İslamofobi Yıkılıyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Halit Durucan

İslam Korkusu Yıkılacaktır! Mezhep sorunlarını Ortaçağ karanlığına gömen Vatikan, yüzyıllar boyu dünya insanlığını Hıristiyanlaştırıp, kiliselerde toplamak için Müslümanlar üzerinde çirkin entrikalar çevirmiş; ancak istediği sonucu alamamıştı. Bir başka din devleti olan İsrail ise, Vatikan’ın, ABD’nin ve Batı dünyasının projelerine maddi-manevi her türlü desteği vererek, Arz-ı Mevut düşüncesini fiilen hayata geçirmek amacındadır. Haçlı ittifakı, yaşadığımız şu günlerde Hıristiyanlığı dünya dini haline getirmek için sinema filmleri ve çocuklara yönelik çizgi filmler yapmakta, kitaplar yayınlamakta, makaleler yazmaktadır. İncil kitaplarını caddelerde, sokaklarda ve internet ortamında pazarlamaktadır. Ayrıca uluslararası konferanslar düzenleyerek Hıristiyanlığın bir nevi propagandasını yapmaktadır. Haçlı ittifakı; hedef tahtasına oturttuğu ülkelerde vakıf üniversiteleri, vakıf hastaneleri, sendikalar ve vakıf dernekleri gibi daha başka sivil örgütler kurarak amaçlarına sinsice ulaşmak amacındadır. 

Bu yöntemlerle, ülkelerin kılcal damarlarına kadar nüfuz ederek o toplumlarda yönetici ve belirleyici bir rol üstlenmektedir. Haçlı ittifakının sağladığı geniş imkânlarla beslenen yerli-işbirlikçiler, vicdanları sızlamadan Müslümanlara çirkin iftiralar atabilmekte; Kur’an-ı Kerim için ‘çöl yasası’ diyebilmekte, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) çirkin karikatürlerle terörist gösterebilmektedir. Hıristiyan dünyası, dev projelerle ve geniş imkânlarla hazırladıkları filmleri tüm dünyada eş zamanlı olarak gösterime sokarak, Hıristi-yanlığın evrensel bir din olduğunu, dünya insanlığının huzura, barışa ve kardeşliğe ancak Hıristiyanlık ile ulaşabileceğini savunmaktadır. Propaganda niteliği taşımaktan başka hiçbir özelliği olmayan bu sinema filmlerinde özellikle papalar, papazlar, rahipler ve rahibelerin yanı sıra kutsal haç ile kilise-çan sıklıkla ön plana çıkarılmaktadır. Böylece insanların bilinçaltına sembolik işaretler ve karakterler yerleştirilmektedir. Çocuklar için hazırladıkları çizgi filmlerle, Hıristiyanlığın tüm karakterleri ve sembolleri ‘sevimli-şirin’ bir sunumla çocuklarımızın bilinçaltına zerk edilmektedir. Böylece çocuklarımızın ilerleyen dönemlerde rahatlıkla Hıristiyan olması veya Hıristiyanlığın bir hizmetkârı olması planlanmaktadır. İçimizden çıkan yüzlerce uşak, bu kirli ve karanlık oyunun en çarpıcı örnekleri değil midir? Hıristiyan dünyası, ikinci dünya savaşından sonra Arap Yarımadası’nda yeni ülkeler oluştur-muştur. Arap emirlerini, şeyhlerini, krallarını ve başkanlarını bizzat kendisi seçip iş başına getirmiştir. Hıristiyan dünyasının desteği ile bir anda makam ve mevki sahibi olan uşak yöne-ticiler, maalesef Haçlıların elinde kuklaya dönüşmüştür. Arap-İslam dünyasının kaderini avucuna alan Haçlı dünyası, Müslümanları birbirine düşürmek için çeşitli fitneler yaymıştır: Müslümanlar; Şii-Sünni, Arap, Türkmen, Kürt ve Peşmerge diye ayrıştırılmış ve sonrasında birbi-rine düşman edilmiştir. Suud ailesinin yönettiği Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri İran’ı ve Suriye’yi sevmez. Alevi-Sünni yaşadığı için Irak’ı da sevmez. Suudiler ve bazı körfez ülkeleri sadece Sünni olanları ve Hıristiyanları sever: Bu nedenle; Haçlıların, Alevilerin ve Şiilerin yaşadığı devletleri bir an evvel yok etmesini ister: Bunun için her türlü gayri insani desteği vermekten çekinmez. Haçlı dünyası Irak’ı, Libya’yı, Afganistan’ı ve Suriye’yi paramparça edip, milyonlarca Müslüman kanı dökerken, işbirlikçi Müslüman ülke yöneticileri bu vahşete alkış tutmuştur. İslam Dünyası, maalesef oynanan bu kanlı oyundan halen bir ders çıkaramamıştır. İslam Coğrafyasından zalim, gaddar ve İslam ile hiçbir alakası olmayan fakat Müslüman ol-duğunu iddia eden çeşitli terör örgütleri ortaya çıkartılıyor: Bu terör örgütlerinin yaptığı eylemlere baktığımızda insanlığımızdan utanıyoruz. ‘Ateş varken maşa kullanılır’ mantığı ile hareket eden Haçlı dünyası, İslam coğrafyalarında henüz tamamlanmamış amaçlarına ulaşmak için işte bu maşaları imal edip, kullanmaktadır. Haçlı dünyası, imal ettiği terör örgütlerinin ‘tekbir getirerek’ masum insanların kafalarını kestiğini, göz çıkardığını, toplu katliamlar yaptığını, devletleri yıkmaya ve bölmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğunu basın-medya ve internet üzerinden tüm dünya kamuoyuna aktar-maktadır. Bunun anlamı; “İşte İslam Budur! Kafa keser, göz çıkartır, kurulu düzenleri alt-üst eder, masumları katleder. Ey insanlar! Böyle bir din, insanlara huzur, barış ve kardeşlik getiremez!” Böylece Haçlı İttifakı, dünya kamuoyunda ‘İslam Korkusu’ oluşturarak Hıristiyanlığı hızla yaymayı planlamaktadır.

