Politika Dergisi - Ekrem K. Oktay Mülakatı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR

   Cumhuriyet Halk Partisi’nin şahlanışı olarak yorumlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan seçildiği 33. Kurultay’da Parti Meclisi (PM)’ne giren 1982 doğumlu bir genç vardı: Ekrem Kerem OKTAY. Özellikle geri planda kalan genç ve kadınlarımızın siyasete katılımını özendirmek isteyen dergimiz, o PM’den ilk 27 yaşındaki Ekrem OKTAY’la röportaj yapıyor… Ekrem OKTAY’ı önceden de biraz tanırım. Umarım, başarılı olur ve örülen duvarlarda arkasından gelen gençler için büyük bir gedik açar…

* * *

   Emrah ÖZDEMİR (E.Ö): CHP gibi deneyimli siyasetçilerin yoğun olduğu, köklü bir partinin Parti Meclisi’ne (PM) 27 yaşında girdiniz. Öncelikle, tebrik ederiz. Bu noktaya nasıl gelebildiğinizi, eğitim ve siyaset kariyeri bilgilerinizle birlikte kısaca anlatır mısın? Ayrıca nasıl bir yöntemle buraya geldiniz: Gençlik örgütü mü, Ankara ilişkileriniz mi, yoksa genel bir çalışma ile mi?

   Ekrem K. OKTAY: 1982 yılında Ankara'da doğdum. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden 2005 yılında mezun oldum. Lisans öğrenimim sırasında, 2003 yılında Üniversitenin Öğrenci Konseyi Başkanlığı'na seçildim. 2004 yılında Prag'da düzenlenen, Genç Liderler Zirvesi'nde Türkiye'yi temsil ettim. Mezun olduktan sonra Avrupa Komisyonu tarafından verilen Jean Monnet bursuyla Leiden Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Avrupa Hukuku üzerine yüksek lisans yaptım. Şu anda Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nda (TEPAV) araştırmacı olarak görev yapıyorum. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi bölümünde doktora çalışmama devam ediyorum.

   Siyasete hevesim epey erken yaşlarda başladı. 9 Eylül 1992 yılında, Atatürk Spor Salonu’nda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeniden açılışına şahitlik ettiğimde daha on yaşındaydım. O yıldan beri hiçbir CHP kurultayını kaçırmadım. Örgütümüz içinde aktif olarak beş yıldır çalışıyorum. Bu noktaya gelmek için üç boyutlu hareket etmeye gayret gösterdim. Birinci boyutta, hiç durmadan kendimi geliştirmek, eksiklerimi gidermek için sürekli çalıştım. İkinci boyutta, örgütün içinde kendimi kabul ettirmeye gayret gösterdim. Üçüncü boyutta ise genel merkez yöneticileri nezdinde kendimi anlatmaya ve tanıtmaya çalıştım. Bir noktanın da altını çizmem gerekir; her ne kadar kişisel gayretlerim önemli olsa da ben bu noktaya tek başıma gelmedim. Benimle birlikte bu mücadeleyi veren arkadaşlarımın ve çalışmalarımızı takdir eden parti büyüklerimin bu tablonun ortaya çıkmasında katkısı büyüktür.

   E.Ö: Siyaset yapan birisi, kendi dünyasını tamamen bırakmak zorunda kalır mı? Günümüz koşullarında eğitim -gerekli gereksiz- bir CV doldurma ve kariyerciliğe döndü. Gençlerin hâlini görüyorsunuz. Bu ortamda hem siyaset, hem eğitim birlikte nasıl götürülebilir? Ki, siz de zorlanıyor musunuz aldığın görev ve sorumluluklarınızdan dolayı?

   Ekrem K. OKTAY: Gençlerin siyasete girmesini sağlayacak kanallarda hem arz yönlü hem de talep yönlü ciddi tıkanıklıklar var.  Nüfusun yüzde ellisinin yirmi sekiz yaşın altında olduğu bir toplumda, rasyonel bir siyasi parti gençlere yönetim mekanizmalarında yer verir; vermelidir.  Bakınız, 2011 genel seçimlerinde otuz yaşın altında on dört milyon genç seçmen oy kullanacak. Türk siyasal tarihine baktığınız zaman; hiçbir dönemde gençlerin bu kadar sonucu belirleyici bir unsura dönüştüğü görülmemiştir.

