Politika Dergisi - Selim Şeker Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Nuran TALAY

   Prof. Dr. Selim Şeker Kimdir?

   Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiştir. Master ve doktorasını George Washington Üniversitesi’nde, 1978 ve 1982 yıllarında tamamlamıştır.
   1982’den beri Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesidir. Çalışma konuları, uzaktan algılama, elektromanyetik uyumluluk, elektromanyetik dalgaların propagasyonu, insanlar üzerindeki biyolojik etkileri ve benzeri konulardır. CyberCom ABD, BBC İsviçre şirketlerinde, George Washington Üniversitesi’nde, NASA’da konusunda ileri düzeyde özgün bilimsel çalışmalar yapmıştır.
   Araştırma yaptığı konularda yayınlanmış 8 kitap, 12 rapor, 100 konferans bildirisi ve 36 özgün makalesi, evrensel bilime katkılarının nicel bir ölçüsüdür. Selim Şeker, insanların elektromanyetik alanlara maruz kalması konusunda TSE için iki standart hazırlamış ve bu konuda pek çok ulusal ve uluslar arası toplantıya katılmıştır. TUBİTAK-MAM ve Telekomünikasyon Kurumu’na konusunda danışmanlık yapmıştır.
   Cep Telefonu, 3G, Baz ve Elektrikli Cihazların İnsana ve Çevreye Verdiği Zararlar!
 
   Nuran TALAY: Cep telefonu neden tehlikeli?                                   
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Her anımızda yanımızdan ayırmadığımız, onsuz hareket edemez hale geldiğimiz için cep telefonu çok daha tehlikeli durumda. Cep telefonları müzik dinlemek, televizyon seyretmek, mesaj çekmek, oyun oynamak için fazlası ile kullanıyor.  Öyle ki, uyku öncesi başuçlarına ya da yastıkların altına konan cep telefonlarından ayrılamayanlar gece boyunca da zararlı etkilere de maruz kalıyor.
 
   Nuran TALAY: 3G’nin 2G’den daha çok zararlı olmasının nedeni nedir?
Prof. Dr. Selim ŞEKER 1G veya 2G olarak adlandırılan teknolojilerde kullanılan elektromanyetik etki alanlarından daha yoğun kullanılan üçüncü nesil teknolojisi olan 3G teknolojisinin kullanım alanlarının, bir öncekilere göre daha çok kapsamlı olması. Görüntülü konuşma, televizyon izleme ve veri alışverişinin etkin kullanılmasını sağlıyor. Cep telefonu ile eskiye oranla daha çok vakit geçirildiğinden zararlı etkilerine daha çok maruz kalınıyor.
 
   Nuran TALAY: Baz istasyonlarının çevreye ve doğal yaşama etkileri nelerdir?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Baz istasyonlarının insana olduğu kadar çevreye, doğal yaşama etkisi oldukça fazla. İnsan sağlığını ciddi tehdit eden baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik alana maruz kalan birçok bitki, bu tehlikeliye karşı savunmasız kalıyor. Örneğin, buğday yetişmiyor.  Elektromanyetik alanlardan etkilen birçok kuş türü ve arılar baz istasyonları çevresinde yaşayamıyor. Yaşam alanlarına kurulan baz istasyonları doğadaki canlılara aralıksız radyasyon veriyor. Bu da doğal bağışıklık sistemlerinin zayıflamasına, sağlıklarının bozulmasına, üreme problemlerine sebep olmaktadır. Baz istasyonlarının çevresinde yaşayan hayvan popülasyonun azalmasının ve bitkilerin sağlığının bozulmasının olası bir sebebi, mikrodalga ve radyo frekanslı radyasyon kirliliğidir. Baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik alanlar doğadaki doğal elektromanyetik alanlara da etki ediyor. Bunun neticesinde doğal manyetik alanları yön bulmak, göç etmek gibi çeşitli şekillerde kullanan hayvanların dengesi bozuluyor.  Radyasyon nedeniyle yok olan arı kolonileri, yolunu şaşıran kuşlar birçok kez haber olmuştu.  Arılar, yerin manyetik alanını ve günlük değişimlerini kullanarak, bulundukları konumu tespit eder ve birbirileriyle haberleşirler.  Cep telefonu vericileri gibi haberleşme frekansları, yüksek gerilim hatları, radar vericileri, cep telefonu dalgaları, radyo ve televizyon dalgaları yaydıkları “yapay” elektromanyetik dalgalarla bu hassas dengeyi bozuyor. Mobil telefon antenlerinin ana huzmesi ağaçların ve çalıların üzerine geldiğinde yüzeylerin kuruduğu, soluk ve sağlıksız göründükleri, büyümelerinin azaldığı ve hastalıklara yakalandığı bilimsel bir gerçek.
 
