Türbana Karşı Dokunulmazlık (2)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Referans İçerik: 
Türbana Karşı Dokunulmazlık

Son gelişmeler gösteriyor ki, seçim atmosferine çok hararetli ve gergin bir ortamda girilecek. AKP 8 yıl boyunca, iktidar olmanın avantajlarını çok iyi kullandı, kullanmaya devam ediyor. Başbakan, bu süreçte yoğun ülke gündemi arasında dahi, örgüt çalışmalarını ihmal etmemeye çalıştı. Yurt dışından geldi, İl Başkanlarıyla toplandı, Bakanlar Kurulu toplantısından çıktı, milletvekilleriyle bir araya geldi, TOKİ açılışlarından sonra, Gençlik Kolları çalışmalarına katıldı. Kısaca, örgütüyle iç içe ve örgütüne hakim bir görüntü sergiledi. Bu tabloya baktığımız zaman AKP, yine her yönüyle seçimlere, daha hazır olan parti konumunu sürdürmektedir.

MHP ise, liderinin partisine dinamik bir görüntü veren, Ülkü Ocakları’nın örgütlenme modelini değiştirerek ve çalışma sahasını kısıtlayarak, partisinin farklı alanlardaki hareket kabiliyetini ve halkla arasındaki bağı sağlayan gücünü koparttı. Mevcut milliyetçi oyların üstünde, oy toplaması pek beklenmiyor.

CHP, Genel Başkan değişikliğinden sonra bir ivme kazanmış olsa da, örgütlerin yaşlı kadroları, hantal yapısı ve antidemokratik tüzüğüyle, şu an itibariyle AKP’yi geçmesi pek olası gözükmüyor. Tabii ki Demirel’in, “siyasette bir gün bile çok uzun zamandır” sözünü hatırlarsak, belki bu sözleri söylemek için erken olabilir. Ancak, ülkemizde siyaset yapma biçimlerini ve halkımızın oy verme kriterlerini göz önüne alırsak da, yarın ne olursa olsun, rüzgarlar ne tarafa eserse essin ya da normal bir seçim atmosferinde, muhafazakarlık özelliği taşıyan toplumumuzun oy kullanacağı adresler az çok malumdur.

CHP’nin yeni lideri Kılıçdaroğlu, önümüzdeki seçimlerde politikalarını açlık, yoksulluk ve işsizlik üzerine oluşturacağı sinyalleri vermeye başladı. Elbette, yıllardır laiklik ekseni dışında politikalar üretmeyen, varsa da halka anlatamayan bir parti için, bu adımlar olumlu gelişmelerdir. Ancak, Türk halkının yapısı ve son dönemdeki kutuplaşmalar da gösteriyor ki, sadece bu temel üzerine oturtulan seçim propagandalarıyla tek başına iktidar olabilmek için, bu politikalar yeterli olmayabilir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde muhafazakar kesimlere uzatılan eller neticesindeki oylardaki önemli artışın Türkiye geneline de yansıması için, benzeri adımlar, siyasi ustalıklarla ve zekayla atılabilmeli, muhafazakar toplumun hassasiyetlerine karşılık, samimi politikalar üretilmelidir. İstanbul’da kara çarşaflı bayanlara takılan rozetten sonra, Mersin’de kara çarşaf yırtan Kadın Kolları ile verilen çelişkili görüntüler, yandaş medyada günlerce kullanıldı ve kullanılmaya devam edildiği göz ardı edilmemelidir.

Son gelişme olarak Mustafa Sarıgül’ün CHP’yi destekleyeceğini açıklaması, her ne kadar kendisine yapılan ağır ve zaman zaman da haksız eleştiriler olsa da, bu bağlamda kendisine muhafazakar kesimler tarafından sempatiyle bakılması ve iletişiminin iyi olması dolayısıyla seçim öncesinde yapılacak çalışmalarda bu özelliğinden faydalanılmalıdır.