   Gençlerin siyasete katılımında arz yönlü de ciddi sorunlar var. Siyasi partiler kapılarını ardına kadar açsalar, gençlerimiz siyasetle uğraşmaya zaman bulabilecekler mi? Gerçekten de bugün Türkiye’de bir kariyer fetişizmi var. Bizler kariyer ideolojisiyle çevrelenmiş durumdayız. Üniversite bitireceksin, iki dil bileceksin, yaz okuluna gideceksin, staj yapacaksın, sonra da iş bulursan çalışacaksın. Hem de kendine bile vakit bulamadan çalışacaksın. Bizler böyle bir kariyer rekabeti içerisine sokulurken, çalışmamız için hazır bir istihdam da oluşturulmuyor. Ayrıca yarış haksız bir rekabet içerisinde yürüyor. Pek çok genç arkadaşımız harç, harçlık ve yurt sorunu içerisindeyken; geçim derdindeyken, nasıl siyasete zaman ayırsın? Böyle bir durum içerisinde yaşınızdan beklenmeyecek bir özveri, sorumluluk ve emek ortaya koymanız gerekiyor. Sadece bu da yetmiyor, işlerin de rast gitmesi gerekiyor. Ben üç yıldır her gün eve gece on ikiden sonra gidiyorum. Annemin yüzünü pek göremiyorum, sosyal hayatım çok zayıflamış durumda.  Bu durumdan şikâyetçi değilim, yoğun ve tempolu bir hayat yaşamayı seviyorum.  Sonuçta bu benim kendi tercihim.

   E.Ö: Sizden beklenilen gençliğin düşünce ve sorunlarını PM’ye taşımak. Tabii bunun için hem partili gençlerle, hem de başka gençlik örgütleriyle iletişim kurmanız gerekecektir. Kendi çalışma şekliniz nasıl olacak?

   Ekrem K. OKTAY: Öncelikle yüzlerce gençten yüzlerce mail aldım. Tebrik ediyorlar ve çalışmak istediklerini bildiriyorlar. Bu şahsım ve partimiz açısından son derece sevindirici bir durum. Ancak üzücü bir nokta var. Benim yaşımda bir gencin Parti Meclisine girmesi kamuoyu üzerinde bu kadar olumlu etki yaratabiliyorsa; buna tüm gençler olarak üzülmeliyiz. Zira gençler siyasal hayatta varlık gösterme noktasında, çok gerilere gitmişler demektir. Öncelikli temel hedefim siyasette bu geriye gidişimizi durdurmak için çaba göstermek olacaktır. Burada bütün gençlere bir görev düşüyor.  Bundan sonra genç vekiller, genç bakanlar çıkarmak için kenetleneceğiz. İsimleri önemsemeden, kişisel beklentilerimizi geri plana atarak, beş parmağımızı sıkarak, bir yumruk halinde, hep birlikte mücadele edeceğiz! Benim mücadele alanım, hem kendi gençlik örgütümüzle hem de ideolojik yakınsama içinde olduğumuz örgütlerle yakın ilişkiler kurarak, onlardan aldığımız düşünceleri, proje teklifleriyle birleştirerek, Parti Meclisi’nin gündeminde önemli bir yer tutma üzerinde olacaktır.     

   E.Ö: Siz, aldığınız eğitim ve geçtiğiniz aşamalar itibarıyla zaten birçok konuda düşünce üretmişsinizdir. Gençliği ele alırsak, şu ana kadar yaptığın saptamalara göre; gençliğin genel sorunları nelerdir ve bunlara ilişkin (ayrıntıya girmeden) çözüm önerileriniz var mı?

