan Halkın İlerici Partisi (AKEL)

Siyasi Yelpazedeki yeri: Marksist- Leninist Komünist Parti

Dünya üzerinde komünizm doktrinlerine sıkı sıkı bağlı olan ve halâ daha komünizmden vazgeçmemiş ender siyasi partilerden bir tanesidir.

AKEL (Çalışan Halkın İlerici Partisi), 1926 yılında, Yunanistan ile Kıbrıs’ın birleşmesi ülküsü olan Enosis’i savunan Yunan (Helen) Milliyetçilerine ve bu düşüncedeki siyasetçilere karşı “Kıbrıs Komünist Partisi” adı altında kurulmuş olan partidir.

Türkiye'ye Tek TİB İnternet Geldi

Politeia'nın Toplumsal Sınıfları

"Ayrılma saati geldi, ve kendi yollarımıza gidiyoruz—ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca Tanrı bilir." Sokrates Bu sözler gençlerin ahlakını bozduğu, Atina ilahlarına inanmadığı gerekçesiyle hakkında ölüm cezası istenen Sokrates'in, felsefeyle ilgilenmeyen insanların bile gözünde devleşmiş olan savunmasının son cümleleri. Hocası Sokrates'in ölümünden sonra Platon "Sokratesleri öldürmeyecek bir devlet düzeni" arayışına girer ve bu arayış Devlet'i yazmasıyla sonuçlanır. Platon'un devleti, sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için olması gereken ideal devletin yanı sıra bu devletin, sağlıklı ve mutlu bir bireyin de tüm ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olması gerektiğinin altını çizerek, toplum ve birey arasında sağlam bir bağ kurar.

Panoptikon ve Türkiye

Jeremy Bentham’ın ortaya attığı Panoptikon teorisi; mahkumların davranışlarını incelemeyi amaçlar. Panoptikon “merkezi bir kontrol kulesi etrafında inşa edilmiş, hem kontrol memurunun hem de orada tutulan insanın sürekli gözetlendiği açık tek hücrelerden oluşan daire seklinde bir yapıdır. Bu kavramı siyasetle tanıştıransa Foucault olmuştur. Faucoult’da “Hapishanenin Doğuşu” adlı kitabında Panoptikon’u yalnızca bir hapishane olarak değil, iktidarın bir yansıması olarak değerlendirir. Sürekli gözlendiğini bilen bireyler, gittikçe iktidarın kurallarına ve toplumsal düzene uyumlu olmaya doğru adım atmaktadırlar.

Panoptikon olgusu Türkiye’de kredi kartlarıyla, güvenlik kamerasıyla sirayet etmişken; panoptik boşluk olarak internet her daim gücü tehdit etmiştir. Bunun en somut hali, Gezi Parkı olaylarıdır. Bu toplum matbaaya 200 yıl direnmişken, interneti eş zamanlı almış, twitterda ise dünyanın da önüne geçecek güce gelmiştir.

Kar Değil Kan Üzerinde Yapılan Bir Olimpiyat: Soçi

Olimpiyatlar kardeşlik, barış, saygı, dostluk oyunları olarak sunulur, sporcular arasındaki yarışmalarda ırk, din ayrımı ve siyasi ayrımcılık yapılamayacağı ve sporun siyaset dışı olduğu belirtilir. Ancak 2014 Kış Olimpiyatları, dostluk ve barıştan çok, büyük bir acıyı ve ayrımcılığı anımsatıyor. 7-23 Şubat 2014 tarihleri arasında Soçi şehrinde düzenlenen 22. Kış Olimpiyatları'na Rusya ev sahipliği yapıyor. Renkli ve görkemli törenlerle başlatılıp devam ettirilen Kış Olimpiyatları kar üzerinde değil, kan üzerinde yapılıyor.

 

Kimi halklar tarihin ağır yüküyle yaşarlar, 150 yıl önce yaşadıkları sürgün ve çektikleri sıla hasreti de Çerkeslerin kültürleri ve gelenekleri için ödedikleri en ağır bedel.

Kumpas Kurbanı Tutsak Yurtseverlere Özgürlük!

Şu son dönemde Türkiye’deki siyasi durumu en iyi anlatan kavram, “kaos” tur. AKP İktidarı; kendi aleyhine ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet olaylarını bastırmak için hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini büsbütün ortadan kaldıran uygulamalara girerken, muhalefet ise iktidarı en iyi biçimde yıpratacağına inandığı sevgili konusu “yolsuzluk ve rüşvet” olaylarına yoğunlaşmaktadır. Oysaki artık ülkemizin ve ulusumuzun en önemli temel değerleri ayaklar altına alınmakta; Türkiye adım adım ileride içinden çıkmakta çok zorlanacağı derin bir kaosa ve bunalıma itilmektedir.

Bir zamanlar yapılan yorumlarda, ülkemizdeki olumsuz gelişmelerin ana sorumlusu olan aktörler olarak emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine işaret etmek; “komplo teorisi” olarak küçümsenir, önemsenmezdi. Ama zamanla artık ülkemizdeki çoğunluk; ülkemizde yaşanan önemli ve olumsuz siyasi, hukuki ve ekonomik olayların arkasında bu güçlerin yattığı konusundaki kanısını giderek güçlendirmektedir.

Paralel Devletin Köstebekleri-2

Referans İçerik: 
Paralel Devletin Köstebekleri (1)

Önceki yazımızda Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Gülen cemaati ile ilgili Necip Hablemitoğlu’nun 10 yıldan fazla bir süre önce kitabında yazdıkları noktasına geldiğine dair örnekler vermiştik. Başbakan son grup toplantısında da adeta bu kitaptan kopya çekmişcesine açıklamalar yapmayı sürdürdü.

Başbakan MHP ve CHP’li isimlere karşı seçim öncesinde çıkartılan kasetlerin paralel yapının yani cemaatin işi olduğunu söyledi.

Necip Hablemitoğlu ‘Köstebek adlı kitabında Fethullahçı istihbaratçıların kullandıkları yöntemleri şöyle sıralamıştı:

‘Telefon dinleme, tehdit, sahte belge üretimi ve montaj, çarpıtılmış bilgiye yönelik kampanyalar, hırsızlık, kundakçılık, şantaj amaçlı kadın pazarlama ve görüntü kaydı, her türlü illegal kayıt kullanımı (böcek, gizli kamera vb) rüşvet, gasp, darp, bilgisayar sahtekarlıkları, ev ve işyeri kurşunlama, emniyeti suiistimal, "hakim kiralama" ve diğerleri...’