Oruç Ayı Ramazan ve "Hayat Tarzı" Kaygısı(?!)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İçinde bulunduğumuz Ramazan Ayı, bizler için, aslında bir fırsat ayıdır. Hem, Ramazan ayının dinî olarak yüklendiği manevi anlam dünyası açısından, hem de, beşeri ilişkilerin daha yakın ve sıcak olarak sürdürülmesi bakımından, Ramazan Ayını, bizler, bir fırsat ayı olarak telakki edebiliriz.

Tabii ki, Ramazan Ayının gelmesiyle birlikte, birtakım ibadetlerin de yerine getirilecek olması, insanları tasvip ettikleri hayat tarzlarında, yine birtakım tutum ve tavır almaya yöneltiyor. Bu aralar, HaberTürk gazetesini, fiziki olarak alıp takip etmekteyim.

Normalde, gazeteleri internetten takip ederim, yine de, ara sıra baskılı gazete alıp-okumanın tadını, internet gazeteciliği şahsen bana verememekte. Dikkatinizi çekip çekmediğini bilmiyorum, ama Ramazan Ayının gelmesiyle birlikte ana akım gazeteler, Ramazan Ayının ruh iklimine istinaden, okuyucularına, gazetenin kuponlarını takip etmek koşuluyla ürünler vermekte. Ben de işte bundan ötürü, 19 gün/kupon HaberTürk gazetesini takip edeceğim.

HaberTürk gazetesinde de, okuduklarım arasında, “olmaz ise olmazların” başında Serdar Turgut gelir. Fakat, son günlerde, Sayın Serdar Turgut ta “nedeni anlayamadığım” endişeler ve tavır değişimleri yaşanmakta. Özellikle, Sayın Turgut, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkemiz demokratik siyasal sisteminde “önemli” addedilebilecek icraatlarına ve kararlarına destek olmuş, bunu yazılarında dile getirmiş bir kişiliktir. Yine, Sayın Serdar Turgut, Fethullah Gülen Cemaatini de yakından takip edip, onların küresel ölçekte gerçekleştirdikleri “eğitim hizmetlerini” takdir etmekte ve yine bunları yazılarında ifade etmektedir.

Sayın Serdar Turgut’un daha önceki yazılarından birinde, “Hayat Tarzı” kavramından hareketle, artık kendi hayat tarzının da önemsenmesi gerektiğini belirtmesi, önemlidir. Türkiye, Müslüman bir ülke olmakla birlikte; “Laik” bir ülkedir de. Evet, birilerini, ülkemizin “laik” ve “demokratik” olması rahatsız edebilir; ama hakikat böyledir. Müslümanların, nasıl ibadetlerini İslam dininin gerektirdiği formda ifa etmeye hakkı varsa; Ramazan ayının bu özel dinî atmosferinde, Müslüman olmayanların da, diledikleri gibi hareket etmeye hakları vardır.

* * *

Pekâlâ, konuyu, tamamen “Hayat Tarzı” konseptine taşıyarak birtakım haksızlıklar da yapılmamalıdır. Türkiye, sonuç itibariyle büyük çoğunluğu Müslüman olan bireylerden teşekkül etmiş “Laik” ve “Demokratik” bir ülkedir. Bu özellik gözlerden ırak tutulmamalıdır.

Bu ülkenin toplumsal mayasında, din önemli bir yere sahiptir. Dini değerlerin yaşatılması, dinin gereklerinin özgürce yerine getirilmesi, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında insanların dinî inanç ve felsefelerine uygun birtakım dinî bilgilerle kendilerini kuşatmaları; veya varolan dinî bilgilerin daha da derinleştirilmesi; hiçbir şekilde teorik laiklik ve rejim meselelerinin teması(ları) da olmamalıdır.

Öte yandan... Sayın Serdar Turgut’un ifade ettiği “Hayat Tarzı” sorunsalı da... “Hayat Tarzına” saygı olgusu da, İslam dininin içinde bulunduğumuz Ramazan Ayının önemine binaen, tüm bireyler tarafından, hassasiyetle hafızalarda dingin olarak yaşatılmalıdır.

Türkiye, çok farklı dinî değerlerin olduğu, farklı kültür havzasına ev sahipliği yapmaktadır. Zaten, bizleri, Türkiye’yi, kültürel mozaiklik noktasına getiren husus da bu değil midir?

Farklı dinlerin olması, farklı dinlere haiz insanların, aynı topraklarda bir “Millet” çatısı altında, kederde ve kıvançta “söz birliği” yapmış olmalarıdır. Nasıl ki, Türkiye’de, İslam dini bir realite ise ve bu dinin kökleri çok eskilere dayanıyor ise, farklı dinî aidiyetliklerin olduğunu bilerek, onların da dinî özgürlüklerine saygı göstererek, hoşgörü ve birlikte yaşama idealini, daha yüksek boyutta içselleştirmeliyiz.

Biliyorsunuz, bir ara “Mahalle Baskısı” kavramı çok popülerdi. Gerçi, Mahalle Baskısı kavramının, Türk siyasal hayatında sağ iktidarların varlığını sürdürdüğü müddetçe yitip gideceğini de söyleyemeyiz.

Ülkemiz insanları; hiçbir şekilde Sünni-Şii, Türk-Kürt, bölünmelerine prim vermeden, bu güzel İslam ayında Müslüman/Gayrimüslim ayırımına da gitmeden, Ramazan Ayının ruh iklimine uygun olarak, “Hayat Tarz”larına saygı göstererek, “Birlikte Yaşama” idealine, daha da sıkı sıkı sarılmalıdır...

 

Erhan SALMAN

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.