   Nuran TALAY:  Baz istasyonlarının yaşam alanlarına yakınlığı ve zararları hakkında yeterince bilgi neden verilmiyor?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Toplumun her alanında karşımıza çıkan sorun bu. Ürünün iyi yönü veya faydaları anlatılırken zararlı etkilerinden bahsedilmiyor.  Baz istasyonları okul, hastane gibi çocukların, yaşlıların ve hastaların çok bulunduğu alanlarda kurulmaması gerekir. Yerleşim bölgelerinden uzakta kurulması gereken baz istasyonları artık çok yakınımızda.  3G teknolojisi ile veri alışverişinin daha hızlı olması gerektiğinden daha çok baz istasyonu kurulması ile radyasyonun zararlı etkilerine daha çok maruz kalacağız. GSM operatörleri ticari kaygıları nedeni ile sağlığa zararlı olan yönlerini görmezden gelip inkâr ediyor.
 
   Nuran TALAY: Baz istasyonlarının evlerimizin çatılarına veya başka yapıların üzerine kurulmasına engel olabilir miyiz, yasal yolları nelerdir?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Yargı yolları açıktır. Yargıtay’ın verdiği “baz istasyonu kaldırılsın” ya da “şehir dışına taşınsın” kararları emsal gösterilerek yakınımızda bulunan baz istasyonları için dava açılabilir. T.C. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas: 2003/16434 Karar: 2004/971 karara göre, insana ve çevreye zarar veren baz istasyonlarının sökülmelerine karar vermiştir. Ayrıca sadece çatılara kurulmakla kalmıyor, çatılara kurulamayan baz istasyonları, kurulacak semtte daire kiralamak suretiyle istasyon kurulabiliyor.
 
   Nuran TALAY:  Cep telefonun verdiği en belirgin zararlar nelerdir?
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Stres, görüş alanında daralma, kulak bölgesinde ısınma, kalp pilinin bozulma riski, kulak çınlaması, yorgunluk hissi, yoğunlaşma bozulması, baş ağrıları, işitmede geçici aksaklıklar, sersemleme, uyku bozuklukları 24 saatlik bir zamanda görülen etkileridir. Cep telefonunu uzun yıllar kullanımda (on yıl ve üzeri) olası bozulmalar: Genetik yapının bozulması, kalp rahatsızlıkları, hafıza zayıflaması, kalıcı işitme bozuklukları, kan hücrelerinin bozulması, el ve bilekte sinir sıkışması, alerji, üreme bozuklukları, hiperaktivite, beyin hücrelerinde ölüm ve beyin tümörleri, beyaz kan hücresi kanseri, embriyo gelişiminin zarar görmesi. Elbette zararlı etkilerini görmek için 10 yıl geçmesini beklemek gerekmiyor. Çevremizde kısa zamanda da bu olumsuz etkilere maruz kalan kişiler var. Önlemler alınmadığı sürece de radyasyonun zararlı etkililerine maruz kalacağız.
 
   Nuran TALAY: Elektromanyetik alanların verdiği zararlı etkileri gözle görebilseydik, her gün her saniye hücrelerimizde bozulmalara neden olduğunu bile bile yine de kullanır mıydık?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Uzun yıllardır zararlı etkilerinden bahsediliyor. Bilimsel deney ve araştırmalar yapılıyor. Ancak kamuoyunda etkili yer alamıyor. Günümüzde bütün gezegen açık bir mikrodalga fırına dönmüş durumda. Cep telefonları, baz istasyonları, radyo televizyon vericileri her yanımızı göremediğimiz dalgalarla kuşatıyor. Zararlı etkilerini bile bile kullanılacağını düşünmüyorum. Toplum bu tehlikeden yeterince haberdar değil.
 
