Acaba Bağımsız Medya Var Mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
SÜLEYMAN GÖK

Toplumun tüm kesimleri medyanın güvenilmezliğine üzerine hemfikir gibi gözüküyor. Boyalı basın, kartel medya ya da nasıl tanımlarsak tanımlayalım, tiraj pastasından aslan payı alan medya kuruluşlarının varılan noktadaki sorumlulukları üzerine tespitte bulunmak, artık malumun beyanından başka bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle, var olan hâkim güç ilişkilerini sorun addeden alternatif medya girişimlerini konu alan makalemizde iğneleri bir kenara koyup elimize çuvaldızları alacağız.


Alternatif ve bağımsız medya girişimleri incelenirken, bu girişimlerin ekonomik örgütlenişlerinin, politik konumlanışlarının ve söylemlerinin gölgesinde kaldığını söyleyebiliriz. 1880’lerde önce gazete ve dergilerin gelişiminde basın çoğunlukla siyasal parti paralarıyla ve etkinlikleriyle desteklenmişti; reklâmlarla değil. Politikacıların sübvanse ettiği basındaki editoryal içerik-reklâm içerikleri görece olarak önemsizdi. İzleyicilerini sübvansiyon yapanın görüş noktası doğrultusunda etkiler gibi gözükmekteydi. Basın gazete ve dergi çıkarıyor ve satıyordu; o zamanlar izleyicilerin üretimi ve satışı için bir pazar yoktu.


Günümüz koşullarında gazeteciliği değerlendirdiğimizde eski durumdan bir farklı olmadığı görünmektedir. Günümüz medyası birçok yönden eleştiriler altında yaşarken meşruiyet sorunu yaşamaktadır. Çünkü bir ülkede en önemli siyasal bilim dalındaki kavram kamuoyudur. Kamuoyunu oluşturmada kitle iletişim araçları çok önemli bir görev üstlenmektedir. Fakat bu görevi layıkıyla yerine getirdiği konusunda şüphe sahibiyiz. Bağımsız medya dediğimiz zaman nerede ve hangi ideolojide olursa olsun bir tek medya patronunun ekonomik gücü elinde bulundurduğu hegemonya gücün yani diktatörlük gibi rejimlerdeki gibi iktidardaki partinin istediğini yazma ve haberlerini yayınlama gibi süreçler bağımsız medya kavramına zarar vermektedir.


Peki, ne yapmak gerekir? Bu sorunun cevabı çok açıktır. Medyayı bir tek kişinin veya gücün tekelinden kurtarmak gerekir. Şu anki konjonktürde bunu yapmak çok yararlı olur. Hem demokrasinin iyi işlemesi hem de halkın devlete, medyaya olan güveninin yerine gelmesi için bu çok önemlidir.


2007 yılında bağımsız medya konusuyla ilgili birkaç örnek yaşanmıştır. Örnek olarak; Hürriyet’e yıllarını veren Emin Çölaşan görevinden alındı. Tabi bunu iyi okumak lazım. Neden alındı görevinden? Bu sorunun cevabını daha sonra yazdığı ‘Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi’ kitabında net bir biçimde görüyoruz. Ve medyanın,özgür olması gerekirken nasıl da bazı kişilerin elinde olduğu,medya patronlarının çıkarları gereği yazılarını yazması gerektiğini,genel yayın yönetmenlerinin bağımsızlığa gölge düşürdüğünü yazdı ve medyanın içinde bulunduğu durumu net bir şekilde bizlere gösterdi.

 

Daha sonra gazeteci Bekir Coşkun’un yazdığı bir makale yüzünden vatandaşlıktan çıkarılması dahi söz konusu olmuş, ülkenin başbakanı tarafından istenmeyen kişi ilan edilmiştir. Eğer bazıları bu ülkede medya özgürlüğünden söz ediyorsa ve onların savunuculuğunu yapıyorsa böyle bir ortada bağımsız ve özgür düşünce ortamının varlığından söz etmemiz imkânsız gibi gözüküyor.


Yakın tarihimize baktığımız zaman medyanın içinde bulunduğu durumu net biçimde görebileceğimiz birçok ve çeşitli olaylar yaşanmaktadır. “Cumhuriyet mitinglerinin” düzenlendiği zamanlarda toplumun büyük bir kemsinin katıldığı, gerekli yerlere gerekli mesajların ulaştığı ve daha sonra bazı davalarda suç unsuru olarak ta gösterilse yakın tarihimizin en önemli gelişmelerinden biri oldu. Bu olaya medyanın ilgisinin fazla olması gerekirken, ülkenin ana basın dediğimiz önemli kanalları, medya kuruluşları, gazeteler yayınlarında gerekli özeni göstermediler ve böyle bir olayı birkaç medya dışında canlı yayınlama gereğinde bile bulunmadılar.
2008 yılında Başbakan ve Doğan Medya Grubu Başkanı arasında oluşan söz tartışmaları, arasındaki olaylar bir gerçeği ortaya çıkartmıştır. Medyanın büyük bir bölümünü oluşturan Doğan Medya Başbakana savaş aştı ve yazarları dâhil tüm yayın organlarından bu savaşı yürüttü.

 

Size soruyorum: Böyle bir ortamda Bağımsız Medyadan söz etmek ne kadar mümkün merak ediyorum ve bu ortamını savunanlardan şüphe ediyorum.


Sonuç olarak; medya gruplarının, yazarların eserlerini yazılarını ve düşüncelerini en özgür biçimde gerçekleştirmelerini, düşünce özgürlüğünün bulunduğu bir ortamda yukarıdaki örneklerdeki olayların gerçekleşmesi gibi komik görünen olayların demokrasi(!)ile yönetilen bir ülkeye yakışmadığını ve böyle durumların hem ülkeye hem de demokrasiye olan inancın sarsılmasına ve ortamın bozulmasına ilişkin önemli olduğu kanaatindeyim.

 

Son söz olarak Bağımsız medyanın olduğu yerde hiçbir güç hiçbir şekilde halkın seçim özgürlüğünü yadsıyamaz ne olursa olsun…

 

Süleyman GÖK

 

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.