Teröristle İşbirliği Yapan Kim?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Gezi Direnişçilerine atılan iftiralardan birisi PKK ile işbirliği yaptıkları yönündeydi.
Gezi Parkı içinde olmamalarına rağmen, parkın girişinde yer tutan BDP ve Öcalan sempatizanları orada bayrak ve posterler açınca, direnişi karalamak isteyenlere iyi malzeme vermiş oldular. Bir ay öncesine kadar ‘PKK dağdan insin, siyasete katılsın’ diye nutuk atanlarda tükürdüklerini yalamış oldular!

Sırrı Süreyya Önder’in Gezi Direnişi’nde ki rolünü ve hakkını yememek kaydıyla,
AKP-BDP-PKK’nın barış sürecini halka pazarlama yöntemleri ile çelişmiş olsa da BDP Genel Başkanı ilk günlerde şöyle açıklama yapmıştı:
‘Biz asla ulusalcı-milliyetçilerle yan yana gelmeyiz’  
 


Buna rağmen BDP’nin meydandaki o noktada bulunmasının sebebi ne idi? Amaç meydanın her tarafından görünerek ve kameraların kadrajına girerek direnişin kamuoyu nezdindeki itibarını mı zedelemekti? Şayet bu ise bunda başarılı oldular, değilse de BDP Genel Başkanı yaptığı açıklama ile çelişmiş oldu!

Gezi Direnişçileri ve Taksim Dayanışma Platformu ilk günden beri hiçbir partinin direnişe bayraklarıyla katılmamasını duyuruyordu. Ve bu yaklaşımda direnişi güçlendiren en önemli etkenlerdendi.

Bu bilinen bir durum iken, Gezi Parkı Direnişçilerine utanmadan PKK ile işbirliği yapıyorlar, terörist, marjinal iftiralarını atmaktan çekinmediler.

Oysa ki;
Teröristbaşına sayın, şehitlere kelle diyen birisinin Başbakan olduğu bir ülkede,
Habur’da teröristlerin ayaklarına kadar gönderilen hakimler gerçeği varken,
Rahatsız olmasınlar diye Türk bayrakları indirilirken,

Oslo’da teröristlerin istediği valileri, komutanları, kamu görevlilerini atayacağız diyen bir MİT varken, 
Valilerin onayıyla Kürt isyancılarının isimleri, kütüphanelere, camilere koyulurken,
PKK’nın en büyük destekçisi Barzani’yi kongresine davet eden, konuşturan AKP varken,
Nevruz’da Apo posterleri, PKK bayrakları ile milyonlar toplanırken,

PKK’lılar çıkıp platformda konuşmuş, yüzlerce PKK bayrağı, Apo posteri açılmışken,
Bütün dünyanın terörist örgüt olarak kabul ettiği PKK ile namussuzluk olarak saymalarına rağmen görüşürken,
Apo ile başkanlık sistemi pazarlıkları yapılırken,
PKK’lılar halen sınırlarımızda silahlarıyla ellerini kollarını sallayarak yayla şenliklerine katılırken,

Öcalan barış elçisi, halk lideri ilan edilirken, akillerle birlikte kamuoyu oluşturmaya çalışırken,
Diyarbakır’da Kuzey Kürdistan konferansları düzenlenirken,


bu iftiraları atmak,
PKK ile anlaşıp Taksim’e çıkanları terörist ilan etmek, vatandaşı cambaza baktırırken gerçekleri saklamaktan başka bir şey ifade etmiyordu.

 

Ayrıca PKK’lılar da ‘dağdan insin siyaset yapsın’ deyip inince de eleştirmek, barış isteyip ‘niye o meydandaki PKK’lılara müdahale etmediniz’ demek, AKP’nin ‘analar ağlamasın, barış olsun, halklar birleşsin’ gibi bir dertleri olmadığını gösteriyordu.

Başbakan’da yaptığı konuşmada ‘78 parti var, daha nasıl demokrasi olacak’ deyip, o partiler AKM’ye pankart asınca hepsini illegal olarak niteliyordu.

Ve iftiralarının kreması cami, türban üzerinden yalanlarla din sömürüsü olunca işleri kolaylaşıyordu.

 

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın dediği gibi:

‘Her ferdi, hatta her cemiyeti hoşlandığı yem ile avlarlar.’

Kılına dokunanın, elleri kırılsın, elleri kırılsın, Hueeaaaaağğhhhh…….Saygılar..!

 

Oğuz Kemal ÖZKAN

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.