   Nuran TALAY: Cep telefonlarında en az zararlı olanı var mı? Malum iletişim teknolojisi çağındayız, nasıl sigaranın zararlı olduğunu bile bile kullanan birçok insan varsa cep telefonu kullanımı da ne yazık ki devam edecektir.
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Cep telefonlarında veya diğer elektromanyetik dalgalar yayan cihazların “CE” işaretini taşıyıp taşımadığının kontrol edilmesi gerekir. Uluslararası güvenlik standartlarına uygun üretilmiş cihazlar tercih edilmelidir. Cep telefonunu yoğun kullanmaktan kaçınmak gerekir. 
 
   Nuran TALAY:  Çocukların ceple konuşması neden çok daha riskli?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Cep telefonları, daha savunmasız, bilinçsiz çocuklara zarar veriyor.  Çocukların kafataslarının yetişkinlere nazaran daha ince olması, radyasyonun çocuklarımızın beynine daha kolay yayılmasına neden oluyor. 
 
   Nuran TALAY: Evimizde, işyerimizde; kısaca çevremizde kullandığımız birçok alet var. Bunların yarattığı zararlı etkiler nelerdir?
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Bilgisayar, televizyon, ısıtıcılar, mikrodalga fırınlar, elektrikli aletler her yanımızda. Hepsinin yaymış olduğu elektromanyetik dalgalar gözle göremediğimiz bir kirlilik oluşturuyor.  Bu aletler hayatımızı kolaylaştırırken, elektromanyetik çevre kirliliği ile sağlımızı tehdit eden etkilerini de beraberinde getirdi. Evimizde kullanacağımız güç için elektrik idaresinden talep edilen güç, ortalama 6000 vattır. Ancak kullandığımız aletler çoğu zaman bu ortalamanın üstüne çıkıp standartlara uymamaktadır.
Evlerimizde kullanılan mikrodalga fırın  çalıştırıldığında elektromanyetik enerji, pişecek gıdanın içindeki su molekülleri tarafından soğrularak hızlı titreşime neden olur. Eğer mikrodalga fırında kaçak varsa aynı durum çevresinde bulunan insanlarda oluşur. Özellikle yüksek dokulara sahip testis ve gözlerde elektromanyetik enerji soğrulması daha yüksek seviyede olur. Mikrodalga fırın çalışırken uzak durmak gerekir.  Mikrodalga fırın radyasyon kaçağı varsa ciddi zararlara yol açar. Başlıca rahatsızlıklar: deri kanseri, katarakt, hamile kadınlarda düşük, baş ağrısı ve dönmesidir.
Bebeklerin güvenliği açısından, ağladığında annenin duyabilmesi için kullanılan bebek alarmlarının da yan etkileri var. Kablosuz kullanılan alarmlar radyo frekanslı enerji yayar. Yani bebekler de radyasyona maruz kalıyor. Beyin fonksiyonlarında hiperaktivite nedeniyle bebeklerde uykuya geç dalma görülmektedir.
Bir de çevreci lamba olarak lanse edilen lambaların cıva oranı yüksek olduğundan içindeki flüoresandan dolayı insan sağlığına zararlıdır. Yeni lambalar biyolojik zararları olan radyo frekanslı radyasyon ve ultraviyole üretiyorlar. Flüoresan lambalar yerine, çevreye ve insan sağlığına zararsız; enerji üretimi bakımından daha etkin olan mevcut ürünler kullanılmalıdır.
Kış ayına yaklaştığımız şu günlerde televizyon ekranlarında çeşitli marka ve model elektrikli infrared ısıtıcıların reklamları yapılıyor. Doğalgaza yapılan zamlar nedeni ile geçen kış birçok kişinin evinin başköşesinde kendisine yer bulan aletlerin sağlığımıza etkisini bilmeden satın alıyoruz. Cihaz elektromanyetik spektrumun infrared bölgesinde yaklaşık 300–1000000 GHz ile çalışıyor. Bu bölge iyonize radyasyon bölgesidir. Cihazlar infrared olduğundan, iyonize eden radyasyon standartlarını sağlayıp sağlamadığı kontrol edilmeli.
 
