Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Bir Yanlış, Dört Doğruyu mu Götürdü?
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- Bir Türk Dünya’ya Bedel, Bir Başbakan Arap’a Derbeder!
- Birey Olmak
- Bedelsiz Bedelli
- "Erzurum’dan Çevirmişler Yolumu" / Cumhurum, Sen Rahat Uyu (!)
- Türban Sorunu Çözüldü mü?
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- Deliğe Süpüreceğiz... Haydi!
- Humeyni'nin Ayak Sesleri
- Bencillikten Uzak Hizmet
- Gel Gel, Bak "Biz" Buradayız!
Kadının Özgürlük ve Yaşama Sorunu
Doğdum. Konuştum. Yürüdüm. Koştum. Büyüdüm. Küçük gözlerimin içine bakmaktansa bacaklarımın arasına tuhaf anlamlar yüklediler. Önce küçük bir kızdım. Pembe giymeye hükümlü, maviye karşı tutumlu, yeşille barışık, turuncuya ürkek, kırmızıya uzak, morsa bir tuzaktı. Etek giydim. Renkli tokalarımla kendime şölen gibiydim. Büyüdükçe çocuksu sevimlilik yok olarak sorumluluklarla tuhaf anlamlara salmıştı kendini. Kızlar çok konuşmazdı, kızlar sokakta çok durmaz, kızlar babalarından hep korkardı. Abileri bilir, babaları karar verir, anneleri susardı. Kadın sevmez, sadece sevilirdi. Kadın küfretmez, küfürlerin başrolünde simgeleşir, habire küfür yerdi. Kadın hanım olmak zorundaydı. Kadın içki içmez, kadın bağırmaz, kadın dövmez. Kadın içkileri sofraya taşıyan sevimli ev hizmetçisiydi, kadın bağırılan ve dayak yiyen bir insansı eşyaydı.
Kadın savaş etmez, savaşmayı bilmez ama savaşta en önce öldürülen ve erkeklerin erkeklere kullandıkları koz olurdu. Düşman tecavüzüne uğrar, savaş çocuklarına gebeleşirdi. Kadın öyle güvensizce yetişirdi ki erkek hükmüne alışır, boyun eğer, doğurduğu çocukları arasında cinsiyet ayrımları kurar kendinden önce olan düzeni aynen devam ettirirdi. Kadın şiir yazmaz, şiirlerin tapılası konusu olurdu. Hilal kaşı, beyaz teni, gül dudağı bedensel açlığın bireysel sanatı oluverirdi. Kadınların kaderini yazmazdı hiçbir şair. Kadınlar evlere, odalara hapis yemek yapan, anne vasfıyla gururlandırılan bir manevi mala dönüştürülürdü. Sonra çarktan hoşlanmayanlar kadınları ikiye ayırdılar. Fiziksel açlıkları bir yandan, insanlıkdışı giyinişler ve hareketler isterken öte tarafta suskun ve itaatkar hatta tapulu bir mülk haline getirilerek kapitalizmin hatta feodalizmin her türlü birleşeniyle emek sömürüsünü kadın sömürüsüne dönüştürüverirdi. Bu sebep erkekler için para karşılığında kadınların satıldığı, insanlığın eritildiği ve her türlü kadın onurunun çiğnendiği “Genelev”ler yaratıldı. Piyasa şartlarına göre kadınların çaprazlama satıldığı, insan haklarına aykırı, tiksindirici bir ticari ağ oluşturuldu.
Halbuki hepimiz nasıl kardeştik. Aramızda mavi pembe yoktu. Kadın - erkek değil, önce insandık. Önce birdik. Dinlerle, otoritelerle, politikalarla ve parayla böldüler bizi. Halbuki öylesine eşit ve dosttuk ki... Öylesine sevdalıydık ki... Bir duvarın köşe taşından farksızdık.