Unutulmamalıdır ki; kulun bir hesabı var ise; Yüce Allah’ın (c.c.) da elbet bir hesabı vardır. Her ne kadar insanların beynine ‘İslamofobi’ zerk etmeye çalışsalar da, İslam Dini ırk, din, mezhep ve coğrafya farkı gözetmeden, kendi mecra-sından taşarak, dünyanın dört bir yanına yayılmaktadır. Yüce Allah (c.c.) insanları İslam fıtratına uygun yaratmıştır. Yani; insanlar, İslam Dini’ni kabul edip, yaşayabilecek şekilde yaratılmıştır. İnsanların farklı coğrafyalarda, farklı dinlerde ve farklı ana-babalardan doğması önemli değildir. Allah’ın varlığına iman edenler, semavi dinleri araştırmakta, İncil’in ve Tevrat’ın tahrif edilmiş olduğunu görmektedir. Değiştirilememiş tek kutsal kitabın Kur’an olduğunu anlamaktadır. Dinler üzerinde araştırma yapanlar bilmektedir ki; Tevrat ve İncil, Kur’an-ı Kerim’de yer almaktadır. Bu nedenle; Kur’an-ı Kerim’i okuyanlar aynı zamanda Tevrat’ı ve İncil’i de okumuş olmaktadır. Kur’an ayetleri, hiçbir zaman önceki semavi dinleri, semavi dinlere ait kitapları ve peygamberleri yok saymamıştır. Bu sebeple; gelmiş-geçmiş tüm semavi dinlere ve peygamberlere iman etmek Müslümanların Amentüsü olmuştur. İslam’ı seçen ünlü Gayrimüslimlerden bazıları: Dünyanın çeşitli coğrafyalarında çeşitli dinlere, mezheplere ve mesleklere sahip olan pek çok Hıristiyan ve Musevi’nin, İslam Dininin saf ve temiz olmasından; çoğunun da Müslümanların tavır ve davranışlarından etkilenerek İslam’ı seçtiğini görüyoruz.

