Vurun CHP'ye

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

90 yıllık bir partiye ne yapabilirsiniz?

Türkiye siyasetinde statükoyu CHP ile özdeşleştiren selpaklar, selpak olmadan önceki ve de şimdiki hayatlarında ısrarla CHP’yi eleştirmeye yargılamaya devam ettiler, ediyorlar.(*)

Bu kadar zamandır, memlekette olan ne varsa hepsinin sorumlusu gösterilmeye hazır CHP’yi bu yazıda analiz etmeye çalışacağız. Bunu yaparken de CHP’nin dostu kimdir, düşmanı kimdir, partinin turnusolü nedir biraz bunlara değinerek olayı örneklerle ele almayı amaçlamaktayız.

***

Tarihsel kökü Kuvay-ı Milliye’ye giden, parti ileri gelenlerince de “biz savaş meydanlarında kurulduk, dilekçeyle değil” çıkışı haklı bir çıkıştır doğrudur. Cumhuriyet idaresiyle bir devlet kuruluyordu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kurucu liderdi, savaşı kazanmıştı, halk desteği arkasındaydı ve Halk Fırkası ile yola çıktı. Mesela tam yerindeyken liberal beyin salatasına limon sıkalım: Cumhuriyet adını ilk kez Halk fırkası kullanmamıştır. Merak eden Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının tarihini okuyabilir! Dönelim…

Tarihsel derin tahlil bu yazının amacı değil. 1923’te kurulan bir parti var. Parti kurucu bir parti.  Kurucu bir ideolojiyi ortaya koyan parti. Yıl şu an 2013.  İlk meclisteki “ikinci gruptan” alın bugüne gelin. 90 yıldır muhalefeti yetişen 90 yıldır düşman cephesi güçlenen bir parti.

Emperyalizme karşı çıktığı için, emperyalistlerce sevilmemiş, dini ayaklanmaları bastırdığı için din düşmanı ilan edilmiş, varoşlara açıldığı için komünist denilmiş, komünistlerce burjuva payesi almış, sosyalist enternasyonale girdi diye sosyal demokrat mı Kemalist mi olacaksınız kararsızlığı dikte ettirilmiş... İstediğiniz kadar uzatabilirsiniz!

90 yıllık bir parti olan ve Türkiye’de yaşıtı bulunmayan CHP’ye yapılan saldırıların büyük kısmı liberal dizayndı. Belli bir paradigma için CHP’nin güçsüz bırakılması gerekirken, partinin elindeki gücünü de “tedrici” hale getirmeliydi.  Bu paradigma  1 Mart 2003 tezkeresine kadar kesintisiz yürüdü. O günden bugüne geçen 10 yılda eski paradigma iflas etti, yerine uydu partilerle dış dünyaya entegre hale getirilmiş postmodern bir tavırla yalnızca eleştiri kültürünü ayakta tutan bir paradigma yazılmaya başlandı. Bu yeni paradigmanın en büyük belirleyicisi sosyal linç kültürü yaratması.

Sosyal linç, iletişim teknolojileriyle artık çok daha hızlı yayılan bir hal almışken, bununla ilgili iki örneği partiler düzleminde verelim:

1.FLAŞ! CHP’de Birgül Ayman Güler krizi! Kürt Türk eşit değil dedi veya Flaş! Hüseyin Aygün PKK’lılara iyi çocuklar dedi Ankara karıştı.

Bir haber nasıl verilir, algı nasıl yönetilir, nasıl sinir ucu tespit edilip düşman yaratılıra güzel bir örnek. Ama yetmez bir tane de diğer taraftan bakalım:

2.Son dakika! Uludere’de kaçakçılar sınırı geçerken yanlışlıkla yapılan bombalama sonucu öldü. Veya Sıcak gelişme! Reyhanlı’da ESED rejimi tarafından gerçekleştirilen saldırıda çok sayıda ölü var.

Bu da algı nasıl yönetilire güzel bir örnek. Birinci öncülde ölen haber dili gereği zaten “suçlu” çünkü kaçakçı. Ardıl ise düşmanı zaten yaratmış ve egemen ağzıyla hitap edilerek kriz çözülmüş. Lütfen dikkat, ikinci maddenin tamamında Flaş yok. Soralım, Flaş mı daha etkili, son dakika mı?!

