Gelir Adaletsizliği, Sosyal Barış ve Devrim

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Sedat ERGENÇ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
21.08.2011

 

Ölçeği, büyüklüğü ne olursa olsun insanların birlikte yaşadığı topluluklarda bazı temel kurallar, o toplumun bireylerinin öz mutluluğu, birlik ve dayanışması, birlikte yaşama isteği, huzuru için bazı asgari müştereklere, ortak inanç ve hedeflere ihtiyaç vardır. Bunlardan bazıları adalet, hak, hukuk, barış, saygı, ahlak-etik gibi evrensel kavram ve kurumlardır.

Eğer bu kavramlarda dejenerasyon, niteliksel kalitesizleşme başlar ve artarsa toplumsal barış tehlikeye girer. Birlikte yaşama azim ve kararlığı ortadan kalkar, gerginlik ve kavga başlar, ayrılıklar derinleşir, kin ve husumetler başlar. Bunlar da o toplumun tehlikeli dinamitleridir.

Toplumun bireysel ve toplumsal kazançları o toplumun bireylerine gah çalışmaya dayalı, gah soya-boya dayalı, gah doğal-sosyal-ekonomik avantaj veya dejavantaşlara dayalı olarak dağıtılır. Her bireyin söyle veya böyle geliri ve gideri vardır. Belli nisbetlerde gelir dağılımı o topluluğun huzur ve mutluluğunu doğrudan etkilemektedir.

Çağımızda en geri kalmış toplumlarda bile geçerli olan, bu toplumun gelir dağılımını hesabetmeye, toplumun ortak gelirinin paylaşılmasına yönelik bazı hesaplamalar geliştirilmiştir.

Objektif gelir eşitsizliği ölçütlerine aralık (the range), göreli ortalama mutlak sapma, varyans ve değişme katsayısı, logaritmik standart sapma, logaritmik sapmaların ortalaması, Gini Katsayısı, Kuznets Katsayısı ve Genel Entropi Ölçütleri ve Theil Endeksi örnek olarak gösterilebilir (Sen, 1997).

Gelir dağılımı (income distribution) ve gelir eşitsizliği (income inequality) konusunda temel kavramlar ortaya konulmakta ve gelir dağılımını belirleyen etkenler incelenmektedir. Daha sonra da gelir dağılımında adaletsizlik ve gelir eşitsizliklerinin ölçülmesinde geliştirilmiş başlıca yöntemler ele alınmaktadır

Gelir dağılımı,bir ülkede belirli bir süre içinde üretilen ulusal hasıla veya gelirin bireyler, gruplar veya üretim öğeleri arasında dağılımı olarak tanımlanabilir.

Gelir dağılımının başlıca türleri şunlardır:

i. Fonksiyonel gelir dağılımı, ulusal gelirin üretilmesine katkıda bulunan çeşitli üretim faktörlerinin milli gelirden aldıkları payı, yani milli gelirin ücret, faiz, rant ve kar arasındaki dağılımını ifade eden bir kavramdır. Milli gelirin farklı sosyal sınıflar arasında nasıl dağıldığı konusunda bilgi edinmeyi mümkün kılan bu dağılım türünde ulusal gelir üretime katılan üretim faktörleri sayısı kadar parçalara ayrılır. İkili ayrıma göre ulusal gelirin emek ve mülk gelirlerinin toplamından oluştuğu varsayılırken Klasik iktisatçılar üretim faktörlerini üç gruba ayırırlar ve üç gelir grubunun varlığını savunurlar. Buna göre toprak sahipleri rant gelirine, sermayedarlar kar gelirine ve emekçiler ücret gelirine hak kazanırlar.

