Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- Bir Yanlış, Dört Doğruyu mu Götürdü?
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- Bir Türk Dünya’ya Bedel, Bir Başbakan Arap’a Derbeder!
- Bedelsiz Bedelli
- Gel Gel, Bak "Biz" Buradayız!
- "Erzurum’dan Çevirmişler Yolumu" / Cumhurum, Sen Rahat Uyu (!)
- Humeyni'nin Ayak Sesleri
- Bencillikten Uzak Hizmet
- Türban Sorunu Çözüldü mü?
- Birey Olmak
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- Deliğe Süpüreceğiz... Haydi!
O Özlemini Duyduğunuz, Kültürel Hak ve Özgürlüklerinizin Doya Doya Yaşandığı Ülkeler
Yaklaşık 20 yıldır TSK, gerek bilgilendirme toplantıları gerekse çeşitli platformlarda “Terör, askeri yöntemlerle çözülmez” diye tekliflerde bulundu.
Bu sorunların siyasi, uluslararası ve ekonomik boyutlarının çözülmesi istendi.
Hatta bazı sivil toplum kuruluşları “Kardelenler” projesi ile eğitime destek verirken, TSK de köy okullarının bakım onarımını üstlenerek o okulların askerlik hizmetindeki öğretmenler ile faaliyetini sürdürmesini sağladı.
Hatta ve hatta bölücü terör örgütü yıllarca beyanatlar vererek sorunun siyasi ve kültürel olduğu bu konuda siyasilerin adım atması gerektiğini bildirdi.
Toprak Reformunun gerçekleşmemiş olmasının asıl sorun olduğu da net olarak ortaya çıktı.
Bugün, sağ olsunlar, tüm aydınlarımız, çözümü bulmuş;
“Bu iş askeri operasyonlar ile çözülmez.”
Sanki asker, sanki bölücü terör örgütü 20 yıldır farklı bir şey söylüyor.
Hele hele birileri çıkıp da “Bir de onların ne istediğini soralım” demiyor mu?
Birader, sen uzayda mıydın? Türkiye’ye geleli iki gün falan mı oldu? diye sorasım geliyor.
Üstelik bu “aymayan aydınlara” göre; terörün iki mimarı var bu ülkede: “Asker ve bölücü terör örgütü”.
“TSK’yi lağvedersek, bölücü terör örgütünü de kırmızı halılarla karşılayıp cezaevlerinde ikamete mecbur edersek” diyorlar, “biz bu işi çözeriz”.
Zaten %90’ı Müslüman ya bu ülkenin,
Bugün halkın iradesi ile Anayasayı değiştirenler, yarın kendi yazdıkları kurallara uymayanları Allah’a karşı gelmekle itham edip, şeriatın kurallarında cezalandıracak ya...
Sorun zaten kalmayacak (!)
Kaç yıldır bahse konu bölgede, Kürt kökenli yurttaşlar belediye başkanlığı ve milletvekilliği yapıyor?
Cevap: TBMM kurulduğundan beri...
Kaç yıldır bahse konu bölgede Kürt kökenli tarikat ve aşiret yapılanması hüküm sürüyor?
Cevap: TBMM kurulduğundan beri...
Demek ki;
Tarikat temelli şeriat anlayışına da, ırkçı ayrılıkçı temelli siyaset anlayışına da
Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti ters düşüyor.
Bu bölgenin esas sorunu,
(Toprak Reformunu yapamadığımıza göre),
Feodal yapısının kanunlar çerçevesinde onaylanıp, bu anlayışla yönetilebilecekleri özerk bir yapıya kavuşmak...
Bölge halkı TBMM kurulduğundan beri, ya aşiret reislerinin ya da tarikat liderlerinin bölgesel güç olarak devlet tarafından tanınması adına ayaklanmıştır.
Tarikat veya aşiret liderleri otoritelerinin devamlılığını talep ederken, bölge halkı da bu liderlerinin istekleri yerine gelene kadar Devlet ile savaşmaya ant içmişler...
Sorun:
Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti…
Çözüm:
Etnik ve mezhep temeline dayalı halk tarafından benimsenmiş feodal otoritenin, Devlet tarafından tanınmasıdır.
Halkın geleceğini tayin etme hakkı yok mu?
Var.
Bırakınız etnik ve mezhep temeline dayalı halk tarafından benimsenmiş feodal otoritenin yönetimi altında; kültürel hak ve özgürlüklerini sonuna kadar kullansınlar.
Feodalizm ve şeriata dayalı faşist dikta bu toprakların bir kültürüdür; herkesin kültürel hak ve özgürlüklerine saygı duymak zorundayız.
Türkiye ile Yunanistan arasında kaçak göçmen sorunu var. Hatta bu sorun yüzünden Yunanistan, Ege’de uluslararası güvenlik koridoru istiyor...
