Eğri Derenin Suyu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
İzzet Kütükoğlu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
26-12-2013

Eğri derenin suyu doğru akmaz. Su düz akmıyorsa bu suyun bozukluğundan değili derenin eğriliğindendir. Ayrıca sular durulmuyor, bulanık akıyorsa bu da derenin yapısındandır. 

Bu memlekette sular düzgün akmıyor, bu memlekette sular bulanık akıyor. 

Suların düzgün akmadığını biliyorduk fakat bulanık ve pisliği 17 Aralıkta bir daha ortaya yayıldı.

Oysa insanlar Tayyip Erdoğan'a çok güveniyor, itimat ediyorlardı. Din iman sahibi insanlar yanlış yapmazdı. Allah korkusu olan namazında niyazında olan adamdan kötülük gelmezdi.

Peki ne oldu? 

Yirmi yıla yakın zamandır şunu bilir şunu söylerim. 

İyi başbakan, iyi hükumet yoktur. İyi kurgulanmış düzen vardır. Kötü bir düzenin iyi siyasetçisi olmaaaz!

Ne yazık ki, bu ülkede insanlar düzenden, sistemden, kurgudan anlamıyorlar!

Bu sadece bizim toplumumuza özgü bir sorun da değildir.

Dünyayı gözünüzün önüne alın, gelişmiş, iyi yönetilen ülkeler, gelişmemiş kötü yönetilen ülkeler vardır.

Bunların önemli ortak bir özellikleri vardır. Gelişmiş ülkeler aynı zamanda teknoloji üreten ülkelerdir. gelişmemiş kötü yönetilen ülkelerin ortak özelliğide teknoloji üretememesi, teknolojiyi geriden takip ediyor olmasıdır.

Bir toplum teknoloji üretmekte ne kadar başarılı ise, yönetim sistemi geliştirmekte, sistematik yönetim sorunlarını ortadan kaldırmakta okadar başarılıdır.

Şunu ifade etmek isterim ki, Bütün sistemler bir birlerine benzerler, ister elektronik, ister mekanik, ister biyolojik olsun bütün sistemlerin ortak, değişmez bir özeli vardır.

Her sistem kurgusaldır. Her sistem unsurlardan meydana gelir. Hiç bir sistemde unsurlar keyiflerine göre işlev görmezler. Ben buna "ZORUNLULUK ESASI" diyorum.

Bir sistemde unsurlar keyiflerine göre harket ediyorlarsa, burada kurgusal bir bozukluk vardır. Bir sistemde kurgusal bir hata veya kusur varsa o sistem iflas etmiş, sistem olmaktan çıkmış demektir.

Bir örnek vermek gerekirse, bir otomobilin çalışması için binlerce unsurun kurgulanmış olması gerekir. bu otomobilin çalışmaması için beş para etmeyen bir parçanın ilevini yitirmiş olması yeyterlidir.

Bu satırların yazarı aynı zamanda, makina üretmiş biridir.

İnsanlar bana, sen makinayı nasıl istersen öyle yapıyorsun diyorlar.

Böyle bir şey yoktur. 

Bir amaç üzerine makina tasarlarken, siz keyfinize göre hiç bir şey yapamazsınız. 

Amaca ulaşmak, maksada ulaşmak için, ne gerekiyorsa onu yapmak zorunluluğunuz vardır.

Ne yazık ki, sistem konusunda o kadar cahil durumdayız ki, benim buraya kadar yazdığım bilgilerden haberi olmayan, buna karşın sistem lafını ağzından düşürmeyen gerzekler bu ülkenin üniversitelerinde güya insanlara ders vermektedirler.

İnsanlar onların akademik ünvanlarına bakıp, onların üstün bir varlık olduklarına iman etmektedirler. Oysa O bir cahilin bile gerisinde olabilmektedir.

Bütün bunları teknoloji bilgisi vermek için anlatmıyorum.

Ülkelerin iyi yönetilmesi, yönetim sistemlerinin mükemmelliğine bağlıdır.

Bu ülkede bunun bilincinde olan üç adam bulamazsınız. bunun bilincinde olanların kıymetini bilmezseniz, bir gün gelir bir adam bile bulamıyabilirsiniz!

Ülkelerin iyi yönetilmesi sitemlerinin mükemmelliğine bağlıdır. İyi başbakan, iyi hükumet yoktur. iyi kurgulanmış sistemler vardır. Sistemden anlamayan teknoloji üretemeyen, yönetim sistemleri olmayan milletler, Yönetenlerinin dinine imanına, ahlakına emanettirler. Hiç bir başbakanın ahlakı, hiç bir kralın ahlakı dini imanı bir toplumu dik tutamaz.