Güzel. Sorarak yürümeye devam edelim. Eğer CHP iktidar olsa, Reyhanlı’da bu olay yaşansa, Kılıçdaroğlu Amerika’ya gitse ve bu medya –şu anki haliyle- yayın yapsa neler olurdu? Nasıl ittifak ama…

Althusser, devletin ideolojik aygıtlarını anlatırken medyaya özel bir anlam yükler ki katılmamak mümkün değildir. Medya devletin sözünü, söylemini, propagandasını yapan bir organdır. Kurulan ilişki patronaj ilişkisi olduğundan ötürü, muhalefet partilerinin şansı kolay kolay yoktur. Medya patronları büyük holding sahiplerinden oluşuyorsa, bu holding sahipleri yeni ihaleleri kovalıyorsa vicdan süresiz izne çıkar. Yaptığı tek şey, güce daha fazla tapınmak, gücü yüceltmek, gücü zirvede göstermektir.

***

CHP’de Ulusalcılar, yenilikçiler, sosyalistler, Kemalistler, Anadolu solcuları, sosyal demokratlar, sağcılar var söylemleri de dikkatle irdelenmelidir. Bir memleket kategorize edilerek bölünecekse bunun en iyi pratiği muhalefette denenir.

Partinin son iki genel başkanı da hepimiz hem ulusalcıyız hem yenilikçiyiz, çünkü devrimciyiz çıkışı yapmalarına rağmen her akşam ulusalcı yenilikçi tartışmalarıyla evimize misafir olan bu tartışma ortamının amacı ne ola ki acep?

Bölün gitsin partiyi düşüncesini alttan alta verip, solun en iyi yaptığı şeyi, soğuk savaşı ortaya koyma amacı kime hizmet ediyor diye baktığımızda öyle uzakta cevabı aramayalım: Soğuk savaşın kazananı kim diye sormamız yeter. İyi savaşan sol, kitle imha silahı medyasız kalınca hep kaybetmiştir.

***

Gençlik kollarına karşı -her dönem için söyleyebiliriz ki- milletvekilleri başkaca oluşumları destekleyebilmekte,  partili gençliği yok görebilmektedir. Parti gençliği, Suphi Baykam’lardan gelen bir gelenekken, bu gelenek başbakan ve genel başkanlar çıkarmışken bugün eylemde yalnız bırakılan, mitingde alan süsletip, bayraklama yaptırmakla ibaret görülen bir gençlik tasavvuru ortadadır.

Kurultayda gençlik kotası getirildikten sonra, genci yönetim kademelerine sokma eylemleri parti adına gençlik adına önemli hamlelerden birisi olsa da gençlik kollarına ilgi göstermeyen milletvekilleri gençlik tabanında dikkat çekiyor.

Türkiye’de Atatürkçülük “siyasal bir gelenek çerçevesinde” öğrenilecekse bunun yeri, bu düşüncenin kaynağı olan CHP’dir. CHP’nin içerisindeki sosyalistler, Kemalistler, sağcılar, solcular aslında “çatı” vurgusunu yapmaktayken bunun muğlak kalması anlaşılmayı zorlaştırıyor. CHP’li sosyalistler, sosyalizme geçmek için Kemalizm’i kullanmayı düşünmezler. CHP’deki Kemalistler de “şu sosyalistleri çekip çevirelim bize hizmet etsinler” demezler.

***

CHP’yi 90 yıldır içeriden dışarıdan yıkmaya çalışanlar, bugün Swoboda’yı da kendilerine eklemlediler. CHP’ye yeni bir düşman kazandırdılar. Çağdaş demokrasilerde hükümet icraatları eleştirilirken, bizde muhalefetin yapamadıklarını eleştirmek nasıl bir küresel açlıktır?

 Haber bültenlerinden CHP’yi çıkarsalar, CHP’den tek satır haber yapmasalar, CHP’nin adını anmayı “yasaklasalar” partinin tabandaki desteği artar mı azalır mı düşünmek gerek.

Bilgi kirliliği yaratılacak her durumda “yayın yasakları” yaygın hale getirilirken, CHP hakkında bu kadar bilgi kirliliğine yasak getirilir mi? Yahut “zinciri çözük medya” bunu kabul eder mi?

 

Saygılar

ilker.ekici@politikadergisi.com

 

 

 

(*) selpak: büyük usta Uğur Mumcu’nun, eski solcu yeni numaracılar için kullandığı kavram.

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.