Hukuk Sınavlarında Seçilen Olmak

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ahmet Yörük
Yazının Yazıldığı Tarih: 
24.10.2012

[Bir şeyin göreceliği, gerçekliğinden daha korkutucudur.]

İnsanoğlunun görmediği veya tam olarak bilmediği şeyler hakkında edeceği kelam ve kafasında kurguladığı, her zaman kesin olarak bildiği şeyler hakkındakilerden fazladır. Ülkemizde bu duruma en müsait coğrafyalardan biri.Çünkü bilmediklerimizin bildiklerimizden fazla olduğu psikolojisiyle büyütülen bir toplum olduk her zaman.Bu durum da her şeyden şüphe etme hastalığımızı ortaya çıkardı.Ancak yıllardır gerçekliğinden korkuyla şüphe ettiğimiz bazı şeyler artık şüphe edilmeyecek berraklıkta gün yüzüne çıkmış durumda.

Ülkemizde her sene binlerce öğrenci, okullarından mezun olup özel sektörde veyahut büyük çoğunluk gibi devlet kapısında iş kovalamakta. Bu büyük  çoğunluğun hayatının bir döneminde mutlaka devletin kapısını çalarken aklının bir tarafını kurcalayan bir mesele var: Torpil ve Kayırma. Yukarıda bahsettiğimiz gibi yıllardır ülkemizde dolaşan bu şüpheyle yaklaştığımız şehir efsanesi sinir bozucu bir hal alabiliyor sınav süreçlerinde. Mezun olduktan sonra aylarca çalışıp yazılı sınavı başarıyla kazanan aday, mülakat gününe kadar onlarca şüpheyle de sınav vermek zorunda ,çünkü her zaman ülkesinde bir arkadan iş çevriliyor psikolojisiyle büyümüş. Bunu neden söylüyorum ? Küçük bir örnek de olsa,mesleğine devam eden bir kaymakamın mülakatlar ve sınav süreciyle ilgili bir konuşmasından parçalar sunacağım.  

- Türkiye'de 65 e yakın hukuk fakültesi,100 e yakın siyasal bilgiler fakültesi    ve sayısını bilmedigim kadar iktisadi idari bilimler fakültesi var .Bunların her sene on binlerce mezunu var .Bunun yanında 30 yaşına kadar bir sınava girme  hakkının oldugunu da göz önünde bulundurursak geçmiş senelerdeki 
mezunları da olayın içine katacağız ve sayı daha da artacak .Mesela,2010 kaymakamlık   sınavında 52 aday kadro vardı .Adaylar bu 52 kadro için 3 aşamadan geçtiler .
İlk aşama kpss aşaması ,burada kadro sayısının 20 katı sayısındaki aday ,2. Aşama olan kaymakamlık sınavı için hak kazanacaklar yani sadece ilk 1040 kişi.Bu aşama  en insaflı aşama .Daha sonra bu sayı,kaymakamlık sınavı sonucunda kadro sayısının  4 katı olan 208 kişiye düşecek.Buraya kadar herşey zor da olsa en azından objektif  koşullarla bi şeçim yapılıyor .Kaldı mı 208 kişi ,evet büyük emekler harcayarak ,on binlerce kişinin arasından sıyrılarak,gecesini gündüzüne katan bu 208 kişiyi bekleyen son  bir aşama kalıyor .O da mülakat aşaması ,bu aşama da fazla lafı uzatmaya gerek yok .Açılan 52 kişilik kadroya alınan adayların hepsinin bir referansı var .Bel ki referans sahibi kişi sayısı 52 ‘den fazla o zaman da devreye referans üstünlüğü devreye girer.Yani torpiliniz olsa bile bazen bu yeterli olmuyor,bir üstünüz yine sizi çember dışına atıyor. Olay bu kadar.

Ve bunları birinci ağızdan ,yani bir kaymakamdan duyuyorsanız ,artık bunun gercek olduguna ve bu ülkede baştan kaybetmeye mecbur oldugunuza inanıyorsunuz. Mülakat aşaması işin en dramatik kısmında kendini gösteriyor .Fiziken olsun ,temsil yetenegi olsun ,idari yönetim becerisi olsun ve diger en önemlı  vasıfları kendinde bulunduran bir aday  eger bi referansı yoksa o mülakat salonundan 
hayatın bi tokatını yiyerek ayrılıyor.Yani halk deyimiyle 'DAYI' nız yoksa o sınavdan anca havanızı alıyorsunuz ..Şüphe her zaman gerçekten daha yaralayıcıdır.Onun için artık bunun bir şüphe olarak kalmaması daha yeğdir.

Bunun yanında kaymakamlık sınavında söz konusu olan bu ‘DAYI’ meselesi Hakimlik-Savcılık sınavında da nispeten mevcut.

Bu sorun ülkemiz için vicdani bir sorun olmakla beraber ,mesleğe atama aşamasındaki aksaklıkların, yargılamaya yansıyan en çarpıcı örneği olma özelliğini de taşımaktadır . Diyelim ki Bu itibarlı şahsiyetin ,seçtirdiği adayın görev alanına giren bir işi düştü.Ve bunu seçtirdiği hakime aksettirdi,bu hakim bu soruna hangi göz ve vicdanla bakacak ,bu seçilen aday hangi Ahlak ilkesiyle hareket edecek?? Bu torpil meselesini ;dopingli bir sporcu metaforuyla da  kıyaslayabiliriz .Ancak bu dopingli sporcu asla yakalanmama garantisine sahip .Çünkü dopingi zaten müsabakayı düzenleyenler veriyor!

Son tahlilde, bize adaletli olmanın ilham olarak verilmeye çalışıldığı fakültelere sahip ülkemizde bu durum artık kanıksanmış durumda maalesef.Ve hiçbir idari veya siyasi mekanizma da bu durumu garipsemiyor,karşı çıkmıyor.Veya hadi bu sistem doğru diyelim hiçbiri de bunun nedenlerini açıklamıyor.Bu da ”Ordo Ab Chao”yu yani,kaostan gelen düzeni yaratıyor.Kaos içinde gelişmeye çalışan nesilleri…
 

Ahmet YÖRÜK

iletisim@politikadergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.