Nedense belirli yerlerimize kondurulan girintiler ve çıkıntılarla bizi ötekileştirdiler. Erkek bununla gurur duydu, kadın ise bununla namustu. Bir namus nasıl bu kadar canileşir ve acımasızlaşabilirdi. İnsanlığın hatta medeniyetin bu noktaya gelmesine imkan veren cinsellik nasıl bu denli ayıplanabilir ve cinayetlerin yaratıcısı olabilirdi. Çiçek, toprak, böcek, insan üremenin devamından zincirleşen öğelerdi. Töre deniliyordu yöresel ağızla. Halbuki “töre” ilk Türklerin yaşama ve örgütlenme biçimiydi, bir toprak yönetimi, bir düzen birleşimiydi. Çünkü Türkler göçebelerdi ve yaşamsal yönetimsel öğelere ihtiyaç duymuşlardı. Töre; ağaların marabalarını ezip, kadınlarını yok eden bir kuralllar anlayışı değil bir toplumsal barış projesiydi. Bu şimdiki töreden, kaçamayanlar öldürüldüler, berdel edildiler, acımasızca katledildiler. Bunu abileri yaptı, emri ağaları, babaları verdi. Tabanca önce kadına dayandı, onu parçaladı. Halbuki yaşarken de bacakarasına dayanmıştı. Bu namustu. Bu çirkin ve ayıp bir hakaretti. Önce babalarımızın mülkiyeti ve idaresinde, sonra kocalarımızın kütüğüne ve mülkiyetine geçerdik. Statümüz yükselir, kızlıktan karılığa terfi ederdik. Sonra cennetimsi ve kutsal anneler olur “cennet hurileri”ni dinlerdik. Bu dünyada ayrı bir obje öteki dünyada ise bambaşka bir objeydik. Öteki dünyanın kadınları yani hurileri bu dünyadan transfer edilmeksizin yaratılmış erkek gözdeleri idi. Onlar günahsız, onlar el değmemiş, onlar birtakım sapkın fantezilerin yaratımı kadınsı varlıklardı. Osmanlıdaki hareme benzer bir haremdi. Osmanlıda hareme padişah sahipken, orada iyi olan tüm erkekler bu hareme sahip olacaktı. Osmanlı haremine dünyanın dört bir bucağından dokuz yaşında kızlar toplanıp getirilirken öte dünyanın böyle bir sınırlaması yoktu. Osmanlıda haremin başına hadım edilmiş erkekler tayin edilirken öteki dünyadaki hurilerin başında kim olduğu bilinmiyordu. Kadınlar demokrasilerde de komedinin figüranlarıydı. Partilerin koltuk süsleri, örgütlerin feminist kolları yahut sırf insan hakları adına bir masadan farksız kuruluyordu maketsel. Yani imparatorlukta da çağdaş rejimlerde de zihniyet değişmediği sürece aynı kalıyordu başkalaşan ayrımlar!
Öyle ki kıyafetlerimizi bile biz seçemiyorduk. Ki hala da seçemiyoruz. Dünyanın bir ucunda Allah adına baştan aşağı erkek emri ve erkek baskısıyla kapatıyorken bir başka ucunda da erkek istekleri için açılıyor hatta bir başka objeye dönüştürülüyoruz. Sokaklarda erkeklerden korkuyor, kentlerde tacizlere uğruyor, hatta bedensel tacizlerin daniskasına maruz kalıyoruz.
İfadelerimin hiçbirini feminist çıkışla yazmadım. Feminizmi kadının bireyselleşmesinde bir çıkış tavrı olarak görüyor ama abartılmasına bir ayrımcı yöntem olarak bakıyorum. Kadın toplumsal bir figür olmaktan bireysel ve aynı zamanda üretken bir varlığa dönüşmelidir. Kadına değer vermek onu baskı altına almak değil onu özgürleştirmektir. Kadına değer ona aşk şiirleri yazmaktan çok ona yasal hak tanımaktır. Bu bir lütuf değil insan olmanın en tabi halidir. Kadınların özgürleştiği toplumlarda erkekler küçük oğlan savaşımlarında, yani savaşlardan, silahlardan, şiddetten sıyrılacak insansı sıcaklığı bulacaklardır.
Kadının Türk ve Osmanlı-Türk geçmişinden gelen baskılı ve sıkıntılı yaşantısına rağmen ilk Bir Mayıs şiirini yazan kadın Osmanlı şairi Yaşar Nezihe’dir. Bükülmez soyadını ilkeli ve hak arayan haliyle simgeleştiği için almış ve işçilere emek düzeninin çağrısını yapmıştır. Osmanlıda yine sayısız aşk şiiri yazan ve erkeklere aşk duymaktan utanmadan “bir aşk duvarı haline dönüşümü yansıtan kadın olma halini yıkan “ kadın şairler mevcuttu. Bugün toplumumuzda tesettür adıyla sunulan kadının ikinci sınıf vatandaşlık planına rağmen bizlere ne mutlu ki kadına değer veren ve kadının hak sorununu bu toplumun en temel hak arama sistemine dönüştüren yüce erkek, yüce önder ve nice güzel kelimeleri hak eden Mustafa Kemal Atatürk gibi onurlu ve şerefli bir erkek modeline sahibiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınları olarak yenilikçi, çağdaş, haklı ve her daim doğrudan yana olmayı kadın erkek eşitliği ile, birbirimize yaslanarak ve aynı oranda paylaşarak yaşatmaya devam edeceğiz.