Fonksiyonel gelir dağılımı, sosyal tabakaların kendi içlerinde büyük farklılıkların olması nedeniyle, çeşitli sosyal tabakaların milli gelirden aldıkları paylar konusunda ancak kaba hatlarıyla bir bilgi sağlayabilir.

ii. Kişisel gelir dağılımı,milli gelirin kişiler ve tüketici birimleri (aileler) arasındaki dağılımını gösterir. Kişisel gelir dağılımında önemli olan elde edilen gelirin kaynağı ve bileşimi değil, miktarıdır. En yüksek ve en düşük gelir grupları arasındaki farklar (eşitsizlik derecesi) ve bu eşitsiz dağılıma yol açan mekanizmalar incelenir. Bu dağılımda ülke nüfusu genelde beş eşit gruba ayrılır. Nüfusun % 20’sini temsil eden her bir gruba düşen ulusal gelir hesaplanarak hane halkının yüzde dağılımı ile gelirin yüzde dağılımı karşılaştırılır. Hane halkının toplumun hangi kesimlerini temsil ettiği belli olmadığından sermaye sahipleri, emekçiler ve çiftçiler gibi toplumu oluşturan farklı sınıflar arasında tarafsız bir dağılımı öngörür.

iii. Sektörlere göre gelir dağılımı,çeşitli üretim sektörlerinin sosyal hasıladan aldıkları payları gösterir. Başka bir ifadeyle, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin ulusal gelirden aldıkları payları, bunların uzun vadedeki seyirlerini, ulusal gelir dağılımındaki değişikliklerin hangi sektörlerin lehine ya da aleyhine geliştiğini ortaya koyar.

iv. Bölgesel gelir dağılımı,bir ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan kişilerin ulusal gelirden ne oranda pay aldıklarını gösterir. Bu gelir dağılımı bir ülkenin gelişmiş ve az gelişmiş bölgeleri arasındaki farklılıkları tespit etmeye yarar.

Yukarıda belirtilen dört farklı gelir dağılımı türünün her biri açısından “birincil dağılımı” ve “ikincil dağılım” ayrımının yapılması da mümkündür. Birincil dağılımda, belirli bir dönem süresince piyasa sürecinin meydana getirdiği gelir dağılımı, ikincil dağılımda ise, devletin piyasa mekanizmasının işleyişine çeşitli araçlarla yaptığı müdahaleler sonucunda oluşan gelir dağılımı söz konusudur.

GELİR DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİ ÖLÇÜTLERİ

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütleri kabaca iki kategori altında değerlendirilebilir (Sen, 1997:2). Objektif ölçütler, gelirlerin birbirlerinden ya da ortalama gelirden farklarının istatistiksel ölçümlerini kullanarak eşitsizlik derecesini tespit etmeye çabalarken normatif ölçütler gelir dağılımı oranlarına ilave olarak sosyal refah anlayışı doğrultusunda fayda fonksiyonunu da dikkate almaktadırlar. Öte yandan, gelir dağılımı statik ölçütler kullanılarak grafiksel olarak gösterilebilir.

Eşitsizlik ölçütlerinin belirli koşulları yerine getirmesi beklenir. Bu koşullar şunlardır:


◦ Pigou-Dalton transfer İlkesi: Yoksul bir kişiden zengin bir kişiye yapılan bir gelir transferi eşitsizlikte bir artışa yol açmamalıdır ya da en azından bir azalma meydana getirmemelidir ve zenginden yoksula yapılan bir gelir transferi eşitsizlikte bir azalmaya yol açmamalıdır.

◦ Gelir ölçeğinden bağımsız olma ilkesi: Eşitsizlik ölçütü aynı tarzdaki oransal değişikliklerden etkilenmemelidir: herkesin gelirinde aynı oranda bir değişiklik varsa (örneğin, devalüasyon söz konusu ise) eşitsizlik değişmemelidir.

◦ Nüfus ilkesi: Eşitsizlik ölçütleri nüfus artışına karşısında değişmemelidir: iki benzer dağılımın birleştirilmesi eşitsizliği değiştirmemelidir.

◦ Simetri ilkesi: Eşitsizlik ölçütleri bireylerin gelirlerinin dışındaki özelliklere karşı duyarsız olmalıdır.
◦ Ayrıştırma ilkesi: Dağılımı oluşturan alt-gruplardaki eşitsizliklerdeki değişiklikler dağılımın geneline de aynı yönde yansımalıdır. Alt-gruplarda eşitsizlik artıyorsa eşitsizlik genelde de artmalıdır.

a. Objektif Ölçütler

Gini Katsayısı: Gini Katsayısı bir Lorenz Eğrisi ölçütüdür ve 0 ila 1 arasında değer alır. Katsayının 1’e yaklaşması eşitsizliğin artığını, 0’a yaklaştıkça azaldığını gösterir.Gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçmede en çok kullanılan bu katsayı yukarıda değinilen ölçütlerin sahip oldukları farkların ortalama etrafında temerküzünden sakınabilmekte ve her düzeydeki zenginden yoksullara yapılan transferlere karşı duyarlı olabilmektedir.