   Nuran TALAY: Teknoloji, hayatımıza müdahale edip özgürlüğümüzü kısıtlıyor, asosyal bireylerin oluşmasına neden oluyor, bunun nedenlerini neye bağlıyorsunuz?
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor. Oturduğumuz yerden elektronik mektup gönderip, televizyon izleyip çalışabiliyoruz. Hatta cep telefonlarında 3G ile hayatımıza giren görüntülü konuşma ile ziyaretlerimizi gerçekleştirebiliyoruz.  Tüm bunlar kolaylık gibi görünürken biraz tembelliğe itiyor ve gerçek iletişime engel oluyor.
 
   Nuran TALAY: Cep telefonu artık hayatımızda ciddi bir öneme sahip olduğu bir gerçek. Cep telefonu alırken nelere dikkat etmeliyiz?
Prof. Dr. Selim ŞEKER;  Düşük SAR değerli olanları tercih etmek ve üreticileri telefonların SAR değerlerini ambalajlarının üzerinde yazmak konusunda uyarmak, hatta zorunlu tutmak gerekir. SAR değeri 0,1 W/kg ve daha düşük olan cihazlar tercih edilmelidir.
 
   Nuran TALAY: “Tehlikeli Oyuncak” adlı kitabınızdan sonra yeni çıkan “Cep Tehlikesi” kitabınızla ile tepkiler nasıl?
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Tepkiler oldukça iyi. Birçok televizyon programlarına katılmak üzere davet edildim ve sizin gibi röportaj yapmak isteyenler de arıyor.  Birçok kişi de ne yazık ki kitabınızı hediye eder misiniz, diye arıyor.  Kendi kitabımı satın alarak hediye olarak gönderiyorum.  İnsan sağlığını ilgilendiren bilgiye dahi kolayca ulaşmanın yollarını arıyorlar.
 
   Nuran TALAY: Tüm bu aletlerin zararlı etkilerinden kurtulmak için ne gibi önlemler alabiliriz?
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Cep telefonu ile konuşurken vücudumuzdan uzak tutmakta fayda var. Mümkünse kulalık tercih edilmelidir.
Yatarken yastık altı yapılan cep telefonları kapatılması,
Cep telefonu ile konuşurken sık sık kulağın değiştirilmesi,
Konuşmaların birkaç dakikayı  geçmemesine özen gösterilmesi,
Elektrikli aletlerin fişleri çekilmesi,
Cep telefonun en çok radyasyon yaydığı  zaman telefonun çaldığı ve çevrilen numaranın bağlandığı  andır.  Bu esnada 1–2 saniye sonra cihazı kulağa götürmek güvenlidir.
Cep telefonu sohbet amaçlı kullanılmamalısı,
Televizyon en az ekrana 2 metre uzaklıktan izlenmeli ve arkası sokağa dönük olması,
Mikrodalga fırın çalışırken en az 1 metre uzakta durulması,
Elektrikli battaniyenin yatağa girmeden kapatılması, gibi birçok önlemi alıp zararlı etkilerinden korunma yollarına gidebiliriz. 
 
   Nuran TALAY: Dünyada teknolojik tehlikeye ve kirliliğe önlem alma çalışmaları var mı? 
Prof. Dr. Selim ŞEKER: Küresel ısınmayla mücadeleyi öngören “Kyoto Anlaşması” var. Birleşmiş Milletler’in 1997 yılında Japonya’da çevre toplantısına katılan hükümetler tarafından kabul edilmişti.
Çevreci örgütler, küresel ısınmanın önüne geçebilmek için gelişmiş ülkelerin de imzalamasını isteseler de, nüfusu dünyanın %4’ünü oluşturan ABD, karbondioksit emisyonunun yaklaşık 4/1’ni tek başına üretiyor olmasına rağmen Kyoto Anlaşması’na taraf olmuyor.
Cep telefonu tehlikesinde de durum bundan farksız değil. Bilim insanlarının, insana ve çevreye verdiği zararları, kanıtları ile bilimsel çalışmaları ile göstermeleri yeterince dikkate alınmıyor. 
 