AKP iktidarı boyunca, yaşadığı her sıkıntılı döneminde, bir şekilde gerek takiyeci, gerek hamaset edebiyatına dayalı gerekse liderinin karizmasına endeksli siyaseti neticesinde bu süreçleri küçük oy kayıplarıyla ve kısa sürede toparlanarak atlattı. Bundan sonra da CHP, sadece Genel Başkanı değişikliğiyle değil, diğer siyasi konularda da AKP’nin ezberini bozacak politikalar üretmezse, bugünkü oy dağılımı çok fazla değişmeyecektir.

Türban konusu, yıllardır siyasi gündemimizin ön sıralarında olan, özellikle sağ siyasetçilerin seçim meydanlarında ve kahvelerinde, oy toplamak için kullandığı en önemli kozlardan biri olmayı sürdürmektedir. CHP açısından, önemli konulardan birisi de, her zaman doğruyu yapma, ortaya koyma odaklı, çok yönlü olmayan siyaset yapma biçimi dolayısıyla izlediği siyasetlerin kamuoyunda algılanması, olumsuz şekilde yansımaktadır. Ortaya koyulan politikaların doğru algılanması ve zaman zaman siyasi manevralar yapılabilmesi için, atılan adımların ve çözümlerin çok yönlü olması gerekmektedir.

Bu yönde düşünürsek, türbana karşı dokunulmazlık önerisi, hem neticeleri bakımından farklı durumlar ortaya koyacak olması, hem her iki konuda da hem AKP’nin hem CHP’nin samimiyetini ortaya koyacak bir gösterge olacaktır. CHP, tek başına iktidar amaçlıyorsa, bunun da yolunun, nüfusun yüzde 70’e yakınının, muhafazakar kesimden oluşan seçmenden de oy almaktan geçtiğinin farkındaysa, bu yönde somut öneriler ve adımlar ortaya koymak zorundadır.

Bu öneriye karşılık verilecek cevap ve sonucu ne olursa olsun, her durumda kârlı olacak olan parti CHP olacaktır. AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı çıkması olasılığında, ki muhtemeldir, türban konusundaki takiyeci yaklaşımı yüz üstüne çıkacaktır. Çok ufak bir ihtimal olsa da böyle bir öneriye olumlu yaklaştığını varsayarsak da, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla AKP’nin yolsuzluklar, özelleştirmelerdeki usulsüzlükler ve benzeri birçok konudaki gerçek yüzü de ortaya dökülmeye başlayacaktır. Geldiğimiz noktada, türban yasağının kaldırılmasıyla, çok fazla bir şey kaybedilmeyecektir. Türbanlı öğrenciler zaten şuan pek çok üniversitede sorunsuz bir şekilde derslerine girmektedirler. Bu anlamda, YÖK’ün de kendi yönetimlerinde ve kontrollerinde olduğunu düşünürsek çok fazla kayıp olmayacaktır.

Başka bir açıdan bakmak gerekirse de, sosyal demokrat anlayışa yakışan yaklaşım tarzı, bakış açısı, yasaklamalarla değil, yanlışları öğretilmiş düşüncelerin kaybolacağı düşüncesi olmalıdır.

Nitekim yasaklayıcı anlayışla gelinen noktada, sağ partiler bu durumdan faydalanarak kendi siyasi düşünceleri çerçevesinde, halkın dini duygularını istismar ederek iktidar olmayı her dönemde başarmışlardır. Artık bu saatten sonra ve “tecrübelerle sabittir tecrübelerimizden ders almadığımızdan” da ders çıkararak, sağ partilere bu şekilde, kolay yoldan iktidar olma kapısı kapanmalıdır.

Bu öneri, CHP’nin son yıllarda izlediği statükocu ve devrimci anlayıştan uzak siyasetine bakılırsa pratiğe dökülmesi zor gibi gözüküyor olabilir. Ama CHP tek başına iktidar olmak istiyorsa, AKP’nin bu ülkeye verdiği hasarları, zararları tamir etmek ve kaybettirdiklerini tekrar kazandırmak istiyorsa, bu ve benzeri politikalar üretmek ve uygulamak zorundadır.

OguzKemal.Ozkan@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.