İslam’ı tercih noktasında en önemli kriterin ise Kur’an-ı Kerim olduğunu biliyoruz. İslam’a yönelişleri somutlaştırarak aktarmak faydalı olacaktır. Cat Stevens: Ünlü caz sanatçısı 1977 yılında Müslüman oldu ve Yusuf İslam adını aldı. Davel Chappele: Ünlü komedyen, 1998 yılında İslam’ı seçti. Gigi Gryce: Üflemeli çalgılar üstadı, 1950 yılında İslam’ı seçerek Basheer Quisim adını aldı. Angeline Yeoward: Müzisyen ve vokalist, 1981 yılında İslam’ı seçip Gauhar Jaan adını aldı. Lewis Arqfuette: Oyuncu, 1977 yılında eşini kaybettikten sonra İslam’ı seçti. Sabih Shihab: Müzisyen, 1947 yılında İslam’ı seçti. Divine Styler: Alternatif hip-hop sanatçısı, 1990 yılında İslam’ı seçti. Danny Thompson: Dünyaca ünlü rock ve caz sanatçısı, 1990 yılında İslam’ı seçti. Mos Def: Rap müzisyeni, 19 yaşındayken babası sayesinde İslam’ı seçti. Muhammed Ali: Müslüman olmadan önceki adı Cassius Marcellus Clay olan Muhammed Ali, ringlerde önüne geleni devirirken Müslüman olmuş (1975), adeta İslam’ın bir temsilcisi haline gelmiştir. Vladislav Sohin: Ortodoks rahiplerindendi. Müslüman olduktan sonra tek dinin İslam olduğunu; Hz. İsa’nın (a.s.) getirmiş olduğu ‘Tevhid’ inancının İslam’da yaşadığını söyleyerek din olarak İslam’ı seçtiğini açıklamıştır. Severedo Royce: ABD’de papazlık yapmıştır. ‘Bakara Suresi’nden etkilendiğini; “Kur’an-ı Kerim’in ‘Şeytanın Kitabı’ olduğunu söylediler ama Kur’an-ı okudukça Hıristiyan düşüncesinin çelişkilerle dolu olduğunu gördüm” diyerek, Ali Guatemala adını alıp, Müslüman olmuştur. (28.12.2007)

İslam’a toplu yönelişler: Kopenhag’da yaşayan İrfan Kurtulmuş’un verdiği bilgiye göre; Danimarka’da haftada 5-10 genç İslam’ı seçmektedir. Son iki yıl içinde İslam’ı seçenlerin sayısının 5 bin olduğunu; Danimarka’da İslamiyet’in moda haline geldiğini belirtmiştir. (25 Mart 2007) Kopenhag Üniversitesi’nden Tina G. Jensen ve Kate Ostergaard; İslamiyet’i kabul eden 300 genç arasında bir araştırma yapmış; araştırma sonucuna göre ülkede, haftada 5-10 gencin İslam’ı seçtiğini; son iki yıl içinde İslam’ı seçenlerin sayısının 5 bin civarında olduğunu söylemiştir. ABD’nin Georgia Eyaleti’nin Macon Şehri Belediye Başkanı Jack Ellis, Kuzey Amerika’ya köle olarak getirilmeden önce atalarının Müslüman olduğunu; Kur’an-ı Kerim’i incelediğini ve İslam’ı seçtiğini açıklamıştır. (02.02.2007) Hipaniklerin İslam’a katılımı artıyor: ABD’de yaşayan İspanyol ve Latin Amerika kökenlilerin İslam’a yönelişi her geçen gün artmaktadır. New York, California, Texas ve Florida eyaletlerinde bu artışlar devam etmektedir. 300 milyonluk ABD’de 5 milyon civarında Hıristiyan, İslam’ı seçmiştir. Sabah Gazetesi’nin 9 Ekim 2007 tarihli haberine göre; Almanya’daki kiliseler, cemaatinin azlığı nedeniyle hızla camiye dönüşmektedir. Tagesspiegel Gazetesi; Berlin’deki 2 kilisenin Müslüman cemaate satıldığını, Neukoln ve Tempelhof ilçelerindeki eski kiliselerin cami ve İslam merkezi haline getirileceğini yazmıştır. Cemaatlerini hızla kaybeden Katolik ve Protestan kiliselerinin gelecek yıllarda yaklaşık 10 bin kiliseyi kapatacakları ifade edilen haberde, buna karşı Müslüman ibadethanelerinin hızla arttığını belirtmiştir. Almanya İslam Arşivi’nden Salim Abdullah, bu konuda yaptığı açıklamada; “Almanya’da minareli 159 cami ve 2 bin 500 mescit var. 128 ibadethane daha açılacak” diyerek, İslam’ın Almanya’da hızla yayılmakta olduğunu belirtmiştir.