Ben Başbakanımıza üç defa kitap gönderdim. O benden bir kere bahsetmedi. fakat o başbakana bir kadın bileziğini göndermişti bunu gözleri dolu vaziyette anlattı.

Fikre bu kadar duyarsız olan toplumlarda, ne fikir üreten kalır, ne sistem üreten kalır!

Oysa Başbakan benim fikrime itibar etmiş olsaydı, bu ülke bütün sıkıntılardan kurtulmuş olabilirdi.

Bir kere daha düşünme zamanıdır.

On beş yıl önce söylediğimi tekrar söylüyorum; Bu ülkenin hükumet değiştirmekle kazanacağı hiç bir şey yoktur!!!!!!!!!!!!!!

Yolsuzluk yaptığı için iktidardan indirdiğimiz hükumetten sonra gelecek hükumetin daha az yolsuzluk yapacağının garantisi yoktur.

Gerçeği hakikati görmekte geç kalacak olur isek, çok ağır bedeller ödemek zorunda kalacağımız kesindir.

Ülkemizde insanlar siyasetçileri kötülerler. Oysa ben sistemin kötü olduğunu söylüyorum. 

Aradaki fark şudur. siyasetçileri kötüleyenler bir birlerini boğazlama noktasına gelirler. Bu ruh hali içerisinde gerçekler kaybolur gider.

Sistemi kötüleyen adamların kavgası sistemledir. kimseye sövmezler, kimseyle kavgaları yoktur.

Sağınızdaki solunuzdaki insanların hepsinin siyasetçilerin kötülüğünü düşünüyor olması, çareyi siyasetçi değiştirmekte görüyor olanların çoklu sizi yanıltmasın.

Kötü bir düzen işliyor iken, iyi siyasetçilerden fayda bulamazsınız. Çünkü sistemler insanlardan daha güçlüdür.

Sakın şunu düşünmeyin asla ve asla senin gibi düşünen kaç kişi var demeyin! eğer benim gibi düşünen on adam olsa, çok şey değişir. Benim gibi düşünen üç adam vardı, birisi Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu idi Muammalı bir şekilde aramızdan ayrıldı.

Sağcı solcu bütün partiler  milletvekili yapabilmek için  peşinden koştu ama o milletvekili olmak istemedi. Düzen değişmeden hiç bir şeyin değişeceğine inanmazdı, milletvekili olmak o'nun için düzenin adamı olmaktı. Düzenin adamı olarakta düzeni değiştiremeyeceğini bildiği için milletvekilliğini kabul etmemiştir.

Evet Üç adam vardı, birisi öldü, birisi pes edip düzene teslim oldu. Bense cahil olduğumdan kimse ne söylediğime itibar etmiyor. Elli yıldır yaptığımızı tekrar tekrar yapıp duruyoruz.

Bir düşünür şöyle diyor;   "DELİ, AYNI ŞEYİ TEKRAR TEKRAR YAPIPTA FARKLI SONUÇ BEKLEYENDİR."

AKPyi temiz dürüst, namuslu, namazında niyazında diye iktidara getirdik. Sonuç malum.

Şimdi temiz dürüst diye birilerini iktidar yapacaksın sonuç değişecek mi?

Değişeceğini ummaktan daha büyük aptallık olabilir mi? 

Elli yıldan bu yana iktidar olupta yolsuzluğa bulaşmamış bir iktidar görmediği halde, hala yolsuzluk yapmayacak bir hükumetin olabileceği umudunu taşıyanlar, saflığın ötesinde bir yerlerdedir.

Sonuç olarak söylemek isterim ki, bu sistem ıslah edilmeden hiç bir şey değişmez!

Önce sistemdeki bozukluğun giderilmesi zorunluluktur. Bunu giderdikten sonra, ister meyhaneden, ister dergahtan, milliyeti hiç önemli değil başbakan hükumet kim olursa olsun fark etmez mutlaka sonuç verecektir.

Yorumlarınız cevaplandırılacaktır.

Saygılarımla.

 

İzzet KÜTÜKOĞLU

iletisim@politikadergisi.com     

Yorumlar

Merhaba,Ben de sizin gibi

Merhaba,

Ben de sizin gibi düşünenlerdenim. hatta inanıyorum ki, bizim gibi düşünen çok fazla insan var. Asıl soru bu işin nasıl yapılacağı. Miting alanına bakan bir evin balkonundan sallanan boş ayakabı kutusunun bir yaşlı kadını tutuklayıp karakola götürme nedeni olduğu bu ülkede, bu işi kim nasıl yapacak, kimler nasıl koruyacak. Saygılar...

