Politika Dergisi - İlker Yücel Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Aylin SAPAZ

Bu ayki mülakatımızı, renkli ve yaratıcı eylemleriyle ses getiren, “Atatürk Gençliği Görev Başında" sloganını şiar edinmiş olan gençlik örgütü Türkiye Gençlik Birliği'nin Genel Başkanı İlker Yücel'le yaptık. Açıkça belirtmek gerekirse tanıtma amacını da göz önünde bulundurarak bu röportajı yaptım. Yurtiçi ve yurtdışında yaptıkları eylemlerle tartışma konusu olan Türkiye Gençlik Birliği'nin teoriyi pratiğe dökme konusunda başarılı olduğunu binlerce insanı bir araya getirerek yaptığı eylemlerle anlamak mümkün.

İşte İlker Yücel’le yaptığımız o söyleşimiz:

TGB nasıl kuruldu?

A.Sapaz: TGB'yi okurlarımıza kısaca tanıtır mısınız? Nasıl, ne zaman, hangi amaçlarla kuruldu?

İlker Yücel: Türkiye Gençlik Birliği, üniversitelerde faaliyet yürüten Atatürkçü Düşünce Topluluklarının 2006 yılında birleşmesiyle kuruldu. Birleşme kararı Ankara Üniversitesi DTCF Farabi Salonu’nda binlerce gencin katıldığı toplantıda alındı. Tabii bu önemli kararın alınmasından önce yoğun görüşmeler yaşandı.

2004 ve 2005 yıllarında farklı üniversitelerde düzenlenen çalıştaylarda sabahlara kadar süren tartışmalar yaşandı ve sonunda Atatürk devrimleri temelinde gençliği birleştirmek için yola çıkma kararı alındı. Kuruluş sırasında şimdi özlemle andığımız Attilâ İlhan hocamız da bize bu yönde telkinlerde bulunuyordu.

Ülke içerisinde bu eğilimi besleyen en önemli olgunun şu olduğunu düşünüyoruz: Emperyalizm ülkemizi soğuk savaş yıllarında istikrarsızlaştırma operasyonlarıyla yönetiyordu. Bunun yerini, 1990'lardan itibaren ulusal devleti tasfiye ve Kemalist Devrimi tamamiyle yıkma kararı almıştır. Graham Fuller, Hanri Barkey, Morton Abromovitz, Stephen Larrabee gibi CIA uzmanlarının yazılarına baktığımızda, aslında bugünü 1990'lardan itibaren tarif ediyorlar. Özellikle CFR'nin yani Dış İlişkiler Konseyi'nin 1996 raporları bugünün AKP'sini ayrıntılı bir şekilde tarif ediyor.

Özetle: ABD destekli bir Ilımlı İslam projesi ve Büyük Ortadoğu Projesi destekli federasyon projesi gençliği birleşmeye ve Atatürk'ü keşfetmeye ve Atatürk'te birleşmeye zorluyor. TGB işte bu sürecin ürünüdür diyebiliriz.

Dolayısıyla, amacımızı şöyle özetleyebiliriz: Temel İlkeler Bildirgesi'nde ilan edildiği biçimiyle temel hedefler, Kemalist Devrim değerleri doğrultusunda gençliği birleştirmek, ABD ve AB emperyalizmine karşı bağımsız Türkiye için mücadele etmek, Cumhuriyet devrimlerini ve Cumhuriyet üniversitelerini gericilik karşısında savunmak olarak belirlendi.

“Milyonlarca insanın katilinden ‘insan hakları’ öğrenecek değiliz”

A.Sapaz: 2006'dan bu yana ne tür etkinlikler yapıyorsunuz? Örgütlenme yönteminiz nasıl işliyor?

İlker Yücel: 2006 yılından itibaren hem siyasi ve teorik eğitimler, paneller konferanslar düzenliyoruz hem de siyasetlerimizi hayata uygulamak için etkinlikler düzenliyoruz. Sanıyorum altı yılda düzenlediğimiz panel sayısı -bütün illerde- üç bini aşmıştır. Ülkemizin bilim ve sanat birikimini gençliğe ulaştırmaya çalışıyoruz. Siyaseti hayatın her alanına yediren ve mevcut sığ anlayıştan kurtarmaya yönelik olarak çalışmalar yürütüyoruz.