Almanya’nın saygın gazetelerinden Bild; Başkent Berlin’de bugüne kadar 8 bin 500 Almanın Müslüman olduğunu haber yapmıştır. İslam’ı seçen Protestan din adamı Muhammed Herzog, ayda 15 Alman’ın İslam’ı seçtiğini gazeteye yaptığı açıklamayla belirtmiştir. Papazdı, İslam ile şereflendi ve ‘Musa’ adını aldı: Hıristiyan Evanjelist bir papaz iken, İslam ile şereflenen Sierra Leoneli Musa Bangura, yaptığı davet çalışmaları sonucunda 500’ü papaz olmak üzere 4 bin 402 kişinin Müslüman olmasına vesile olmuştur. Daha önce, Amerika ve Afrika’nın birçok ülkesinde Müslümanların nasıl Hıristiyan yapılacağı üzerine yıllarca eğitim alan ve bu uğurda çalışan Sierra, İslam’ın güzelliğine daha fazla karşı koyamadığını ve sonunda Müslümanlığı seçerek hidayete erdiğini belirtmiştir. İHH Yardım Vakfı’nın daveti üzerine Türkiye’ye gelen Musa, “gördüğüm bir rüya üzerine 1993 yılında Müslüman oldum ve İslam’da huzur buldum” diyerek, neden İslam’ı seçtiğini açıklamıştır. Müslüman olan Brezilyalı eski papaz ‘Gerçek Hayat’a konuştu: 22 yıl papazlık yaptıktan sonra Müslüman olan Santos, ismini İsmail olarak değiştirmiştir. İsmini ve dinini değiştirdikten sonra çevresindekiler ona ‘Hacı İsmail’ diye, hitap etmeye başlamıştır. 60 yaşına ulaşmasına rağmen Arapça eğitimine devam etmekte ve kurduğu internet sitesi üzerinden kendisine sorulan İslam ile ilgili sorulara cevap vermektedir. İslam’ı tanıtma çabası sonucunda 248 Brezilyalının Müslüman olmasına vesile olmuştur. Kanadalı Misyoner Melissa Kokkinis ise, misyonerler için şu açıklamayı yapmıştır: “Misyo-nerler, internetteki Müslüman gençleri etkilemek için yalan söylüyor” 2002 yılında Müslüman olan Melissa, İslam’ı tanıtmak amacıyla basın ve yayınevi kurmuş, Lübnan’daki Filistin kamplarına da giderek belgesel film çekmiştir. Patrick Bunchanan’ın İslam ile ilgili düşünceleri şöyle gelişmiştir: ABD’nin önde gelen Hı-ristiyan liderlerinden olan ve aslında İslam’a sıcak bakmayan Patrick Buchanan, İslam ile ilgili düşüncelerini ‘Vakti Gelmiş Bir Fikir’ başlıklı yazısında açıklamıştır. Bu yazıda ilginç tespitlere yer vermiştir: “Hıristiyanlık, Avrupa’da ölür gibi dururken; İslam, 21. Yüzyıla, daha önce başka yüzyıllara yaptığı gibi, sarsıcı şekilde yükseliyor. (İslami savaşçıları görünce) Victor Hugo’nun sözlerini hatırlamamak mümkün değil. Hiçbir ordu, vakti gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir. Karşıtlarımızın çoğunun uğrunda savaştığı fikir, ikna edici bir fikir. Tek bir Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in onun elçisi olduğuna, İslam’ın Yani Kur’an’a teslimiyetin cennete giden tek yol olduğuna ve Allah’a bağlı bir toplumun Şeriata göre yönetilmesi gerektiğine inanıyorlar. Milyonlarca Müslüman (onlara sunulan) Batılı alternatifleri kabul etmişti. Ama bugün on milyonlarca Müslüman bunu reddeder görünüyor ve daha saf bir İslam’daki köklerine dönüyorlar. Açıkçası; İslami inancın dayanıklılığı hayranlık verici.

