Yine, Yeni, Yeniden '' Laiklik' !

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Samed KOCADEMİR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02 Ocak 2009

Laiklik konusunu ele almanın en iyi yolu demokrasiden yola çıkmaktır.Bir kelimeyi kavramak için her zaman anlamını bilmek yetmez, nereden geldiğinide bilmek gerekir.
Demokrasi: Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Yunanca Damos (insanlar) ve Kratos (Yönetmek) kelimelerinden oluşan ''Demokrasi'', insanları yönetmek demektir. Romalılar aynı sisteme ''Halka ait olan'' anlamında, Cumhuriyet demişlerdir. Her ikisininde özgün ve gerçek anlamı aynı olmasına rağmen siyasi gücü eline geçirenler veya ele geçirmeye çalışan siyasi örgütler,bu iki sözcüğü kendi işlerine geldiği gibi yorumlayarak ve uygulama anlayışları getirerek yozlaştırmışlardır.
Bu durum özellikle Türk halkı gibi kültürel olarak bağımlılığı devam eden toplumlardan meydana gelen devletlerde görülmektedir.
Demokrasinin temel değerleri: Özgürlük, eşitlik, laiklik, adalet, saygı, sevgi gibi kavramlar olup bunların herbiri aynı zamanda insanın sırf insan olduğu için talep ettiği bir haktır.
Laiklik: Türkçeye, Fransızca laïcité sözcüğünden geçmiştir, devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu. Laik kelimesi Yunanca laos ismi ve laikos sıfatından gelir, Latincesi laicus’tur. Laos: halk, kalabalık, kitle demektir ve zıddı kleros’tur. Laikos: halka ait, ruhban olmayan demektir. Laicus: dinsel olmayan, demektir ve Osmanlıcada bu terim ladini ile karşılanmış fakat bu tutmamış, Fransızca laik kelimesi Türkçeye girmiştir.
Laiklik, özünde, din alanı ile dünya ve kamu işleri alanının birbirinden ayrılmalarını, birbirlerine karışmamaları anlamına gelir. Bir yönetim ilkesi ya da devletin niteliklerinden biri olarak kişileri ilgilendiren yönüyle bir dokunulmazlık alanı da çizer. Kişilerin dinsel inanç ya da inançsızlıktan, din buyruklarını yerine getirip getirmemekten dolayı kınanmamasını, ayrım görmemesini, serbestçe ibadet edebilmesini, ibadete zorlanmamasını vb. öngörür.
İnsan Laik Olmaz, Devlet Laik Olur Söylemi: “Laiklik din ve devlet işlerinin ayrılması mıdır, yoksa din ve dünya işlerinin ayrılması mı?” sorusuna genellikle ümmet kültürü ile beslenmiş çevrelerle, siyasi çıkar sağlamak isteyen kimi oy avcıları “insan laik olmaz, ya dinsiz olur, yada dindar, ama devlet laik olabilir” yanıtını vermektedirler. İktidar partisi genel başkanı da sık sık bu söyleme sarılmaktadır.
İşte dediklerinden üç tümce:
"Kişi laik olmaz devlet laik olur.
Biz laik devletimizin laik neferleri olarak yolumuza devam ediyoruz.
Kimse bizi gölgelemeye çalışmasın".
Bu söylemlere dikkat ettiyseniz hepsi tamamen birbiriyle çelişen ifadelerdir. ''Çıkar sağlayan dinci siyaset odakları bu hatalı algılamanın sürekli bir biçimde altını çizerek büyük kitlenin kafasını karıştırmış, hatta belli bir kısmını ‘ya laiklik, ya İslam’ ikilemiyle karşı karşıya getirebilmişlerdir.
” Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Sn.Osman Pamukoğlu'nun laiklik ile ilgili düşünceleri:
“Din bir vicdan işi olduğundan parti, dini dünya ve devlet işleri ile siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yolunda ilerlemesi için başlıca şart sayacaktır. Bu ülkenin çocukları dinci, dinsiz, şu mezhepten bu mezhepten diye asla ayrılamaz, bölünme sebebi ve taraf kabul edilemez. Birbirlerine rastladıklarında ‘Selamünaleyküm’ diyen de, ‘Merhaba’ diyen de bu toprağın ve bu kültürün çocuklarıdır. Bir de Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu konudaki söylemlerine bakalım.
• Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, tapınma ve din özgürlüğü de demektir. (1930)
• Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi olanağını sağlamıştır. (1930)
• Cumhuriyet’in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok acı çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır.(8)
• Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. (1925)
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün söylemleri incelendiğinde aslında en kısa yoldan laikliğin tanımı anlaşılmaktadır.
 
                                                                                  Samed Kocademir
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.