Bu mücadele bilinçli kadınlarla başlayacak, çünkü cehalet ve karanlık önce kadınları zehirliyor. Uyanık ve akıllı kadınlar toplumlarına ve kendilerine giydirilmeye çalışılan bu emperyalist tesettürü, baskıyı ve faşizmi asla ve asla kabul etmeyecek. Laiklikten ve emekten yana olan tavrını her daim sürdürecektir.
Dağhan KADİM
iletisim@PolitikaDergisi.com
Yorumlar
Evet bazı yorumlarınıza
Evet bazı yorumlarınıza katılmamak elde değil. Çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş..Ama tesettür giymeyi reddeden akıllı kadınlar demişsiniz bu diğerlerini aptal yerine koymaz mı? İncitici olmuş biraz o kısım.Bence bunları da iki yönlü ele almak gerekir.. Okuyan, kararlarını kendileri veren ve laik birçok örtülü kadının olduğunu unutmayalım.. Saygılar..
Değerli okuyucum , önemli
Değerli okuyucum , önemli eleştiriniz için çok teşekkür ederim.Aslında tesettür derken burada gerçek ruhi duygusuyla başını örten kardeşlerimizi değil, erkeğin ve toplumun baskısıyla örtünen insanları kastettim.Bir nokta da elbette erkeklerin tahrik olmaması için kadının örtünmesi husus ama gene de bunlar tartışmaya açıktır.Başını kapatan ve kadınlığından ödün vermeyen bir çok kadın örnek de son zamanlarda ortaya çıkıyor güzel gelişmeler.Eleştirinizi dikkate alacağım , çok teşekkür ederim , asla incitmek değil hedefimiz saygılar :)
medine hanım yazdığınız
medine hanım yazdığınız yazıyı iyice okuyup inceledim.yazınızda masum kız çocuğunun hayata gelişi ve sonrasında erkek hegemonyası altında ezildiğini anlatmışsınız.arap ülkelerindeki kadının önemsizliğini dile getirmişsiniz bir nevi.ama kesinlikle söylüyorumki siz bunu kullanmışsınız.yani masum kız profili altından batı özentisi 18 inden sonra ailesiyle ilişkisini kesen evliliği değilde flört ilişkilerini tercih eden farklı erkeklerle birlikte olmayı yaşam tarzı haline getiren bir kadının modern ve hür iradesi olacağını savunmuşsunuz.ancak bu
yollarla kadının kimlik kazanacağını vurgulamışsınız.bakın töre iğrenç birşey,kızların küçük yaşlarda evlendirilmesi iğrenç birşey ama batı tarzı kadın profili ondan dahada iğrenç.sizin beyninizdeki kadın profili şudur.kadının eğitimle güçlülüğü,erkekten bağımsızlığı.evet bu çok doğal.yalnız sizin istediğiniz bunu kötüye kullanmak.biz özgürüz yaşasın özgür kadın adı altında
sürekli erkeklerle cinsel ilişkiler yaşayan,bakire olmamayı özgürlüğün bir getirisi olarak gören,evliliğe tamamen karşı olup kim kme dum duma bir toplum yaratmak istiyorsunuz.yazınızın gerçek amacının bu olduğunu düşünüyorum.kadına özgürlük adı altında nefsi zevk emellerinizle dolu bir dünya yaratmak istiyorsunuz.bu benim görüşüm.saygılar.
Okumak, ama Anlamamak !
irfan değirmenci bey ben
irfan değirmenci bey ben yazdığımın arkasındayım her daim!Atatürkle veya Bahriye Üçok dediğiniz kişiyle bir sorunum yok merak etmeyin.Türk kızları batı özentiliğiyle tamamen avrupai bir yaşam tarzı istiyor.size soruyorum neden son 20 yılda türk kızları özgürlük adı altında zina yapıyor.sol,kominizm adı altında kızlarımız sürekli yeni zinaların peşinde.neden türkiyede zina bu kadar arttı?neden atatürkçü solcu diye tarif ettiğiniz kız modellerinin %90ı evlenmeden önce bakireliğini bozduruyor?haydi soruyorum size cevap verin bakalım?