Gelir grupları arasındaki gelir transferleri Gini Katsayısını etkiler. Objektif bir istatistiki bir ölçüt olmasına rağmen üst ve alt gelir düzeyindeki yığılmaları dikkate almaz. Bu nedenle yığılmanın alt gelir gruplarında yoğun olduğu Gelişmekte Olan Ülkeler ile yığılmanın orta kesimlerde daha yoğun olduğu Gelişmiş Ülkelerin Gini katsayılarının karşılaştırılması halinde sonuçlar dikkatle yorumlanmalıdır.

Kuznets Katsayısı: Kuznets Katsayısı, Gini Katsayısı gibi sektörlere göre sınıflandırılmış bir Lorenz Eğrisi ölçütüdür. Katsayı 0 ila 1 arasında bir değer alır ve sadece iki sektörlü bir ekonomi için uygulanabilir. Sektörel ortalama ülke ortalamasına eşitse Katsayı sıfıra eşit olur. Toplam üretimin tek bir sektör tarafından yapılması ve bu sektörün istihdamdaki payı son derece önemsiz ise Katsayının değeri 1 olur (DPT, 1994:8).

Kuznets Katsayısı, sektörel işgücü ve üretim arasındaki farkların mutlak değerlerinin her bir sektörün işgücündeki payı ile ağırlandırılarak toplanması, sektörel ortalama ürünler arasındaki eşitsizliğin bir ölçüsü olarak kullanılır (DPT, 1994:8). Örneğin, sanayi sektörü toplam üretimin % 60’ını üretir ve toplam işgücünün % 50’sini istihdam ederse, aradaki fark (% 10) sanayi sektöründe işçi başına ürünün, toplam işgücündeki sanayi payı ile ağırlıklandırılmış olarak, ülke ortalaması oranı farkına eşittir.

Genel Entropi Ölçütleri ve Theil Endeksi: Bilgi teorisindeki entropi kavramından geliştirilen ve yukarıda değinilen koşulların tümünü karşılayan gelir eşitsizliği ölçütlerinin tümü Genel Entropi Ölçütleri olarak adlandırılmaktadır.

b. Normatif Ölçütler

Dalton ölçütü: Dalton ölçütü ekonomik refahı da içeren bir ölçüttür. Gelirin marjinalfaydasının gelir arttıkça düştüğü varsayımından hareketle toplam faydanın fiili düzeyleri ile gelirin eşit dağılması durumunda elde edilecek toplam fayda düzeyinin karşılaştırılmasına dayanır. Herkes için aynı tip fayda fonksiyonu söz konusu olduğu için toplam refahın maksimizasyonu gelirin eşit bir şekilde bölüşülmesi halinde mümkün olacaktır. Ölçüt, fiili sosyal refahın, maksimum sosyal refaha oranını eşitlik ölçüsü olarak almaktadır.

Atkinson Endeksi: Toplumsal refah fonksiyonundan türetilmiş bir diğer ölçüt Atkinson endeksidir. Toplumsal refah fonksiyonu, her bir bireyin refah fonksiyonunun toplamından oluşan toplanabilir, simetrik ve içbükey bir fonksiyondur. Bu varsayım kişisel faydanın karşılaştırılabilir olduğunu varsayar.

c. Statik Eşitsizlik ölçütü:

Lorenz Eğrisi: Gelir dağılımı çalışmalarında yaygın olarak kullanılan Lorenz eğrisi gelir dağılımındaki eşitsizliğin grafiksel olarak gösterilme yollarından biridir. Eğrinin yatay ekseninde kişi veya hane halkları nüfusunun birikimli yüzde payları, dikey eksende ise bu kişi veya hane halklarının elde ettikleri gelirin birikimli yüzde payları yer alır. Bu tip bir Lorenz eğrisi çizimi aşağıda yer almaktadır. Çizimde görülen (OB) doğrusu üzerinde yer alan her noktada nüfus yüzdesi ile bu nüfusa karşılık gelen gelir yüzdesi birbirine eşittir. Milli gelirin bütün kişilere eşit bir şekilde dağıtıldığı,yani kişi veya hane halklarının nüfus içindeki yüzde paylarının gelirden aldıkları yüzde paylara eşit olduğu bu noktalardan oluşan ve her bir eksenle 45°’lik açı yapan OB doğrusu “mutlak eşitlik eğrisi” olarak adlandırılır. OAB eğrisi ise milli gelirin en yüksek düzeyde eşitsiz bir şekilde dağıldığını ifade eder. OB arasında bu iki eğri arasında yer alan diğer tüm eğriler Lorenz eğrisi olarak isimlendirilir ve milli gelirin dağılımı bakımından söz konusu olabilecek diğer gelir bölüşüm olasılıklarını gösterirler. Bu eğriler mutlak eşitlik eğrisine yaklaştıkça milli gelirin dağılımındaki eşitsizlik azalırken bu eğriden OAB eğrisine doğru uzaklaştıkça eşitsizlik artar.

Gelir dağılımında eşitsizliğin olması durumunda, en alt gelir grubu örneğin nüfusun en az gelire sahip % 10’u toplam gelirin % 10’undan daha azını alırken nüfusun en yüksek gelirli % 10’u toplam gelirin % 10’dan daha fazlasını alacaktır. Bu nedenle fiili gelir bölüşümünü gösteren Lorenz eğrisi daima mutlak eşitlik eğrisinin altında yer alır.

Lorenz eğrisinden aynı ülke içinde farklı zamanlardaki gelir dağılımlarındaki eşitsizliği ya da farklı ülkelerin gelir dağılımlarındaki eşitsizliği karşılaştırmak için yararlanılabilir. İki farklı gelir dağılımı karşılaştırıldığında birinci dağılımın Lorenz eğrisi, dağılımın her noktasında diğer dağılımın Lorenz eğrisine göre OB doğrusuna daha yakın ise ilk dağılım daha az eşitsiz bir dağılım gösterir. Lorenz eğrisi Gini Katsayısının hesaplanmasında da kullanılabilir. (Can Aktan, 2002)

Tablo1: Ülkeler İtibariyle Nüfusun En Zengin ve En Yoksul %10’luk Diliminin Gelirden Aldığı Pay ve Gini Katsayıları

Alt %10’luk Dilimin Üst %10’luk Dilimin
Ülkeler Gelirden Aldığı Pay Gelirden Aldığı Pay Gini
(%) (%) Katsayısı
Danimarka 2.6 21.3 0.247
Japonya 4.8 21.7 0.249
İsveç 3.6 22.2 0.250
Çek Cumh. 4.3 22.4 0.254
Slovakya 3.1 20.8 0.258
Norveç 3.9 23.4 0.258
Finlandiya 4.0 22.6 0.269
Ukrayna 3.8 22.5 0.282
Almanya 3.2 22.1 0.283
Hırvatistan 3.6 23.1 0.290
Avusturya 3.3 23.0 0.291
Bulgaristan 3.5 23.8 0.292
Etiyopya 4.1 25.6 0.298
Macaristan 3.5 24.1 0.300
Hollanda 2.5 22.9 0.309
Bangladeş 4.3 26.6 0.310
Pakistan 3.9 26.5 0.312
Romanya 3.3 25.3 0.315
G. Kore 2.9 22.5 0.316
Mısır 3.9 27.6 0.321
Kanada 2.6 24.8 0.326
Fransa 2.8 25.1 0.327
Belçika 3.4 28.1 0.330
İsviçre 2.9 25.9 0.337
Yunanistan 2.5 26.0 0.343
İrlanda 2.9 27.2 0.343
İspanya 2.6 26.6 0.347
Polonya 3.0 27.2 0.349
Avustralya 2.0 25.4 0.352
Moldova 3.0 28.2 0.356
Litvanya 2.7 27.4 0.357
Letonya 2.7 27.4 0.358
İtalya 2.3 26.8 0.360
Estonya 2.7 27.7 0.360
İngiltere 2.1 28.5 0.360
Y.Zelanda 2.2 27.8 0.362
Hindistan 3.6 31.1 0.368
Rusya 2.6 28.4 0.375
Yemen 2.9 30.8 0.377
Malezya 2.6 28.5 0.379
İran 2.6 29.6 0.383
Portekiz 2.0 29.8 0.385
ABD 1.9 29.9 0.408
Çin 2.4 31.4 0.415
Nijerya 2.0 32.4 0.429
Türkiye 1.9 33.2 0.432
Venezüella 1.7 32.7 0.434
Kenya 1.8 37.8 0.477
Meksika 1.8 37.9 0.481
Arjantin 1.2 37.3 0.500
Brezilya 1.1 43.0 0.550


