Nisan 2008

Diyanet İşleri Başkanlığı'na Farklı Bir Bakış

 

   Geçen günlerde elime oldukça ilginç bir yayın geçti. Yayını siz değerli okuyuculara tanıtacak olursam kısaca şu bilgileri verebilirim.

   Yayının adı: Sivil, Şeffaf ve Demokratik Bir Diyanet İşleri Başkanlığı Mümkün mü?

   Yayını Hazırlayanlar: Ruşen Çakır ve İrfan Bozan

   Yayını Yayınlayan: TESEV

Politika Dergisi - Abdullah Özer Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ
Yardımcı Ekip: 
Deniz BİLEN

     Politika Dergisi ilk sayısı için, kamuoyuna bürokratik-kapalı bir parti izlenimi veren Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bursa İl Başkanlığı’na gittik.  Birçoklarına göre ulaşılması güç bir parti olan CHP’nin o kadar da halka kapalı olmadığını gördük. Rahatlıkla yetkililerle görüştük ve kısa bir sürede Bursa Milletvekili Abdullah Özer’le mülakat yapma fırsatı bulduk. İsterseniz öncelikle Milletvekilimiz Sayın Abdullah ÖZER’i tanıyalım.

Abdullah ÖZER kimdir?

   Abdullah ÖZER, 1950 Balıkesir doğumlu Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili’dir. Kendisi Kıbrıs Gazisi ve bir ekonomist’tir. Ayrıca milletvekilliğinden önce CHP’nin Bursa İl Başkanlığı görevini de yapmıştır.

   Abdullah ÖZER’le uzmanlık alanı olan ekonomi üzerinden konuştuğumuz gibi Türkiye’deki gündem yoğunluğundan dolayı birçok konu üzerine de konuşma şansımız oldu. Bu gündem yoğunluğu, mülakatımızın planladığımızdan daha uzun sürmesine neden oldu.

   Sayın Özer, söyleşimizde klasik açıklamalar dışında gündem yaratacak birçok konuya değindi ve dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

İşte ilk sayımız için yaptığımız Abdullah ÖZER mülakatı:

Kıyameti Çağırmak

Yazar: 
Özgür Pınar IŞIK

 

   14 Ocak'ta Madrid'de Başbakan, Velev ki... diye kıyameti çağırmaya başladı. Herkes şaşkındı. İspanya'da türbanla ilgili böyle bir açıklama takdire!

ABD, Kürt Devletini Kabul Ettiriyor

Yazar: 
Burak İNAN

 

   ABD, Irak’a işgal harekâtını başlatalı 5 yıl oluyor. Bu 5 yılı değerlendirdiğimizde, Saddam’ın devrilmesinden sonra, önümüzde duran tablo, maalesef ki pek iç açıcı değil.

Gündeme Diğer Bir Bakış

Yazar: 
Miraç ÇEVEN

 

   Cumhuriyet tarihinin en karışık zamanlarından birisini yaşayamaya başladık. Bu karışıklığın temelini anlayabilmek için aslında anlamamız ve düşünmemiz gereken ülkemiz değil, batıdır. Atatürk Modern Cumhuriyet’i inşa ederken, “onların teknolojilerini ve tekniklerini alalım” derken, bir yandan onların yanlı tarih anlayışından kurtulabilmek için Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur.

Ergenekon'da; Fehmi Koru'dan mı İnciler Ahmet Taşgetiren'den mi?

Yazar: 
Bilgin Türk

 

   Fehmi Koru 24 Mart 2008 tarihli köşe yazısın da yine bazı isimler verdi;

Politika Dergisi - Onur Öymen Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ
Yardımcı Ekip: 
Deniz BİLEN

 

   KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Onur Öymen geçtiğimiz günlerde Uludağ Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Topluluğu’nun tertip ettiği Hariciye Günleri için Uludağ Üniversitesi’ne geldiler.

Yeni Hedef Sosyal Devlet

 

Türban, AKP’nin kapatılma davası gibi konular arasında kaynayan çok önemli bir konu var: “Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı”

   Kısaca bu tasarıya göz atalım.

   Ne diyor bu tasarı?

   Emekli olabilmek için gereken prim ödeme zorunluluğu 7000 günden 9000 güne çıkarılacak diyor.

   Emekli maaşları %25-30 düşecek diyor.

Demokrasi mi, Fetokrasi mi?

 

   Hasan Cemaller, New York’tan Pazar yazısı yazmakla olmuyor bu iş! Timsahın gözyaşlarına benzer ağıtlarınızla bu lekeyi temizleyemezsiniz.

   İtiraf edin!

   İlhan Selçuk’u gecenin en kör vaktinde, karga tulumba, faşistçe karakola aldıranlara o cesareti biz verdik deyin.

   Selçuk’a faşist dedik, darbeci dedik ve kamuoyu oluşturduk deyin.

Putlaştırılan İslam

Batı kültürüne ve demokrasisine hayranca bakıp, öykünüyorlar biliyorum. Ah çekiyorlar, hep kendinden olanlara batırıyorlar iğneyi. Bunu da biliyorum. Narsis duruşlarıyla hiç kendilerine sormuyorlar: “Neden bu durumdayız?”

 

Hani, rahmetli Erdal İnönü’nün fıkra gibi bir anısında sarf ettiği bir söz vardır: “Meselenin köküne inelim.” Ülkemizde eksik olan da budur. İşin köküne, sorunların güç aldığı kaynaklara inmek yerine gündelik çözümler getirilmesidir. Gündelik çözüm olsa iyi, düpedüz her gün geriye doğru gidilmektedir.