Ağustos 2013

“Sosyalist” Solun, Demokrasi Anlayışı ve Stratejik Sorunları Üzerine..

Geçen hafta “Sol” portalda eski TİP üyesi, şimdi TKP’de üye olduğunu sandığım Mesut Odman ile bir söyleşiyi okudum. Söyleşide Odman, Türkiye’deki son siyasi durumu ve solun gelişimini değerlendiriyor.

Odman, Türkiye’de “Haziran kalkışması” na rağmen bir devrimci durumun henüz olmadığından bahsediyor. Odman, bir ülkedeki devrimci durumun teorik öğretisinin nesnel ve öznel koşullarını sayarak, Türkiye’de bu koşulların henüz tam olgunlaşmadığını savunurken, tahmin ve tespitinde de yanılmamak için beklenmedik gelişmelere ufak bir kapı aralığı bırakmayı da ihmal etmiyor. Odman, “Ama devrimci durumların öngörülmesi imkânsıza yakın sıklık ve hızda ortaya çıkabildiği de yine bu öğretinin iddiaları arasındadır” görüşünde!

İstanbul'un Trafik Sorununa İlişkin Tespit ve Öneriler

İstanbul’da yaşayanlar bilirler. Eğer işiniz evinize yürüme mesafesinde olacak kadar şanslı değil iseniz, Her gün işinize gitmek için saatlerinizi yollarda geçirirsiniz. Araba sürüyorsanız, tıkanıklıktan dolayı sürekli dur-kalklar psikolojinizi zorlar. Eğer toplu taşıma ile gidiyorsanız, bilhassa mesai saatlerinin başlangıcı ve bitişi sularında birinci, ikinci hatta üçüncü vasıtayı kalabalık yüzünden kaçırmanız mümkün.

Eğer vasıtaya binmiş iseniz, içeride kolunuzu kımıldatacak kadar bile boşluk bulamayacağınız malum. Peki İstanbul’un trafik sorununun sebebi nedir? Bu sorun Yolların yetersizliğinden mi? Raylı taşıma sisteminin güdük kalmasından mı? Fazla otomobil sayısından mı? Esasına baktığınızda bunların hepsini içeren genel bir yetersizlik sorunu var.

Dışta Sıcak Gelişmeler

Enerjimizin, üretkenliğimizin büyük bir kısmını sömüren ve dünyadaki gelişmelerden alıkoyan

uzun, sıkıntılı politik süreç nihayet bitti. 

Artık KKTC Meclisinde, Kıbrıs Türk Federe Devleti'ni ilan eden ve Anayasa ile temel yasaları yapan ilk Meclisten kalan herhangi bir milletvekili yok. Bu kuşağın 2009 yılında yapılan seçimle Meclise girmeyi başaran son temsilcileri, dönemin UBP Genel Başkanı ve Gazimağusa Milletvekili Sn. Dr. Derviş Eroğlu ile Lefkoşa Milletvekili Sn. İrsen Küçük idi.

UBP Genel Başkanı ve Gazimağusa Milletvekili Sn. Dr. Derviş Eroğlu, 2010 yılının Nisan ayında Cumhurbaşkanı seçilince, anayasamıza göre milletvekilliğinden istifa etmiş ve UBP Genel Başkanlığını da Lefkoşa Milletvekili Sn. İrsen Küçük'e devretmişti.

Şimdi her ikisi de Mecliste yok. 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekatından sonra Kıbrıslı Türklerin devlet kurma yolunda attıkları adımda temeli oluşturan Kurucu Meclis ve 20 Haziran 1976 tarihinde yapılan seçimle Parlamenter sistemin kapılarını açarak, Meclisimizin 1. Yasama Dönemini başlatan kuşaktan hiç kimse Mecliste kalmadı.

Değişim Artık Şart Oldu

Seçimler bitti, KKTC'de son 9 aydır süren siyasi çalkantı da beraberinde son buldu.

Halkın iradesi bir partiye kaybettirdi, diğer partiye üstünlük verdi.

Önemli olan bundan sonra ne yapılacağı ve ne yapılması gerektiğidir.

 

Meclise giren siyasi partiler koalisyona girip girmemeyi, hükümette yer alıp almamayı elbette kendi ilgili kurullarınca kararlaştıracaklardır. Buna hiç kimse karışamaz, müdahale de edemez.

 

Ama koalisyon hükümetini sandalyeye oturduğu vakit, hem içte, hem de dışta artık boyu dizi bile geçmiş, yılların verdiği ihmallerle kemikleşmiş ve kangren olmuş anayasa kökenli sorunların kendilerini beklediği de bir başka gerçek.

Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı (3)

İlk bölümünde Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı’na  neden ihtiyaç duyulduğuna ve Türkiye’nin şart ile olan kısa geçmişine, 2. bölümde Türkiye tarafından çekince konulan maddelerin bir kısmına ve şartın özerklik kavramıyla ne anlatmak istediğine değinmiştik. Bu bölümde çekince konulan maddelerin değerlendirmesine devam edecek, şartın neden gerekli olduğunu anlatarak yazı dizimizi tamamlayacağız.

İşte çekince konulan diğer maddeler;

9. maddenin 4. Paragrafı: Yerel makamlara sağlanan kaynakların dayandığı mali sistemler, görevin yürütülmesi için gereken harcamalardaki gerçek artışların mümkün olduğunca izlenebilmesine olanak tanımaya yetecek ölçüde çeşitlilik arz etmeli ve esneklik taşımalıdır.