Kaynak: UNDP, Human Development Report 2009,s.195- 198; UNDP, 2006, s.335-338; UNDP, 2004, s.188-191.

Tablo2: Milli Gelir Dağılımı,Gini Katsayıları, Nüfusları, Toplam Dışborçları ve GSMH

Alt %10'un Üst %10’un
Gelirden Gelirden
Aldığı Aldığı Gini Kişi başı
Ülkeler Pay(%) Pay(%) Katsayısı Nüfus Dışborç GSMH
Etiyopya 4.1 25.6 0.298
Bangladeş 4.3 26.6 0.310 160 23.644 462
Pakistan 3.9 26.5 0.312 166,1 49.337 650
Mısır 3.9 27.6 0.321 81,5 32.616 1.786
Yemen 2.9 30.8 0.377 22,9 6.258 561
Malezya 2.6 28.5 0.379 27 66.182 5.151
İran 2.6 29.6 0.383 72 13.937 1.584
Nijerya 2.0 32.4 0.429
Türkiye 1.9 33.2 0.432 71,1 277.125 5.240
Kenya 1.8 37.8 0.477


Kaynak: UNDP, Human Development Report 2009,s.195- 198; UNDP, 2006, s.335-338; UNDP, 2004, s.188-191.

SONUÇ

Gelişmiş ülkelerin ve bazı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden nüfusun en zengin ve en yoksul %10’luk diliminin gelirden aldığı payı ve Gini Katsayılarını gösteren çizelge incelendiğinde ülkemizin çizelge içinde yer aldığı bölüm çok trajiktir.

Gini katsaylısı gelir adaletsizliği veya ülkenin tüm gelirlerinin toplum katmaları arasında nasıl bölüşüldüğünü göstermektedir. Gini katsalısına göre 0.500 ürkünç bir adaletsizliğin, yani ülkenin %10 luk diliminin, gelirin neredeyse tamamını aldığını göstermektedir. 0.000 ise ülkenin gelirinin eşit olarak tüm toplum kesimlerine eşit olarak dağıtıldığını göstermektedir.

Tablo 1’deki değerlere göre Türkiye ile bu klasmanda en iyi olduğu görülen Avrupa ülkesi Danimarka’nın milli gelirin bölüşüm göstergelerini birbiriyle kıyaslayacak olursak;

Danimarka’da toplumun en alt %10 luk gelir gurubunun ülkenin milli gelirinden aldığı pay %2.6 iken, bizim ülkemizde bu oran 1.9’dur. Danimarka’da toplumun en müreffeh %10’luk diliminin ülkenin milli gelirinden aldığı pay %21.3 iken, ülkemizde bu oran %33.2’dir. Danimarka’nın gini katsayısı 0.247 iken Türkiye’nin gini katsayısı 0.432’dir. Bu rakamların yorumunu okuyucuya bırakıyorum…

Tablo 2’de ise bazı İslam ülkeleri ve Afrika ülkeleri ile ülkemizin KBMH, dış borç, nüfus, gini katsayısı rakamlaranının karşılaştırmasını göstermektedir. Çok fakir Bengladeş ve Etyopya gibi ülkelerin, çok az olan gelirlerini adaletle bölüştüğü, yani fakirliği paylaştıkları anlaşılmaktadır. Nüfusları bize denk veya fazla olan İran, Mısır, Pakistan gibi ülkelerin gini katsayılarının ülkemiz kadar olmasa da çok yüksek olduğu, yani milli gelirlerini adaletle bölüşmedikleri, bütün bunlara rağmen tüm bu ülkelerin dış borçlarının ve kişi başına düşen GSYH’nın ülkemizle kıyaslanmayacak kadar düşük olduğu görülmektedir.