Kırmızı Beyaz ve Liseli isimli iki yayın organımız var. Elden ele isminde uyguladığımız yöntemle Kırmızı Beyaz'ı 10 bin, Liseli gazetesini ise 15 bin civarında gence ulaştırıyoruz. Her iki yayın organımız da gençliğin siyasi, ideolojik ve kültürel bakış açılarını geliştirmelerini sağlamaya çalışıyor.

Ses getiren çok sayıda proje ürettik. Bazılarını saymak gerekirse:

Ağalığa karşı mücadelenin simgesi haline gelmiş olan Diyarbakır'ın Bismil ilçesinin Aslanoğlu köyüne bir okul inşa ederek Türk-Kürt kardeşliğine harç koyduk.

Emperyalizm destekli bölücülük ve feodalizmin üzerine yürüdük. Yüzlerce üniversiteli genç, köye giderek okulu elleriyle inşa etti.

2010 KPSS başta olmak üzere F tipi çetenin kendi yandaşlarına soruları önceden sızdırması ve kopya çetesi kurması konusunda kamuoyunun dikkatini çektik. Hırsızlık skandalını ilk dile getiren ve konuyu ilk kez yargıya taşıyan kurum olduk.

TEKEL direnişinden, Türk Telekom grevine; onlarca emekçi mücadelesinde TGB, gençliği seferber etti. Özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı emekçilerin yanında olduk.

TGB dünyanın çeşitli yerlerindeki anti-emperyalist gençlik örgütleriyle birlikte mücadele ediyor. Lübnan'a yönelik İsrail saldırısının hemen ardından Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta toplanan “Uluslararası Anti-emperyalist Gençlik Forumu”nda ülkemizi temsil etmiştir. Libya bombalanırken Libya'ya destek ziyaretinde bulunarak Musa İbrahim ile görüştük. Suriye'ye üç kez ziyarette bulunduk. En son Viva 19 Mayıs projesiyle 20'yi aşkın ülkeden 100 genci İstanbul'da ağırladık.

2010 Eylül referandumunda TGB yoğun bir “Hayır” kampanyası yürüttü. Referandum çalışmaları süresince hazırladığı broşürler, klipler, tişörtler ve rozetlerle milyonlarca kişiye ulaştı. Onlarca il ve ilçede masalar açarak halka neden “hayır” demesi gerektiğini anlattı.

İnternet sitemiz tgb.gen.tr ise her ay yüzbinlerce farklı ziyaretçiyi ağırlayarak popüler internet sitelerinin tıklanma oranlarına yaklaşıyor.

Sistemin ekranlarını ve gazete sayfalarını kapattığı aydınlarımızı Anadolu'da gençlerle buluşturduk. Nihat Genç'ten Banu Avar'a, Emine Ülker Tarhan'dan Alpaslan Işıklı'ya birçok değerli aydınımızı yurdun dört bir tarafında on binlerce üniversite öğrencisiyle buluşturduk.

Zaman, Taraf, Yeni Şafak, Star, Sabah, Vakit, Bugün gibi gazeteler ile Kanal 7, Samanyolu, Ülke, 24, Kanal A gibi televizyonlarda sık sık yalan haberlerle hedef gösterildik. Gerici yandaş basının bize iftira atmadan geçtiği gün neredeyse olmuyor. Onların bizleri sevmemesi ve hedef göstermesi ne kadar doğru bir noktada olduğumuzu gösteriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 2006 yılında "insan hakları düşmanı örgüt" ilan edildik. O dönem Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Atilla Yayla'nın İzmir'de AKP Gençlik Kolları toplantısında Mustafa Kemal'e hakaret etmesini yargıya taşıdığımız için ABD bizi doğrudan suçlamıştı. Milyonlarca insanın katilinden "insan hakları" öğrenecek değiliz. ABD'nin bizi hedef almasına özellikle sevindik!

Türkiye'nin yurtseverlerini sindirmeye yönelik planlanan Ergenekon ve Balyoz gibi düzmece örgüt ve darbe planlarına TGB'nin de adını bulaştırmaya kalktılar; ama yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Ergenekon kapsamında Kurucu Genel Başkanımız dahil 6 arkadaşımız göz altına alınmış; ancak dirayetli ve kararlı duruşları sonucunda bırakılmışlardır. 2003 yılında yapıldığı söylenen sözde Balyoz darbe planında 2006 yılında kurulan TGB'nin adı konulmuş, bu saçmalığı kamuoyuna açıklamamızla birlikte iddiaların sahibi Taraf gazetesi ne yapacağını şaşırmıştır. Sözde darbe planının tüm güvenilirliği bu olayla birlikte yok olmuştur. Konuyu Fatih Altaylı bile köşesine taşımıştır. TGB'liler tüm bu tertipler karşısında ağlayıp sızlamamış tam tersine tertipçilerin yalancıların üzerine yürümüş ve her defasında daha da güçlenmiştir.