   Nuran TALAY: Peki; ülkemizde cep telefonu ve diğer elektrikli aletlerin zararları  üzerine önlem alınıyor mu? 
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Genelde yaygın bir görüş var: “Bize bir şey olmaz”. Özel korumalı kalkanlarımız olmadığına göre hepimiz aynı zararlı etkilere maruz kalıyoruz. Türkiye’ye CE uyumluluğu olmayan ürünlerin girişi engellenmelidir. Bu ürünlerin alımı satımı suç teşkil etmektedir.  
   Toplum elektrikli aletlerin kullanımı  ve cep telefonlarının kullanımı ile ilgili bilgilendirilmeli, zararlı etkileri topluma anlatılmalıdır.  
   Nuran TALAY:  Son olarak eklemek istedikleriniz var mı? 
Prof. Dr. Selim ŞEKER:  Elbette var. Denizler kirleniyor, ozon deliniyor, çevrenin dengesi bozuluyor, yediğimiz gıdaların genleri ile oynanıyor, çevremizde hayata zararlı birçok gelişme ve etkileşim meydana geliyor. İnsanoğlu şimdiye kadar yaptığı yanlış projelerle veya aldığı kararlar ile doğanın dengesini bozmayı başardı. Şimdi bunu bir şekilde telafi etmenin yollarını arıyor ve bu uğurda çalışıyor. Bizler de, aynı felaket milyonlarca insanın bir organı haline gelmiş cep telefonu kullanımında yaşanmasın diye mücadele veriyoruz. Birçok yayın organlarında cep tehlikesinden, “cebimizdeki Çernobil” olarak adlandırılması yerindedir. Dilerim bu kez aynı bilinçsizliği göstermeyiz. 
“Tehlikeli Oyuncak” ve yeni çıkan “Cep Tehlikesi” kitapları, “sağlıklı bir gelecek düşleyen her insan, her vicdanlı anne baba tarafından okunmalı”. 
 
   Nuran TALAY: Değerli çalışmanız, güncel araştırmalarınız ve emeğiniz için teşekkür ederiz Selim Bey.
Prof. Dr. Selim ŞEKER: İlginizden ve derginizin desteğinden dolayı ben teşekkür ederim. 
 
iletisim@PolitikaDergisi.com

Bu sitedeki içeriklerin izinsiz alınması, kopyalanması, başka bir imza ile izinsiz ve "kaynak gösterilmeden" yayınlanması kesinlikle yasaktır. Tam bağlantıyı (link) ve yazar / çizer adını kaynak göstermek şartıyla, alıntı yapılabilir. PolitikaDergisi.com © 2009

Yayın Kaynağı: Politika Dergisi Sayı 18, Ekim 2009, Cilt - Yıl 2, No. 18


Yorumlar

ÖNCESİ ÖNEMLİ DEMEK Kİ...!

Bilimsel çalışmanın ürünü olan radyasyon yayan,manyetik alan yaratan.mikrodalgalar yayan cihazların önceden insan sağlığına uygunluğu araştırılmalıdır.Fakat teknolojik üstünlüğe sahip ülkeler,önce ürün satışı ve kazançları ön planda olunca araştırma yapmak işlerine gelmiyor.İşin gerçeği de,insanlara kolaylık sağlayan bu cihazlardan vazgeçmek de pek mümkün değildir.O zaman ''En az zararlısı''nı seçmek gerekmektedir.

güzel insanalrı uyarıyorsunuz

güzel insanalrı uyarıyorsunuz da, büyük ülkeleri geçtim, bizde dinleyen kim?

başarılar

selim şekere yaptıklarından ve araştırmalarından dolayı çok teşekkür ederiz.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.