Denizkaradeniz'e
Denizkaradeniz isimli şahıs, son 20 yılda kızların namusunun seceresini siz tutuyorsunuz galiba. O kadar eminsiniz ki siz de o bahsettiğiniz zinanın bir parçası olmalısınız. Zina tek tek taraflı olmaz tabi. İnsanların ideojilerine göre zinada bulunup bulunmadıkları hakkında müneccimlik yapacak kadar da küstahsınız. Kızlığını bozduğunu iddia ettiğiniz solcu Atatürkçü kaç kız tanıyorsunuz? Ya da herkesi savunduğu ideolojiye göre nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ne cesaret? Her namuslu görünen, başını örten, camiye giden kadını kızı çok mu namuslu zannediyorsunuz? Başı kapalı olup da yemediği herze kalmayan sonra da kendini çok namuslu gösterip başı açıklara potansiyel o... mumaelesi yapan kadın ve buna da çanak tutan o kadar çok aynı zihniyette erkek tanıyorum ki... Onların ideolojileri hakkında ne düşünüyorsunuz yoksa onlarda mı solcu Atatürkçü. YAptığınız yorumla bu şekilde kimseyi zan altında tutmaya hakkınız yok. Bu tür yorumlarınızı yayınlayacak başka uyduruk siteler arayın kendinize.
hayran kaldım doğrusu
ne kadarda araştırmacıymışsınız böyle !
daha makaleyi okumadan ,kendi kafanızda cinsellik uyandıran bir kaç kelime sizde alarm sistemi gibi sinyal vermiş olmalı !
konunun ne olduğunu bile kavrayamadan bana saçma sapan , ütopik düşüncelerinizle bir soru yöneltmişsiniz. böyle bir soruyla size cevap vermeyi kendime yakıştıramam
''Bahriye Üçok dediğiniz kişi'' !!
bence zamanınızı böyle çirkin suçlamalarla harcayacağınıza bahriye üçok'un kim olduğunu bile bilmediğinize göre, türk kadınlarının neler başardığını araştırarak harcayın.
böylelerinin insan içinde dolaşması bile sakıncalı iken,
hiç utanmadan sıkılmadan burada ahlaksızca, saygısızca, terbiyesice iftiralarla yazı yazabiliyor !. tebrik ediyorum doğrusu. böyle bir zihniyetle tartışmaya girilmesi bile zaman kaybı ve akıl sağlığına zarar ! yazık bu kadarda çirkinlik olamaz... bütün samimiyetimle bu saygısızlığı, ve bu kadar seviyesizliği ayıplıyor,kınıyorum.. merak ediyorum özür dileyecek bir kişiliği varmı bu tablodan sonra ?! ben özür diliyorum,sayın medine akbaba'dan ve sayın selvihan çiğdem'den.. ve bütün okurlardan !..
Denizkaradeniz'e
Bu kadar aşağılık bir cevabı sitede sırf sizin gibilerin ne olduğunu görsünler diye yayınladım. Bunun gibiler de varmış diye hatta heykelinizi yaptırmak isterdim ki gelen geçen suratınıza tükürsün diye. Ama değmezsiniz. Yaran var mı demişsin, benim yaram olduğundan yazmadım onları; senin gibi daha okuduğunu anlamaktan aciz birisine cevaben içimde kalmasın diye yazdım.
Ama sizin yaralarınız var anlaşılan,
Kızlara seks objesi gibi baktığınız için sizi eleştirenlere karşı yaranız var.
Sol fikirlerin aydınlığına karşı yaranız var.
Komünizme -ki onun dahi ne olduğunu bilmiyorsunuz- karşı yaranız var.
Namusuyla ayakta kalmaya, ekmeğini kazanmaya çalışan kızların özgürlüğüne karşı yaranız var.
Kızların okuyarak aydınlanmasına babasına ve kocasına bağımlı kalmamasına karşı yaranız var.
.....
Belki daha neler nelere yaranız var. Doğuda tecavüze uğrayıp öldürülen ya da zorla tecavüzcüsüyle evlendirilen kızlardan neden bahsetmiyorsunuz. Oradaki kadınların sıkıntılarını çilelerini neden yazmıyorsunuz. Cinsel istismara uğrayarak psikolojileri bozulan kızları neden dile getir miyorsunuz? Onlar uzaydan mı geldi? ONlar Anadolu insanıd değil mi? Üstelik bunları yapanlar sol değil de sağ kesimden ne hikmetse? Camilerde kuran kurslarında hocaların tecavüz ettiği kızları da anlatsanıza o tecavüzü yapanda mı komünist ya da solcu? Neden söz edilmez bunlardan çünkü işinize gelmez. Solcu kızların %90 'ından bahsediyorsunuz. Ya sağcıların %90'ına ne demeli? O türban özgürlüğü altında...
"özgürlük özgürlük deyip daha 18 inize varmadan yatıyosunuz birinin altına" şu cümlenin çirkinliğine piliğine şerefsizliğine bakın.
Kim neyin altına yatar bilmem ama sizin bişeylerin altından konuştuğunuz belli.
Yeni yorum gönder