Hakkımızda Devlet Vermiş Fermanı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Hakan YAVUZ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
15 Şubat 2012

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “vergi borçlarının taksitlerini ödeyemeyenlere haciz işlemi başlayacak” uyarısı, uygulamaya dönüştü. Dün banka hesabımdaki birkaç kuruşu, evet tam tamına 46.TL’yi de haciz ettiler.

2008’de kriz olmamış, “teğet” bile geçmemişti. İşler tıkırındaydı. Meslek sahibi, eğitimli, nitelikli ve mezuniyetinden bu yana devlete yük olmadan, kendi olanaklarıyla serbest çalışan ben, vergimi vermemiştim. Paraları istif etmiş ama vergimi vermemiştim.

Hep yaptıkları gibi “Vay seni mali anarşist” dediler ve hakkımda fermanı verdiler: “Haciz!”

4 Ocak’ta uygulamaya giren kanunla, oğlumun sigortası üzerinden ücretsiz yararlandığım devletin sağlık hizmetlerinden yararlanmam engellendi. Sebep; 2008 yılından bu yana biriken BağKur borçlarıydı.

6 Ağustos 2008 tarihli Milliyet Gazetesi, 20.Sayfasında yer alan hakkımdaki haberi: “Atatürk’e hakaret var dediği için mahkûm oldu” başlığıyla vermişti. Silivri’nin o dönemdeki AKP’li belediye başkanı, üzerime yönelttiği mali baskı ve haciz dalgası ile beni susturmaya çalışıyor, avukatı “milliyetçilik yaparsan işte böyle olur” diyerek dalga geçiyordu.

Silivri Vergi Dairesi Haziran 2009 itibarıyla, vergi kaydımı resen kapattı. 2004’lerde “ulusalcı”, 2009’larda ise mason dostu olan muhasebecim, uzun süredir aylığını ödeyemediğim için, işlemlerimi yapmayı durdurdu. Tam bir iflas halindeydim ama iflas edebilmek için bile para harcamanız gerekiyor. Kapanış işlemlerim usulüne uygun yapılmadığı için, 2011 yılında Maliyeden yüklü bir ceza geldi.

Türkiye’de kriz yoktu, “teğet” geçmişti. İşyerlerini kapatan, iflas eden, işten çıkartılanlar, benim gibi bir yere yandaş olmayan, bir yere kapak atmayan ama sadece kötü niyetle iktidarı eleştirmek için “kriz var” diyen, bozgunculardı. İşte bu asiler, boyunlarını büksünler, kendi dertleriyle uğraşıp dursunlar diye, bozguna uğratılmalı, karşı çıktıkları “sistemin” dışına atılmalıydı.

Bugün yaşadıklarımı tamamen “sistemin” dışına atılmak olarak görüyorum. Bu nedenle, sistemin sahiplerine teşekkür ediyorum. Bana bir tek yol bıraktınız: Batsın bu Yeni Bizans Devletiniz deyip, Dağa Çıkmak.

2008 Yılında yayınlanan Türk’ü Bilmek, Türk’ü Sevmek adlı kitabımda, Türk’ün dağa çıkışının nasıl ve ne amaçla olduğunu şöyle yazmıştım:

“Kendi İmparatorluğu olan bir halktım… Şimdi imparatorluğum nerede? ... Kendi Kağan’ı olan bir halktım… Şimdi Kağan’ım nerede?” Bu sorunun zamanı tekrar gelmiştir.

“Evet, böyle diyerek, bir avuç Türük, yine aynı yazıya göre, önce onyedi, sonra yetmiş, daha sonra yedi yüz kişi olarak”... sonradan Atatürk adı verilen komutanları Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Samsun’a çıkar. “Böylece macera yeniden başlar… bütün kaygısı her zaman olduğu gibi (devlet) ‘oluşturmak’ ve (halkı) ‘düzenlemek’ olan gerçek bir devlet, şimşek gibi müthiş bir güç, belki de daha fazlası, önce doğar, gelişir ve ...” Tek bir kural vardır: 'İl gider, töre kalır'. Bu töre, Türk'ü devletsiz bırakmamaktır. (H. Yavuz, Türk’ü Bilmek, Türk’ü Sevmek, 2008, s:155) / ücretsiz e-kitap için:

http://politikadergisi.com/kutuphane/yorumname-1-turku-bilmek-turku-sevmek

Vergilerimizi; Bölücülere kuryelik yapmak, KCK adı altında yapılanmalarını kurdurmak, pişmanlık yasası adı altında teröristleri maaşa bağlamak, Libya’da, Suriye’de ABD işbirlikçisi isyancıları desteklemek için kullanan Yeni Bizans Devletine, artık tahammülüm kalmadı. Neden vergi vereyim ki?

Bir kuruşum varsa, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetinin yeniden kurulması için harcarım. Türk’ün düşmanlarını kendi alın terimle beslemem.

Hakkımızda devlet vermiş fermanı.

Ferman Padişahın, Dağlar Bizimdir.

 

Hakan YAVUZ / Sosyolog

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.