Yargı Nasıl Ele Geçirildi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Alper TEKİN

AKP 2007 yılında Adalet Bakanı Cemil Çiçek başkanlığında AKP'li hukukçuların hazırladığı hakim ve Savcıların göreve atanmaları ile ilgili 5720 sayılı yasa tasarısını Mecliste kanunlaştırmıştı. AKP sınav yöntemi ile bu güne kadar 4200 Hakim ve Savcıyı atayarak mevcut hakim ve savcının yarısını göreve başlatmıştı  yani yerel yargıyı ele geçirmişti.

12 Eylül 2010’da HSYK ve Anayasa mahkemesinin AKP'nin eline geçmesine olanak sağlayacak olan Anayasa değişikliği kabul edildi. 26 Madde içinden sadece HSYK ile ilgili değişikliğin uyum yasası çıkarıldı. Yapılan HSYK seçimini ise daha önceden basına da sızan Bakanlığın listesi hiç delinmeden kazandı. Yani HSYK'da artık AKP'nin oldu. 2011 yılının Ocak ayında AKP  Yargıtay da üye sayısını 250'den 387'ye, daire sayısını 32'den 37'ye ,Danıştay da üye sayısını 95'den 156'ya daire sayısını ise 13'den 15'e çıkaracak olan kanun tasarısını Meclise getirip kanunlaştırdı. Sınav ile yerel mahkemeleri ele geçiren AKP, HSYK aracılığı ile Yargıtay ve Danıştay'ı ele geçirdi.
 
AKP yargıyı ele geçirdikten sonra 2008 yılında AKP hakkında kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya 2011 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında görevi dolduktan sonra Yargıtay Başkanlığı seçimlerinde kaybederek emekliye ayrıldı. AKP kapatmak için iddianame hazırlayıp davayı sürdüren Yargıtay başsavcıları Zekeriya Sevimli ile Mahir Kara savcılığa, Yargıtay başsavcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu ise hakimliğe sürüldü.
 
AKP yine HSYK aracılığı ile Deniz Feneri Derneği’ne yönelik soruşturma yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’i görevden alıp üç savcının yerine iki yeni savcı görevlendirildi. Soruşturma kapsamında halen tutuklu olan Zahid Akman ve Zekeriya Karaman'ın avukatları, Türkaslan, Yaren ve Tamöz hakkında ''mahkeme kararında tahrifat yaptıkları'' iddiasıyla HSYK şikayette bulunmuştu. HSYK 3. Dairesi de bunun üzerine konunun araştırılması için 2 müfettiş görevlendirmişti. Bugünlerde ise görevden alınan savcılara dava açıldı. 
 
Bu olaylar üzerine CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, "Sözde yargıya müdahale olmayacaktı, sözde yargı bağımsız olacaktı. Ama ’Deniz Feneri’ gibi, belki de Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında da sınav verdiği bir soruşturmada,yargıya doğrudan doğruya müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor. Deniz Feneri soruşturması AKP’ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için ’dur’ demek gerekiyordu" diyerek çeşitli açıklamalarda bulundu.
 
Yargıda gelişen en son olay ise Yargıtay Tetkik Hakimi Celal Çelik’in HSYK’nın uygulamalarına tepki göstererek görevinden istifa etmesiydi. İstifa etmesinin sebebininde Türk Yargısını bitmiş olduğunu, HSYK’nın tarafsız olmadığını, yaklaşık 20 küsür civarında hakim ve savcının Yargıtay’dan istifa edeceğini belirten Celal Çelik’in istifa metnini yayınlıyorum: 
 
“Deniz Feneri soruşturmasının, şikâyet üzerine hiçbir usulsüzlük olmamasına karşın soruşturmanın görevli 3 savcıdan alınmasındaki fahiş taraflı tasarrufların yarattığı adalet travması, YARSAV üyelerine yönelik taraflı uygulamalar, halkımızın beklemekte olduğu ve bu dünyada var olduğuna inandığımız adaletten, Adalet Bakanı'nın iradesi altındaki HSYK eliyle her gün biraz daha uzaklaşılması, oluşturulan Anayasa Mahkemesi düşünüldüğünde fiilen Anayasa değiştirilmiş olmasına rağmen 'yeni anayasa' masalı ile bizi yine gerçek adaletsizliklerden uzaklaştırmaya çalışmaları nedeniyle, bu oyunun ve sürecin bir parçası olmamak yolundaki kişisel tercihimi kullanıyor ve sevgili mesleğim yargıçlıktan istifa ediyorum.”
 
Celal Çelik’in istifa metni AKP’nin yargıyı ele geçirdiğini kanıtlamıştır. Saygılarımla.
 
iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.