“Önümüzdeki iki görev: özgücümüzü büyütmek, kurumsallaşmayı sağlamak”

A.Sapaz Kuruluşunuzdan bugüne kadar, geldiğiniz noktayı ele alırsak, üye sayısı, etkinlikler, açılan temsilcilikler vs. açısından hedeflerinizi gerçekleştirdiniz mi?

İlker Yücel: Hedefimiz yeniden Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerinin canlandırılması ve Bağımsız Türkiye'nin inşa edilmesidir. Dolayısıyla bu sürece “güç toplama” süreci diyebiliriz. Temsilcilikler düzleminde 76 ilde 80'i aşkın ilçede faaliyet yürütüyoruz. Bu çok ciddi bir rakam. Ama önümüzde özgücümüzü büyütmek ve kurumsallaşmayı sağlamak gibi çok önemli iki görev var. 20'yi aşkın ülkede temsilciliğimiz var. Onların sistemli çalışmasını sağlamayı başardık mı, ciddi bir kamuoyu oluşturma gücü sağlamış olacağız.

“Otopark mafyası bile örgütlenebilir; ama Atatürkçüler örgütlenemez, diyorlar”

A.Sapaz: Türkiye'de yaşanan gözaltı dalgaları; basına ve kamuoyuna yönelik tehdit, baskı ve hatta şiddeti nasıl yorumluyorsunuz?

İlker Yücel: Sindirme çalışmasıdır. İrade kırma operasyonları olarak da adlandırabiliriz.

Sistem yani mafya, tarikat ve gladyo rejimi kontrol edemediği bütün yapıları dağıtmaya çalışmaktadır. Eğer Cüppeli Ahmet Hocayı kontrol edemiyorsa onu bile dağıtmaya çalışmaktadır. Fenerbahçe eğer kontrol dışındaysa onu da hedef almaktadır.

Bu sistemde otopark mafyası bile örgütlenebilir; ama Atatürkçüler örgütlenemez, diyorlar.

Türk Silahlı Kuvvetlerini dağıtmak için yapılan operasyonlar milli direnci teslim alma operasyonlarıdır. Bu süreçte liberallere önden mayınları temizleme görevi verilmiştir.

Liberaller, cinayet şebekesi Hizbullah’ın elemanları ve Sivas katilleri bırakılırken seslerini çıkarmazlar; ama suçsuz olan bir albay eğer Ergenekon’dan beraat ederse ortalığı ayağa kaldırmaktadırlar.

Tavuklarla tilkiler aynı kümestedir. Onların özgürlüğü bu!

“Ülkemizin itibarı, parmakla çağrılma durumuna düşmüştür”

A.Sapaz: Bölgemizde yaşanan ve yaşanması muhtemel sıcak çatışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? TGB olarak Suriye'ye düzenlediğiniz gezilerden de bahseder misiniz?

İlker Yücel: Siyaset olgularla yapılır. Ve bilim görünmeyen gerçeğin keşfidir. Görünen ile gerçek aynı olsaydı bilime gerek kalmazdı. Dolayısıyla şu olgular bölgemizdeki gelişmeleri anlamak için zorunludur. Bunlar şu anda gösterilmeyen gerçeklerdir. Bir; 24 Mayıs 2003 tarihli Vatan gazetesini açalım. Abdullah Gül dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 2 Nisan 2003 tarihinde 2 sayfalık 9 maddelik bir anlaşma yaptığını belirtiyor. Gazeteci Sedat Sertoğlu'na açıklıyor. Röportajın başlığı ilginç: Ortadoğu'daki bütün rejimler değişecek! Anlaşma yapıldığı sırada Irak rejimini değiştirmek için gerekli adımlar AKP ile birlikte atılıyordu. Bu anlaşma Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet kayıtlarında var mı? Yok! Yani kişisel bir görev anlaşması vardır ortada. İkincisi; ABD projesi olan Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, eşbaşkanlık görevini alırken yani başka bir devletin proje görevlisi olurken kimden izin almıştır? TBMM'nin bilgisi var mıdır? Maalesef bunlar hep kişisel hizmet sözleşmeleridir. Libya'ya NATO ile birlikte çullanılması, Füze Kalkanı teslimi ve şimdi Suriye operasyonu bu çerçevede değerlendirilirse taşlar yerine oturur. Ve pirincin içerisindeki beyaz taş rolünü oynayan AKP'nin gerçek yüzü ortaya çıkar.

