"Butik Devlet Olmama" Argümanı; Taşeronluğun Kılıfıdır!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Mehmet ÇAĞIRICI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
23.03.2012

Geçen hafta Afganistan'da faaliyet gösteren Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) çerçevesinde Türkiye’nin komuta ettiği Kabil Bölge Komutanlığı emrinde görev yapan Sikorsky tipi bir helikopterimiz 16 Mart 2012 günü kaza yapmıştır. Helikopterde bulunan 12 askeri personelimiz şehit olmuştur. Türkiye'ye getirilen şehitler için tören düzenlenmiştir.

Olayın siyasi yankıları büyük olmuştur. Ana muhalefet partisinin lideri Sayın K. Kılıçdaroğlu olayı protesto edercesine  “Afganistan’da ne işimiz var?” diye sormuştur. Aynı biçimde bu olay dolayısı ile diğer muhalefet partisi MHP de Türk askerinin Afganistan'daki varlığını eleştirmiştir. Bunun üzerine uzun zamandır kamuoyuna bilgi vermeyen Genel Kurmay Başkanlığı da Türk askerinin Afganistan hizmetini savunmak durumunda kalmıştır.

Bu eleştiriler karşısında hükümet ve Başbakan R.T. Erdoğan da "İçine kapalı bir butik devlet mi istiyorlar? Türkiye bir butik devlet değildir, dünyaya açık bir devlettir.” diyerek TSK'nın Afganistan angajmanını müdafa etmek zorunda kalmıştır.

Haberlerde ve basında kamuoyuna Türk birliğinin Afganistan'daki varlığı, NATO'nun bir görevi imiş gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Oysa bu gerçek değildir. Türk askerleri NATO çerçevesinde değil, ISAF çerçevesinde Afganistan'da bulunmaktadır. İSAF; NATO komutanlığında, 28 NATO ve 22 NATO üyesi olmayan devletlerin oluşturduğu,  başlangıç amacı Afganistan'da "Terörle Mücadele" veya "Güvenliği Sağlama ve İnsani Yardım" olan, fakat zamanla "işgale” dönüşen bir uluslararası askeri ittifak örgütüdür.

11 Eylül 2001'de NewYork' taki ikiz kulelere yapılan saldırıları bahane eden ABD yönetimi, terörle mücadele bahanesiyle Afganistan'ı işgal etmek için suç ortağına ihtiyaç duymuş; bu amaçla 20 Aralık 2001 de Afganistan Konferansı düzenlemiş;  BM Güvenlik Kurulu'nun da desteğini alarak ve NATO'nun da katılmasıyla İSAF 'ın oluşumuna doğrudan ön ayak olmuştur.  İSAF 'a dünyanın en küçük "butik devleri" dahi örneğin Lüksemburg 11, Birleşik Arap Emirlikleri 35, Bahreyn 95, Tonga 55 askeriyle katılmışlardır.

Afganistan'da Türk birliği fiilen çatışmalara katılmamaktadır. Ancak TSK mensuplarının oradaki varlığının bir siyasi ve askeri anlamı vardır: O da TSK’nin işgalci ABD ve NATO ile dayanışma içinde olmasıdır. Yani Türk askerinin ABD'nin operasyon yürüttüğü yerlerde olması Türkiye açısından değil, ABD açısından büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü ABD artık bu tip operasyonları daha çok "Stratejik Ortak" dediği müttefiklerine havale etmektedir. Onlara göre “Türkiye’nin en iyi ihraç malı askeridir.” G. Soros ’un bu söylemi Türk askerinin başka ülkelerde ne amaçla kullanıldığının açık göstergesidir. Elbette bu gibi durumlardan sorumlu olan ordu yönetimi değil, buna karar veren egemen siyasettir.

