Bir gün herhangi bir üniversitenin kampüsünü ziyaret edin. Çok çalışmış, ‘Türkiye’nin en akıllı çocukları’ diye bilinen öğrencilerin günlük hayatlarına bir bakın. Saatlerce cep telefonu ile konuşuyor bu çocuklar” diyor Prof. Dr. Selim ŞEKER.
“Çocukların elinde oyuncak”, “bebeklerin diş kaşıyıcısı”, “aman oyalansın çocuk” diye ellerine tutuşturulan tehlikeli oyuncak cep telefonu.
Genç-yaşlı, kadın-erkek, işsiz-çalışan, herkesin elinde, dilinde cep telefonları var. Tüm modeller ezbere biliniyor, özellikleri bir bir sıralanıyor. Melodileri ayrı bir uğraş konusu olmuş. Modelleri fiyat bakımından cep yaksa da “herkeste var, benim neyim eksik” görüşü ile her kesimin elinde.
Kalp,
Böbrek,
Akciğer,
Karaciğer,
Mide,
Ve yeni organımız “Cep telefonu”.
Cep telefonlarını konuşmak için kullanmanın yanında, ürünlerin çeşitli fonksiyonları sayesinde cazip hale geliyor.
Türkiye’deki cep abonesi sayısı 67 milyon, yani neredeyse nüfusumuz kadar. Cep telefonu sayısı 114 milyon, nüfusun bir buçuk katı kadar. Baz istasyonu sayısı ise 36 bin.
BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) 2008 Yılı Faaliyet Raporu verilerine göre:
Türkiye’de 2007 yılında 36,3 milyar SMS,
2008 yılında ise 77,7 miyar SMS gönderim yapmış.
Aynı dönemlerde arama miktarı ise 103 milyar dakika.
Türk halkı yaklaşık olarak günde 213 milyon, saatte 8,9 milyon, dakikada 147 bin ve her saniyede 2.500 adet SMS atıyor.
Aynı gün 203 milyon dakikayı yani 3,4 milyon saati cep telefonu ile konuşarak geçiriyor.
15 yaş üstü kullanımı için pazarlandığı söyleniyor olsa da bugün cep telefonu kullanımı 12 yaşa kadar inmiştir. Cep telefonlarının melodileri ve renkleri de çocukların ilgisine yönelik.
Cep telefonsuz dışarıya adım atamıyor insanlar. Evde ya da işyerinde cep telefonu unutulduysa hemen geri dönüp alınıyor.
Cep telefonu; kullanıcılarının özenine karşı aynı özeni gösteriyor mu, aynı önemi veriyor mu?
Prof. Dr. Selim ŞEKER imzalı “Cep Tehlikesi” kitabı bu soruyu sorguluyor ve bilimsel veriler ve araştırmalar ışığında yanıtlarını kitabında anlatıyor.
Arkadaşınızı ararken, o sizi aradığında mesaj çekerken, 3G ile maç izlerken, en sevdiğiniz müziği dinlerken giriyor hayatımıza radyasyon.
Yıllar geçer parmaklar nasırlaşır, kulaklar duymaz olur da görüntülü konuşma ile çözümlenir görüşme sorunu. Kanser kapımızı çaldığında şaşkınlığımızı, dostlar ile paylaşma yine cep telefonu üzerinden yapılır.
Onkolog Devra Davis, “Beyninizle Rus ruleti oynamak istemiyorsanız uyarıları dikkate alın” diyor.
Dünyaca tanınan çok ödüllü beyin cerrahlarından Dr. Vini Gautam Krurana, cep telefonu üzerine araştırmaları ile bu cihazdan uzak durulması gerektiğini tavsiye ediyor. Önümüzdeki 10–15 yılda bu cihazdan dolayı ölen insan sayısında olağanüstü artışlar kaydedileceğini de ileri sürüyor. Hatta sigara, asbestten dahi fazla zararlı olduğunu ifade ediyor ve bir gün mutlaka cep telefonlarının üzerine de “sağlığa zararlıdır” ibaresinin yer alacağını belirtiyor.
