Haziran 2009

Politika Dergisi - Öner Tanık Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
Yardımcı Ekip: 
Atilla DEMİR

  

Demokrasi, Darbe, Türkan Saylan, Mustafa Yurtkuran ve Diğerleri

   Demokrasi, bugün itibariyle halkın kendi kendisini yönetmesi diye bize yutturulan bir rejim ise, “demokrasi halkın kendi kendisini yönetebilmesi demek değildir” anlamı dimdik karşımızda durur.. Bu haliyle bizim demokrasi sandığımız şey, günün koşullarında demokrasicik olarak adlandırılabilir ki bu adlandırma tam anlamıyla yanlış değildir. Yani biraz doğrudur.

Gerçeğin Hâkim Güç Tarafından Yeniden Tanımlanması

Yazar: 
Miraç ÇEVEN

   Bugün propaganda adına bildiğimiz şeylerin temelini atam adam hakkında birkaç kelime etmenin iyi olacağı kanaatindeyim. Joseph Goebbels; 3. Reich hükümetinin “Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı” idi. Berlin’in Bebel Meydanında kitapları yaktıran ve Hitler’in coşkulu konuşmalarının çoğunluğunu yazan bizzat kendisidir. Kendi günlüklerinden alıntı yaparak bugünün politikasını ne kadar etkilediğini açık ve net görebiliriz. <?xml:namespace prefix = o />

Gaflet, Dalalet ve Hatta Yeni Osmanlı

   “Eğer bir işin sonucu için birden fazla olasılık varsa ve bu olasılıklardan biri istenmeyen sonuçlar veya felaket doğuracaksa; kesinlikle bu kötü olasılık gerçekleşecektir.” (Murphy’nin Olasılık Yasası)

Planlı Ekonomiler, Ticaret ve Türkiye

Yazar: 
Timur Veysel Doğruok

   Ticaretin geniş

Renkli Rüyalar Kerhanesi

Yazar: 
Mert Atalay

    Mert ATALAY

 

   Sabah günaydınlarının bayatlığına el değen yok... Öyle sessizce canlanıyor işte harfler. İş uğultusunda beyin spazmı geçirildiğinden düşünülmüyor gökyüzü, akla tıklamıyor başka düşünceler. Tekdüzelikte eriyen yağın kavrulmuş olması sorun değil; yeniyor yemekler afiyetle, hızlı, yürüyerek. Adını da alıyoruz kültürsüzlükten (!) fast food. Komiklik için can atıyoruz sohbetlerde komik olamayan da karamsar adamı üstleniyor masalarda. Zamanı bulduktan bu yana unuttuk elde tutmayı yaşadığımızı; çünkü biliniyor ki dakikalara bağlıyoruz her şeyimizi, sonra özgürlük sloganlarıyla devrim, sonra duygu kırbacında özgürlük “hura”larıyla milli seferberlik, ulusal benlik, özgür vatan... Yalnız Anadolu'da değil, her yerde. İnanmıyorsanız çevirin merak ettiğiniz ülkelere sorun. Vaktin ayağımıza bağlı ilmikleriyle düşüyoruz çukurlara bilerek, görerek biraz da isteyerek üşeniklikten.

Maxim Gorki: Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi

Yazar: 
Politika Dergisi

   Küçük burjuva, uzun yıllar sürecinde oluşmuş düşünce ve alışkanlıkların dar çemberi içinde sıkışıp kalmış, bu çemberlerin dışına çıkamayıp, kurulu makine gibi düşünen bir varlıktır. Ailenin, okulun, kilisenin, "hümanist" edebiyatın etkisi, "yasaların ruhu", burjuva "gelenekleri" denilen bütün şeylerin etkisi küçük burjuvaların kafalarında bir saatin çarklarına benzer. Küçük burjuva düşüncelerinin küçük çarklarını, küçük burjuvanın rahatına düşkünlüğünü harekete getiren bir zemberek, pek karmaşık olmayan bir cihaz yaratır. Küçük burjuvaların bütün duaları belagat niteliklerini hiç kaybetmeyen şu kelimelerden ibarettir: "Tanrım, bize acı!"