Türkiye'nin ABD'ye askeri taşeronluğu yeni değildir. Türkiye, 1950 yılı itibariyle Kore’ye yaklaşık 4500 asker göndermiştir. Kore’de ki Güney-Kuzey kardeş kavgasında Türkiye ABD'den yana savaşmış; bu savaşta 712 şehit vermiş ve 2 binin üzerinde askeri de yaralanmıştır. Bu askeri taşeronluğu zamanın DP hükümeti salt NATO üyeliği sınavını kazanmak için yapmıştır. Her zamanki gibi bedelini yine Mehmetçik ödemiştir.

Şimdi sıra Türk askerini komşusu Suriye'ye karşı kullanmaya gelmiştir. MIT ‘in yetkileri artırılmış; yasal olarak sıkı korunmaya alınmış ve başına da MIT ile CIA arasında en iyi koordinasyonu sağlayabilecek olan, hükümetle ve özellikle BOP eş başkanı R.T. Erdoğan ile çok yakın çalışan Hakan Fidan getirilmiştir. CIA başkanı David Howel Petraeus geçene hafta Türkiye'de MIT ile istişare içinde, eş başkanın sırtını sıvazlayarak emperyalizme karşı savaş veren Suriye halkının karşısına Türk askerini çıkarmanın hesaplarını yapmıştır. Tüm dünyada(özellikle Afganistan ve Irak'ta)  milyonlarca Müslüman’ın ABD tarafından katledilmesine ses çıkarmayanlar dinden, ahlaktan ve insani değerlerden oluşan bir maskenin altında, Ortadoğu’nun cellatlığına soyunan ABD’nin yamaklığına soyunmak istemektedirler. Hele Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn vs. gibi Arap Birliği’nin şımarık ve bencil petrol zengini, ABD emperyalist uşağı, hiçbir zaman demokrasiden nasibini almamış devletlerin Suriye’ye demokrasi götürme gerekçeleri tam bir politik trajik-komedidir!  

AKP için Türkiye'de küresel finans kapitalin desteğinde "borç" ve "sıcak para" ile yaratılan yalancı Cennet’te iktidar olmanın bedelinin ödeme zamanı, ABD emperyalizmine göre, gelmektedir. İran’ın emperyalizme kafa tutması öyle ekonomik ve mali ambargolarla durdurulamayacağı her geçen gün daha belirgin olarak anlaşılmaktadır. İsrail İran’a vurmak için sabırsızlanmaktadır. Ama yanı başındaki İran desteğindeki Lübnan ve Suriye onun bu amacında manevra yeteneğini sınırlamaktadırlar. Bu nedenle mutlaka Esat rejimi gitmeli yerine Türkiye’deki AKP gibi,  "Müslüman Kardeşler” rejimi gelmelidir. İşte şimdi, G. Soros 'un da ifade ettiği gibi, Türkiye'nin "asker ihraç etmesinin" tam zamanıdır. Erdoğan ve Dış işleri Bakanı A. Davudoğlu bu misyonlarını yerine getirmek için bir yandan müdahalenin askeri hazırlıklarını yaparlarken, diğer yandan dünya ve Türkiye kamuoylarını da oluşturmaya çalışmaktadırlar.

Bu olayda parlamenter muhalefetin tutumuna gelince.. Türk askerinin "Afganistan'da ne işi var?" diye 12 şehit nedeniyle bu dış müdahaleyi sorgulayan muhalefet; ne yazık ki “NATO’nun Libya’da ne işi var?” diye sormadı! Meclis içi muhalefet bununla da kalmayarak, TBMM'nin gizli oturumunda AKP ile birlikte Libya'ya dış müdahaleye katılmak üzere donanmamızdan bazı gemilerin gönderilmesi için onay dahi vermiştir. Bu tutarlı ve ilkeli bir duruş değildir! İnşallah muhalefetin bu tutarsızlığı Suriye konusunda devam etmez!

ABD emperyalizminin 2003 Irak işgalinde 1 Mart 2003 tezkeresine geçit vermeyerek suç ortağı olmayan Türkiye,  aynı duyarlılığı ve sağduyuyu Suriye için de göstermesi için her türlü haklı gerekçeye ve güce sahiptir.

 

Mehmet ÇAĞIRICI

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.