Bu kaçak göçmenlerin milliyetini veya nereden kaçtıklarını sorguladınız mı?
O özlemini duydukları, kültürel hak ve özgürlüklerinizin doya doya yaşandığı ülkelerden!
Bu ülkede Yahudiler var, Katolik Hristiyanlar ve Ortodoks Hristiyanlar var...
Hiçbiri, ne etnik temele dayalı ne mezhebe dayalı ayrılıkçı terörü; laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletine karşı kullanarak; demokratik ortamda silahla hak armaya çalışmadı. Halkın egemenliğine dayalı Cumhuriyet yönetiminde, liberal demokrasinin kurum ve kurallarının değişim mücadelesini siyasi platformlarda vermektedirler. Onlar için laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti; sorun değil, çözümün temelidir.
Karakterim ve kişiliğim feodalizm ve şeriata dayalı faşist diktaya uygun değildir.
Serhat KUŞDOĞAN
iletisim@PolitikaDergisi.com
Yorumlar
Eyvallah
Ortada bir gerçek var. Ben Kürdüm diyen, ben Türküm dedirtemediğimiz bir halk var. Bu halka Türkçe öğreteceğiz diye uğraşmışız fayda vermemiş.
Bunca yıldır bunlar için uğraşmasa idik, özerklik vermiş olsa idik ne olurdu?
Kürt meselemiz olmazdı, Kürt bölgesi kürdün, Türk bölgesi Türkün olurdu. Onlar kürtçe konuşur, Türkler Türkçe konuşur, bir birlerine karışmazlardı. Nüfusları katlana katlana artar, toprakları nüfusu almayınca bir birlerini boğazlar, azaltırlardı. Ya şimdi? ürüyorlar, yayılıyorlar. Kürdün toprağı bölgesi gene kürdün, türkün bölgesi de kürdün!
Bu bir hatadır!
Onlar çok çalışıyorlar da Türkleri besliyor değiller. Aksine Türkler çalışmış
Başlarının belasını beslemişlerdir!
Eğer Türk devleti onlara, Türkçeyi öğretmese idi, onlar bölgeleri dışında yaşayamazlardı. onlara Türkçe öğretmek onları Türkiye'nin her yerine dağıtarak ülkeyi daha da çaresiz duruma düşürmekten başka ne işe yaramıştır?!
Biz zorla onları Türk'leştirmeye çalışmasa idik Onlar ülkelerinden kaçıp Türkiye'ye zaten iltica ederlerdi.
Hatadır. bakalım hatadan dönmenin yolunu bulabilecek miyiz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan beri Kürtlerin her istediğini yapmıştır.
Musul - Kerkük dahil Milli sınırlar gerçekleştirilebilseydi federal bir bölge oluşturulacaktı. Irak sınırını Güneydoğu Anadolu daki Kürt aşiretlerin isyanları ile aleyhimize çizen ingilizler, böyle bir sınır ile Kürtlerin federatif yapıda varlığını sürdürmesini engellemeye çalışmıştır. Aksi takdirde bugün bile babalarının malı gibi kullandıkları Kerkük petrolünü ele geçiremezlerdi.Tarihte övünerek anlattıkları isyanlar kendi kendilerine attıkları goldür.O dönemde İran kiminle kolkola, Suriye kimin sömürgesi ve İngilizler bölgede sömürülerine nasıl devam etmişler iyi öğrenmek lazım.
Zamanında Mustafa Kemal üstüne para bile teklif etmişte kimse kabul etmemiş bunların özerkliğini...
Aşiretlerin Devlete karşı isyanlarını kitap kitap yazanlar, aşiretlerin birbiri ile bitmeyen savaşını ne zaman yazacak diye bekliyorum.
Bu Millet yıllardır sırtında taşıdı yine de yaranamadı. Ah bir federasyon olsalar da BOŞ HAYALLERLE YILLARDIR HALKLARINI NASIL KANDIRDIKLARINI kendi halkları da anlasa diye bekliyorum.
Küresel Tekelci Sermaye, bölge Petrollerinin tapusunu ele geçirdi. Bu saatten sonra bırakın federatif yapıyı bağımsız bir Devlet kurulsa ne olur.
Milletlerin kendi güçleri ve imkanları ile koruyamadıkları şeyleri hiçkimse onun adına koruyamaz.
Irak, Suriye ve Filistin'in dahil olduğu bir federarif yapı Mustafa Kemal'in en büyük hayaliydi.
Bugün Irak'ı parçalayanlar Kemalizme karşı, çünkü bu federatif yapı Küresel Güç olur.(Irak asla birleşemeyecek şekilde bölündü.)
Federasyon isteyenler Kemalizme karşı, çünkü Küresel Tekelci Sermaye böyle emretti. (Bölge Kürt aşiretlerinin çıkar çatışmasına gebe..)
Esas komedi bence bu...
Yeni yorum gönder