     Sayın Osman TAMTÜRK,

     Sayın Osman TAMTÜRK, Galiba, siz sistemi değiştirmenin tehlikeli olmasını kast ediyorsunuz.

     Neyi nasıl yaptığınız önemli, ben hiç bir yerden izin almadan rejimi yerden yere vuran  bir kitap yazdım. hiç bir yerden izin falanda almadım. Bu kitap meclis kütüphanesinde kayıtlıdır. Rejimi tenkit etmek, rejimdeki yanlışları ortaya dökmek, ayakkabı kutusu sallamak kadar tehlikeli değildir. Tabi, Rejimde nasıl bir değişiklikliği savunduğun önemli.

    Ben kitabı yazmadan önce, nerdeyse her parti liderine, cumhurbaşkanlarına mektuplar yazdım ve bu mektuplar yenilir yutulur cinsten de değildi. Polis bana kitap yazmak için izin aldın mı? diye sordu. Bende ona memleketi düşünmek izine tabi mi oldu diye sordum. imzalı bir kitap verdim okumaları için. Benim düşüncem şudur. siyaset devletin kurumlarından uzak olmalı, siyaset devlete sınırsız egemen olmamalı, bu gün siyasetin devlet kurumları üzerinde sınırsız egemen olması anayasadan kaynaklanmaktadır. bir anayasa ki, siyasi hükümete devleti kul köle yapıyor.

    Valinin yetkisi var ama, valinin yetkisini kimlerin kullandığı belli değil. Emniyet genel müdürü var yetkilerini kimin kullandığı belli değil. 

    Sayın TAMTÜRK, şeytan ayrıntıda gizli. Ayrıntı o kadar küçük ki, hiç kimse böyle küçük bir ayrıntının rejimi nasıl ters yüz edebileceğine ihtimal veremiyor. Bu güne kadar hiç kimsenin tartışmadığı, konuşmadığı anayasanın sadece bir maddesini düzenleyerek rejimin cumhuriyet haline getirilmesi mümkün. bu ülkenin rejimi mevcut hali ile, demokratik saltanattan başka bir şey değildir. Hem seçimle iktidar olunacak, hem padişah olacaksın. Böyle bir cumhuriyet yok! böyle bir rejim dünyanın en rezil rejimidir!

     Saygılarımla.

Sayın İzzet Kütükoğlu.

Sanırım ben düşüncemi yanlış ifade ettim. Rejimi değiştirmek zor da olsa tabii ki bbir şekilde mümkündür. Bu rejimin demokrasi veya adı edildiği gibi palementer bir rejim olmadığını, yanlış algılandığını, gerçeğin nasıl olması gerektiğini yıllardır yazıyoruz. Ama bir şey değişmiyor. Demekki bizlerin yazmasının faydası çok da fazla değil. İnsanlar rejimin değiştirilmesini talep etmiyor maalesef. Talep edenler azınlık ve sesleri çıkmıyor. Bu itibarla, benim nasıl yapılabileceğini düşünüp de içinden çıkamadığım konu, öncelikle gerçek demokrasi talep edenlerin nasıl çoğunluk yapılabileceğidir. Sanırım haramiler de bunun farkında, eğitim ve iktisadi konularda halkı sürekli baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Saygı ve selamlar...

     Sayın  Cem Osman

     Sayın  Cem Osman TAMTÜRK, malesef yazmak para etmiyor. Çünkü, sorun daha derinlerde. toplumun algılaması ve anlaması zayıf. Bu bir hakikattır. Bakın, ben  bunları buralara yazıyorum, azımsanmayacak sayıda insan bu yazıları okuyor. Siz yazdıklarımı bir ölçüde anlayabiliyorsunuz, geride kalanlar hiç bir şey anlamıyor, en azından anladığını belli etmiyor. Bu dergiyi sıradan insanların okumadığını da düşünürsek durumun vahameti ortaya çıkar. Buralarda yazı yazan veya bu sayfaları okuyanlara ben bir şey anlatamıyorsam kime neyi nasıl anlatabilirim. Kimse anlamıyor diye insan için fayadalı olacak bir fikri anlatmamak bana göre insanlık suçudur.

    Sayın TAMTÜRK, keşke insanlar sadece beni anlamıyor olsa. İnsanlar İlahi kutret sahibi yaradanı da anlamıyorlar. sadece benim kitabım değil ki umursanmadan okunan, insanlar Allah'ın kitabını da anlamak için okumuyorlar. Allah'ın kitabı bile insanlara bir şeyler anlatmakta kifayetsiz kalıyorsa ben bu insanlara ne fikren faydalı olamam ancak, sorumluluğumun gereğini yapmış olurum. Bunu başarabilir isem buda bana yeter.

   Saygılar selamlar.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.