Kişi başına düşen milli gelirimiz nisbeten yüksek olmakla birlikte, dış borçlarımız diğer ülkelere nazaran kat be kat yüksek olduğu görülmektedir. Gelir dağılımındaki anormal adaletsizlik ile kişi başına düşen milli gelirimiz ve toplam dış borçlarımızın durumu ise önümüzdeki yıllarda ülkemizin sosyal politikalara ağırlıklı olarak yönlenmesi gerektiğini, dış borçların azaltılması ile birlikte zenginliğin de bölüşülmesi gerektiği kararlılğınının yönetim erkinin üzerinde durması gereken en önemli husus olduğunu göstermektedir.

Akdeniz ülkelerini ve Ortadoğu ülkelerini saran anti demokratik uygulamalara, yoksulluğa ve gelir adaletsizliğine karşı başlatılan ve hızla yayılan halk hareketleri henüz tamamlanmamıştır. Bu devrim ateşinin Osmanlı coğrafyasını kaplayacağı tahmin edilmektedir. Bu akımın nihayetinde ülkemize uğramaması veya en iyi ihtimalle TEĞET GEÇMESİ için önümüzdeki 5 yılda "Gini katsayısı"nın 300-350 bandına çekilmesi mevcut statikonun korunması için zaruret olarak değerlendirilmektedir.

Statükonun korunması demek mevcut sosyo-ekonomik pozisyonlarla siyasi pozisyonların korunması anlamına gelmektedir.

Ülkemiz milli gelirinden pay alan guruplar %20'lik bölümler halinde 5 e ayrılmalı, gelir gurupları içinde en altta bulunan %20'lik bölümü alan nüfus için yeni sosyal yardım ve transfer modelleri geliştirerek, bu gurubun gelir seviyesi bir üst gurubun gelir seviyesine yaklaştırılmadıkça, ikinci-üçüncü-dördüncü %20'lik gurupların gelir seviyeleri birbirlerine yakın hale getirilmedikçe, en üstte bulunan %20 lik bölümün gelirleri kayıt altına alınmadıkça statüyü korumak imkansızdır.

10 yıla yaklaşyan siyasi istikrar baharının geleceği bu formüle, bu formül de yeni sosyal politikalara, yani yeni yardım ve transfer modellerinin geliştirilip uygulanmasına bağlıdır.

Sedat ERGENÇ

iletisim@politikadergisi.com

Kaynakça:

-Coşkun Can Aktan (ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayınları, 2002.

-DPT (1994), Gelir Dağılımı ve Politikaları. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı.

-SEN, Amartya (1997), On Economic Inequality. Enlarged edition with a substantial annexe ‘On Economic Inequality after a Quarter Century’, Oxford: Clarendon Press

-UNDP, Human Development Report 2009, Overcoming Barriers: Human Mobility and Development, Published for United Nations Development Programme, New York, 2009,

-UNDP, Human Development Report 2006, Beyond Scarcity: Power, Poverty and the Global Water Crisis, Published for United Nations Development Programme, New York, 2006,

-UNDP, Human Development Report 2004Cultural Liberty in Today’s Diverse World, Published for United Nations Development Programme, New York, 2004,

Yorumlar

AKP.nin iktidarda kalma,

AKP.nin iktidarda kalma, iktidarını sürdürme formülü olarak sunulan bu yazı, aynı zamanda ülkemizdeki gelir adaletsizliğini ve gelir dağılımındaki adaletsizliği de göstermesi bakımından manidar...........

Dünya krizi

Hakikaten Avrupa yıkılıyor, çok zor durumda, bunun bize yansıması mutlaka olacak, çok hızlı hareket edip, gelir dengesizliğini düzeltme hamlelerinin Aile Bakanlığı aracılığıyla yapılması gerekiyor...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.