Demokrasi mi? O, Oyun Dışı!

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
31-7-2013

Siyaset Bilimci Prof. Emre Bağce’ye katılmamak mümkün mü?

Hele ki Gezi Direnişi ile gündeme gelen “Demokrasi sandıktan mı ibarettir?” tartışmalarını yorumlarken…

Ve bu soruya “hayır, değil” derken...

Çünkü aynen Bağce’nin de dediği gibi aslında, “Temsil sistemi mevcut haliyle toplumu temsil edemiyor. Yönetimi de toplumsal talepler konusunda sertleşmeye itiyor. Gezi, temsil krizi yaşadığımızı bütün çıplaklığıyla gösterdi. Sağlıklı bir demokraside yönetimin halkı ikna etme diye bir sorunu olamaz; yönetimin halkın taleplerine göre kendisini değiştirmesi gerekir.”

Peki, bizde böyle mi oldu?

Talepler Ankara’dan karşılık mı buldu?

Silivri Fiyaskosundan Çıkarmamız Gereken Dersler

Yazar: 
İrfan DEĞİRMENCİ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
05/08/2013

Neredeyse çoğunluğumuz, Nutuk'u okumuş ve Kurtuluş Savaşımızın nasıl başladığını ve binbir güçlükle zaferle sonuçlandığını öğrenmiştir.
Açıkça ilan edilene kadar,büyük bir gizlilik içinde haberleşmeler,örgütlenmeler yapılmış; gizli toplantılarla önemli kararlar alınmıştı.

Gerekli gücü,inancı, imkanlar elverdiği kadar donamını ve halkın gücünü kazandıktan sonra, bütün düşman kuvvetlerini, sefil halde mağlubiyete uğratmıştık.

Bu destanın üzerine, şimdiki durumumuza bakalım.
Her türlü iletişim ve teknik donanımı sağlayabiliyoruz.
Güncel bilgiler, duyurular paylaşabiliyoruz.
Her yere ulaşabiliyoruz.

Taraftarlar Siyaset Yapamaz!

İç işleri bakanımız böyle buyurmuşlar. Hatta demeçlerinin devamında, futbol sahalarında siyasi içerikli pankart ve sloganlara izin vermeyeceklerini söylemişler. Yaparlar, inanırız. Tomaları, Akrepleri, binlerce özel polislerini sahaya sokar o halkı perişan edebilirler. Kaçacak ara sokak da olmayınca evvel Allah hepsinin işlerini bitiriverirler. Bu sefer bazı memurların gaz kapsüllerini gönderirken ille de iyi nişan almalarına da gerek olmaz. Muhakkak bir göz, bir beyin bulunur.

Siyaset veya poitika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayıştır. Siyaset kelimesi Arapça Seyis (At Bakıcısı) kelimesinden türemiştirsiyaset

Yunan siyasal yaşamında ise siyaset, "toplum”a veya devlete ait etkinlikler biçiminde tanımlanmıştır. Politika bilimi (politoloji) politik hareketler ve güç edinilmesi ve kullanımı konusunu inceler. Poli yunanca çoğul kelimesini ifade eder.

Politika, toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir. (Aristoteles)

Kaynak: http://siyaset.nedir.com/#ixzz2amuqA52g

Milletvekili Yemini Şart mı?

28 Temmuz pazar günü yapılan seçimlerde milletvekili seçilen adaylar mazbatalarını, yani milletvekili seçildiklerini teyit eden ve yasallaştıran belgeyi bugün kendi seçim bölgelerindeki İlçe Seçim Kurullarında yapılacak törenle alacaklar.

 

Anayasamız uyarınca sürecin bundan sonraki aşamasında KKTC Meclisi, mazbataların verilmesinden yedi takvim günü sonrasında çağrısız olarak toplanacak. Meclis Başkanı resmen seçilmediği için, seçimi kazanan en yaşlı üye Meclis Başkanlığı görevini, en genç iki üye de Başkanlık Katipliği görevlerini sembolik olarak yerine getirecek ve KKTC Meclisi 8. Dönem çalışmalarına başlayacak.

 

KKTC Meclisinin 1. dönem açılışında ben, seçim kazanmış en genç iki üyeden birisi olduğum için rahmetli Raif R. Denktaş ile birlikte Başkanlık Katipliği görevini yerine getirmiştik.

Notlar...

Cumhuriyet Halk Partisi Yalova milletvekili Sayın Muharrem İnce, “eğer bir darbe olursa ilk önce o tankların önüne ben çıkarım” minvalinde bir değerlendirme yapmış…

Gerçekten de ülkemizde “Darbe Tehlikesi” var mı?

Acaba, yine bir “darbe teşebbüsü” ile karşı karşıya kalabilir miyiz?

Ülkemiz, darbeler hususunda epeyce “deneyimli”(!)

Bu saatten sonra, ülkemizde darbe teşebbüsünde bulunmak, pek öyle kolay gözükmüyor(?)

Tabii bir de AK Parti’nin bu “Korkuyu” toplumumuzun önüne ikide bir getirmesi veya bu gündemi sıcak tutması, bence siyasal iktidarın bir taktiği de olabilir…

Zaten, ülkemiz senelerce suni korkular ile yönetilmiş, yine aynı taktikle siyaset yapmanın ne anlamı var? “Darbe Riskinin” sürekli canlı tutularak, toplumumuzda bir bilicin taze tutulması, iç konjonktürümüz açısından mânâsız…