Türkiye, İsrail ve Yeni Denge

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

ABD’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz çıkarma sorununa ve Türkiye ile İsrail arasındaki gerginleşmeye gösterdiği ihtiyatlı yaklaşıma çok dikkat etmek gerekiyor.

ABD bu defa çok akıllıca adımlar atıyor.

Irak ve Afganistan’da olduğu gibi ön planda değil.

Libya’da da hiç sahnede gözükmedi ama Halk Hareketi ile NATO’nun harekâtını da görünmeyen el bir olarak perdelerin arkasından başarı ile yönetti.

Takdir etmek gerekir.

Doğu Akdeniz’de esen fırtınada ve yaşanan sorunlarda hiç dikkat çekmiyor ama fiilen de olayları yönetiyor.

Belli ki bir denge oluşturmuş kendi politikasına ve bölgesel çıkarlarına göre.

Türkiye ve KKTC’yi bir kefeye, İsrail ve Filistin’i de diğer kefeye koymuş.

Ne İsrail’i gözden çıkarabiliyor, ne de Türkiye’yi.

Irak ve Afganistan, masa üzerindeki teorik bilgilerin arazideki uygulama bilgileri ile uyuşmadığını gösterdi ABD’ye. Orta Doğu öylesi bir yer ki, Batı’nın kuralları ve yaşam tarzı ile stratejiler belirlemek, geleceği saptamak ve yönlendirmek olanaksız.     

Bu nedenle de ağzı yandığı için, şimdi belli ki bölgeye özgü yeni bir strateji belirlemiş;

Kendi sahaya inmiyor, daha evvel o sahada maç yapmış takımları karşı karşıya getirip sonuca gitmeyi yeğliyor.

İsrail’in Orta Doğu ile hiçbir iletişim ve dostluk bağı olmadığından, ABD’nin Orta Doğu konuları için Türkiye’yi nomine ettiği kesin.

Türkiye - Suriye ilişkileri de bu aşamada çok önemli.

Türkiye Hükümeti’nin Beşar Esat yönetimi ile ipleri koparması, bir müddet için Rumları ümitlendirecek. Türkiye’ye karşı bölgede daha güçlü bir cephe oluşturabilmek amacı ile Suriye’yi de yanlarına çekebilmek için girişim başlatacaklar.

Beşar Esat yönetiminin kaderi belirginleştiğinden, Rumların bu adımının Türkiye’nin lehine sonuçlanmasının olasılığı çok yüksek.

Türkiye’nin 21. Yüzyıl misyonu, Suriye’deki sular durulduktan ve Suriye’ye yeni bir demokrasi kavramı geldikten sonra İslam Ülkelerinin lideri olmak.

Bu yolda da hızla ve emin adımlarla ilerliyor.

Türkiye’nin yumuşak karnı KKTC iken, İsrail’inki de Filistin.

Türkiye’nin KKTC ile “Kıta Sahanlığı Anlaşması” imzalamasının, terazinin öbür tarafındaki eşiti; Rumların doğalgaz aramalarına yönelik askeri müdahalede bulunmaması.

BM’de bugün yapılacak olan Filistin Devleti’nin tanınması oylaması Orta Doğu tarihindeki 

önemli köşe taşlarından bir tanesini oluşturacak. Oylamada tanınma ve Güvenlik Konseyi’nin vetosunu durduracak asgari 128 oy elde edilse de edilmese de, bu oylama Türkiye’yi, İslam Ülkelerinin liderliğine taşıyacak.

1952 yılında yaptığı kansız ihtilal ile Mısır’da kraliyet yönetimine son veren ve 1953 yılında da İngilizleri Süveyş Kanalı’ndan çıkaran Cemal Abdül Nasır’ın adım adım İslam Ülkeleri liderliğine taşıdığı Mısır, 21. Yüzyılın ilk on yılı içinde tahtını Türkiye’ye terk etmek zorunda kaldı. Geri dönmesi artık olanaksız.

ABD’nin bölgesel çıkarları doğrultusunda Kıbrıs adasının kesin çizgilerle ikiye bölünmesine onay vermesi ise bölgedeki yeni stratejinin ve yeni oluşumun habercisi.

Bu yeni stratejinin dönüm noktası da 2013 yılının ilkbaharı.

2013 yılının ilkbaharı geldiğinde Türkiye-İsrail ittifakı tekrar gündeme gelecek ve Orta Doğu’daki dengeler yeni baştan oluşacak.

Yeni oluşan bu dengelerin içinde KKTC de kendi yerini alacak.

Tamamen farklı bir statü ve konumda.

22 Eylül 2011

Prof. Dr. Ata ATUN

Ata.Atun@PolitikaDergisi.com

http://www.ataatun.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.