Mümtazer Türköne Olmayı Hakaret Sayarım

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
İrfan DEĞİRMENCİ

Mümtazer Türköne! ''Atatürkçü olmayı hakaret sayarım'' demişsin. Atatürkçü olmanın, Atatürk'e en büyük kötülük olduğunu iddia ediyorsun ve oturduğun makamın içini boşaltma çabasını, arkanda bulduğun desteğinde etkisiyle üstün çaba göstererek yürütüyorsun. 19 Mayıs gösterilerinde uyum ve düzen içinde yapılan görsel şöleni, İtalyan faşizmine bağlayacak kadar uçuyorsun. 

Bilmiyorsun galiba; buz pateni, folklor gösterileri, yöresel halk oyunları, hatta Yeni Zellandalıların Haka dansı bile, uyum içinde ve temel kurallara bağlı olarak estetik haz veren bir güzellikte yapılır. Senin bakış açına göre, bunların da faşizmle bağlantısı olması gerek!

Dünyanın her yerinde Beden Eğitimi dersleri disiplin ve özveri ile uygulanır ki; gençlerin, çocukların içindeki sportif cevheri keşfedebilmeleri, geliştirebilmeleri, spora ilgiyi profesyonel anlayışla sürdürebilmeleri amacıyla yapılır. 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi bayramlarımızda çocukların saatlerce bekletilmesini eleştiriyorsun. Bunu bizlerde eleştiriyoruz. Ancak bu yapılanlar Atatürkçülükle ilgili değil, vicdanla ilgili bir meseledir. Peki Eş Başkanını, Bakanlarını, Valileri, Belediye Başkanlarını, Kaymakamları karşılamak için saatlerce bekletilen koca koca adamların durumunu da mı Atatürkçülüğe bağlayacaksın?!

Sen mazereti bırak da içindeki Atatürk düşmanlığını, Atatürkçü düşünenlere olan nefretini açıkça belirt. Midene ağrılar giriyor; ağzındaki bakla kursağında kalacak Türköne!

Biz elbette, Atatürk'çülük maskesi takan Abdulhamit'çileri de, vatan hainlerini de, menfaat peşinde olan zavallıları da, senin gibi, Atatürk'çü kurumların başına getirilip, içini boşaltma çabaları taşıyanları da iyi biliyoruz! Dürüstlük adına, erdemler adına konuşacaksan, Millet Vekili yeminleri sırasında, Atatürk Devrimlerine, milletin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, milletin çıkarlarına, namus ve şerefleri üzerine yemin edip, lüks koltuklara yerleştikten sonra, Atatürk'ün kurduğu kurumlardan başlayıp, memleketin her değerini yabancılara, işbirlikçilere, soygunculara peşkeş çeken şerefsizlere konuş! Tabii ne konuşacaksın ki; seni oturduğun kurumun başına getirip, maaşını da veren, poh poh'lanmanı da sağlayanlar onlar!

Biraz daha çalışmalısın Türköne! Televizyonlara çıkıp, avaz avaz bağırmalısın. Daha sert konuşmalısın. Atatürk'ü vatan hainliğiyle isnat etmelisin. Senin yaptığını daha önce çoook yapan oldu. Nobel alan bile var içlerinde. O yüzden biraz geç kaldın. Çıtayı yükselttiler. Ha bir eksik; ha bir fazla!

Atatürk'çü olmak, Uşak olmamaktır! Sorgulamaktır, eleştirmektir! Vatanın, milletin bağımsızlığı, bütünlüğü için birlikte çalışmaktır! Atatürk'çülük Aydınlıktır! Din sömürüsüne karşı koymaktır! Faşizme karşı koymaktır! Emperyalizm'e, Siyonizm'e geçit vermemek için haykırmaktır! Menfaat için verilen makamları, elinin tersiyle itmektir! Doğrudan şaşmamaktır! Yetim hakkını yedirmem deyip, yetim hakkını cebine dolduranlardan, maaş almamak, onlara MAŞA olmamaktır!

Senin de iyi bildiğin cevabı hatırlatayım Türköne: Sen zaten Atatürk'çü olamazsın! Biz de Mümtazer Türköne olmayı, hakaret sayarız. Zaten olamayız da. Bunu vicdanımız, karakterimiz kaldırmaz !

İrfan DEĞİRMENCİ

irfan.degirmenci@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.