TGB olarak üç kez Suriye'yi ziyaret ettik. Toplam 80 öğrenci topluluğu başkanı ile birlikte birer haftalık ziyaretlerde bulunduk. Suriye dirençli ve güçlüdür. Nitekim Ahmet Davutoğlu -ki biz kendisine Deyvitoğlu diyoruz- Suriye'ye 15 gün süre veriyorum demişti aylar önce -ki ne haddineyse- ama Suriye halkı sokaklara çıkarak ABD ve Tayyip Erdoğan'a cevap verdi. Ülkemizin itibarı, maalesef “iki paket sigara al, üstü kalsın işareti olan” parmakla çağrılma durumuna düşürülmüştür. ABD, Türkiye'yi parmakla gel işaretiyle çağırmakta, deliğe süpürmekle tehdit etmektedir. Suriye'ye en son olarak Nisan ayı içerisinde gittik. Dünya Barış Konseyi heyeti ile birlikte incelemelerde bulunduk.

“Yabancı gençler ‘bu bir başkaldırıdır’ dediler”

A.Sapaz: 17-19 Mayıs tarihlerinde “Viva (Yaşasın) 19 Mayıs” sloganı ile gerçekleştirdiğiniz ve tüm Türkiye çapında dikkat çeken etkinliğini anlatır mısınız? Nasıl planladınız, bu fikrin çıkış noktası neydi? Etkinlik öncesi öngörülerinizle kıyaslandığında etkinlik sonunda amaçlarınıza ne ölçüde ulaştınız? Etkinliğin bilinmeyen yönleri nelerdir?

İlker Yücel: Siyasi iktidar bu topraklarda Mustafa Kemal'i yenmek gibi çok zorlu bir görevi önüne koymuş bulunuyor. Bunun için de evvela Kurtuluş Savaşı'nı abartılı ele alınmakla, Cumhuriyet Devrimini de dayatma kavramıyla açıklamaya çalışıyor. Dikkat ediniz, aslında bunlar direkt Mustafa Kemal'e laf edemeyecek kadar korkaktırlar. Mustafa Kemal'in bütün arkadaşları neredeyse katillikle suçlandı. Toplumsal algının buna hazır olmasını sağlamak için de Gençliğe Hitabeyi yasaklamak ve 29 Ekim ve 19 Mayıs'ı kısıtlamaya çalışıyorlar; ama bu dikiş tutmaz. 19 Mayıs'ta bunu gördük.

Etkinliklerimizi üç aşamalı planladık. 17-18 Mayıs tarihlerinde Uluslararası Gençlik Sempozyumu düzenledik. 20'yi aşkın ülkeden 100 civarında genç kardeşimizi ağırladık ve Atatürk Devriminin uluslararası boyutunu ele aldık. 19 Mayıs'ta Diriliş yürüyüşü ve akşam da Uluslararası Gençlik Şölenini gerçekleştirdik. Hem kararlılığımızı gösterdik hem de türkülerle halaylarla, horonlarla “Bağımsızlık Bayramımızı” kutladık. Sempozyumda özellikle Filistinli ve Suriyeli gençlerin bildirileri dikkat çekiciydi. Mustafa Kemal Atatürk üzerine çok ayrıntılı konuşmalar yapmaları bizleri bile çok şaşırttı. Yürüyüşte büyülendiler, hem disiplin hem de coşku onları çok etkiledi. Aynı yürüyüşün Türkiye'nin her yerinde yapıldığını açıkladığımızda “Bu bir başkaldırıdır!” diyerek şaşkınlıklarını açıkladılar.

A.Sapaz: Bundan sonraki hedefleriniz nedir?