   Ekrem K. OKTAY: Baktığım zaman gençlerin en temel İki temel sorunu olduğunu görüyorum. Birinci, bütün kesimlerin sorunu olan işsizlik sorunudur. Türkiye’de resmi rakamlara göre iş bulma ümidini kaybedenler dâhil olmak üzere beş milyon altı yüz bin kişi işsiz. Gençler arasında işsizlik yüzde otuza yaklaşmış durumda. Yani yaklaşık her üç gençten bir tanesinin işsiz olduğunu görüyoruz. İktisatçı arkadaşlarımızla birlikte genç işsizlikle mücadele eylem planı hazırlıyoruz. Detaylarını parti meclisinde açıklayacağımız plan, beş alanda mücadeleyi içerecek. İkinci temel sorun, yüksek öğretim sorunu. İkinci öğretim temelinde yıllık 8.000 lirayı bulan harçlar var. Gençlerimizin geleceği devletin vergi gelirleri için heba edilmemeli. Zira unutmamalıyız ki; uzun vadede iyi eğitilmiş genç nüfusunuz en büyük sermaye kaynağımızdır. Mutlaka devlet bursları geliştirilmeli ve çeşitlendirilmeli. Karşılıksız burs mekanizmaları oluşturulmalı. Küresel kriz etkilerinin yoğunlaştığı dönemde, ülkemizdeki zor durumdaki kesimlerin vergi borçları yeniden yapılandırıldı. Vergi affına ilişkin düzenlemeler yapıldı. Genç arkadaşlarımın eğitimleri için aldıkları ve ödeyemedikleri birikmiş karşılıklı devlet bursları için herhangi bir af düzenlemesi, herhangi bir yeniden yapılandırma neden düşünülmedi? Yüksek öğretim sisteminden kaynaklanan harç, harçlık ve yurt sorunlarına da eğilmek istiyorum.

   E.Ö: Halk, 33. Kurultay’daki hava ile birlikte büyük beklenti içine girdi. Sn. Kılıçdaroğlu ve Sn. Önder Sav ile yaptığın görüşmelerden sonra, partinin nasıl bir rota çizeceğini düşünüyorsun? Hem geleneğe ve ilkelere bağlı kalıp, hem yenilikçi olabilecek misiniz? Çünkü bir kısım CHP’nin “CHP’lilikten kopacağı”, bir kısım da “yenilikçi olunamayacağı” endişesi taşıyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

   Ekrem K. OKTAY: Kişisel görüşmelerimizi, kişisel görüşlerimizi paylaşmamız doğru değil. Bizler parti yöneticileriyiz. Henüz ilk Parti Meclisi toplantımızı gerçekleştirdik. Elbette kurumsal olarak belli hazırlıklar yapmaya başlayacağız. Ancak şunu söyleyebilirim; CHP bu dönemde halkçılık ve devrimcilik oklarını daha güçlü bir şekilde yaydan çıkartacak. Şu ana kadar yapılan doğru işleri de takdir etmeliyiz. Marifet iltifata tabi olmalıdır, olmalıdır ki doğru işler yapılmaya devam etsin.  Partimiz 33. Olağan Kurultay sonrasında parti organlarındaki yöneticiler noktasında çok ciddi bir değişim geçirdi. Genel başkanımız değişti,  partinin Kurultay’dan sonraki en yüksek karar organı olan seksen kişilik Parti Meclisi’nde elli iki isim yenilendi. Tecrübeliler, gençler, uzmanlar ve örgütten gelen isimlerle, ortaya güçlü ve mutabakat üzerine kurulu bir Parti Meclisi çıktı. Merkez Yürütme Kurulu’nun tamamına yakını değişti. Uzman isimler merkez yürütme kuruluna alındı. Bu gelişen olaylar çok ciddi, önemsenmesi gereken bir değişimdir. Ancak her şey bir günde değişir mi? Elbette değişmez. Her şeyin bir günde değişmesi doğru mudur? Kesinlikle doğru değildir.  Söylem boyutuna yansıyacak değişim kontrollü bir şekilde gerçekleşmeli. Söylemlerimizi somut hale taşıyacak projelerimizi ortaya koymak için belirli bir zamana ihtiyacımız var.  

  E.Ö: CHP’de “kapalı” bir yapının olduğuna ilişkin eleştiriler var. Gerçekten var mı böyle bir yapı? Sizin aile geçmişinizin de CHP’li olduğunu biliyorum. Fakat farklı kesimlerde yer alıp, sosyal demokrasiye ve Atatürkçülüğe bağlı kişiler CHP’de rahat çalışma ve yükselme olanağına sahip mi?

