Politika Dergisi - Mevlüt Karakaya Mülakatı

Melisa TEKELİ: Öncelikle Politika Dergisi adına görüşme talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Klasik bir soruyla başlayalım. Mevlüt Karakaya kimdir, kendini nasıl tanıtır? 

Mevlüt KARAKAYA: Ankara’nın Bala ilçesinin Çavuşlu köyünde doğdum. Kazan’da ortaokulu yatılı okudum.Ardından Ankara Ticaret Lisesi'nden, daha sonra da 1985 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümünden mezun oldum. 37 yaşında profesör ünvanı aldım, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalında yüksek lisans ve doktora derecelerim var. ABD’nin çeşitli üniversitelerinde eğitim aldım, araştırmalarda bulundum. Üniversite senato üyesi, dekan yardımcısı gibi idari görevler de üstlendim. Yöneticilik hayatımı Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların yurtdışı projelerinde finans yöneticisi olarak sürdürdüm. 1999-2003 yılları narasında Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü yaptım. En genç KİT genel müdürü olarak 2000 yılında ‘’Yılın Kamu Yöneticisi’’, 2002 yılında ‘’Yılın Bürokratı’’ 2003 yılında ise ‘’En Başarılı KİT Yöneticisi’’ ödüllerine layık görüldüm. 10 yılı aşkın süredir de, MHP Merkez Yönetim Kurulu üyesiyim. 2011 Yılından bu yana MHP Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevini yürütmekteyim. Evliyim, 2 çocuğum var.

M.T. : Sizi Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmaya iten etkenler neler?

M.K. : Kısaca Ankara sevdası, Ankara sevgisi, ülke sevgisi, Cumhuriyet tutkusu diyebilirim. Ankara, Cumhuriyetimizin Başkenti, bizim ve tüm Türkler için önemli bir kent. Halkı sevecen, üretici, birbirlerine saygılı insanlar. Bizim oralarda bir söz vardır: “Bozkır toprağına kurban olayım senin.” derler. Bu bozkır bizi bağrına basmış, doyurmuş, bizim de onu koruyup geliştirmemiz gerekiyor. Herkes memleketini sever, ben de Ankara’yı çok seviyorum. Bir Ankaralı olarak, Ankara’da yaşayan biri olarak insanlarımızın daha iyi koşullarda yaşamayı hak ettiğini düşünüyorum. Gaye tabii ki hizmet etmek. Ankara bir dünya başkenti ama bir “dünya kenti” değil. Ben birikimim, yönetim anlayışım ile de Ankara’yı içinde yaşayanların keyif alacağı bir “dünya kenti” yapacağıma inanıyorum.Diğer yandan, siyaset ülkeye hizmet etmenin daha heyecan verici ve farklı bir yönü. Biliyorsunuz yükseköğretim mevzuatı öğretim üyelerinin siyasi partilere katılmasını ve oralarda çalışmasını kolaylaştırıyor. Bu şekilde hem üniversitedeki öğrencilerinizden kopmuyorsunuz hem de gönül verdiğiniz siyasi hareketin içinde olabiliyorsunuz. Biz bu yolu tercih ettik. Hem üniversite hem siyaset. Bu açıdan bakınca da kendimi şanslı hissediyorum.

M.T. : Sizce Ankara'nın şu andaki eksiklikleri, sorunları nelerdir?

M.K. : Ankara’nın şu andaki en büyük sorunu mevcut başkan ve onun insanı, canlıyı yok sayan ranta dayalı yönetim anlayışıdır. Ankara 20 yıldır özensiz bir şekilde tek adam ve ranta dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetildi. Bugün Ankaralının yaşadığı trafik sıkıntısının arkasında da, pahalı ve kalitesiz belediye hizmetlerinin arkasında da bu ranta dayalı yönetim anlayışı vardır. Bu yanlış yönetim anlayışının sonucu renksiz, kimliksiz bir kent ortaya çıkmıştır. Maalesef Ankara doğal ve bilimsel sınırlar içerisinde büyümesini sürdüremedi. Yağ lekesi şeklinde büyüdü.Bu durum ulaşımdan, imara pek çok sorunu birlikte getirdi. Çevre yolu dediğimiz alanın dışında başka bir Ankara var. Ankara’nın mimari bir kimliği yok, bir değer sistemi ve inanç gözetilmeden rastgele yapılan özensiz binalardan oluşuyor. Hem konut açığı hem fazlası var. Ucuz ve niteliksiz konutlar, felsefesiz şehircilik büyük ama hantal bir yapı doğurmuş. Ankara sadece fiziksel engelli vatandaşlarımız için değil bütün vatandaşlarımız için “engelleyen” bir kent. Ankara’da bir caddenin bir ucundan diğer ucuna yürüyemezsiniz. Ankara’da bisiklete binemezsiniz. Eğer arabanız yok ise geceleri tiyatroya gidemezsiniz. Çünkü gece toplu taşıma araçları çalışmaz. Kısacası Ankara birçok açıdan engelleyen bir kenttir.

M.T. : Eğer belediye başkanı olarak seçilirseniz 5 yıl sonra nasıl bir Ankara göreceğiz? Ankara seçmeni 30 Mart'ta neden Mevlüt Karakaya'ya oy vermelidir?