İlker Yücel: Siyasi duyarlılığı arttırmak ve mücadeleyi örgütlemek temel parolamız olacak. Devrimci siyaset insan dönüştürme sanatıdır. Çünkü sistemin bütün ideoloji üretim araçlarına karşı gençliği Mustafa Kemal devrimlerine yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu zahmetli bir iş ve ancak yaratıcı, farklı çalışmalarla yapılabilir. Buna yönelik yeni planlarımızı kamuoyuna açıklayacağız. Üniversiteler kapanmak üzere, şu anda bütün okullarda sınavlar var. Bütün arkadaşlarımızın sınavlarına yoğunlaşması için Genelge yayınladık. Çünkü derslerimizdeki başarı mücadelemizde başarıdır. Yaz aylarında köylü ile birlikte üretim faaliyetlerine katılacağız. Liseli arkadaşlarımız için Matematik kampları düzenleyeceğiz. Ayrıca geçen senelerde yaptığımız gibi tatil bölgelerinde eğitim kampları düzenleyeceğiz.

“Temel mesele geleceksizlik”

A.Sapaz: Sizce gençliğin gelecek idealleriyle ve üzerine düşen vazifeyle ilgili yap(-ıl)ması gerekenler nelerdir? Bunlara ilişkin çözüm önerileriniz nelerdir? Temel sorunlar nedir?

İlker Yücel: Temel mesele geleceksizliktir. Biz buna ‘GelecekSİZsiniz’ diyoruz. Ortadaki “siz” kelimesi her şeyi açıklıyor. Vatandaşın mürit olduğu ve sadakaya bağımlı olduğu, hakkını ararken bile çekindiği bir sistemde gençlik geleceksizdir.

Bu sistem doğru düzgün sınav bile yapamamaktadır. Şifresi olanın kazanacağı, yani cemaatten olmayanın kaybedeceği bir dönemdeyiz. Sadece sıcak para ile yaşayan bir ekonomi, maalesef Mehmetçiğin kanını satarak yaşayabilir. Şu anda önce vücudumuzu sattık, yani kamu kuruluşlarımızı özelleştirdik. Şimdi de Afganistan’daki askerlerimizle 'gereğini' yerine getiriyoruz. ABD “bu yetmez; sırada Suriye için kanınızı dökeceksiniz,” diyor. Gençlik bırakın bir istihdam alanı bulup gelecek inşa etmeyi, tamamiyle çıkmaz sokağa itiliyor. Bu sistemin gençliğe vereceği hiç bir şey yoktur. Önümüzdeki model Rasim Ozan Kütahyalı ve Nagehan Alçı'dır. Bu sistem ancak onlar gibi genç ister.

Çözüm önerilerimizi Temel İlkeler Bİldirgemizde kısaca özetledik buna göre;

1. Türkiye Gençlik Birliği, ulusal bağımsızlık amacı ve Cumhuriyet Devrimleri etrafında birleşmiş Türk Gençliğinin ortak mücadele örgütüdür. TGB Türk gençliğini sağ-sol ayrımı yapmadan Vatan Savunmasında birleştirmek amacıyla yola çıkmıştır!

2. Türkiye Gençlik Birliği, Cumhuriyet Devrimlerinin Savunucusudur. Cumhuriyetimiz emperyalizm işbirlikçileri tarafından yıkılmaktadır. Türk Gençliği içerisinde bulunduğu şartları düşünmeksizin Atatürk Devrimlerini savunacaktır. Atatürk ilke ve devrimleri ülkemizin bütün sorunlarına cevap vermektedir.

3. Türkiye Gençlik Birliği, anti-emperyalisttir. TGB, Türkiye’de ve tüm dünyada Batı yayılmacılığına ve sömürgeciliğine karşı gençliğin sürekli mücadelesini savunur. Türkiye özelinde AB üyeliğine karşı çıkmak, ABD’nin Türkiye üstündeki askeri, ekonomik, kültürel ve siyasi hegemonyasını yıkmak, anti-emperyalist mücadele çizgisinin ana eksenini oluşturmalıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı bizim onurumuzdur, geleceğimizi Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda atılan vatansever temeller üstünde yeniden inşa edeceğiz.

4. Türkiye Gençlik Birliği, Türkiye’nin Ulusal Bütünlüğünü yıpratacak her türlü girişimin karşısındadır. AB ve ABD emperyalizmi tarafından kışkırtılan ve desteklenen, tepkisel şovenizm ve etnik milliyetçilik biçiminde ortaya çıkan bölücü akımların karşısında ulus devlet yapısını, tam bağımsızlığımızı ve ulusal bütünlüğümüzü korumak adına en büyük ödev gençliğindir. Kardeşlik ve birliğin biricik anahtarı, emperyalizme karşı beraber mücadeledir. Türkiye Gençlik Birliği bu görevin verdiği sorumluluk bilinci ile hareket eder.