   Ekrem K. OKTAY: İçine kapanıklıkla ilgili yapılan eleştirileri kabul etmiyorum. Geçmişinde farklı ideolojiler olan insanları bile partimizde milletvekili, belediye başkanı ve yönetici olarak görebiliyorsunuz. Siyaset içinde sabır göstermek çok önemli. Siyasette mutlaka rekabet var; dolayısıyla kazanmak da var, kaybetmek de var. O yüzden benim siyasette kendime şiar edindiğim söz; “Kaybetmekten yılmayanlar, kazanmanın eşiğindedir.” sözüdür. Ayrıca unutmayalım ki; hayatta kimse size kolayca bir şey vermiyor, siz bir şey alıyorsunuz! O yüzden herkes yeterince hak ediyorsa istediği yere yükselir, diye düşünüyorum.

   E.Ö: Gençlerin kurduğu ve hedef kitlesi “gençler ve genç düşünceliler” olan dergimiz aracılığıyla, vermek istediğiniz son mesajları da alalım.

   Ekrem K. OKTAY: Öncelikle size çok teşekkür ediyorum ve sizi tebrik ediyorum. Gençlerin bu kadar politikadan uzak tutulmaya çalıştığı bir dönemde çok doğru bir şekilde gençliğin algısını siyasetin üzerine çekmeye çalışıyorsunuz. Bu anlamda çok önemli bir misyonu yerine getiriyorsunuz. Siyasetle gençler ilgilenmeli. Siyaset toplumsal dönüşümün en etkili aracıdır. Daha adaletli, daha huzurlu, daha mutlu, daha sağlıklı insanların yaşadığı bir Türkiye mümkündür. Biz bunu hep birlikte gerçekleştirebiliriz. Yeter ki hep birlikte gençler olarak el ele verelim, birbirimize kenetlenelim. 

   E.Ö: Sizin gibi genç bir siyasetçinin CHP gibi Türkiye’nin en önemli partilerinden birisinin yönetiminde yer almasına, dergimizin duruşu itibarıyla da sevindiğimizi belirtmek isterim. Umarım, sizin bu yükselişiniz, edilgen kalan kadın ve gençlerimizin de siyasete yoğun katılımına bir öncülük etmiş olur. Bu yoğunluğunuzda zaman ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Emrah.Ozdemir@PolitikaDergisi.com
iletisim@PolitikaDergisi.com



 

 

 [Bu röportaj, Politika Dergisi Sayı 23’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi salık veririz. Sayı 23’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

 

Yorumlar

CHP DEN ELİNİ ÇEK RIFAT

CHP DEN ELİNİ ÇEK RIFAT HİSARCIKLIOĞLU AL GÖTÜR KUKLANI 
1-TOBB başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlunun danışmanı olarak Melih gökçekle kanka olmasını abdullah gül ün en has adamı olmasını akp nin akil insanı olmasını ekrem kerem oktay olarak siz mi söylediniz. öyle ya adamın danışmanısın.
2-Siz ekrem kerem oktay tobb dan aldığınız maaş ve karşılattığınız giderlerle bağımsız mı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Evet sizi bizzat PM ye sokan önder sav gözüksede asıl kişi Rıfat Hisarcıklıoğludur. İpiniz başkaların elindeyken hikayeden bitirmiş olduğun yüksek lisansın olsa ne olur doktora yapıyor olsan ne olur. Sen chp nin değil sahiplerinin kılıcını sallıyorsun
3-eski bakanın oğlusun. olabilir. bir çok milletvekili oğluda çalışıyor. Bunlar doğaldır. Ama chp pm üyesi olarak ne zaman dik durmayı öğreneceksin. ama yok paranın yüzü daha sıcak dimi 
4- eğer bir genç aday gösterilcekse bu ayhan yalçınkaya fatih pala gibi isimler olmalı. gençlerin arasından yetişen isimler. öyle ekrem kerem oktay gibi smokinle gelip dört beş ay çalışıp gençlikten geldim demekle olmaz
YANİ EKREM KEREM OKTAY BU ÖRGÜT SENİ İSTEMİYOR

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.