M.K. : Ankaralılar, her şeyden önce Gökçek gitsin diyenler Mevlüt Karakaya’ya oy vermelidir. Sayın Gökçek’in Ankara’ya vereceği bir şey kalmamıştır. Marjinal faydasını tamamlamıştır. Zaten Sayın Gökçek son üç seçimdir “sol” gelmesin diyerek seçim kazanmaktadır. Bu sefer oyun bozulacaktır. Artık Ankaralı solun, CHP’nin Ankara’da seçim kazanamayacağını anlamıştır. Bu nedenle Gökçek gitsin diyenler bize oy vereceklerdir. Projeler noktasında; bizim en büyük projemiz benim de uzmanı olduğum parasal kaynak yaratma ve insan merkezli, canlı ve üretim odaklı, ayrıştıran değil örtüştüren, paylaşımcı bir yönetim ortaya koymaktır. Biz Ankara’yı Ankaralılar ile beraber, paylaşımcı bir anlayışla yöneteceğiz. Ankara sanayide, turizmde, sağlıkta, tarımda çok zengin potansiyelleri olan bir kenttir. Biz bu potansiyelleri faaliyete geçireceğiz. Bir şehrin zenginliği o kentin ürettiği rant yada katma değer ile ölçülür. Bu bağlamda Ankara çok zengin bir kenttir. Ankara her yıl imardan, hafriyattan, otoparktan, tahditten, piyasadan, pazardan Büyükşehir belediyesinin bütçesi kadar rant üretmektedir. Ancak, iki elin parmakları kadar ve iktidara yakın olanlar bu ranttan istifade etmektedir. Ankara halkı bu ranttan payını alamamaktadır. Biz bu üretilen rantı Ankaralılar için kullanacağız. Uygulayacağımız projeler ile Ankara’yı içinde yaşayan insanlarımızın keyif alacakları, huzurlu bir kent haline getireceğiz. Toplu taşımaya önem vereceğiz. Ankara’nın Ulaşım Ana Planı yok. İlk etapta Ankara’nın Ulaşım Ana Planı'nı tamamlayıp bu plana uygun olarak hızlı bir şekilde hafif raylı sistemleri de kullanarak metro ağını tamamlayacağız. Uygulayacağımız teknikler ile, ki benim uzmanlık konumdur, israfları azaltacağız ve %20 civarında tasarruf sağlayacağız. Bu tasarruflar ile belediyecilik hizmetlerinin kalitesini arttıracağız ve ulaşım fiyatlarını ucuzlatacağız. İlk on metreküp içme suyunu bedava vereceğiz. Sosyal belediyecilik anlamında uygulamalara devam edeceğiz. Sosyal yardımları arttırarak devam ettireceğiz. Bunların yanında özellikle Gölbaşı’ndan, Mogan Gölü'nden başlayıp, Eymir Gölü, İmrahor Vadisi, İncesu, Kurtuluş ve Gençlik Parkları, Atatürk Kültür Merkezi, Atatürk Orman Çiftliği, ODTÜ ormanlarından tekrar Gölbaşı’na ulaşan ve içinde ulaşım için “havaray”ın, yürüme ve bisiklet yollarının, sosyal, kültürel, sanat ve spor tesislerinin bulunduğu ve halkımızın hizmetine sunulduğu ve bizim “Ankara’ya Yeşil Gerdanlık” adını verdiğimiz bir büyük proje uygulayacağız. Diğer yandan, tarihi Ulus ve Kızılay projeleri, Saraçoğlu Kültür ve Sanat Merkezi, Uluslararası Fuar Projesi, Türk Dünyası Kültür Merkezi ve bunlar gibi daha birçok projeleri de halkımızın hizmetine sunacağız. Burada önemli olan Ankara’nın ihtiyaçlarına göre projeler geliştirmek ve bunları vakit kaybetmeden gerçekleştirmektir. Biz Ankara’ya farklı bir gözle bakıyoruz. Maalesef son on senedir Ankara’nın içi boşaltılıyor, Ankara başkent değil, “boşkent” haline getiriliyor. Öncelikle Ankara’nın başkent olduğunu herkese tekrar hatırlatarak, içinin boşaltılmasına müsaade etmeyeceğiz. İkinci olarak Ankara’nın tarihi çok eskilere dayanıyor, ayrıca Cumhuriyet tarihinin en önemli şehri. Milli Mücadele'ye ev sahipliği yapmış bir şehir söz konusu. Ulus ve civarındaki tarihi dokuyu Ankara'nın ruhunu yansıtacak şekilde düzenleyeceğiz. Ayrıca Ankara'nın civarındaki doğal güzellikleri ve kaynakları, gizli kalmış cennetleri turizme kazandıracağız. Buraları doğallığını bozmadan hem yerli hem yabancı turistlerin hizmetine sunacağız. Ankara’nın dünyadaki başkentler arasında hak ettiği saygın yeri alması için önemli organizasyonlara talip olacağız. Bunun için alt yapı eksiklerini gidermekten işe başlayacağız. Kısacası 5 yıl içinde Ankara’nın çehresini değiştireceğimize söz veriyoruz.

Melisa TEKELİ

melisa.tekeli@politikadergisi.com