İslam, Osmanlı İmparatorluğu’nun iki yüzyıl boyunca yaşadığı yenilgi ve aşağılamaların ve hilafetin kaldırılmasının üstesinden gelmiş durumda. Nesiller boyu süren Batı hâkimiyetinden de sağlam çıktı. Mısır, Irak, Libya ve İran’daki Batı yanlısı krallıkları aştı. Komünizmi kolayca püskürttü. 1967’de Nasırizm’i saf dışı etti ve Arafat’ın veya Saddam’ın milliyetçiliklerinden daha dayanıklı olduğunu gösterdi. Şimdi de dünyanın son süper gücüne direniyor.” (11.08.2006) Genç yaşlarda İslam’ı araştırmaya başlayan ve aradığı cevapları bulunca Müslüman olan Bel-çikalı Veronique Cools (25), ailesinden başlayarak yakınlarına ve arkadaşlarına İslam’ı anlatmış ve 8 yıl içinde binden fazla kişinin Müslüman olmasına vesile olmuştur. Ailesiyle birlikte kurduğu ‘Yeni Müslüman Kardeşler’ adlı sivil toplum örgütüyle Belçikalıları İslam ile tanıştıran, dini eğitim veren ve yeni Müslümanlara destek olan Cools, yaşadıklarını şöyle açıklamıştır: Birlikte okuduğu Müslüman arkadaşlarının davranışlarından etkilenerek İslam’ı araştırmaya başladığını, Türk öğretmenlerin verdiği din derslerine girdiğini ve kendini hazır hissettiğinde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olduğunu ve bu kararını ailesiyle paylaştığını anlatan Cools, “Başlangıçta çok zorlandım. Birçokları beni yadırgıyordu. Sabır ve kararlılıkla gerçek İslam’ı anlatarak önyargıları yıkmaya çalıştım” Cools, ‘Yeni Müslüman Kardeşler’ örgütünün faaliyetlerine yardımlaşmayı ve hayır işlerini de dâhil ettiğini, böylece üye sayısının ülke genelinde 50 bine yaklaştığını belirtmiştir. Milyonlarca örnekten küçük bir bölüm aktardık.

Esas olan şudur ki; İster Kaptan Kusto gibi deniz bilimci olsun, ister Antony Quin gibi ünlü bir sinema artisti olsun, ister sıradan bir Hıristiyan olsun; İslam’ı tercih ederken gayri İslami yaşayan Müslümanlara bakarak İslam’ı tercih etmemişlerdir. Zira her türlü rezilliği meziyet haline getiren sözde Müslümanların davranışlarına baksalardı, tercihleri kesinlikle İslam olmayacaktı. Kendilerine din olarak İslam’ı seçen Hıristiyanlar, ezan sesinden, Kur’an-ı Kerim’den ve İslam’ın saf ve berrak olmasından etkilenmiştir. Bir başka tercih sebebi ise; İncil ve Tevrat’ın, çelişkilerle dolu insan yazması kitaplar olduğu gerçeğidir. İslam’ı tercih edenler, Haçlı ittifakının İslam coğrafyasında Müslüman kanı döktüğünü, devletleri yıkıp, yağmaladığını ve bir kuklaya çevirdiğini görmektedir. İslam’ın özünde kesinlikle işgal, zulüm ve fitne yoktur. Konumuzu Saff Suresi’nin sekizinci ayeti ile tamamlayalım: “Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nurunu tamamlayacak, dünyanın her tarafına ulaştıracaktır” 07.10.2014

Mechul Yolcu

iletisim@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.