Cep telefonu ilk açıldığı anda ortamdaki sinyalleri izleyerek hangi baz istasyonu aracılığı ile iletişim sağlayacağını belirliyor. Görüşme anında yapılan konuşma elektromanyetik dalgalara çevrilerek, uygun frekansla baz istasyonlarına iletilir.
Yani ceplerimizde radyasyon kaynağını ve alıcısını taşıyoruz farkında değiliz.
Cep telefonu ile görüşme esnasında insan vücudu cep telefonundan yayılan elektromanyetik radyasyonu emer. Bu emilen miktar, cep telefonunun sağlığımıza ne kadar zararlı olacağının göstergesidir.
Altı farklı ülkenin bilim insanının hazırladığı raporda cep telefonu radyasyonunun biyolojik zararları kanıtlarıyla beraber sıralanmış:
Cep telefonu radyasyonun olası kanserojen ve beyin bariyerini tahrip edici mekanizması (Leszcynski modelinde adapte edilmiş).
Cep telefonlarından yayılan radyasyon kan-beyin bariyerini oluşturan endotel hücrelerine zarar verir. Kan-beyin bariyerinde oluşan hasar, normal şartlarda beyne geçmemesi gereken zehirli maddelerin geçmesine neden olur. Bu durum beynin dış etkilere karşı savunmasız kalmasına yol açar.
Yapılan araştırma sonuçları, tehlikenin mahiyetini ortaya koyuyor. Ancak 1997 yılında dünya kamuoyunu cep telefonları konusunda harekete geçirmekte yetersiz kalmıştır. Ticari kaygılar bunun en büyük nedenidir.
Tüm canlıların ve tabii biz insanların genetik ve kalıtım bilgisi DNA adı verilen çifte sarmal yapılı moleküller tarafından taşınır. DNA molekülleri üzerine oluşan bozulmalar başta kanser ve ağır hastalıklara yol açabilir.
Yapılan deneylerde görüldüğü gibi elektromanyetik radyasyona bağlı mutasyonlara yol açan kırılmalar gözlenmiştir.
Prof. Dr. Selim Şeker tüm bu sorunlardan zararlı etkilerinden korunabilmenin yolları “Cep Tehlikesi”nde detaylı olarak belirtmiş.
Elektrikli cihazların radyasyonundan korunmak için;
Cep tehlikesi kitabını okuduğumda çevremize ve kendimize zarar veren bu aleti kullanmaktan rahatsız oldum. Bizleri kendisine adeta esir etmiş cep telefonun zararlarını henüz gözle göremediğimiz için ölçüsüz kullanıyoruz.
Prof. Dr. Selim ŞEKER’e, cep telefonu, 3G, baz ve elektrikli cihazların insana ve çevreye verdiği zararları, bilimsel veriler ile dikkatlerimize sunduğu için minnettarım.
Hayati önem taşıyan bir konuda yaptığı detaylı araştırmaları ile bu tehlikeli uykudan uyanmamızı sağlayacağı görüşündeyim.
Çiçekleri,
Arıları, kuşları,
Doğal hayatı,
Ruh ve beden sağlığımızı korumak için, görsel olarak da bilimsel veriler ışığında hazırlanmış kitaba kulak verelim, göz atalım, okuyalım.
Baş uçlarımızda cep telefonu değil “Cep Tehlikesi” adlı kitap bulunsun!
Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com [2]
Bağlantılar:
[1] http://www.politikadergisi.com/pd-uye/nuran-talay
[2] mailto:Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com
[3] http://www.politikadergisi.com/epublish/10
[4] http://www.politikadergisi.com/epublish/10/18
[5] http://www.politikadergisi.com/roportaj/politika-dergisi-selim-seker-mulakati
[6] http://www.politikadergisi.com/makale/universite-gercegi
Yorumlar