5. Türkiye Gençlik Birliği, laik ve halkçı bir Türkiye’den yanadır. Türkiye Gençlik Birliği Anayasamızda belirtilen ilkelerin içini boşaltan her türlü uygulamanın karşısındadır. Din sömürücülerine ve gericilere karşı ilericiliği gelir adaletsizliğine, yoksulluğa ve bireyciliğe karşı halkçı bir ekonomik sistemi savunur. Kamu kurumlarımızın özelleştirilmesine karşıdır. Hukuk üstünlüğünün ve demokrasinin ancak halkın politikaya etkin katılımıyla, dolayısıyla kendini yönetme yetisine sahip çıkmasıyla gerçekleşebileceğini bilir.

6. Türkiye Gençlik Birliği, parasız, bilimsel ve milli eğitimi savunur, yabancı dille eğitime karşıdır. Ana okuldan üniversite bitimine kadar eğitim parasız hale getirilmelidir. Eğitim sistemimiz halkından soyutlanmış, bireysel fayda peşinde koşan, milletimizin üzerine basarak ve kısa yoldan yükselme hayalleri olan insanlar yetiştirmemelidir. Bilimsel üretim toplumun çıkarları için yapılmalıdır. TGB Gençliğimizi un ufak eden, yalnızlaştıran, alkole ve uyuşturucuya bağımlı hale sokan kültür yozlaşmasına karşı milli kültürün savunucusu olacaktır. Üniversiteler “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” ve hayatta “En hakiki mürşit ilimdir” diyen bir gençlik yetiştirmelidir. Batı emperyalizminin üniversitelerdeki izdüşümü yabancı dilde eğitimdir. TGB yabancı dille eğitim yapılan tüm üniversitelerde, etkin bir öğrenci muhalefeti oluşturmak için çalışmalarda bulunacaktır. Artık batı egemenliğinin taşeronluğunu yapan, Batıya teknokrat yetiştiren üniversiteler devri kapanmalıdır.

7. Türkiye Gençlik Birliği bilim ahlakını ilke edinen ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden bir üniversite yapılanmasından yanadır. Emperyalist devletlerin ve küresel sermayenin çıkarları doğrultusunda değil, insanlığın ortak bilimsel hazinesine katkı yaparak ve ulus devletin ihtiyaçlarını temel alarak çalışmalıdır. Üniversiteler; öğrencisi, akademik ve idari personeli ile bir bütündür ve bu bileşenler okul yönetiminde söz sahibi olmalıdır.

8. Türkiye Gençlik Birliği’nde çoğulcu ve demokratik bir yapılanma egemendir. TGB Yönetim Kurulları, üyelerin fikirlerini ve eleştirilerini özgürce ifade edebildikleri kongrelerde seçilir. Kongrelerde bütün TGB üyeleri yönetim kurumlarına aday olabilmektedir. TGB üyeleri, başka kitle örgütleri, siyasi parti vb. kurumların üyesi olabilirler fakat TGB çalışmalarında üye oldukları diğer kurumların propagandasını yapamazlar.

“Sadece itiraz etmeyen, çözüm üreten bir yaklaşımınız var”

A.Sapaz: Ağırlıklı hedef kitlesi genç düşünürler olan dergimiz aracılığıyla vermek istediğiniz mesajları alabilir miyiz?

İlker Yücel: Derginizi ayrıntılı bir şekilde arkadaşlarımla birlikte inceledik. Sadece itiraz etmeyen, çözüm üreten çok düzeyli bir yaklaşımı var. Derginiz gençliğin kendi düşüncelerini ifade etmesi ve belki de daha önemlisi bakış açısını geliştirmesi bakımından çok önemli. Bize katkı sunma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler. Başarılar diliyoruz. 

İyi çalışmalar dilerim.

A.Sapaz:  Yoğun çalışmalarınız arasında bizlerle röportaj yapmak için zaman ayırdınız, biz teşekkür ederiz.

(Aylin Sapaz: Bu ülkede Mustafa Kemal'e ve devrimlerine sahip çıkmayı vazife eden gençlik, asıl tarihe karşı sorumluluğunu yerine getirenler olacaklardır. )

Aylin.Sapaz@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

ilker yücel  burda

ilker yücel  burda değindiği rasim ozan kütahyalı ve nagehan alçıyı daha açıklayıcı anlatsaydı daha iyi olurdu.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.